• gizemcilik..
    tanriya ve/veya hayatin anlamina akil, mantik, bilim,.. yerine duygu, sezgi vs ile ula$ilabilinecegini idda eden felsefi olgu
  • kendini onemli hissetme ve kendini gizemli gorme istegi ile olusmus ogreti
  • olagelen olayların kendi dinamikleriyle gerçekleşiyor olamayacağını, bunları olduranın doğaüstü özelliklere sahip, gizli bir takım güçler olduğunu kabul eden düşünüş biçimi. bu doğa üstü güç tanrı olabilir, çok gelişmiş ve doğayı aşmış eski uygarlıkların ardılları olabilir, bazı durumlarda cinler periler olabilir, uzaylılar bile olabilir. olayların ardında bazı güçler olduğunu kabul eden ama bunların doğaüstü değil doğal olduklarını düşünenler ise, bu varsaydıkları gücün olayların olağan dinamiklerine etki yolları konusundaki tanımlamalarının bilimselliği ölçüsünde mistisizm ile komplo teorisyenliği arasında bir noktada bulunurlar. örneğin her olayın arkasında yahudilerin yada masonların olduğunu iddia etmek, yahudilerin iş dünyasında açıkça görülen üstün pozisyonları itibariyle oldukça bilimsel görünmesine karşın içeriğindeki dinsel tez nedeniyle yahudilerin kötü müslümanların iyi olduğu sonucuna ulaşabilecek ve düşünen kişiyi olayların ardındaki asıl gücün allah olduğu sonucuna ulaştırabilecektir. mistisizme sapmayıp komplo teorisyenliğinde kalmak için vurgulanması gereken tek nokta, olayların ardındaki muhtemel güç ne kadar büyük olursa olsun, ne kadar kötü yahut ne kadar iyi olursa olsun, ve ne kadar gizli olursa olsun, bu üstün pozisyonunun özellikli bir sıfat olmadığı, bir kutsallıktan yahut bir lanetten kaynaklanmadığı, sırf olağan koşullardan ötürü bölye olduğu, böyle olmasının da tamamen olağan dinamiklerin bir parçası olduğudur... komplo teorisyenliğinde kalıp paranoyaya sapmamak ise başka bir entrinin konusu...
  • "gerçek mistisizm teorik değil, pratiktir. başka bir deyişle o, entelektin kavradığı değil, nefsin yaptığı bir şey, organik bir hayat vetiresidir.
    gerçek mistisizm, tamamiyle spiritüel bir aktivitedir. hedefi tamamen transandantaldır. bu dünyanın görünüş dünyası ile mukayesesine hiç yol yoktur. gerçek mistik, görünüş dünyasını hiçbir şekilde kâle almaz. o, fenomenal dünyada ve günlük işlerinde bile bütün dikkat ve ilgisini gerçek reelde, değişmez bir'de toplar.
    gerçek mistisizm metodu ve işi aşktır. mistiğin bütün dikkat ve ilgisini topladığı bu bir, hem bütün bir realite hem de sevginin canlı ve şahsî objesidir.
    gerçek mistisizm bazı belirli tecrübeleri gerektirir. mistiğin objesi mutlak ile birleşmedir. bu canlı birleşme mistik yolun sonudur. böyle canlı bir birleşmeye ulaşmada da sadece entelektüel realizasyon ile emosyonel isteklerin varlığı yetmez, insanda normal şuurun üstünde kuvve halinde mevcut olan bir şuur şeklinin de herhangi spiritüel ve psikolojik bir vetire ile hür bırakılması şarttır."

    mistisizmin ana hatları
    cavit sunar
  • doğruyu düşünerek bulmaktır. çoğu insan tarafından algılanamadığından, içinde gizem barındırması normaldir.
  • denir ki "the problem with mysticism is, it begins in mist and ends in schism."
    yani mistisizim, sis ile başlar, hizipleşme ile biter. tabi bi de kelime esprisi var fekat onu çeviremiyoruz.

    subjektif, öznel ve açıklanamaz şeylerin kişinin ancak kendi için bağlayıcı olabileceğini güzelce ifade eden ( ben bunu anlıyorum ama siz anlayamazsınız. o halde bana inanın en iyisi ) bir sözdür.
  • "mistiklerdeki kaybetme isteği, hem onların yol alırken kullandığı dinsel dili, hem de izledikleri güzergahı hedefler. onların yaptıkları her yolculuk, yarattıkları yolu ortadan kaldırmaktır aynı zamanda. ya da, daha kesin bir ifadeyle yol almaktır, karşısına çıkan her manzarayı ve katedilen yolu kaybetmeyi istemektir. mistik anlayış, tanrı'dan başlamak üzere anlamlı bütün nesneleri silen bir süreç gibi çalışır; sanki onun işlevi, dinsel episteme'yi onun içinde silinerek kapatmaktır; sanki onun işlevi, kültürün gündüzünü sonlandırarak öznenin gecesini yaratmaktır." (m. de certeau-tarih ve psikanaliz)
  • insanlarda görülen modern zamanlardaki eğilimlerinin (meditasyon, tasavvuf vb.) merkezinde duran şeydir. bunu çıkar için yaygınlaştıranlar da var elbette ama şu an onları konu dışı bırakıyorum. mutsuz insan çareler arıyor. insanlık olarak yaptıkları hatanın telafisini istiyor. korkunç bir ‘ben’ olgusuna karşı bir o kadar zor ‘hiçlik’ olgusu…kocaman benliği , hiçliğe dönüştürmemiz isteniyor yaşamda…ama nasıl?! ben bu sorunun yanıtının soyut ve somut esaslı olduğunu düşünmekteyim….somut bir şey orada dururken bizim dikkatimizi çekiyor ve de oracıkta yegane görevini yerine getirmiş oluyor , sonraki aşama bizim görevimiz , o şeyi anlamlandırma o resmin arkasındaki manayı , var oluşu kavrama …bir başka deyişle ‘tenden geçip ruha dokunma serüveni’…
    yani anlamını kavradığın o şeyi ‘‘maddeler çöplüğüne atma’’ , hiçleştirme dönüşümü…nasılsa sende artık tanımlı ,geri dönüşüme hazır bir şekilde… böyle hiçliklerle dolu olabilme , sanırım olay bunda çözümlü…. bugüne kadar bunun hep tersi yapıldı , büyük hacimli şeylerin hep arşivciliğine gidildi, koleksiyon yapma davranışı geliştirildi , özendirildi…avcı-toplayıcı ilkel insan ağırlıklarını çoğaltmama adına göçebe kalmayı yeğlerken , başka bir toplayıcılık tutumu ekşidi insanoğlunun başına…
    sıradan yaşamın tüm o kök salan maddeye bağlı, gün geçtikçe artan ağırlığı altında şu an insanlık ezilmekte … bazı sade yaşamı özendiren mistik düşünce sistemleri şu an kurtuluş gibi algılanır oldu.
    sade yaşam , doğaya uygun dolayısıyla doğal insana uygun….. ihtiyaçlarını minimalize etmiş bir canlı yaşamda sorunsuz kalabilmekte , mesela ayıların her biri sıcak bir mekan istese doğadan 1. ayılar dünya harbi kapıda demektir… arabuluculuk yapmaya kalkışsak doğa ile olan iletişimimiz yıllar önce parayı bulmamızla eşzamanlı olarak kesildiğinden ortak dil geliştirmek de zorlanacaktık.. kaos , ekolojik zincirin her halkasına sıçrardı… neyse ki insandan başka hiç bir canlının genetiğinde öyle doyumsuzluklar tanımlı değil…düşünsenize uyumak gibi pasif bir davranışın sistemdeki yerine ...
    kış uykusu olgusu muhakkak bir şeylerin dengeleyicisi , demek ki deli gibi çalışmak da bir yerlerde sorun çıkarabiliyor ama miskinliğe de prim olmamalı. insan kendi doğasını keşfetmeli !
  • ayrıca; dinin hakikati aramaya çalışan yönüdür.
    (bkz: tasavvuf)
  • tarihin her döneminde şarlatanlık olarak adlandırılmıştır. temel olarak bakıldığında bir bilme türüdür ancak bilimsel anlamda kabul edilen etki tepkiyi fiziksel olaylardan ziyade metafiziksel ve fiziksel fenomenlere bağlamaktadır. sorun da buradan çıkmaktadır sanırım, zira metafiziksel olaylar deney prensibi ile deneyimlenemez (ya da henüz deneyimlenmemiştir). en basitinden bilinç olarak adlandırdığımız şuur durumu bilimsel olarak ispatlanamaz. x sayıda sinir hücresinin bir araya gelmesi otomatik olarak bilinç yaratmaz.
hesabın var mı? giriş yap