• gençken bir çeşit katalog çift eşleşmesi olduğu zannedilen, yaşlandıkça aslında ediyle büdü olmak olduğu idrak edilen ilişkidir bence

    ediyle büdü olmayı kabullenmek, sevmek, ve içinde rahat hissetmeyi gerektirir. kendine ediliği-büdülüğü konduramayan kimselerin başına bu yüzden uzun vadede gelemiyor sanırım**
  • korkarım ki insanın ömründe sadece bir kez yakalayabildiğidir.
    benim hatrımda kalan şöyle bir şey:
    bir ortamdasınız ve çok eğleniyorsunuz.
    sevdiğinizin de eğlendiğini görüyorsunuz, çünkü göz teması ile sürekli birbirinizi kontrol ediyorsunuz.
    kısa bir süre sonra gelip "hadi gidelim" diyor...
    "ama ortam çok güzel,
    ama şarabım daha bitmedi,
    ama konser daha başlamadı" demiyorsunuz.
    şarap kadehini bırakıp çıkıyorsunuz.
    aynı şeyi siz söyleseniz, onun da aynısını yapacağını biliyorsunuz...
  • "birbirimize bu kadar abanmamalıyız. abandığımız zaman da ne bileyim, birimizin ağırlığı öbürüne bir tüy kadar gelmeli." necip fazıl kısakürek - bir adam yaratmak
  • "hemcinsim olsaydı kankam olurdu" diyebileceğiniz kişiyle yaşanılan ilişkidir.
  • taraflar kendinden çok karşısındakini düşünüyor ve karşısındaki kişi bu durumu istismar etmiyorsa yaşanır.
  • iki tarafında birbirini adam gibi sevdiği ilişkidir.
    olması gerektiği gibi yaşanan değil de olduğu gibi yaşanan spontane ilişkidir.
    tarafların birbirlerinin hareketlerinden sürekli anlam çıkartmadıkları, birbirlerini oldukları gibi kabul ettikleri ve sevdikleri ilişkidir.
    hatun kişinin habire arkadaşlarına, "ay benim için şöyle yapıyor, benim için böyle yapıyor" diye reklam yapmadığı, er kişinin de "benim hatun bana şöyle yapar" diye hava yapmadığı, hislerini kendilerine sakladıkları ilişkidir.
    en küçük anlaşmazlıkta, "ben zaten ona layık değilim, kendi kaybeder triplerine" girmeyip, "nasıl anlaşabiliriz" diye düşünülen ilişkilerdir.
    olgun insanların harcı olan ilişkidir.
    suyun akıp yolunu bulduğu ilişkidir.
    kısıtlayıcı anlaşmaların olmadığı, özgürlüğün ikiyüzlüce bir bencilliği yansıtmadığı ilişkidir.
    nerede, ne zaman, nasıl ve kiminle yaşanır bilinmez.
    bir rüzgar eser ve insanı ele geçirir herhalde. aynı rüzgarda uçuşan şeylerin biraraya gelmesidir. kaderdir, kısmettir, mümkündür, namümkündür.
    en bereketsiz gölde bile bir balık mutlaka vardır. o yüzden göle giderken oltanızı da yanınıza almayı unutmayın ;)
  • "köpekler yeterli değil artık; bakın insanlar nasıl da yalnızlık duyuyorlar; dostluğa gereksinimleri var, dayanacak daha büyük, daha güçlü bir şeye gereksinimleri var. köpekler yeterli değil: bize filler gerek" diyor romain gary sanırım les racines du ciel isimli kitabında.

    yalnızlık ve ilişki üzerine kafa yorduğum bu dönemde dönüp dolaşıp romain gary'e tosluyorum. muhtemelen yalnızlığa korkunç tahammülsüzlüğüne rağmen en fazla yalnız kalmak zorunda kalmış yazarlardan biri olması beni yolun bir noktasında onunla karşılaştırıyor. kadının ışığı'na döndüm mesela yıllar sonra. sarsıldım, kafamı toplamak için juggling toplarımı çevirmeye başladım. bu da 17 yaşımda tanıdığım romain gary'e karşı bir jestti aslında. muazzam bir aşkla bağlı olduğunu iddia ettiği kadın intihar etmişti. ya da şüpheli bir şekilde ölmüştü diyelim. kitaptaki kadın "senin için başka kadınlar olacağım" diyordu zaten. orta yaşın sonlarındaki kahramanımız da başka kadınlarda arıyordu karısını. çok yaralayıcı bir anlatıydı bu. "bir kadın yalnızlığı haykırdığında daima aşkı haykırır" diyordu romain gary. bu aslında geriye dönük bir hesaplaşmanın sembolüydü. daha ilk gençlik yıllarında siyasi mevzularla uğraşırken ihmal ettiği sevgilisinin kendisini aldattığını fark edip "neden?" sorusuna aldığı cevaba kadar gidiyordu kökleri. "çünkü sana çok benziyordu" demişti genç kadın. yıllar sonra düşündüğünde gerçekten trajik bir gerçeğe toslamıştı, çünkü o kadar yoktu ki aslında.

    günümüzün formüle edilmiş zırvalarından biri olan ideal ilişki aslında bir tür pazarlama sloganı. bizlere gösterilenlerden yola çıkarak kafamızda oluşturduğumuz ilişki şablonuna uydurmaya çalıştığımız çeşitli yaşantıların dışarıya sergilenmiş hali belki de ideal ilişki. mevzu tam bir açmaz bunu biliyorum. fakat formülasyonları gördükçe insanlığın geleceğine dair umudum gittikçe tükeniyor. erkeklerin zeki kadın sevmemesi ile başlayıp kadınların parasız erkek istememesi, efendi adam yerine piç tercihleri, hesabı erkeğin ödemesi, kadının kendisini ağırdan satması falan. genel olarak kabul görmüş zırvalar bunlar. kadınlar kendilerini bir fetih olarak konumlandırırken erkekler bedel ödeme konusunda gayet hevesliler. umutsuzluk bu noktada başlıyor işte.

    bunca yıldan, bunca yaşantıdan sonra ideal ilişkinin olmadığını bilmekle birlikte iyi gelen ve gelmeyen iki ilişki olduğunu anlıyorum. duygusal ilişki içindeki iki insan birbirini yatıştırabiliyorsa bunun adı iyi ilişki oluyor. birbirini yatıştırmak yerine kışkırtmayı tercih ediyorsa bu iki insan ilişki açmaza dönüyor, bitmesi hayırlı olsa da hastalıklı bir şekilde yıllarca uzayabiliyor. romantize etmekten kaçınarak şunu söylemek istiyorum aslında; sevdiğiniz insanla en utandığınız, en çok canınızın yandığı, en rezil olduğunuz, şefkate en ihtiyaç duyduğunuz anılarınızı paylaşmadığınız müddetçe aslında gerçek bir ilişkiniz olmuyor. bir tür güç savaşı içinde zaten çok da anlamlı olmayan hayatlarınızı daha da beter hale getirmeye devam ediyorsunuz.

    ek olarak:
    (bkz: the velveteen rabbit)
  • anne-çocuk ilişkisinin emzirme bitene kadarki kısmı
    baba-çocuk ilişkisinin ilk hayır denene kadarki kısmı
    öğretmen-öğrenci ilişkisinin ilk ödev kontrolüne kadarki kısmı
    bakkal amca-çocuk ilişkisinin ürün fiyatı öğrenilene kadarki kısmı
    arkadaş ilişkilerinde ilk ebenin seçileceği zamana kadarki kısım
    ileri yaşlardaki arkadaş ilişkilerinde herhangi biri sevgili yapana kadarki kısım
    gönül ilişkilerinde ilk bakarız denilen zamana kadarki kısım
  • "ne kadın ne de erkeğin artık zayıflıklarıyla birbirlerine zulmetmeyecekleri günlerin geleceğini umuyorum."
    >friedrich nietzsche<
  • insanın kendini kendisi gibi hissettiği, karşı tarafın da öyle hissetmesini sağladığı ilişkidir. insanları alıp bambaşka kalıplara sokmaya çalışmadan, üzmeden, sıkmadan yürüyen; yürüdüğü için her iki tarafı da mutlu eden ilişkidir. anahtar sözcüğü de uyumdur kanımca, türlü farklılıklara rağmen evde, sokakta, yatakta, sinemada, konserde, tiyatroda, orda burda birbirini kasmadan birarada ahenkle dans eden çiftlerin ilişkisidir ideal ilişki.

    büyük ihtimalle de vardır böyle bişi..
hesabın var mı? giriş yap