• anti kahraman, amorph asabi barbar cerebus the aardvark ın ikinci macerasıdır. türk damak tadına uygun olmamakla beraber komiktir. pek güzeldir.
  • the philadelphia story ye göre daha sönük kalan müzikal.
    yinede oldukça ünlüdür.
  • --- spoiler ---

    türkçesiyle "yüksek sosyete", 1956 abd yapımı ünlü müzikal komedi filmi. film, charles walters tarafından yönetilmiştir. başrollerini ise bing crosby, grace kelly ve frank sinatra paylaşmışlardır. yapım, philip barry'in yazdığı tiyatro oyunu the philadelphia story'den uyarlanmıştır. film, ayrıca grace kelly'nin monaco prensesi olmadan önceki son filmi olma özelliğini taşır. film, 2 dalda oscar'a aday olmuş (cole porter-en iyi özgün film müziği ve johnny green & saul chaplin-en iyi müzikal film müziği) ama kazanamamıştır. filme damgasını vuran caz müziği ve şarkılardır. son olarak, bu filmde ünlü caz yıldızı louis armstrong da grubuyla birlikte rol alır ve hatta birkaç şarkı da söyler. son olarak, filmin imdb.com puanı 7/10'dur.

    konu
    çok başarılı bir caz müzisyeni olan c.k. dexter haven (crosby), newport, rhode island sosyetesinden olan zengin karısı tracy samantha lord'dan (kelly) yeni ayrılmıştır; ama haven, hala eski karısına çok aşıktır. ne var ki, tracy, terbiyeli bir centilmen olan george kittredge (lund) ile evlenmek üzeredir. bu arada, spy dergisi, tracy'nin babasıyla ilgili utanç verici bir makale yayınlamak üzeredir. yayınlamamaları için tek şart ise, tracy'nin düğününü haber yapmalarıdır. lord ailesi bu teklifi kabul etmek zorunda kalır ve bu yüzden dergi tracy'lere yazar mike connor'ı (sinatra) ve fotoğrafçı liz imbrie'yi (holm) gönderir. tracy, dergiden gelenlere bir oyun oynamaya başlar ve böylelikle onlardan kendince intikamını alır. connor, tracy'ye aşık olmuştur. tracy, artık ona aşık üç adamdan birini seçmek zorunda kalır. bu seçim sürecinde ise kendini keşfetmeye başlar.

    karakterler
    bing crosby, c.k. dexter-haven
    grace kelly, tracy samantha lord
    frank sinatra, mike connor
    celeste holm, liz imbrie
    john lund, george kittredge
    louis calhern, willie amca
    sidney blackmer, seth lord
    louis armstrong ve grubu, kendilerini
    edmond hall - klarnetçi
    trummy young - trombonist
    billy kyle - piyanist
    arvell shaw - basçı
    barrett deems - baterist
    margalo gillmore, mrs. seth lord
    lydia reed, caroline lord
    gordon richards, dexter-haven'ın kahyası
    richard garrick, lord'ların kahyası

    imdb.com - http://www.imdb.com/title/tt0049314/

    wikipedia - https://en.wikipedia.org/…/high_society_(1956_film)

    vikipedi - https://tr.wikipedia.org/wiki/yüksek_sosyete

    trailer - https://www.youtube.com/watch?v=5rqfluak3x0

    --- spoiler ---
  • grace kelly'le bing crosby'i dram filmi the country girl'den kısa bir süre sonra tekrar buluşturmuş film. kelly'le crosby, the country girl'de de bir çifti oynamışlardı ama film uyuşturucu bağımlılığını konu alan bir dramdı, kelly fakir ve mutsuz bir köylüyü oynamıştı. high society'deyse tam zıt bir rolde karşımıza çıkıyor: jet sosyeteden, yani zengin mi zengin bir kadın rolünde. film bu kadının eski kocası ve nişanlısı arasında seçim yapmaya çalışmasını işler. komedi türünde. kelly ve crosby'e frank sinatra eşlik etmiş. velhasıl klasikleşmiş bir film, bilhassa kelly'i biraz itici olan rolüne rağmen izlemek keyifliydi, insan, kelly'nin sinemayı bırakıp prenses oluşuna bir kez daha üzülüyor bu filmden sonra. yıllarca filmlerde oynamak, bambaşka karakterlere hayat vermek varken kelly sinemayı erkenden bırakıp prenses olmuştu. filme dönersem... ne yazık ki orijinali the philadelphia story'nin çok gerisinde kalmış. tps çok daha iyiydi bundan. hsociety'i pek sevemedim.
  • 2018 güney kore yapımı film .
    filmde beyaz yakalı bir çift üzerinden " sınıf atlama hırsı" için insanların ne kadar ileri gidebileceği, kilit noktalardaki zenginlerin verdikleri imrenilecek imajın altında sakladıkları pislikler ve çiftlerin kaç yıl birlikte oldukları farketmeksizin , ciddi sınavlardan geçmeden birbirlerini tanıyamayacakları aktarılıyor
    gitgide bireyciliğin öne çıkarıldığı ve üste çıkmak için birilerinin üzerine basmanın mübah olarak gösterildiği kapitalist sisteme modern ve güzel bir özeleştiri ancak filmin genele hitap etmeyeceği aşikar

    -----spoiler-------
    sınıf farklılığının keskin hatları olan kore ' de geçen film; biri profesör diğeri sanat galerisinde müdür yardımcısı pozisyonunda olan çiftin yükselme hırsı üzerinden başlıyor . filmin ilk yarısında ekonomi prof. 'u olan adamın milletvekili olmak için muhafazakar partinin davetini kabul etmesi ve partinin talepleri doğrultusundaki halka şirin pozlar sergilemesi, kılık & kıyafet imajının değiştirilmesi , güzel asistanı ile yatması gibi daha olayın başında yoz davranışlarını izliyoruz. eşinin ise sanat galerisinde müdür olmak için üstü tarafından ezilirken ses çıkarmayıp , altındakini aşağılaması ve yine ; galerideki işini korumak için ünlü bir sanatçı olan eski sevgilisiyle yatması aynı döneme denk geliyor ancak filmin ikinci yarısında müzenin kara para aklayıp partiye aktardığı , partinin ise arka planda tehdit , şantaj , cinayet gibi illegal işlerle meşguliyeti ; "halka ucuz kredi verecek banka kurma " fikri üzerinden vurgun planları ve siyasetin sadece iyi kurgulanmış , halkın " gösterilen yöne koşturulması " sanatı olduğu veriliyor
    realist kurgusu olan filmin gerçekten uzaklaştığı tek yer ; baş karekterlerin filmin sonunda etik olanı yapmayı seçmeleri.

    -----spoiler--------

    bu arada filmde geçen " sadece gerçekten zenginlerin korkmama lüksü vardır " anlamındaki betimlemesi nokta atışı olmuş
  • bu kelimeyi ne zaman görsem derwall'in istanbul'daki anısı aklıma gelir. derwall stresli ve içinden çıkılamaz sıkıntılı günler yaşarken yardımcısıyla kafa dağıtmak için restorana gider ve yanına iyi bir iş insanı gelir "herr derwall canınızın sıkkın olduğunu ve olumsuz olaylardan etkilendiğinizi biliyorum ve sizi anlıyorum. yalnız canınızı sıkmanızın hiç gereği yok. diğer insanların söyledikleri neden umurumuzda olsun ki; biz farklıyız, çizgiyi biz belirleriz, çünkü biz high society'yiz bunu bilmelisiniz" der. derwall de öfkelenip bir hışımla oradan ayrılır ve insanların neden böyle bir kafa yapısında olduğunu daha iyi anlamış olur. insanlara tepeden bakmanin ve umursamamanın sonucu hep başarısızlığı doğurmuştu o dönemler.

    büyük insandı onu da anmış olayım. çehreyi değiştirmiş bizlere umut ışığı olmuştu.
  • bizim "sosyete" dediğimiz tabakaya ingilizcede verilen isimdir...

    bu terimle ilgili komik bir anım vardır... yıllar önce yakın bir arkadaşım ingilizce kursuna gidiyordu, o anlatmıştı o zamanlar... kursiyerler derste çeşitli metinler okuyorlar, işte bunlara ilgili sorular cevaplanıyor falan... neyse, bir metinde bu "high society" ifadesi geçiyor ve ingilizcesi zayıf kursiyer bunu "hay sokayti" şeklinde okuyor ve sınıf kopuyor tabii.. benim de gözlerimden yaş gelmişti arkadaşım anlattığında... hay sokayti... : ))
  • the prettiest sight in this fine pretty world is the privileged class enjoying its privileges.
  • (bkz: hay sokayti)
hesabın var mı? giriş yap