• güvercin

    türkçe kögerçin "güvercin", köger- "mavileşmek, göğermek" anlamındadır.
    (bkz: gündelik etimolojik keşifler)
    (bkz: etimoloji)
  • müzik notaları aslında bir ilahinin ilk heceleridir. rahip guido, koro çocuklarına duaları ezberletmek için bir yöntem bulur ve her yeni sesin bir öncekinden daha yüksek başladığı bir halk ezgisi öğretir. parmaklarındaki girinti ve çıkıntılara metnin ilk hecelerini yazar. böylece bir gam dizisinin sekiz notasını birden eline yerleşmiş olur.
    utqueant ıaxis (ut sonradan do notasına dönüşecektir),
    resonare fibris,
    mira gestorum,
    famuli tourum,
    solve polluti,
    labi reatum,
    sancte lonnes (sonradan si olacaktır).
    bu yöntem müzik tarihinde guido d ’arezzo’nun
    eli olarak anılır. nota ve porte kavramını müzik tarihine getiren kişi olarak guido d ’arezzo kabul edilmektedir.
  • amare: sevmek (latince)
    amatör: işini aşkla sevgi ile yapan.

    hiç ilginç değil biliyorum ancak güzel.
  • kayyım, tdk'ye göre kayyum sözcüğü "cami hademesi, belli bir malın yönetilmesi veya belli bir işin yapılması için görevlendirilen kimse." anlamlarına gelmektedir. "kym" kökünden gelen sözcük, arapça "kama" , "kiyam" (durma) sözcüklerinden türemiştir.

    "ayağa kalkma, durma, dikilme, karşı koyma, direnme, başında durma, yönetme, var olma" anlamlarına gelen "kamet" sözcüğüyle aynı kökene sahiptir. "oturulan - durulan yer" anlamına gelen "ikamet", yine "kama"dan türeyen "makam" sözcüğüyle birleşen ve "kaim" olan anlamına gelen "kaymakam", aslen düz durma anlamına gelen "istikamet", kalkışma ve dikilme/dirilme anlamına gelen "kıyamet" sözcükleri ile kayyım sözcüğüyle bire bir aynı veya yakın anlamlardadır.

    sonuç olarak kayyım "durma, dikilme" sözcüğünden yola çıkarak "bir malın yönetilmesi için başında duran, dikilen kimse" anlamına gelmektedir. sözcüğün aslı kayyım/kayyim'dir. allah'ın sıfatlarından biri olan kayyum "ebedi, kalıcı, kendi zâtı ile kaim" anlamına gelmektedir ama işin ilginç yanı arapçanın iki kökteş sözcüğü dilimize girerken maalesef karışmıştır.

    sözcüğün, dilimizdeki -kay sözcüğüyle uzaktan yakından bir alakası yoktur.
  • dünya kelimesinin kökeni çok önemli bir anlam içerir.
    kelime, arapça "deniy" sıfatından türemiştir. "deniy" ise, alçak, düşük, basit, değersiz gibi anlamlara gelmektedir.
    bu durumda "dünya" kelimesi de, bu sıfatları içeren bir mekan anlamını taşır.

    atabetül hakayık (1300 yılından önce) ]
    kayıtlara geçmiş ve bu kelimenin kullanıldığı yazılı ilk kaynaktır. kullanımı daha öncesinde sözlü olarak veya günlük hayatta yaygın olabilir.
  • handicap kelimesinin koku 1650'lere dayanmaktadir. o donemlerde iki kisinin ellerini bir sapkanin icine koyarak (hand-in-cap) oynadigi bir takas oyununda, hakem, herkesin ortaya koydugu urunleri degerlendirir ve ayni kiymette olup olmadiklarina karar verirdi. eger degerler ayni degilse, aradaki fark belirlenirdi.

    bahis oranlari (yani fark) aciklandiktan sonra, taraflar aradaki farki kabul ediyorsa ellerini kapali tutar ve cekerlerdi. eger eller acik (veya bos) sekilde cekilirse, bu, bahsi kabul etmedikleri ve parayi kaybetmeye istekli olduklari anlamina geliyordu. eger birinin eli acik, digerininki kapaliysa bahsi kabul etmeyen elindeki urunu karsidakine verirdi. iki tarafta kabul eder veya etmezse, hakem (esitlemek icin konulan) aradaki parayi bir nevi ekspertiz ucreti olarak alirdi.

    at yarisindaki handikap ise (handy-cap match) ise, 1754 yilina dayanir ve ustun atin agirlik tasimasina hukmeder. bu daha sonar, 1890'li yillarda engelli duygusuna yol acti (yani iyi olani, eksik olanla esitleme) ve 20.yy'da son halini aldi.(yani engellileri tanimalamakta).
  • fransızcada “perte” kelimesi yitik, kayıp gibi anlamlara geliyor. bir karadeniz yemeği olan karalahana ezmesi (çorba değil kesinlikle) hemşince ismiyle perteci (bkz: perteci) ise kara lahanayı iyice ezip (mikserleyerek veya eski usülde tapic adı verilen ahşaptan yapılmış uzun saplı ve spatula benzeri bir mutfak gereci ile tencerenin içinde döverek) tabiri caizse iyice pert ederek (bkz: pert olmak) lahananın adeta kendisini kaybettiği bir yemektir

    ve yine ingilizce'de öğrenci, çırak gibi anlamlara gelen pupil hemşincede de papil diye telaffuz edilir ve küçük erkek çocuk anlamına gelir.

    bu kelimeler arasında etimolojik olarak bir bağlantı var mı bilemiyorum fakat yoksa da ilginç olduğu kesin.
  • yâr, farsça dost veya yardımcı demektir.

    manita, italyanca'da el altındaki kadın,
    flört ise ingilizce'de işve, oynaş anlamına gelir.

    kelimeler bir toplumun aynasıdır ve unutmayın hangi aynadan kendinize bakacağınızı siz seçersiniz.
  • almanca -spehjan (gözetlemek)

    fransızca - espion (casus)

    ingilizce - espionage (casusluk)

    türkçe - ispiyon,ispiyonlamak

    düzelti:
    günümüzde almanca'da spähen olarak kullanılıyor.
hesabın var mı? giriş yap