• anlatıldığına göre ikinci abdülhamit'in güvenlik gerekçeleriyle aldığı bir karardır. evet islamcılarımızın evliya mertebesinde addettiği ikinci abdülhamid'in bir kararıdır. ikinci abdülhamid pragmatist bir adamdı. kızlarına piyano dersi aldıracak kadar da yeniliklere açikti. şimdiki tespih beyinliler de çalgının haram olup olmadığını tartışıyorlar yüz küsür yıl sonra.
  • sarı, yeşil, pembe, çok renkli, ince şeritli, kalın şeritli tüm çarşaflar nasibini almıştır bu yasaklamayla. gerekçe güvenlikse, padişahın "kara çarşafı yasakladım, pembe çarşafla gezinin artık" dediğini sanmıyorum. yüzeylerde geziyorum.
  • turkiyede tarih denince anlasilan seyin maalesef sadece siyasi tarih olmasi nedeniyle bazi insanlar tarafindan yanlis anlasilan, hatta kisir siyasi tartismalara kanit olarak sunulan uygulamadir. kulturel tarih, gundelik hayatin tarihi, ve bence en onemlisi kadin tarihini anlamayan, bilmeyen insanlarin agzina sakiz olabilmektedir.

    ondokuzuncu yuzyilin sonlarina kadar carsaf genellikle osmanli imparatorlugunun arap vilayetlerinde yaygin olan bir ortunme bicimiydi. iki parcadan olusan, ve kadinlarin sokaga cikarken giysilerinin tamamini ortmek amaciyla kullanilan bu sokak giysisi, istanbulda ozellikle ust tabakaya mensup kadinlar tarafindan gonullu olarak benimsenmistir. o tarihe kadar istanbul kadinlari sokaga cikarken ferace ve yasmak adi verilen geleneksel sokak giysilerini kullaniyorlardi. ancak ondokuzuncu yuzyilin ortalarina dogru hareketlenen dis ticaret, istanbula yerlesen yabanci tuccarlar, beyoglu basta olmak uzere istanbulun dort bir yaninda acilan dukkanlar ozellikle ust sinif mensuplarinin gorgusunu ve yasam anlayisini yavas yavas degistirmeye baslamisti. bu degisimle birlikte giyim kusam tarzlari da degismeye basladi, ve avrupai tarzda tuvaletler diktirmek, fiyakali mantolar giymek bir statu gostergesi haline geldi. o donemde yayinlanan kadin dergilerinde son moda avrupai giysi modelleri, kadinlar ve cocuklar icin "frenk tarzi" ayakkabi resimleri ve donemin gittikce populerlesen mesire mekanlarindan pera ve galatada bu son moda urunleri satan dukkanlarin reklamlari yayinlanmaya basladi. kisacasi giyim kusam anlayisi degisti, avrupa trendleri benimsendi.

    ancak bu avrupai yasam tarzini benimseyen ondokuzuncu yuzyil osmanli kadinlari, yeni edindikleri statu gostergelerini ustlerinde tasima konusunda bir zorlukla karsilastilar: musluman bir kadinin o donemde mutesettir olmadan sokaga cikmasi dusunulemezdi. yeni diktirttigi korseli tuvaletini giyip yandaki koskun hanimina gosteris yapmak isteyen istanbul kadininin geleneksel ferace ve yasmaktan kurtulup yeni giysileriyle mutesettir halde sokaga cikabilmesi icin carsaf bir kurtarici addedilmistir. baslarda sadece varlikli hanimlarin tercihi olarak istanbulda gorulen carsaf, zamanla daha genis kitlelere de yayilmistir. (moda dedigimiz tam da budur zaten. once belirli bir zumrenin kendi aralarinda sozsuz bir iletisim, bir aidiyet, bir statu gostergesi olarak baslar, daha sonralari alt sinif mensuplarina da yayilir. ancak bu "yayilma" ve "avamlasma" durumu gerceklesince o statu gostergeleri terkedilir, yerine yenileri icadedilir. on dokuzuncu yuzyil ust duzey osmanli kadininin hayati da trendlere, alisverise, ve degisen hayat standartlarina gore belirleniyordu. donemin reklamlari da tipki simdiki gibi kadinlara hitap ediyor, kadin tuketiciler hedefleniyordu.) kisacasi carsafin altina istenildigi gibi giyinilebildigi icin istanbul kadinlari gonullu olarak carsafi tercih etmeye baslamislardi. carsaf bu kadinlar uzerinde patrimonyal bir dayatma, ezici bir guc, bir sinirlandirma falan degildi yani.

    ikinci abdulhamit doneminde de tipki diger son donem sultanlari zamaninda oldugu gibi pek cok kez kadinlarin giyim kusamini duzenlemeye, mesire yerlerinde kadinlarin ve erkeklerin ayri eglenmelerini saglamaya yonelik fermanlar hazirlanmistir. dikkatlice incelersek bu tip fermanlarin ilk kez 18. yy sonlarinda, yani modernlesmenin topluma yeni yeni yayilmaya basladigi donemde ortaya ciktiklarini goruruz. abdulhamit kadinlarin carsaf giymelerine basta karsi cikmistir, cunku kadin kiligina girecek erkek isyancilar tarafindan oldurulme gibi korkulari vardir. bu korkular aslinda temelsiz de degildir, cunku daha onceleri bu tip "kari kilikli" adamlarin istanbulda yarattigi muhtelif huzursuzluklara sahit olunmustur. ayrica, musluman osmanli kadinlarinin "ecnebi karilar" gibi giyinmesi, onlar gibi "bila perva" peralarda fink atmasi devlet tarafindan yadirganiyor, engellenmek isteniyordu. burada asil ilginc olan, abdulhamitin kendi deyimiyle "acayip" kiliklarda gezen kadinlari avlamak ve menetmek amaciyla gorevlendirdigi polislerin bile kadinlarin yeni icadettikleri bu modadan vazgecmelerini saglayamamis olmasidir. bu polisler, sokakta carsafla gezen kadinlarin carsaflarini kesmek, carsafi tahrip etmek yetkileriyle donatilmislardi. ancak bu tip yildirici tedbirlere ragmen, carsaflari dort bes kez kesilen, sokak ortasinda itilip kakilan ama bana misin demeyen kadinlar da vardi. goruldugu gibi bu abdulhamit vs. carsafli kadin olayi, basit bir guvenlik sorunundan ote, onemli sosyal ve ekonomik temelleri olan bir durumdur. zaten abdulhamit de sonralari nedense fikir degistirip carsafi zorunlu kilmis, yorgan gitmis, kavga bitmistir. evet, ikinci abdulhamit surprizlerle dolu, ilginc bir adamdir, ama kadinlarla basa cikabildigi pek soylenemez.
  • "osmanlıca orjinali

    yıldız saray-ı hümayunu
    başkitabet dairesi
    5897

    bugün cuma selamlık resm-i alisini müteakip teşvikiye'de kain silahhane-i hümayunu teşrif-i maali-redif-i hazret-i padişahi vuku'uyla oradan saray-ı hümayua avdet buyurulur iken rehgüzar-ı şahanede bir tarz-ı acibde bellerinden bağlı siyah çarşeblere bürünmüş ve yüzlerini dahi siyah renkte ve gayetinçe peçeler ile örtmüş bazı kadınlar müsadif-i nazargah-ı ali olarak bunların gayr-ı mesture denilecek halde açık saçık bulunmalarına ve adeta matem elbisesi iktisa etmiş hristiyan kadınlarına müşabih olmalarına nazaran vehleten islam olmadıklarına tereddüd buyrulmuşdur. muhtac-ı irad ve izak olmadığı vechile devlet-i muazzama-i islamiye edameha'llahu teala ila-yevmi'l-kıyamenin kıvam ve bakası ve tezayüd-i şevket-ü i'tilası hey'et-i devletin efradından bulunan bilcümle müslimin ve müslimatın kaffe-i ahval ve evza' ve harekatda şeri'at-i garra-yı ahmediyenin ahkam-ı münife ve münciyesine kemal-i ihtimam ile tevessül ve irtiba' etmelerine menut ve merbut olup aks-i hal ma'aza'llahü teala gerek efrad-ı ümmet ve gerek esas-ı devlet için maddi ve ma'nevi mucib-i mazarrat-ı bi-nihayet olacağından islam kadınlarının cümle-i evamir-i ilahiyeden bulunan ahval ve adab-ı mergube-i tesettür ve ihticaba fevkalade dikkat ve itina etmeleri lüzumu vareste-i beyan ve ityan olarak işbu çarşebler ise islam kadınlarınca emr-i tesettüre asla muvafık ve müsaid olmadığı gibi li-maksadin şuraya buraya girmek için bazı münasebetsiz erkekler tarafından dahi bir yerde fesad vemel'anet olarak istimal edilmekde olup hatta geçenlerde bir erkek bu suretle çarşebe bürünerek kadın kıyafetinde müsellehan bir haneye duhul ile evdeki kadının üzerine bi'l-hücum sirkat eylediği eşyayı pencereden arkadaşına atarak savuşnuş olduğundan diyaneten ve maslahaten derkar olan mazarrat ve mezahir-i adidesine mebni bu babda icab edenlere suret-i leyyine ve münasibede tefhimat ve vesaya-yı lazime ifa edilmek suretiyle kadınlarca çarşeb iktisasının men'i esbabının istihsali şeref-sadır olan emr-ü ferman-ı hümayun-ı padişahi iktiza-yı alisinden bulunmuş olmağla ol babda emr ü ferman hazret-i veliyyü'l-emrindir.

    fi 4 ramazan sene (1)309
    ve fi 20 mart sene (1)308

    ser-katib-i hazret-i şehriyari
    bende
    süreyya

    -----------------------------

    türkçe metin

    padişah hazretlerinin, bugün yüce cuma selamlığı törenini müteakip teşvikiye'de bulunan devlet silahhanesini yüksek teşrifleri gerçekleştikten sonra saraya dönerken geçtiği yol üzerinde acayip bir tarzda bellerinden bağlı siyah çarşaflara bürünmüş ve yüzlerini dahi siyah renkte ve gayet ince peçelerle örtmüş bazı kadınlar gözüne ilişmiş, bunların neredeyse çıplak denilecek derecede açık saçık bulunmalarına ve adeta matem elbisesi giyinmiş hıristiyan kadınlarına benzemiş olmalarına bakarak birdenbire müslüman olup olmadıklarında tereddüde düşmüştür.

    delil ve açıklama gerektirmez bir husustur ki, yüce islam devleti'nin (allah onu kıyamete kadar yaşatsın) kıvam ve bekasının ve şevket ve yükselişinin artışı, devlet kurumunun fertlerini oluşturan bütün erkek ve kadın müslümanların hal, durum ve hareketlerinde şeriatın faydalı ve kurtarıcı hükümlerine eksiksiz bir ihtimamla uymalarına bağlıdır. aksi hal, allah korusun, gerek ümmetin fertleri, gerekse devletin esası için maddî ve manevî açıdan sonsuz zararlar verecektir.

    bu yüzden müslüman kadınların allah'ın emirleri arasında bulunan tesettür ve hicaba girmenin güzel adabına dikkat ve özen göstermeleri gerektiğine dair beyan ve delil getirmek gereksizdir. işbu çarşaflar ise müslüman kadınlarca tesettür emrine asla uygun ve müsait olmadığı gibi, [kötü] bir maksatla şuraya buraya girmek için bazı münasebetsiz erkekler tarafından dahi bir yerde fesat aleti olarak kullanılmaktadır.

    hatta geçenlerde bir erkek bu şekilde çarşafa bürünerek kadın kıyafetinde silahlı olarak bir eve girmiş ve evdeki kadının üzerine hücum edip çaldığı eşyayı pencereden arkadaşına atarak savuşmuştur. dinî açıdan ve toplumun iyiliği için açık olan çok sayıdaki zarar ve sakıncaya dayanarak bu konuda gereken kişilere yumuşakça ve münasip bir üslupla anlatılmak ve gerekli nasihatler verilmek suretiyle kadınlarca çarşaf giyilmesinin yasaklanması [veya engellenmesi] için sebeplerin temini padişahın emir ve fermanı gereğidir.

    o konuda emir ve ferman, emir sahibinindir.

    2 nisan 1892"

    kaynak: (padişah ii. abdülhamit'in siyah çarşaf giyilmemesi hakkındaki emri)
  • hal-i hazırdaki başlığa çok güzel entryler girilmesini sağlamış yasaktır. misalen ikinci abdülhamid han'ın kardeşi olan murad, aslında ağabeyiydi.*** artı olarak ikinci değil beşinci murad idi. duble artı olarak bu murad ağabey kaçırılma imkanı olmayan bir ağabey idi, padişahlığının 4. ayının başında; amcası birinci ve sonuncu abdülaziz'in kanının kendisinden sorulacağından hareketle hafiften sıyırmış, bunun üzerine abdülhamid han-ı sani padişah olmuştur.
  • sultan ikinci abdülhamid'i chp'li zannedenlerin şaşırmadığı icraat. daha ne söylenebilir başka.
  • cumhuriyet tarafından yaşama geçirilen bir çok yenilik osmanlı döneminde tohumları atılan ya da başlatılanlardan oluşmuştur.

    harf devrimi fikri ilk olarak 1862 yılında mehmet tahir münif paşa tarafından ortaya atılmıştır. 2. abdülhamit hatıratında: halkımızın cehaletine sebep olan okuma ve yazmadaki güçlüktür, belki bu işi kolaylaştırmak için latin harflerini kabul etmek yerinde olur, demiştir. enver paşa da alfabedeki zorluğu bildiği için kendince bir kolaylık bulmuş ve osmanlıca yazarken; harflerin birbirinden bağımsız bir şekilde yazılması gerektiğini savunmuştur.

    çarşafın yasaklanması konusunda da 2. abdülhamit bir ferman yayınlamıştır. fermanın osmanlıca fotokopisi aşağıdaki linktedir.

    http://www.tarihtarih.com/?syf=26&syz=222896
  • başörtüsünü yeterli bulmayıp kara çarşafı savunan kendisine ulu hakan sıfatını layık gören osmanlı sever cumhuriyet düşmanı yobazları fena halde şaşırtan, beyanattır.
hesabın var mı? giriş yap