• ne arsa verilen, ne de ailesinden birisi memur yapılan göçmenlerden birisiyim. hepsini anladım, arsa da verilebilir, iş de verilebilir de; bu insanları, suriyeliler ile kıyaslamak kadar komik bir durum olamaz. bu insanlarımız türk soyundan geliyor ve uluslararası anlaşmalar ile anavatanlarına gözyaşları içinde sevinç ile gelen insanlar, diğer tarafta suriyeli mülteciler ise savaş nedeniyle ülkemizde geçici süreliğine barınmak zorunda kalan ve bu sürede ülkemizde misafir ettiğimiz komşularımızdır. elma ile armut toplamaya çalışmak kadar saçma bir şey olamaz.
  • baba tarafından arnavut göçmeni olan birisi olarak ve yine baba tarafından 7. göbeğe kadar hemen herkesi tanıdığım halde nedense hiçbirisinde görmediğim ve duymadığım arsa tapularıdır.

    bi biz mi salakmışız yoksa lan, ucuza mı gitmişiz yani şimdi???

    edit: başlık başa kalmış. yukarıda yazılanlar "zamanında göçmenlere bugün için çok değerli olacak arsalar ücretsiz verildi, o nedenle hepsi zengin." minvalinde yazılmış bir entariye cevap mahiyetinde yazılmıştır. ama arkadaş götü yemediğinden olsa gerek sildiği için entarisini başlık da benim başıma kalmıştır...
  • yılların islamcı geyiği...

    daha iki gün önce radikal akp'li bir tanıdığın yanına uğradım. n'oldu hacı kutular dedim!.. yatakların altından kutu kutu dolar çıkıyor. herif hemen bunu yerleştirdi. siz de ülkenin en değerli yerlerini göçmenlere verdiniz! göçmen diye kast ettiği kimseler balkan savaşları'yla mübadele dönemininde gelenler. daha önce benzer muhabbeti çok yaptık oradan biliyorum. bu eleman tüm vaktini mübadeleyle kim ne kadar geldi nereye yerleştirildi bunu araştırmaya vakfetmiş biridir. kendi kafasındaki manyakça hikayeye göre bunlar müslüman ve türk değil tamamı yahudi dönmesi. yine kendi mantığına göre atatürk de bir yahudi dönmesi olduğu için bu yerleri bunlara vermiş. yine bu kişilerin atatürk zamanında da sonrasında da moderleşmeci-laik ideallere bağlı kalmalarının altında yatan şey bunların aslında yahudi olmaları.

    ulan bunu bana söylüyorsun!.. ailem kırcali'de yani selanik'in az kuzeyinde yaşarken 1897 osmanlı-yunan savaşı'yla türkiye'ye göçmüş ve balıkesir'e yerleşmiş bir aile. dedemin istiklal savaşı gazisi olan babası ailenin anadoluda doğan ilk ferdi. ve evet devlet bize toprak vermiş. verdiği yer de şu an bizim köy olan yer. zamanında komşu yörük köyünün merasıymış. allahın dağı. tek özelliği köyün orta yerinden çok sağlam bir kaynak suyu çıkması. su hayattır malum!.. daha geçenlerde dedemden kalan 30 dönüm araziyi 10 bin liraya sattık. bir tek aile yadigarıdır diye evin yerini ayırdık. evle birlikte satmış olsak 12-13 bin lira falan edecekti.

    hıyarağasına bu durumu soruyorum. verdiği cevap "siz müslümansınız da ondan" oluyor.

    (bkz: salak mk yemin ediyorum gerizekalı)
  • bir ev sahibi olmak için götünü sıkamamış, haçlı seferlerinden beri kirada oturan ve kirada ölecek olan tembel anadolu fesatlarının balkan göçmenlerine attığı bok. öyle bişey yok canım, olmasını çok isterdik ama yok. 1989'da evini, işini, her şeyini geride bırakarak yeni bir ülkeye elinde bir bavul ve iki çocukla gelen babam bir fabrikada 3 vardiyayla çalışıp arta kalan zamanında bulgaristan'dan getirdiği altınlarını bozarak aldığı arsa üzerine evinin tuğlalarını kendi örerek ülkeye girişinin 3. yılında bizi kendi evimize taşımıştır. ve annem de konfeksiyonda çalıştığından o sıralarda ilkokula giden ben de her gün ekmek arası yapıp inşaata babama öğün olarak götürmekle görevlendirilmiştim.
    sizin kadınlarınız evlerde butlarını büyütürlerken bu insanlar 7den 70e, kadın erkek demeden en kötü işlerde çalışarak o sizin şu an kıskançlıktan geberdiğiniz evleri yaptılar canım.
    o yüzden aptal aptal konuşmayın.
  • sülalemde göçmeyen adam yok, soyadım bile girit'ten esinlenilerek oluşturulmuş, ev sahibim ayın 3'ü geldiğinde kiram hala yatmamışsa ensemde. hani nerde lan bu tapular?
  • ermeni mal ve arsalarına konan kürtçülere batan tapulardır.
  • 1989 bulgaristan göçmeni bir ailenin istanbul'da doğan çocuğu olarak çevremde ve hiç bir yerde görmediğim olmasına da ihtimal vermediğim arsa.

    zamanında otobüs durağında sığırın biriyle konuşmuş adamın göçmen olduğumu öğrenmesi üzerine bir hışımla, size bedavadan ev vermişler ne bilim arsa vermişler para vermiş yardım yapmışlar demesi üzerine buranın yerlisi diye geçinen insanların hem göçmenlere karşı ne kadar yanlış şeyler bildiğini hem de bakış açılarının nasıl olduğunu anlamıştım.

    89'da buraya gelince abime, ablama siz türkçe'yi ne zaman öğrendiniz diyenler dahi olmuş okulda.bröhh yani.

    bunun olmasının sebebi ise köyünden gelip 10 yıl boyunca istanbul'dan ev alamamışların ülke değiştirip çoluk çocuk gelenlerin 3-5 yıl içinde barınma, eğitim, iş gibi önemli sorunlarını hemen halletmesi evini kendi parasıyla satın almış olması.
    bu da göçmenlerin çalışkan özelliklerini gösteriyor.
    bu da ev alamayanlar tarafından kıskanılıp kesin böyle olmuştur "hökümet bunlara yardım etmiştir" laflarıyla kendini avutma çabasına girmesinden oluyor.olay bu kadar basit.
  • yunanistan'da a kadar arsası varsa burada a/4 kadar arsa sahibi olan insanlardır. bütün mal varlığını geride bırakıp tek bir bavul alarak (tek bir bavul alanlar bile çok sınırlı sayıda ) binlerce kişi ile bir gemiye bindirilip dilini bile bilmediği bir ülkeye göç ettirmek zorunda bırakılmak, buraya atıp tutmaktan çok daha zor bir olaydır. gemide yaşadıkları açlık, hastalıklar, ölen insanlar ve onları gömmek için bir alan bile olmayışı (hastalık bulaşmasın diye günlerce süren yolculuk sırasında çoğu denize atılmış) orada yakınlarını kaybedenlerin acısı emin olun verilen birkaç arsa kadar değerli değildir. orada bağını bahçesini bırakmış türkiye'ye gelince aç kalmasın ekip biçsin diye devlet balkanlardaki tapusunun yarısı bile olmayan bir arazi vermiş . ama görüyorum ki yıllar geçse de konuşulacak olan gemide bebeğini denize bırakmak zorunda kalan fatma ana değil devletin verdiği bir arazi olacak.
  • bazı göçmenlere verilmiş tapulardır. en azından gördüğüm kuşadası için konuşuyorum. uçsuz bucaksız arazilere sahip bu arazilere yapılan yazlık sitelerle aşırı zengin olan göçmen aileler var. duyduğum kadarıyla da hikayesi şöyle: zamanında buraya göç ettiklerinde buralar deniz kenarında çorak araziler işe yaramaz diye göçmenlere verilmiş ama sonrasında evler, siteler yapıldıkça değerlenmiş tabi. genelleme yapmak doğru olmaz ama bazıları için geçerlidir.
  • bizimkilerin selanik sehrindeki icinden dere gecen, ancak atla dolasacabileceginiz buyuklukte, kestane agaclariyla dolu ciftligine karsi yozgat'in koyunde tarla verilmis. zaten dedemin anlattigina gore babasi yozgat'i gorur gormez orada verilen tarlayi marlayi bosverip izmir'e gelip yerlesme karari almis ve cok iyi yapmis. daha sonra neye sahip olmuslarsa kendi caliskanliklari ile elde etmisler.
hesabın var mı? giriş yap