• (bkz: ege aydan)
  • ismi, eminönü'ndeki üsküdar iskelesi'ne verilerek $a$kınlık yaratmı$tır.
    buna $a$ıranların bir kısmının hukukçu olması ise $a$kınlığınıza renk katacaktır. içlerinde dava açmayı dü$ünenler bile var.

    buyrun buradan okuyun:
    http://www.turkhukuksitesi.com/…wthread.php?t=34474
  • yaptıkları yalan olan muhterem. evliya çelebi gibi duy da inanmacılığın sembolü, hiç güvenilir olmayan bir adamın seyahatnâmesinde kim bilir hangi kafayla kayda geçtiği büyük bir muammadır. lakin insanoğlu efsanelere çabuk bağlanır.

    sözüm ona bu uçma hadisesi, alkollü içki tüketimini halk tabakasında dahi men etmek suretiyle alkolsüz hava sahası yaratma arzusundaki iv. murad saltanatında vuku bulur. birincisi iv. murad gibi geç bir dönemde vakayinâme yazımı had safhadadır, tahrir defteri kusursuz tutulmaktadır, istanbul hududlarındaki uçan dişi sinek bile kayda geçer. hele ki iv. murad gibi pimpirikli bir sultan, bu gibi bir hadiseyi katiyen atlamaz, şahsi rûznamesine şüphesiz hemen işlerdi. hiçbir şey olmasa, derin araştırmaları olduğu öne sürülen bu muhteremin bir takım eskizlerine, kanat tasarımlarına rastlanılması gerekirdi. lâkin evliya çelebi müptezeli haricinde hiç kimse böyle bir veri işlememiştir defterine. gel gelelim bu döneme tekabül eden kent yaşantısında alkolün de yasaklanması ile beraber insanlar kısmî bir içe dönüş yaşamış, kendilerini haşhaşın huzurlu kollarına bırakmıştır. benim bildiğim kadarıyla da osmanlı şehirlerinde haşhaş ve kenevir tüketimi bu dönemde had safhaya ulaşmıştır. bu gibi kafası güzel ortamlarda böylesi hikayeler uydurulması pek normaldir. adamın biri galata'dan kendini atacak bilmemnereye konacak. lakin bu kıymetli hadise hiçbir deftere işlenmeyecek. şaşılacak iştir. böyle bir zat'ın varlığını inkar etmek yersizdir. pek tabi yaşamış olabilir böyle bir insan. uçuş meraklısı da olabilir. lakin galata'dan atlayıp üsküdar'a konması şimdilik hayal ürünüdür. hele ki, sultan'ın "böyle zeki adamlar pek zararlı olur" diyerek kendisini cezayir'e sürdüğü ise hiç inanılası değildir. osmanlı ilmin memleketidir. böylesi hadiselere ehemmiyetle yaklaşılır.

    her şeyden evvel; herhangi bir mevzuda ilk olmayı gurur belleyip, yedi cihana ilan etme vazifesine sahip olan osmanlı elçileri, böylesi bir hadiseyi anadolu'dan evvel avrupa'ya duyururdu. avrupa nazarında kendisini debdebeli bir yaşam biçimine sahip, cihanşümul bir imparatorluk olarak tanıtma merakına sahip olan idari sistem böylesi bir vakayı kesinlikle dünya'ya açıklardı. resmî dünya tarihine geçerdi bu durum. bilumum kronikte satır başı edilirdi. bugüne döndüğümüzde ne görüyoruz? türk milletinden başka tanıyan yok bu hadiseyi ve bu muhteremi. zîra tarihimizi ecnebi kaynaklardan takip etmeyi bilmediğimiz için efsanelere körü körüne inanan bir milletizdir. tarihi mitolojiden ayıran en mühim husus ise bir kısım vesikadır. kayıtları vâr olan hadiseler evet yaşanmıştır ve tarihe geçmiştir. bütün bunlar bir yana yazılı kayıtlara bile körü körüne inanmak sakıncalıdır. kendisini temize çıkarmak için yalancı vesikalar işlemeye meyletmiş muhteremler malesef vardır. lâkin hiçbir resmî kaydı bulunmadığı gibi, efsane olduğu gün gibi ortada olan böylesi bir vakaya ise, resmi bir kayıt bulunana dek inanmak ancak kendini kandırmaktır.

    hoştur böylesi efsanelere inanmak. lakin boştur. bildiğim kadarıyla resmi tahrirlere geçen ilk uçma sevdalısı türk, minareden atlayan imam cevheri efendidir. mamafih yere çakılmıştır.
  • genelde lagari hasan çelebi ile karistirilir. lagari hasan celebi dik ucus, hezarfen ahmet celebi yatay ucus yapmistir.

    edit: istanbul kanatlarimin altinda filminde okan bayulgen lagari hasan celebi'yi canlandirmistir.
  • bu tarihi ya da masalsı şahsiyeti incelerken bahsedilmesi gereken bir nokta var. şayet kendisi gerçekten uçabildiyse neden bunca yüzyıldır büyük hızla ilerleyen bilim ve teknoloji hâlâ insanın uçabilmesini sağlayabilmiş değil?
    ya biz bir masala kendimizi fazla inandırdık ya da bilim dünyası bu esrarengiz olayı fena şekilde es geçti. iki ihtimal de canını sıkıyor insanın.
  • uçma fikri, yüksek zekasının bir ürünü mü; yoksa deliliğinin bir emaresi midir, hiçbir zaman bilinmeyecektir.
  • içerdiği a ve e harflerinin birbirinin yerine kullanılması suretiyle lakabı mütemadiyen deforme edilen bilim insanı. oldu olacak hazerfan ehmat çalabi diyelim.

    wikipedia'ya yakın kaynaklardan aldığımız bilgilere göre hezar farsça'da 1000 (yazıyla bin), fen ise ingilizce'de science manalarına gelmekte olduğundan, hezarfen için gökyüzünde "bin fen bilgisi gücündedir" denilmekteymiş. kaynak: uçankuş.com
  • (d. 1609 - ö. 1640) 17. yüzyılda osmanlı'da yaşamış türk bilginidir.
    kendi geliştirdiği takma kanatlarla uçmayı başaran ilk insanlardan olmuştur.

    1623-1640 yılları arasında saltanat süren sultan 4. murat zamanında,
    uçma tasarısını gerçekleştirdiği ve geniş bilgisinden ötürü halk arasında, hezarfen olarak anıldığı bilinmektedir.

    hezar, farsça kökenli bir sözcük olup 1000 anlamına gelir.
    hezarfen ise "bin fenli" (bilimli) yani "çok şey bilen" anlamına gelir. ilk uçma denemelerinde,

    10. yüzyıl türk alimlerinden ismail cevheri'den ilham almıştır.
    cevheri'nin bulgularını iyice inceleyen ve öğrenen çelebi,
    kuşların uçuşunu inceleyerek tarihi uçuşundan önce hazırladığı kanatlarının dayanıklılık derecesini ölçmek için, okmeydanı'nda deneyler yapmıştır.

    ayrıca, leonardo da vinci'nin uçma konusundaki çalışmalarında kendinden çok önce bu konuda deneyler yapan ismail cevheri'den ilham aldığı sanılmaktadır.
    1632 yılında lodoslu bir havada ;
    galata kulesi'nden kuş kanatlarına benzer bir araç takıp, kendini boşluğa bırakan ve uçarak istanbul boğazı'nı geçip,
    3358 m. ötede üsküdar'da doğancılar'a indiği varsayılan hezarfen ahmet çelebi, türk havacılık tarihinin en kayda değer kişilerden birisidir.

    bu uçuş hakkındaki belgeler şimdiye kadar sadece evliya çelebi'nin seyahatname'sindeki ifadesinden ibarettir.
    bu olay osmanlı devleti'nde ve avrupa'da büyük yankı buldu ve dönemin padişahı 4. murat tarafından da beğenildi.

    sarayburnu'ndaki sinan paşa köşkünden bu durumu seyreden sultan, ahmet çelebi ile önce çok yakından ilgilenmiş,
    hatta evliya çelebi'ye göre; "bir kese de altınla" sevindirilmiş,
    ancak bu derece bilgili ve becerikli birisinin tehlikeli olabileceğini düşünüp;
    "bu adem pek havf edilecek bir ademdir, her ne murad ederse elinden gelir, böyle kimselerin bakaası caiz değil" diyerek onu cezayir'e sürgün etmiştir.

    britannica,
  • (bkz: ucan adam)
  • google rakım haritasından "41.02556183793458,28.974507593917906" enlem ve boylamlarını girerek kulenin olduğu yerin yüksekliği 48 metre, yüksekliğini de üstünkörü bir siteden 67 metre olduğunu görebiliyoruz. doğancılar ile galata kulesi arasındaki kuş uçuşu mesafe de takriben 3500 metre.

    yani özetle maksimumum düşüş yaptığı yükseklik 115 metre (ki doğancılar'da indiği yeri deniz seviyesi kabul ediyorum), alması gereken yol da 3500 metre.

    bu da demek oluyor ki her 1 metre düşüşte 30 metre mesafe kat etmemiz gerek. yani süzülme oranı 1'e 30 geliyor.

    günümüzde bir sailplane dahi en yüksek hızlara ulaştığında(200-250) 1'e 30-50 bir süzülme oranı verebiliyor. süzülme oranı hızla da çok alakalı, hız değiştikçe süzülme oranı(süzülme miktarı değil) da değişiyor. ki bu hızlara ulaşabilmesi için çok daha yüksek yerlerden uçuşa başlaması ya da termal hava akımlarıyla yüksekliğini arttırması gereklidir.

    o dönemde ise bu derece rijit, aerodinamik bir araç yapabilmek bana göre mümkün olamaz. bir miktar süzülme sağlasa dahi, bu süzülme oranını yakalaması çok akla yatkın değil. rüzgar da olsa termal hava hareketleri de olsa, hiç uçuş tecrübesi olmadan, kullanım açısından tamamen çıplak bir araç ile gene de mümkün olacağını düşünmüyorum.

    ama bana gene sorsalar kim bu adam diye, galata'dan uçarak boğaz'ı geçen adam derim. belki de öyle biri dahi yok ama gene uçtuğunu düşünmek güzel.
hesabın var mı? giriş yap