• agatha christie'nin yazmış olduğu bu romanla tiyatro oyunu arasında farklılık var. kitapta olmayan bir karakter eklenmiş 2021 oyununda. bu konuda kendimce bir fikrim var ama spoiler vermek istemem. sanırım finaliyle alakalı gerek duyulmuş bu karaktere. kitaptaki bitişi yapmak istemediler diye düşünüyorum.

    kapalı gişe oynaması oyuna olan merakımı çok artırmıştı. aşırı yüksek beklentiyle gittim de umduğumu mu bulamadım, öncesinde kitabı okudum da işin büyüsünü mü bozdum bilemiyorum ama oyunun içine tam giremedim.

    ama bir oyuncu vardı. christopher wren'i oynayan, adını ilk defa duyduğum şevki çepa. bu adam tüylerimi diken diken etti. kitabı okurken canlandırdığım bir figür vardı kendisiyle ilgili. hayal gücümün çok ötesinde bir performans izlediğimi anladım kendisini sahnede gördüğüm o anlarda. iyi bir oyuncu demiyorum, haksızlık ederim. olağanüstü. tek kişilik oynanan bir oyunu iki saat sırtlanır götürür. ne verirseniz yapar. hangi role girmesini isterseniz o olur. ses tonu muazzam. beden dilini harika kullanıyor. hal ve hareketleriyle salonu çok güldürdü. bir rol ne kadar doğal oynanırı tanımlamış adam. bir de aşırı sempatik.

    diğer oyuncuların da emeğine sağlık. iki buçuk saatlik bir oyunu oynamak kolay değil. ama malesef şevki çepa dışındaki diğer oyunculardan bana ulaşabilen bir köprü olmadı.

    oyunların kalitesini biraz da oyuncunun rolüne tamamen bürünmesi belirliyor. ezberlenmiş replikleri sadece hatasız olarak yansıtmaya uğraşmak yeterli değil. zaten bu doğallıya en büyük engel. oyuncular inisiyatif almalı, kendi mizacından bir şeyler de katmalı diye düşünüyorum. seyirci oyun izliyormuş gibi hissetmemeli.

    bu oyunda seyirciyle oyun arasında bir bariyer vardı sanki. anlatamıyorum bunu tam. ama böyle hissediyorum.

    oyuna biraz olsun girebildiysem oyunla seyirci arasında bir köprü kurabilen christopher wren sayesindedir.

    7/10. emeğinize sağlık.
  • sezon başından beri ancak denk getirip bilet buldum, yarın izleyeceğim, diye sevinirken, oyuncu rahatsızlığı nedeniyle, daha önce bilet alıp da gidemediğimden, haftaya bi güne tekrar bilet aldığım oyunla değiştirilmiş.

    daha önce de aynı sebeple, başka bir oyun için bilet almış olduğum halde, "terörist" oyununu izlemiş ve gittiğime pişman olmuştum.

    bu sezon oyunlar ya üst üste denk geliyor ya da 10:11 olduğunda zorla bilet bulup aldığım oyunlar, daha az tercih edilenlerle değiştiriliyor.
  • (bkz: the mousetrap)
    (bkz: üç kör fare) - three blind mice

    #135104570 daha önce izlediğimi sonradan hatırladığım, 2 perdelik ankara dt oyunu, 145 dk görünüyor ama 15 dakikalık ara bile beraber 2 saat sürdü.

    kapanışta still image gibi olan selamlama öncesi kısım da ayrı güzeldi. dekor ve oyunculukların hakkı önceki entry'lerde teslim edilmiş ama oyun sonunda özellikle mollie ralston karakterini canlandıran oyuncunun neden o kadar az alkış aldığını anlamlandıramadım. çeviri de bence epey iyiydi.

    akılda kalanlar:
    --- spoiler ---

    "insan unutmak istediği bi' şeyi nasıl anlatabilir ki?"
    "yalan söylemiyorum ki sadece insanları kandırmayı seviyorum."

    christopher wren'le tanışmak, paravicini'den ise ömür boyu uzak kalmak isterdim.
    --- spoiler ---

    ntv, 2018 haberi: oyunun yönetmeliğini, bir dönemin ferhunde hanımlar, bizim evin halleri gibi televizyon dizilerindeki rolleriyle izleyicilerin gönlünde taht kuran, eski dt ankara müdürü, usta oyuncu ipek çeken üstlendi. çeken, agatha christie'nin fare kapanı isimli eserinin 1947'de kraliyet ailesi için yazılmış bir radyo oyunu olan üç kör fare'den uyarlandığını anlattı. fare kapanı'nın çevirisinin savaş özdural'a ait olduğunu belirten çeken, bu oyunun daha önce istanbul'da özel bir tiyatroda uzun yıllar önce oynadığını kaydetti.

    büyük oyunu
    2 perde - 2 saat 25 dakika
    yazan: agatha christie
    çeviren: savaş özdural
    yöneten: ipek çeken

    oyuncular:
    mollie ralston: pelin şahin
    giles ralston: özgür deniz kaya
    christopher wren: şevki çepa
    ms. boyle: gülçin yaşaroğlu boyav
    binbaşı metcalf: ercan eker
    miss. casewell: selver kınık onurlu
    mr. paravicini: kıvanç değirmenci
    komiser trotter: çağrı turan

    radyo anonslarını seslendirenler
    psikiyatrist: ahmet erkut
    haber spikeri: hakan aslan

    tiyatrolar.com: oyun özeti

    agatha christie'nin aynı adlı romanından uyarlanmış bir oyundur. oyunda; soğuk bir kış günü, londra'da işlenmiş bir cinayet sonrası, bir dağ motelinde mahsur kalan insanların gittikçe ilginçleşen, gizemli öyküleri anlatılıyor.

    2019 dt youtube fragmanı:
    dorset theatre festival fragmanı
  • tiyatroya uyarlandığında etkisi daha farklı oluyordur muhtemelen, yoksa nasıl tiyatro tarihinin en uzun süre sahnede kalan oyunu olsun ama öykü olarak değerlendirildiğinde vasatı aşamayacak bir agatha christie eseridir. hele ki yazarın diğer işleriyle karşılaştırıldığı zaman bu sığlığı iyice göze batıyor. olay örgüsü çok basit, katil kabak gibi ortada, kurbanın kim olacağı ortada. adt'deki oyuna gitmek için fırsat kolluyordum, bir türlü denk getiremeyince bari kitabını okuyayım dedim ama beni hayal kırıklığına uğrattı.

    bu arada türkiye'de altın kitaplar'ın yayımladığı fare kapanı ile orijinal three blind mice and other stories aynı kitap değildir. fare kapanı'nda iki öykü varken orijinal kitap dokuz öyküden oluşur. fare kapanı kitabındaki ikinci öykü three blind mice kitabında yoktur bile. zaten agatha christie'nin türkçe çevirileri inanılmaz derecede kötü oluyor, imkanınız varsa orijinalinden okuyun bu kitapları.
  • dün -11 mayıs 2022- şinasi sahnesi'nde izlediğim ve bayıldığım oyun. her zamankinin aksine temsile kendim bilet almak yerine bir arkadaşım tarafından davet edildiğim ve başta gidip gitmeme konusunda epey kararsız kaldığım için konusuna bile bakmamıştım. her şeyi tamamen sahnede öğrendim. bir kere o dekor ve kıyafetler direkt oyunun içine çekiyor sizi. oldukça dikkat çekici bir şekilde başlayıp perde kapanana kadar dikkatle izlettiriyor kendini.

    sıkı bir polisiye okuru olduğum, spesifik olarak takip ettiğim bir tür olduğu söylenemez; hele ki agatha christie'nin bu kitabını hiç okumamıştım ama gayet başarılı buldum senaryo ve kurguyu. bu işin müptelaları için basit kalıyor olabilir belki ama açıkçası ben ve arkadaşım kesinlikle katilin kim olduğunu tahmin edemedik. :) onun dışında başrol yok gibiydi ve bütün karakterler ustaca canlandırıldı. her birini ayrı bir heyecanla takip ettim sahnede. christopher wren'e hayat veren oyuncu ise özel olarak favorim oldu.
  • çocukluğumun en güzel kutu oyunlarından biriydi. sifonu çekince hangi tuzak çalışacak diye heyecandan kafayı yerdim. hey gidi.
  • spoilerdan kaçınılması, hatta direkt yorum bile okunmadan gidilmesi gereken bir oyun. sezonun en iyi ilk üç oyunundan biri. kesinlikle tavsiye ediyorum!

    ayrıca (bkz: şevki çepa)'nın oyunculuğu nefisti..

    edit:düzeltme
  • 15. kata nasıl çıktığını anlayamadığım fındık faresini 5 dakika içinde yok eden yüzyılın en iyi icatlarından biri
  • fare yakalama aparatı.

    kapan hazır. dev fare de ortalıkta geziniyor. acaba yem olarak tuzağa ne koymak lazım? peynir? fındık? dişi fare?
  • hiç merak etmeyin spoiler içermiyor bu yazı. bir agatha christie romanı uyarlaması olduğu için dededekt konulu bir nevi katil kim düşüncesini barındıran bir oyun izleyeceğimi düşünerek gittim. ve evet, oyun bu beklentiyi karşılıyor, bunu rahatlıkla söyleyebilirim. bir bütün olarak bakarsak harikalar yaratıyor asla diyemem ancak kötü de dersem haksızlık etmiş olurum. ortalama bir oyun...

    kadın yazarlar festivali oyunlarından biri bu. ve fakat emin olamadığım bir husus var. fare kapanı aslında, 150-170 sayfalık bir roman. yani bir tiyatro oyunu olarak yazılmadı. ancak devlet tiyatrolarının sitesinde bu romanı sahneye uyarlayan kim belli değil. biz bunu yönetmenin yaptığını düşünmeliyiz sanırım, başta bunu düşünmemek de benim hatam diye paragrafı kapatalım.

    dekor bir otelin lobisi diyebileceğimiz bir alanı içeriyor. sizi hikayenin içine çekecek kadar iyi olduğunu söyleyebilirim.

    oyunun metninde sadece beni değil pek çok izleyiciyi rahatsız ettiğini düşündüğüm bir noktadan bahsedeceğim. karakterlerin birbirlerine sürekli mr, miss, mrs diye seslenmeleri. her şeyin türkçe olduğu bir oyunda bay mathew demek yerine mr. matthew dediğimizde daha mantıklı, daha doğru yada daha gerçekçi olmuyor kanaatindeyim. ayrıca gil ralston rolünde özgür deniz kaya'nın "kayıyordu, yapıyorsun" gibi kelimelerde r harfini vurgulaya vurgulaya söylemesi tam bir facia. bir okuma provası dinliyormuşum etkisi bırakıyor bende bu durum. bu r'ler ile vedalaşmaslı. sahi, kimse uyarmıyor mu?

    tam fazla uzuyor artık ne olacaksa olsun, şu mr, mrs hitapları artık bitsin derken neyse ki sona bağlanıyor. daha güzel olabilirdi ancak suç, dedektiflik hikayelerini seviyorsanız izlemenizi öneririm.
hesabın var mı? giriş yap