• görmemiş olma durumu
  • gorgusuzlukle karistirilmamasi gerektigini dusunuyorum. hos zati, karistiran da pek yok gibi gozukse de, siz yine de karistiracak olursaniz uzak durun bu fikirden.

    gorgusuz bir insanin bence cikar yolu yoktur. gorgusuzlukten siyrilmak cok zor bir istir. misal sadece iki cekyat sigan bir odaya 120 ekran bir televizyon bir de sinema koltugu alan gorgusuz zat, evine gelen misafirlere o kadar yakin mesafeden bakilinca camur gibi olan goruntuyu gostererek, "napalim bastik parayi aldik. para bok." diyebilirken, ayni seyi gormemis bir zatin yaptigini varsaydigimizda gormemis zatin bu olaya yaraticiligi vasitasiyla bir cozum bulacagina bahse girerim. gormemislik kibir tasimaz bence. bu tip olaylar sadece sartlar geregi ortaya cikar. buyuk ekran tv ve tv koltugu hayalini gerceklestiren gormemis zat goruntunun camur gibi oldugunu farkedince alir koltugu dev ekran tvnin tam yanina koyar tvnin karsi duvarina dev bir ayna yaptirir ve mesafeyi iki katina cikararak cillop gibi goruntuyle keyfine bakar.
  • görmemişliğin yüceltildiği bir dönemde yaşıyoruz ve bence. görmemişlik diyemediğimiz için de gösterişçilik adı altında eleştirebiliyoruz ancak yüze karşı.

    bu belki de mühendis mantığının bende iyice oturmasından kaynaklı bir şey. görmemişliği, gereksiz tüketimi sevmiyorum. sevmediğim iş de sevmediğim insan da bende durmuyor. alışmadık götte don durmaz çünkü. ablam da annem de kafamı ütüleyip duruyor yok kimler kimler neler kazanıyormuş da ben neden kendimi heba ediyormuşum... neden bende hiç hırs yokmuş? millet nerelere müdür olmuş altına arabasını vermişler bilmemne... e bana ne? bana araba verseler götüme mi sokcam arabayı ben? ehliyetim yok. korkuyorum zaten trafikten. şoför tutarmışım. peah

    bu gereksiz tüketim çılgınlığı, parayı bol bulduk götümüze de sokalım modu neden ben anlamış değilim. ablam anlatıyor işte müdürünün özel şoförü varmış mesela. ulan ceo değilsin başbakan değilsin, kıçı kırık bi müdürsün lan alt tarafı? ne kadar maaş alırsan al yani şoför ne alaka? görmemişlik değil de nedir amk? şirketin genel müdürünün bile şoförü yoktur anasını satiim. ablam da özenmiş. ben de müdür olunca ben de şoför tutucam kendime diyor. özentiliğin, gereksizliğin bini bi para. kendi ablamdan tiksindim. "ne kadar burjuvasın" diyebildim sadece. ablam çünkü. daha ağır konuşamam. o da bana "çok kanaatkarsın" dedi.

    ihtiyacım olmayını istememek neden kanaatkarlık oluyor da, ihtiyacı olmayan bir şeyi istemek görmemişlik olmuyor, neden bunu söyleyemiyoruz anlamıyorum. anlamıyorum arkadaş! bi insanın şoför tutmasına anlam veremiyorum. sürmesini bilmediğin arabaya niye para veriyorsun? neden trafikte bir araba daha fazla dolaştırıyorsun? neden benzin israfıyla küresel ısınmaya katkı sağlayıp dünyanın amına koyuyorsun? taksiye bin ya? şoför tutacak kadar bok gibi paran varsa, taksiye binebilirsin yani. insanların kaçırıp fidye isteyebileceği kadar önemli biri değilsin sonuçta.

    insanların ihtiyacı olmayan koskocaman evlere dünyanın parasını bayılıp bununla gösterişçilik yapmasına da anlam veremiyorum. falanca sekiz odalı ev almış. iyi bok yemiş. falancanın topu topu bir tane çocuğu var. üç kişilik aile neden sekiz odalı bir ev alıp otursun ki? 2+1 ev nesine yetmiyor? koskocaman evler alıp helasına kadar lcd tv taktırmayı istemediğim için mi kanaatkarım lan ben?

    cinim tepeme çıkıyor yahu böyle şeyler karşıma zorunluluk gibi geldikçe! benim de bilmemkaç odalı evim, benim de arabam olmalıymış. istemiyorum lan! üşürüm ben o kocaman evde. 1+1 neyime yetmiyor? sıcacık otururum kapısına penceresine yalıtım yapıp. bunlar lüks ulan! gereklilik değil ki. tamam belki şu an kendi gerekliliklerime bile yetemiyorum. ama yetemeyeceğim anlamına gelmez.

    yediğime içtiğime gezdiğime karışıp "israf" diyenlerin, benzini, doğalgazı, dünyanın kıt kaynaklarını savurmaya bayılmasına anlam veremiyorum. "paranı çarçur etme" iyi de ne için? gereksiz büyüklükte bi ev alıp gereksiz eşyalarla millete hava atmak için mi? kullanamayacağım bi araba almak için mi? ama son model olsun, kullanamamamın bi önemi olmaz o zaman. evin her odasında elektrik yakıp 300 lira elektrik ödemek için mi? akşamları ailenin her ferdi başka bir odada kendi kendine oturup tv izlesin, internette takılsın diye mi paramı çarçur etmeyeyim?

    bi insanın yediği içtiği, giydiği gezdiği israf değildir bence. israf olan bu. elalem için ihtiyacından fazlasına sahip olmak israftır. görmemişliktir bu. geniş bi ailen olur, çok misafirin gelir, anlarım. al amk ozaman sekiz odalı ev. en çok senin hakkın. üç kişilik çekirdek aile olup da yatıya misafirin 20 yılda bir bile gelmeyeceği kişilerin böyle gereksizliğe girmesine anlam veremiyorum. bizim yan komşu, 4 odalı evde gelinleri torunları bilmemne 16 kişi oturuyor. onlarınki de abartı artık. o sıkış tıkışlıkta çocukları nasıl yapıyorlar ona da anlam veremiyorum.

    en lüks telefon bende olsun, en iyi bilgisayar, en güzel bilmemne, çocuğum koleje gitsin ama ben faturalarımı kredi kartından taksitle ödeyeyimcilik bana iğrenç geliyor ya. kendi işyerinde it köpek muamelesi görüp de, mağazada kafede çalışanlara köpek muamelesi çekenlerden, başkasının yaptığı işi küçümseyip her pazartesi sabahı sıkıntıdan migreni tutanlardan tiksiniyorum. evet siz o çok para kazandığınız, başkalarına hava attığınız işinize mide kramplarıyla "yine mi pazartesi" diye giderken, kimileri az para kazandığı halde çok mutlu yaşayıp başkalarına özenmeyebiliyor.

    benim amacım, bir ev almak. yüksek giriş, 1+1. bu kadar. ilerde aile kurmayı, çocuk yapmayı düşündüğüm için 2+1 de olabilir. bunu hayal ettiğim için kanaatkarmışım ben. ama 3 kişilik ailesine 8 odalı ev alan, ehliyeti olmadığı için şoför tutan görmemiş değilmiş. amk ben bu zihniyetin. ta amk hem de. (küfrü de bırakmıştım ama haketti pezevenkler)
  • zamanında ilki taksim'de açılıp yavaş yavaş istanbul'a yayılan mcdonald's'lara gitmek, insanların yurtdışına çıkmasının*, dünya tüketimine, tüketim toplumuna eklenmesinin yerini tutuyordu. görgüsüzlük değil görmemişlikti.
  • ele biraz para gecince, hesap kitap yapmadan sacmak, savurmak. adi ustunde gormemisler. parayi bulunca gormek istiyolar. ve sonu genelde huzun oluyor. zira her cikisin bir inisi olabiliyor. kazanc artarken yasam standartina yukseltmek keyifli ama tersi yasandiginda ozellikle bu karakterdeki insanlarda ciddi krizler yasanir. dogru olan saglamci olmak ve tasarruflu davranmak. gercekten belli bir cizgiyi tutturunca yasam standarti yukseltilebilir. bunu bilincli bir sekilde yapabilirsiniz.

    bir de ele gecen yuklu miras sonrasi yasanan bir gormemislik tipi var. o da hazira dag dayanmaz misali, bir gelir kapisi olmadigi icin eriyen parayla hazin bir son bulur.

    tabi bunun tersi bir bozuluk daha var, ona da artik cimrilik mi diyelim, pintilik mi diyelim, genelde cok zor sartlardan kazanip bir yerlere gelen insanlarda gozukuyor. yasam standarti onca kazanilan paralara ragmen bir turlu yukseltilmiyor. o da yanlis.
  • bugün de palandöken'in 22 milyon liralık nikah sarayı olarak tezahür etmiş, türkiye'nin en büyük sorunu.
    bir ülke düşünün tepeden tırnağa tüm insanları yetki ve bütçe ele geçirdiklerinde yaşadıkları aşağılık kompleksini, ellerindeki tüm imkanları (ceplerinden çıkmadığı için) şaşalı bir o kadar da kullanışsız ve gereksiz şeylere saçarak dindirmeye çalışsın.
hesabın var mı? giriş yap