• isaac asimovun bu çok çok mühim kitabı vakıf serisinin 6. kitabıdır.

    birinci vakfın*yeniden büyümesi (galaksinin 1/3 üne hükmetmektedir), 2 vakıf arasındaki çekişmeler, birinci vakfın ikinci vakfı* ve arzı araması anlatılır.

    kitabın önemi çok önemli konuların bu kitapta tanıtılmasından gelir. bunun nedeni bu kitabın daha önceden yazılmış ilk 3 vakıf kitabında anlatılmamış konuları anlatarak robot, vakıf ve gaia serilerini bağlamaya çalışmasıdır.

    kitapta trevize, gaia, ben biz gaia kavramı, üçlü birleşme, yaşayan galaksi tanıtılır. arz, robotlar ve gaia ile ilgili efsaneler anlatılır.
  • vakıf üçlemesinin başarısı üstüne yıllarca asimov'un başını yiyen fanlar ve yayıncısı tarafından ikna edilmesiyle asimov'un kaleme aldığı roman. orijinal üçlemedeki hikayelerden farklı olarak tek bir hikaye (ve gayet de uzun bi hikaye) içeren, asimov'un diğer alametifarikası (ismi lazım değil) ile ufak bi birleşmenin ilk ipuçlarını veren, orijinal hikayenin üstüne inşa edildiği mefhumdan keskin bi değişmeyi getiren, bu yüzden kimilerince vakıf üçlemesini bitiren, kimilerince de geliştiren bi kitap.

    asimov yeni bi vakıf romanı yazmadan önce eski üçlemeyi tekrar okuduğunda beğenmemiş o eski kitaplarını, millet bunda ne buldu da bu kadar yıllardır başımın etini yiyorlar devam etmem için diye sormuş hatta.. sonra bi eleştiri okumuş vakıf'la ilgili, vakıf'ın üstün noktasının karakterler arasındaki satranç hamleleri, permütasyonlar ve fikir değişimleri, entrikalar olduğuna dair bi cümle görmüş, haa tamam benden bu mu isteniyor, peki o zaman alın size permütasyon ve entrika diye yazmaya oturmuş.. ve gerçekten de tuğla gibi kitapta sürekli karakterler arasında altı hamle sonrasını hesaba kattıkları satranç hamlelerinden mütevellit, üçte ikisi diyalogdan oluşan bi hikaye yazmış. okuması zevkli ama yine de insan asimov keşke o eleştiriyi görmeseydi diyor. çünkü bütün hikaye bunun üstüne kurulunca bazen ifrada kaçmış gibi bile hissettiriyor.

    yine de üçlemeye eklenen yeni kitaplar arasında, yeni kitapları beğenmeyenler bile kabul ediyor ki foundation's edge en başarılı olanı.. ki bu başarı kitabın satışlarında da kendini göstermiş. asimov'un eski hikayeleri önce dergilerde, sonra da kötü bi yayınevinin üstüne doğrudüzgün reklam yapmadan basmasıyla okuyucuya ulaştığından hiç ani bi başarı grafiği göstermemişler, yıllarca sürekli okuna okuna efsane büyümüş. bu seferki kitap yıllardır bekleyen insanların birden hücum etmesi sonucu asimov'u hayatında ilk defa bestseller listesine sokmuş. asimov buna o kadar şaşırmış ki, eski üçlemeden sonra yeni kitap yazması için otuz sene boyunca ikna edilmeye uğraşılması gerekmişken, bi sonraki kitabı sadece dört sene sonra yazmış (bkz: foundation and earth).

    sırada serinin beşinci kitabı var*, onu da okuyup bi şeyler karalarız.
  • kitap aynı zamanda hep asimov çok yaşa ile sadece üçleme çizginizi belirleyen kitaptır.
    foundations edge de birinci vakıf, ikinci vakıf ve imparatorluğa ait olmayan bir şey gelir.
    "dünya nedir?" sorusuna cevap aranır.
  • ithakinin instagram sayfasında basılacağını haber verdiği vakıf serisinin yazım sırasına göre 4. kitabı. heyecanla bekliyoruz.
  • ithaki yayınları'nın nihayet ön sipariş'e açtığı kitap. kapağa bayıldım.
  • ön siparişle .%40 indirimli alınabilecek, serinin 4. kitabı.
  • vakıf serisi mutlaka yazım sırasına göre okunmalı. bu sebepten 4. kitap olarak tanımlayanlar çok haklı.

    serinin tümü gibi muhteşemdir.
  • şimdilik vakıf serisinde, okurken sonunu en çok merakla beklediğim kitap olmuştur.

    --- spoiler ---
    bir ben var benden içeri der gibi, kitap büyük çoğunluğunda birinci vakıf ve ikinci vakıf'a, sirius'a ve dünyaya odaklanmışken sonunda bambaşka bir gerçekliği ortaya döküyor. bana mı öyle geldi bilmiyorum ama, ilk yarısında hikaye dünyanın geçmişinde neler olup bittiğine odaklanacak diye beklerken ikinci yarısında epey bir ters köşe yapıyor.
    --- spoiler ---
  • bence serinin en heyecanlı kitabı. ilk 3 kitap gibi (yazılış sırasına göre) bir çok farklı hikaye anlatıp birbirine kıyısından bağlamaya çalışmıyor. derli toplu bir kitap olmuş bu. tabi ilk 3 kitabın aslında dergi makaleleri olarak yazılıp sonradan toparlandığını da unutmamak lazım. vakıf'ın sınırı ise 30 yıl aradan sonra bir roman olarak yazılmış olduğu için başı sonu derli toplu olmuş. asimov'un romancılıkta da ustalaştığını net olarak görebiliyoruz. özellikle son 50-100 sayfasını gözümü bile kırpmadan okudum diyebilirim. tek eleştirim çeviri için olacak. ilk 3 kitabın çevirisi de kötüydü ama bu epey zorladı beni. ertuğrul bilal, hocam çok kötü bir çeviri yapmışsın kusura bakma da. eminim ingilizcen çok iyidir ama biraz da türkçe çalış lütfen. başa dönüp defalarca okuduğum o kadar yer oldu ki. şimdi size üşenmeden bir-iki paragraf yazacağım ve ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. spoiler sayılmaz:

    "gendibal galaksinin her yerinde, onca meskun dünyanın hepsinde bu hayvanları görebileceğini ama hayvanların hiçbir dünyada birbirinin tam olarak aynısı olmayacağını düşündü. kendi dünyasının keçilerini ve bir zamanlar sütünü sağdığı dişi keçisini hatırladı. o hayvanlar, büyük yağma'dan sonra trantor'a getirilip yetiştirilen küçük ve kendi halindeki örneklerden çok daha büyük ve dirençliydi. galaksinin oturulan dünyalarında bu hayvanlardan her birinin neredeyse sayılmayacak kadar çok çeşidi vardı ve et, süt, yumurta ya da üretebildikleri ne olursa, tutulan çeşidin baş tacı edilmediği bir dünya yoktu.

    genellikle olduğu üzere, ortalıkta hiç vakanlı görünmüyordu. gendibal, "somurtkan"(biliminsanlarının genel görünüşüne atfen) olarak adlandırıldıklarınca görülmekten kaçındıklarını düşünüyordu..."

    sütü sağılan keçinin ayrıca "dişi" olarak belirtilmesinden mi bahsedeyim, kimi yerde "meskun", kimi yerde "oturulan" denmesinden mi bilemedim. "genellikle olduğu üzere" nedir abi. "her zamanki gibi" de geç. "somurtkan olarak adlandırıldıklarınca..." yerine "somurtkanlarca" desen ya. devrik ve anlaşılmaz cümlelerden bahsetmiyorum bile. abicim kelime kelime çevirmek durumunda değilsin. hatta cümle cümle bile. sen genel bağlam olarak anlatılmak isteneni ver yeterli. böyle sürükleyici bir kitabı bile o kadar zor okudum ki. mesela bundan sonraki vakıf ve dünya kitabını altın kitaplar'ın baskısından okudum ve hiç böyle bir şey hissetmedim. yine şu anda ali kaftan'ın çevirdiği vakıf kurulurken'i okuyorum, o da akıyor. ama bunun çevirisi maalesef çok kötü. esas sorumluluk ithaki yayınevinin tabi ki. son olarak şuraya da bir bakabilirsiniz.
  • bu kitabın* bir kapağı vardır ki insanı hayran hayran baktırır.

    kitap kapağı
    sadece görsel
hesabın var mı? giriş yap