• meclis kararı beklenen hayvan hakları koruma taslak raporunun en çarpıcı maddeleri doğru şekilde tespit edilmiş.
  • bildiğim kadarıyla hala yapılmadı.

    sokaktaki köpeklerin tümünün kısırlaştırılması, köpek üreticiliğine kısıtlama getirilmesi, köpek sahiplenecek kişinin ehliyet gibi bir şey alması gibi işlemler yapılmalıdır.

    al, sokağa at. artık yeter. her yer cins cins köpekler dolu. sokak köpeği denilen ırk kalmadı artık.
  • dünyada benzeri olmayan hayvan hakları çalışmasıdır. düşünün avusturalya'da bu sene 2 milyon kediyi zehirli sosislerle yasal olarak katlettiler. sebep is bazı böcek türleri tehdit altındaymış !
    tabii ki işin pr kılıfı bu. hükümet peta ile dahi anlaşmış, durumu kabul etmişler.

    sokak hayvanları ile beraber yaşamyı seviyorsak, bu yasanın kıymetini bilelim ve takdir edelim.

    avusturalya kedi katliamı
  • nihayet mecliste tüm tarafların fikir birliğine vararak desteklediği bir metnin müjdesi gelmiştir:

    "hayvan hakları raporu, tbmm’de siyasi partileri birleştirdi!

    tbmm genel kurulu'nda, hayvan haklarını araştırmak üzere kurulan meclis araştırma komisyonu'nun hazırladığı rapor görüşüldü. siyasi parti temsilcileri hayvan haklarının korunması ve düzenlenecek kanun ile ilgili ilk kez uyumlu bir çalışma gerçekleştirildiğini, kanunu çıkarmak için yapılabilecek ve sağlanabilecek en geniş konsensüsün oluştuğunu belirttiler.

    tbmm genel kurulu, meclis başkanvekili süreyya sadi bilgiç başkanlığı’nda toplandı. genel kurul’da, 5 siyasi partinin ortak önergeleri ile kurulan, hayvanların haklarının korunması ile hayvanlara eziyet ve kötü muamelelerin önlenmesi için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan meclis araştırma komisyonu raporu görüşüldü.

    iyi parti grubu adına söz alan mersin milletvekili zeki hakan sıdalı, komisyon çalışmaları sonunda ortaya çıkan raporun, hayvanseverler adına umut verici bir gelişme olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

    * bu konuda ne kadar az bildiğimizi fark ettik. hayvan hakları konusunda daha yeni başlıyoruz diyebiliriz. hayvanların yaşam haklarının anayasal güvence altına alınmasını istiyoruz. anayasa’da yapılacak düzenleme hayvanlara karşı uygulanan sistematik zulüm ve hak ihlallerinin engellenmesine önayak olmalıdır.

    * komisyon çalışmaları sırasında çok verimli bir ortam oluştu. tüm partilerin milletvekilleri bir arada çalışarak bu raporu hazırladık. bugüne kadar birlikte başaramadığımız ortak, konsensüs içinde yasa yapmayı bu sefer gerçekleştirmek boynumuzun borcu.

    sıdalı, komisyonda parti gözetmeksizin aynı fikirde tüm milletvekillerin birleştiğini, hazırlanacak olan kanun teklifinin de yine birlikte hazırlanmasını önerdi.

    “hayvan hakları konusunda aynı görüşte birleştik”

    mhp grubu adına söz alan izmir milletvekili hasan kalyoncu ise bütün parti gruplarının, siyasi düşüncelerindeki farka rağmen, hayvanlara eziyet ve kötü muamelenin toplumsal bir sorun hâline geldiğini ve hayvanların korunması gereken hakları olduğunu tespitte aynı görüşe sahip olduklarını vurguladı. kalyoncu, şunları kaydetti:

    * bu uzlaşma takdire değer görünse de aynı zamanda toplumumuzun üzücü derecede bir yozlaşmayla karşı karşıya kaldığı gerçeğini farkına varmamız açısından da önemlidir. hayvanlara eziyet eden insanların daha yoğun ve acımasız şekilde insanlara da eziyet ettiğini kamuoyuna yansıyan haberlerden hepimiz biliyoruz.

    * çocuk ve kadınlara karşı uygulanan şiddet, istismar ve tecavüz vakaları, sağlık çalışanlarının maruz kaldığı şiddet, trafikte çıkan tartışmanın kavga ve ölümle sonuçlanması gibi olaylar toplumsal olarak bir sükûnete ihtiyacımız olduğunu göstermektedir; dolayısıyla, bu cinnetten zarar gören sadece hayvanlar değildir.

    * hayvan hakları konusuna gelecek olursak, öncelikle, böyle bir sorunumuzun varlığına millet olarak şaşırmamız gerektiğini ifade etmeliyim. çünkü biz toplum olarak ahırdaki ineğe, ata, karakaçana, kapıdaki karabaşa ve hemen dibimizdeki kediye adlar veren ve hatta gurbetten yazılan mektuplarda ailenin fertleri gibi hâl ve hatırlarını soran insanlardık.

    * türk kültürüne baktığımızda, evcil hayvanların sadece ekonomik ve fonksiyonel değerleriyle değil, can taşıyan birer varlık olarak görüldüğüne şahit oluruz; hatta şehirlerde kuşların bakımına hizmet eden vakıflar kurmuş bir medeniyetin çocuklarıyız.

    * ağır kış şartlarında yaban hayvanlarına bile yem vermek için zahmetlere giren insanlarımızın varlığını da göz ardı edemeyiz. bu ruhu toplumun geniş kesimlerinin hâlâ koruduğunun farkındayız ve biz, o kültürün ve değerlerin sürdürücüsü türk milletiyiz.

    * millî kültürümüzün temel motifi hâlini almış olan islam inancı da tabiatla uyumlu yaşamayı ve ister evcil olsun ister yabani olsun bütün hayvanlara şefkat ve ihtimamla davranmayı gerektirmektedir.

    “yasalardan çok zihniyet önemli”

    hdp grubu adına söz alan mersin milletvekili rıdvan turan ise, hayvan hakları konusunda yasalardan çok, zihniyetin önemli olduğuna dikkat çekerek, şu ifadeleri kullandı:

    * bizim hayvanları koruma noktasında sağlam ve köklü bir zihniyet değişikliğine ihtiyacımız var. aslında temel mesele şu: biz insan olarak kendimizi bu ekosistemde, bu dünyada nerede konumlandırıyoruz?

    * eğer diğer canlıların da en az bizim kadar eşit yaşama hakkına sahip oldukları kanısında değilsek, eğer insan merkezli bir dünya tasavvuruna sahipsek, eğer her şeyin bizim için olduğunu ve her şey üzerinde sonsuz tasarruf hakkına sahip olduğumuzu düşünürsek değerli vekiller, hayvan hakları ilanihaye karşılanamaz, hayvan haklarına ilişkin yasal düzenlemeler yapılsa da zihniyet değişikliği söz konusu olmaz ama eğer insan dışındaki bütün canlıları da bizimle eşit yaşama hakkına sahip canlılar gibi görürsek yani aslında demokratik bir ilişki tesis edersek işte o zaman hayvan haklarını tanımak ve hayvan hakları noktasında ivedi adımlar atmak mümkün olur.

    “kanun için bütün şartlar oluştu”

    chp grubu adına söz alan denizli milletvekili gülizar biçer karaca, hazırlanan raporun önemine dikkat çekerek, şunları söyledi:

    * raporda hep birlikte yaşadık ve tecrübe ettik. hayvanları korumak, hayvan hakları ihlallerinin ve hayvanlara karşı eziyetin araştırılması amacıyla kurulan bu komisyon ilk toplantısını 8 mayıs’ta gerçekleştirdi ve 8 mayıs’tan itibaren toplam 12 toplantı ve 4 yerinde inceleme gerçekleştirdik.

    * 12 toplantıda üniversitelerin temsilcileri olan bilim insanlarını çağırdık, ardından belediyeleri, ardından baroları ve hayvan hakları mücadelesi veren sivil toplum örgütlerini, federasyonları ve hayvan barınma evlerine sahip belediyeleri çağırdık, hepsini teker teker dinledik ve gerçekten sabırla, hep birlikte birbirimizden çok şeyler öğrendik ve elde ettiğimiz sonuçlarda da gerçekten çok fazla muhalefet şerhinin yer almadığı, aslında çok geniş anlamda bir hayvan hakları kanununun çıkarılmasını da 50 madde hâlinde madde madde sıraladık.

    * çok fazla bir şey yapmamıza gerek yok. bir kanunu çıkarmak için yapılabilecek en geniş, sağlanabilecek en geniş konsensüsü hayvan hakları araştırma komisyonu’nda sağladık. bütün toplumun her bileşenini dinledik ve birlikte hem siyaseten hem stk’lar olarak hem yurttaşlar hem bilim insanları olarak bir araya geldik ve artık kanunda değişiklik yapılmasına ilişkin ya da yeni bir kanun ihdası için gereken tüm şartlar oluşmuştur.

    “elimizden gelen gayreti göstermek zorundayız”

    akp grubu adına söz alan hayvan haklarını araştırma komisyon başkanı mustafa yel de, komisyon çalışmaları sırasında görev alan milletvekillerine teşekkür etti. komisyon çalışmaları hakkında da bilgi de veren yel, ortaya çıkan raporun hazırlanacak olan yasa teklifine büyük katkılar sunacağını söyledi.

    yel, şöyle konuştu:

    * öncelikle, 5199 sayılı hayvanları koruma kanunu’nun isminin ‘hayvan hakları kanunu’ olarak değiştirilmesini talep ediyorlar ve biz de bunu komisyon olarak gayet uygun gördüğümüzü ve raporumuza da bunu aldığımızı, bundan sonra yapılacak olan yasanın isminin de mutlaka ‘hayvan hakları kanunu’ olarak değiştirilmesini ve hayvanların refahının gerçekten insanlar gibi canlı, duygusal varlıklar olduğunu düşünerek, 5199 sayılı kanun’da bir ‘mal ve eşya’ olarak tanımlamasından uzaklaşarak bunun günümüze uygun halde, onların da duygusal birer varlık olduğunu gözeterek ve artık hukukun bir öznesi haline gelmesinin mutlaka zorunlu olduğunu düşünerek yolumuza devam etmek gerektiğini düşünüyoruz.

    * yine, özellikle bu ‘mal ve eşya´ olarak sayılmasından dolayı, kabahatler kanunu’na göre bir canlıya, bir hayvana zarar verildiği zaman hiç de caydırıcı olmayan idari yaptırımların, idari cezaların bugüne kadar sonuç alıcı olmadığını gördük ve o nedenle, hem sosyal medyada, görsel ve yazılı medyada ve günlük hayatımızda rastladığımız, vicdanlarımızı sızlatan, zaman zaman gerçekten ağladığımız veya gözyaşımızı içimize akıttığımız görüntülerin artık bundan sonra olmaması için elimizden gelen gayreti göstermek zorundayız."
  • yapılacağı söylenendir. umarım bütün işkenceci ve tecavüzcü sapıklar hapsi boylar. elimde olsa hepsini hadım ederdim. tatmin edici bi düzenleme olsun artık.
  • bi tekir kedim var. son günlerde sürekli olarak g.tüme kafasını sokmaya çalışıyor. ben onun götüne bişey soksam lazım olacak olan yasa çıktığı taktirde, acilen biz insanoğlunun mağduriyetini kapsayacak bişeylerin de çıkması lazım. zira göt elden gitmek üzere.

    şaka bir yana, çıksın artık şu yasa. patileri koparılıp ortaya atılan, araba arkasında sürüklenen yavrucuklar görmek istemiyoruz. bu dünya binlerce canlı türünden sadece biri olan insana ait değildir.
  • zülal kalkandelen'in bugünkü yazısı:

    "hayvan düşmanları yine hortladı

    hayvan hakları ile ilgili yasanın son aşamaya geldiğine dair haberler medyaya yansıyınca, hayvan düşmanları yine hortladı.

    sokak hayvanlarının da yaşam hakkı olduğunu savunduğum için ben de hedef gösterilenlerden biriyim. iş öyle inanılmaz bir noktaya vardı ki “bill gates’in askeri” ve “siyonist” olmakla bile itham edildim!

    hayvan hakları yasasını görüşmek üzere tbmm’ye giden hak savunucularına “azgın azınlık” diyen hayvan düşmanları, açıkça köpeklerin katledilmesini savunuyor, “küreselcilerden emir aldığımıza, fonlarla beslendiğimize” dair iftiralar atıyor.

    bu kişilere karşı suç duyurusunda bulunacağım elbette. ama bu cahil cesaretini nereden alıyorlar diye bakınca, manzara netleşiyor.

    tbmm tarım, orman ve köyişleri komisyonu başkanı, akp kars milletvekili yunus kılıç’ın, bengü türk tv’de yayımlanan bir programdaki açıklamalarından sonra bu kesim iyice coştu. kılıç’ın söyledikleri akla zarar:

    “sadece sesi çok çıkan, efendim birtakım örgütlenmeleri becermiş, sesini çok duyuran, sosyal medyayı iyi kullanan birçok hayvansever de kendini vakfetmiştir, asıl işi budur, öncelikli işi budur, başka işle de uğraşmaz. vakti de var yani. şimdi tek başına buradan bakarak kanun çıkarırsak yarın emin olun siz de oturduğunuz apartmana gidemezsiniz, ben de bulunduğum muhitte dışarıya çıkamam. bakın çiğdem’de oturuyorum ben, ülkenin en iyi ilçesi sayılır bildiğimiz çankaya. kızım tıp fakültesinde okuyor, küçük de değil, benim bahçemi kullanamadığı gibi sokağa da çıkamıyor. küçük bir araba aldım, evin dibine park ediyor, uzakta park yerimiz var, oraya park edemiyor çünkü arada bir mesafe var yürümesi lazım ve köpekler var mahallede... dazer’lar var, birtakım dalga boyları yayarak köpekleri ürküten, bu da aslında köpeğe bir işkence ama çaresiz kaldığımız için bunlardan buldum.”

    komisyon başkanından skandal sözler!
    kendisi, tbmm’deki toplantı sırasında, “siz ülkenin politikası ile ilgili fikir vermeye gelmediniz. bunları söylemek size düşmez. sohbetin sırası değil” diyerek beni susturmaya çalışan kişi olduğundan pek şaşırmadım ama profesör unvanı taşıyan bir veterinerin bu şekilde konuşması gerçekten üzücü.

    hayvan hakları ile ilgili bir yasanın görüşüleceği komisyonun başkanı tarafından söylenen bu sözler skandaldır!

    1- hayvan haklarını savunan dernekleri ve sivil toplum kuruluşlarını, “birtakım örgütlenmeleri becermiş, sesleri çok çıkıyor” diyerek küçümseyen bir milletvekili olamaz.

    2- hayvanseverler hakkında “vakitleri çok, başka işle de uğraşmazlar” diyerek alay eder bir tavırla konuşan bir milletvekili olamaz.

    3- hayvan hakları yasasının görüşüldüğü komisyonun başkanı, hayvanlara işkence anlamına gelen dazer kullanılmasını teşvik eden biri olamaz.

    4- konuşmanın devamında hayvanseverlerin hayvanları her yerde besleyemeyeceğini anlatıyor ve ona göre düzenleme yapılacağını söylüyor. bunu haklı göstermek için de üniversiteye giden kızının hayvanlardan korkmasını örnek olarak gösteriyor. hayvanlar bulundukları yerde beslenirse, insanların evine gidemeyeceğini söyleyerek topluma korku yayıyor. bu kabul edilemez.

    6. madde geçersiz kılınmak isteniyor
    akp hükümetinin, hayvan hakları ile ilgili yapılacak yasal düzenlemede, mevcut yasadaki bazı hakları hayvanlar aleyhine geriye götürmeye niyetli olduğu anlaşılıyor.

    5199 sayılı hayvanları koruma kanunu’nun 6. maddesi, sokak hayvanları ile ilgili olarak açıkça diyor ki: “müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların kaydedildikten sonra öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esastır.”

    bu maddenin aynen korunması, hayvan hakları savunucularının geri adım atmayacağı bir hüküm. fakat yeni yasada bu, bir şekilde geçersiz kılınmak isteniyor.

    böyle bir düzenleme yapılır ve hayvanların besleme alanları sınırlanırsa, sokaklardan hayvanlar toplanacak ve nereye götürüldüklerini, başlarına ne geleceğini bilmek olanaklı olmayacak.

    oysa yıllardır “kısırlaştır, aşılat, bulduğun yere bırak” şeklinde özetlendiği gibi yapılması gereken, belediyelerin yasada belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmesidir.

    belediyeler sorumluluklarından kaçtığı için sokaklarda açlıktan perişan halde gezen hayvan sayısı çoğaldı. gönüllü olarak hayvanları besleyen insanlar, kendi şartlarını zorlayarak belediyelerin yapmadığı görevleri yerine getiriyor. komisyon başkanı da çıkmış o insanları küçümsüyor.

    hayvanları tehdit olarak göstermeden önce hayvan hakları ile ilgili yasa hakkında konuştuğunuzu unutmayın ve biraz düşünün.

    bunu daha önce de sordum: siz günlerce aç bırakılsaydınız ne yapardınız?"

    (bkz: https://www.cumhuriyet.com.tr/…ine-hortladi-1846292)
  • birincisi hayvanlar değil, köpekler. köpeklerin her gün parçaladığı sayısız hayvanı koruyan bir yasadan bahsetmiyorsanız eğer. ikincisi insanın doğadaki hiçbir hayvanı beslemek gibi bir misyonu yoktur, olamaz. aç kalırsa bik bik yaparlar ne demek? dağdaki ayı aç kalınca gidip besliyor musun? üçüncüsü sokakta yürüyemediğini, can güvenliği olmadığını söyleyen birini topluma korku yaymakla suçlamak, buna "skandal sözler" demek nasıl bir aymazlığın ürünüdür? başıboş köpekler halk sağlığı ve toplum güvenliği sorunudur. "hayvanseverlikle" uzaktan veya yakından ilgisi yoktur. bu konuyu ısrarla savunanların ekseriyeti mama ihalelerinden ve satışından zengin olan, duygu sömürüsüyle bağış toplayıp para kazanan, ellerinde sayısız hayvanın ve insanın kanı olan katillerdir. bu insanların zorbalıklarına boyun eğmeyin. ahlaki olarak ve vicdanı olarak haklı olan biziz, bu vampirler değil.
  • tam olarak tatmin etmese de bir adım atılması umut verici. biz kadınlar olarak kadın hakları ile ilgili bir adım bile göremiyoruz. bir hayvandan daha değersiziz...

    ee burası türkiye çokta beklentiye girmemek lazım azizim
  • (bkz: içi boş) çıktı.
hesabın var mı? giriş yap