• samanyolu yayın grubu başkanı... isminin başında bi de dr vardır. ayrıca bir dönem tv yayıncıları derneği başkanlığı yapmıştır.
  • "abd başkanı obama’ya cemaati bitirmek için dosya verdiler" açıklaması yapan samanyolu yayın grubu başkanı.

    http://www.halkinhabercisi.com/…icin-dosya-verdiler
  • gözaltına alındığı söyleniyor ama birileri de ısrarla ofisinde çay içtiğini iddia ediyor.

    ne olduğunu merak ettiğim şahıs.
  • hükümetin eski gladyo şeflerinden. işi bitti, paket yapıldı.
  • ciddi ciddi tutukladılar adamı. vay emenike.
  • terör örgütü kurmak ve yönetmek suçlamasıyla tutuklandı. şu konjonktürde, ki değişmeyecek gibi duruyor, en az beş yıl yatar. geçmiş olsun. zor iş.
  • mahkemeye atar yapıp, tarafsızlığını yitiren bir mahkemeye savunma vermeyi reddediyorum demesiyle beni haksız yere işten çıkarmasına olan öfkemi bile unutturan şahsiyet. helal olsun, kendi aramızdaki davamızı da elbet ötede göreceğiz bunu bir kenara bırakarak şu 5 günde yaşatılanları zerre kadar haketmediğini düşünmekteyim. kendisini gözaltına aldıran güçlerin hakkında tutuklama olduğunu yüzüne söyledikten sonra mahkeme salonu içinde çekilen videodaki konuşmasıyla da gurur vermiştir.

    şahsi olarak geçmiş yazdıklarımda da gerek aziz yıldırım gerek balbay'ın hukuksuz tutuklamalarına da karşı çıkan biri olarak içim acımaktadır, türkiye de bir türlü düzelmeyen ve galiba düzelmeyecek olan elinde çekiç olanın herkesi çivi olarak görmesi mantığı sürdükçe daha çok ah vah edeceğimiz aşikardır.

    hidayet hidayet allah'a emanet.
  • şuçlu mudur değil midir bilmem ama yaptığı yayıncılığın özgür yayıncılık olmadığını biliyorum.
    ama gel gelelim bir medya çalışanının boştan sebeplerle(!) tutuklu yargılanması da abestir.
  • kendisinde simdiden fethullah gulen gozalti morluklarindan vardir. eh uzum uzume baka baka kararir ^_^
  • tutuklandığı duruşmada konuştu. solcu veya sağcı veya bademci veya ulusalcı veya başka bir şeycilik terazisinden tartılmaması gereken bir konuşma yaptı.

    çünkü o duruşmanın ve o konuşmanın arka planında dönen başka bir hesap kitap var. bir mahremin ifşası var. çünkü bu dava aslında medeni hukukun ilgi alanına giren bir anlaşmazlık konusu.

    bu konuşmayı devletin geleneksel olarak ezdiği kesimlerden (dgoek) birinin mümessili - misal bir alevi, bir gayrimüslim, bir kürt, bir yeşiller partisi üyesi, bir eşcinsel, vs. yani türkiye'nin zencileri - yapsaydı anlamlı olurdu.

    peki karaca hidayet yaptığı zaman neden bu adalet talebinin, bu haksızlığa isyanın, bu yarın siz de benim yerimde olacaksınız öngörüsünün bir özgül ağırlığı olmuyor?

    bir emekli veya muvazzaf general yapsaydı nasıl anlamlı olmuyorsa o yüzden anlamlı olmuyor.

    olmuyor çünkü general de evvelsi gün ve karaca da dün başkalarına aynı haksızlığı yapmıştı da ondan olmuyor.

    dün ezen bugün ezilince kimse acımıyor haline. şık ahmet'in şık jesti iyi hoş ama o mahkemede görülen hesap kitap bambaşka olduğu için adalet herkese lazım şiarının ilkesel dayanışma çimentosu tutmuyor. çünkü bu mahkemede genel değil özel bir konu yargılanıyor.

    o hakime emir veren mevcut iktidarın yarın sanık sandalyesinde olacağı muhakkak, orası ayrı.

    asla iktidara gelememiş gerçek mazlumların omzuna basıp onların söyleminden güç alarak ayakta dik durmak mümkün değildir.

    işin aslı şudur; oradaki isyan adaletsizliğe değil. dedim ya başka hesap kitap var,

    .

    karaca eski ortağıyla, eski hayat arkadaşıyla hesaplaşıyor sanık sandalyesinde.

    bu bir boşanma davası.

    hovarda koca ile ona saçını süpürge ettiği halde aldatılmış şirret karısı malları bölüşme kavgası veriyorlar o mahkeme salonunda.

    süslü sözlerle, kahramanlık edebiyatıyla maskelenmeye çalışılan budur.

    bir zamanlar aynı yatağı paylaşmış, birlikte fantastik fantaziler yaşamış iki sevgilinin eteklerindeki bütün taşları dökmesidir.

    savunması esnasında, bir imam edasıyla allah'a sığınırken salondaki izleyiciler amin dedikçe aslında

    "yollarımız burada ayrılıyor
    artık birbirimize iki yabancıyız
    her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
    her şeyi evet her şeyi unutmalıyız"

    melodisini mırıldanıyorlardı için için.

    ve, hidayet bey'in mahkemeden çıkıp silivri'ye doğru giderken polis minibüsünün camına dayadığın yağlı kafasında dönüp duran o son satır kalırsa içinde bir derin sızı kalırdı.

    işin çirkef tarafı, rezil tarafı budur.

    .

    kaynak: (bkz: hidayet karaca'nın mahkeme konuşması/#47781706)

    .
hesabın var mı? giriş yap