• bu nedenledir ki bilgi bombardımanına tutulmuş insanlar gittikçe mutsuzlaşır. sorgulamaya başlarlar zamanla. sorgulamak kötü müdür? tabi ki değil. sorgularken varılan sonuçlardır insanı zorlayan. çözüm bulunamayan, tıkanıp kalınan noktalar. sonra bu huzursuzluk kronikleşir.
  • anlamanın çözmeye yetmemesinden mütevellit ağır yetersizlik acıları çekilmesi ile kendini gösteren hastalık biçimidir..
  • tehlikeli bir öngörü. sonuç olarak, her şeyden biraz bilip hiçbir şeyi tam bilmemekten daha çok tedavi edilebilir bir hastalık olduğu aşikâr.

    bonus olarak;
    (bkz: knowledge brings fear)
  • her şeye geniş bir perspektiften bakabilmek insanı en büyük yalnızlıklara sürüklüyor. en büyük resmi görebilmek, sonsuz büyüklükte bir empati yeteneği, herkesin her davranışını; hareketini gözlemlemek, çıkarım yapmak, herkesi anlamak.

    evreni baz aldığında aslında her şeyin ne kadar boş olduğunu anlıyorsun. sonra da taraf tutamıyorsun, herkesten ve her şeyden yana olmak istiyorsun. ama insanlar. insanlar bunu asla kabul etmiyor. taraf tutmak zorundasın. kötü tarafta olmak tarafsız olmaktan daha iyi diyorlar sana.

    uyum sağlamak için taraf seçtiğinde bile o kör sonsuz anlama işine devam ediyorsun. kendi milletini, insanlarını,kültürünü, dinini anlıyorsun. ama yetmiyor. karşıdakileri de, diğer taraftakileri de anlamak istiyorsun. en kötü, korkunç nitelendirilenleri de anlıyorsun, kendi isteğiyle kötü olmayı seçenleri de. terör örgütü mensuplarını da anlıyorsun, hristiyanları da, islamafobiyi, işid militanlarını, eşcinselleri de;homofobikleri de tecavüzcüleri, kurbanları, siyasetçileri de, din adamlarını,fahişeleri de; sırada beklemeyip kaynak yapmaya çalışanları da. herkes o kadar haklı geliyor ki. herkes o kadar. hiç kimseye kızamıyorsun bu yüzden. anlıyorsun çünkü. her şey onunla ne kadar vakit geçirdiğinle ilgili, bir boşluğa çok uzun bakarsan ve inanırsan orada yeni bir evren görmeye başlarsın.

    bunun farkındasın ama yine de normalmiş gibi davranmak zorunda hissediyorsun, kendini kabul ettirmek, dışlanmamak istiyorsun. çünkü çemberin dışında olmak tüm bunlardan daha zor geliyor. bu yüzden taraf tutuyorsun.

    her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır
  • kaidelerin bu kadar hiçe sayıldığı bir toplumda "anlamak,idrak edebilmek, muhakame yetisi" bunlar bir lütuf mu yoksa bir bela mı gerçekten muamma. fakat idrak edemeden yaşamak yine de daha acınası bir durum. körü körüne yitip giden bir hayattansa tertemiz delirmeyi tercih ederim.
  • "kimsenin kimseyi
    anlamadığı bir dünyada söz boşluğu dövmekten başka ne işe yarıyor ki? "

    şükrü erbaş
hesabın var mı? giriş yap