• de ki: “ben de ancak sizin gibi bir insanım. fakat bana ilâhınızın yalnızca bir tek ilâh olduğu vahyediliyor. artık o’na yönelin ve o’ndan bağışlanma dileyin. allah’a ortak koşanların vay hâline!” (diyanet işleri meali)

    allah'ın resulünü sevgi kisvesi altında şirk malzemesi edenlere tokat gibidir.
  • günümüzde hiçbir şekilde doğru yorumlanmayan bir ayettir.

    sebebi ise sistematik düşünceden yoksunluktur.

    bir peygamber veya evliya eğer size bu sözü söylerse hem inanın hem de inanmayın.

    mesela bir cumhurbaşkanı, "ben de sizin gibi aciz bir beşerim, sizden farkım yoktur, benim de aynı sizin gibi iki elim, iki kolum var" dese ne düşünürsünüz?

    cumhurbaşkanı yalan mı söylemiştir?

    elbette doğruyu söylemiştir. ancak olayın bir başka vechesi daha vardır ki, siz onun ne olduğunu gayet iyi biliyorsunuz.

    tıpkı beşer dünyasının makamları gibi şuurun da mertebeleri vardır. insan bilinci beşeri kayıtlardan kendini kurtarıp yükselir ve evrensel düzenle uyumlanıp onunla senkronize olursa, evrensel düzen o şahsın tüm işlerini üzerine alır; diğer bir deyimle onun velisi olur. bu noktada tüm kainat bir nevi bizim mülkümüz gibi olur. cüzi bir malikiyetten vazgeçip varlığın tamamına ermişizdir; ancak bu malikiyet sadece vekaletendir; asaleten değildir.

    evrensel düzenin velimiz olması için çocuk masumiyetine ulaşmamız gerekir. bu minvalde hz. isa, "çocuk gibi olmadıkça göklerin krallığına giremezsiniz" demiştir. (gerçi onun bu sözünü hristiyanlar öyle abuk sabuk anlamışlar ki hayret edersiniz)

    peki evrensel düzenin işlerini üzerine aldığı bir şahsa eza eder, sövüp sayar, düşmanlık edersek ne olur?

    inanın çok kötü şeyler olur.

    kainatın tamamı bunu yapana karşı gazaba gelir ve ona karşı harekete geçer; tıpkı cumhurbaşkanına sövene karşı tüm devlet güçlerinin harekete geçmesi gibi.

    (bkz: hiç olan hepi bulur/#76692626)
  • (al-i imran 3/79): “allah’ın kendisine kitap, hikmet ve nebilik verdiği bir beşerin kalkıp da insanlara, “allah’tan önce bana kul olun!” demesi olacak şey değildir. onun diyeceği şudur: “kitabı öğreterek ve üzerinde sürekli çalışarak kendinizi rabbinizin yoluna adayan kişiler olun.”

    allah’ın ayetine “böyle derse hem inanın, hem inanmayın” diyerek kendini müslüman göstermeye çalışan bir şeyhtaparın yine yalanlarına alet ettiği bir ayet.

    şarlatanın verdiği örneğe bak. sinir krizi geçirmemek elde değil. mevzu bahis olan yazının allah kelamı olduğunu göz ardı etmek için nasıl çarpıtma yaparak örnek veriyor. peki bu ayet ne olacak?

    (kehf 18/110): “de ki: "ben ancak sizin gibi bir beşerim; ama bana “ilahınız tek bir ilahtır” diye vahyediliyor. kim rabbiyle karşılaşma konusuna ilgi duyuyorsa iyi iş yapsın ve rabbine kullukta hiç kimseyi ona ortak koşmasın."

    ya da muhammed aleyhisellem’den mucize talebinde bulunan mekkeli müşrikler için allah neden şöyle söylemesini emrediyor;

    (isra 17/93): “yahut altından yapılmış bir evin olmalı veyahut gökyüzüne çıkmalısın. oradan bize okuyacağımız bir kitap indirmedikçe çıktığına da asla inanmayacağız!” de ki: “fesubhanallah! ben elçi olarak görevlendirilmiş bir beşerden başka neyim ki!”

    evliya diye uydurdukları kişilere pay çıkartmak için muhammed aleyhisellemi şirke alet edenlere lanet olsun. bunlar yeni değil hep aynılar. muhammed aleyhisellem ölüyor ama bunları gavsları ölmüyor;

    (zümer 30/30-32): “sen öleceksin, onlar da ölecekler. sonra (mezardan) kalkış günü hepiniz, rabbinizin huzurunda birbirinizden davacı olacaksınız. allah’a karşı yalan söyleyen ve doğrular kendine geldiğinde yalana sarılandan daha büyük yanlışı kim yapar? ayetleri görmezlikten gelenler (kafirler) için cehennemde yer mi yok?”

    nuh aleyhisellemin helak olan kavmi bile o’na beşer olduğunu söylüyor;

    (hud 11/27): “halkının ayetleri görmezlikte direnen önderleri dediler ki: “bize göre sen de sadece bizim gibi bir beşersin. sana, sadece alt tabakamızın hiç düşünmeden uyduğunu görüyoruz. sizin bizden üstün bir yanınızı da göremiyoruz. aslında yalancı olduğunuzu düşünüyoruz.”

    helak olmuş, sapıklıkta önde giden kavimler bile kendilerine gelenen elçilerin “beşer” olduğunu biliyor ama günümüz sapıkları onlara bile rahmet okutacak türden şeyler söylüyorlar;

    (ibrahim 14/9-10): “ sizden öncekilerden nuh halkının, ad ve semud’un ve onlardan sonrakilerin haberi size gelmedi mi?[*] onların halini allah’tan başkası bilmez. elçileri onlara açık belgelerle gelmişlerdi ama onlar, elçilerin sözlerini ağızlarına tıkayarak şöyle demişlerdi: “sizinle gönderilen mesajı tanımıyoruz. davet ettiğiniz şeyden dolayı gerçekten bizi ikilemde bırakan bir şüphe içindeyiz.”

    10- elçileri şöyle dediler: “gökleri ve yeri yaratan allah hakkında şüphe mi olur! günahlarınızı bağışlamak ve belli bir süreye kadar yaşatmak için sizi davet ediyor.” onlar ise “siz de tıpkı bizim gibi bir beşersiniz. atalarımızın kulluk ettiği şeylerden bizi uzaklaştırmak istiyorsunuz, o halde bize boyun eğdirecek açık bir delil /mucize getirin!” demişlerdi.”
hesabın var mı? giriş yap