294 entry daha
  • kiminin dermansız dertlerle süründüğü hastane koridorlarında kiminin daha nasıl güzelleşebilirim diye fink atması. bir yanda "acaba tetkiklerde kötü bir şey**mi çıkacak?" korkusuyla hayattan kopmuş, sus pus bekleşen insanlar; bir yanda kolundaki tüycüklere yaptıracağı lazer epilasyonu sağlık sigortasının karşılamamasına köpüren pamuk prensesin, dermatoloji sekreterine çemkiren sesi. prensesin, durumu hayat memat meselesi haline getirip tartışmayı dallandırıp budaklandırması. tam yanda oturan yaşlı teyzenin curcunaya bakıp "aahhh allahim yarabbim" serzenişi...
  • bir sigaradan daha kıymetli olmamak;

    öğle tatilinde arkadaş grubunun yemek biter bitmez topluca sigara içilen bölüme koşması sonucu sap gibi kalmak. "ya biriniz de bi seferlik içmesin" dediğinizde "gel sen de iç" diye dalga geçilmesi. bir kişinin bile bir kerecik olsun "sen tek kalma, bu seferlik de içmeyiveririm boşver" dememesi.

    uzakta yaşadığı için görüşülemeyen, ayda yılda bir telefonlaşılan arkadaşı aramışken "benim sigara içmem lazım" lafıyla sepetlenmek.

    uzakta yaşadığı için ayda yılda bir görüşülen arkadaşla kapalı bir mekanda buluşulduğunda "selam, baksana sen beni burda bekle ben dışarda bi sigara içip geleyim, gelirken otobüste içemedim de..." lafıyla beklemede bırakılmak.

    msn tipi chat ortamlarında muhabbetin "eyvah evde sigara bitmiş, hemen koşup almam lazım hadi eyvallah" şeklinde şak diye kesilmesi.

    sonuç olarak ben sigaradan daha zararlı ve daha sıkıcıyım sanırım... hemi de triplerdeyim*...kaçın lan kaçın!
  • okumak ve kariyer yapmak için mevcut yaşam standartlarının altına düşmek zorunda kalmak.

    üniversite okumak için gecekondu formatında öğrenci evi veya yurt çilesi çekmek. iş hayatı için teee uzaklara, ücralara tayin olmak... ufkunu genişletmeyi hedefleyen insanın ufkunun daralmasına, önünü göremez hale gelmesine neden olan hayat şartları.

    millet dayı durumundan, sevgili durumundan, eş durumundan faydalanıp yırtarken öyle sap gibi savaş vermek.
  • (bkz: ekilmek)
  • sevgili ve eş seçimi mevzusunda;

    kadınların erkeklerde dış görünüşün yanı sıra eğitim ve kültür düzeyi, kariyer, centilmenlik, anlayış, araba, yat, kat vb. yan tesislere de önem vermesi. bu sayede tipsiz adamların, yaşı başı geçmiş amcaların bile hoşlandıkları fıstıkları etkileyebilmek için bir şansının, bir umudunun olması. (bkz: gideri olan kız geliri olan erkek birlikteliği)

    ancak bunun tam tersinin geçerli olmaması. erkeklerin kadınlarda dış görünüşten başka pek bir şeye önem vermemesi. (zeki olması, kafa dengi olması, karaktersiz olmaması gibi "her arkadaşta bulunması gereken unsurlar" ile ilgili geyiği geçiyorum.)
    bu nedenle çekici bulunmayan, tipsiz kızların hoşlandıkları adamları etkileyebilmek için pek bir şansının olmaması. eğitimmiş, kültürmüş, kariyermiş, mal varlığıymiş, nezaketmiş, hanımefendilikmiş bütün bunların hikaye olması, kapak güzel olmayınca okunmaması...

    kadın erkek eşitliğinin en güzel örneği bak bu detay aynı zamanda!
  • bazı davranış, hal hareket ve tavırların başlıbaşına değil de dış görünüşe göre değerlendirilmesi.

    misal;
    * hoş, güzel, tatlı bir kadın çok konuşursa "cıvıl cıvıl, bıcır bıcır" olur; tipsiz biri çok konuşursa "geveze" denir.

    * çekici bir hatun cilveli ve yakın davranırsa, hiç kasmazsa "sıcakkanlı, samimi, komplekslerinden arınmış" denir; itici bulunan bir hatun yakın davranırsa "sarktı" olur.

    * hoş biri** şımarıklık yaparsa "şeker şey" olur; vasat tipli ya da tipsiz biri şımarıklık yaparsa "çekilmez" bulunur.

    * güzel kadın soğuk davranınca "nazlı" olur; tipsiz biri soğuk davranınca "gıcık, uyuz, kompleksli" denir.

    * hoş tiplerin sus pus oturması "cool takılmak, hanımefendilik, hanım hanımcıklık" sayılır; tipsiz tiplerin sessiz sakin oturması "sıkıcılık, özgüvensizlik, pısırıklık, eziklik, monotonluk, durgunluk, donukluk" olur.

    * çekici tipler birini yerin dibine batırınca "eleştiri" sayılır; tipsiz tipler birini eleştirse "kıskanç" ilan edilir.

    * fıstık bir hatun ota boka kahkahalar atar, "neşeli, pozitif enerji dolu, her eve lazım" olur; itici bulunan kadın gülünce "kabus gibi" denir.

    * prezantabl bir fıstık tartışma çıkardığında "hakkını savunan, atılgan, cesur abla" sayılır; kısa boylu şişman bir kadın tartışma başlattığında "dırdırcı, çemkirikçi, cadaloz, sorunlu" olur.

    * atletik yapılı biri bir oturuşta bir öküzü yese "iştahlı" olur; dombili biri yese "oha" denir.

    * tipi yerinde biri sıradışı bir davranışta bulunsa "sürprizlerle dolu" olur; tipsiz biri ufak bi gariplik yapsın hemen "sapıttı" denir.

    * yakışıklı bir adam tanışmak istese "medeni cesareti, özgüveni yerinde, aktif dinamik heyecanlı girişken vs" denir, "ay ne hoş çocuuuk" olur; tipsiz bulunan biri tanışmak istese "sapık, abaza" denir, hatta saati sorsa bile "rahatsız etti" olur.

    * çekici bir kadın tanışma ya da görüşme*** tekliflerini reddedince kıymete biner, daha da üstüne düşünülür; çekici olmayan, vasat bir tip böyle davranınca "trip, naz, kapris yapan, kendini ağırdan satan tip" ilan edilir.

    not: bu detayların bir de karşı cins versiyonu olabileceğini eklememe gerek yok sanırım.
  • sağlık sigortası, sosyal güvence sahibi olmak için girilen işte sağlığı kaybetmek.
  • doğuştan şeytan tüyü olan çekici tipler bir ortama girdikleri zaman isteseler de istemeseler de ilgi çekiyor, cazip bulunuyor, dışlanmıyor, fazla çaba harcamadan, zaman geçirmeden insanlarla kaynaşabiliyor malum.

    şeytan tüyü olmayan tipler içinse işler o kadar da tıkırında gitmiyor tabii. kimsecikler selam vermiyor, güler yüzle karşılamıyor, ilgi göstermiyor...

    bu durumda iş karakter yapısına kalıyor;
    *ortamda istenmemesine rağmen yüzsüzlük edip yapışan, espriler şakalar derken bir nev'i ortam şebeği pozisyonunda kendine yer açan, ona buna yancılık ve yağcılık yapmaktan çekinmeyen** tipler "sosyal kişilikli" olarak sıfatlandırılıyor.

    *sebepsizce dışlandığında bunu olgunlukla karşılayan, üstüne düşen bazı adımları attıktan sonra fazla kasmayıp gerisini zamana bırakan, kimseye yancılık, yağcılık yapmaktan hoşlanmayan, sonuçta kenarda köşede kalan, bireysel takılan, hiçbir zaman geniş bir çevre edin(e)meyen, milyonların sevgilisi ol(a)mayan kişiler "asosyal" olarak sıfatlandırılıyor.

    iç burkan bir sıfatlandırma sistemi...
  • sigarasız ve/veya alkolsüz bir yaşam düşünemeyen, "bu benim hayatım, benim keyfim, kim ne karışır!" felsefesinde takılan, "zararlarını biliyorum ama içiyorum işte, sanki içmeyen ölmüyor amaaan." diyen insanların yıllar sonra sağlığı kaybedince kendilerinin yanında birinci dereceden yakınlarının da başını yakması.

    ameliyathane ya da yoğun bakım kapılarında "ben bu adama yıllardır içme şu zıkkımı dedim dinletemedim" diye dövünen, kendilerinden kaynaklanmayan bir nedenden, daha doğrusu bir başkasının keyfiyetinden, inadından, iradesizliğinden dolayı aylarca hastane odalarında sürünen refakatçiler...

    edit: aynı şey boğazına hakim olamadığı için kolesterolün tavanına vuran insanlar için de geçerli olabilir.
9168 entry daha
hesabın var mı? giriş yap