• "korkma sonmez bu safak.."

    (ne alaka lan ibne diyenler icin. eskiden trt yayini istiklal marsiyla kapanirdi skaf.yani tam ayrilmak uzereyken kiz istiklal marsini soylediyse birden ayaga kalkip, ben hemen iliskinin bittigini anlarim, cok fazla israrci filan olmam. cunki 80 lerde cocuk oldum skaf. )
  • " sana ayrilan surenin sonuna geldik."

    soylemistim ben bunu ama kime hatirlayamadim. hikayedeki okuz benim, evet.
  • bitti.
  • "later in the evening, as you lie awake in bed
    with the echoes of the amplifiers, ringing in your head.
    you smoke the day's last cigarette, rememberin' what she said"

    her gece yastığa başımı koyduğumda bir sigara yakıp gözüm kapalı dinledim bunu. ve bu dörtlüğün ardından ciğerlerimdeki dumanı üfleyip 5 yılın ardından bana söyleyebildiğin aşağıdaki sözlerini fısıldadım kendime tekrar tekrar.

    "konuşmadığım günlerde bir eksiklik hissedemedim. bu tuhaf değilmi? eksiklik hissetmedim diyorum. olsan da olur olmasan da olur kıvamında"

    edit: ha tabi asıl sebep bu değilmiş. aradan geçen 2 hafta sonra söylediği sebep ise #62659637 no'lu entry'de uzun uzun anlattığım sebepmiş(?)
  • "bitti."
  • sen benden daha iyilerini hak ediyorsun .
    (bkz: bitti)
  • rövanş oynamaya gerek yok bence.
  • "nolucaksa olsun" bu akşam duydum bu cümleyi. yine yanına gidiyorum. bundan 11 ay önce falan da aynı şeyi yaşamıştım. yine bu cümleyi kurmuştu yine yanına gitmiştim, ağlaşıp halletmiştik 5 gün sürmemişti sonra beni terk etmesi. insan sonunu bildiği şeyleri neden ezberlemeyi seçiyor?
  • benim bir kedim var. öyle kaprisli ev kedilerinden değildir. sizi görür görmez yere atar kendini, açar karnını ve bekler. ister ki sevilsin, okşansın.
    bazı günler bakar ki gelip onu yerde seven yok, kalkar oturduğum koltuğa gelir. önce boynumun arkasına burnunu sürter, saçlarımı koklar ve hoppp diye kucağıma atlar. çok da güzel mırlar, açar motoru tor tor tor...
    severim ben de kedimi, o kadar zahmet etmiş, ayıp olmasın derim. ama o sırada başka bir odaya gitmek isterim. karnım açtır mutfağa gitmek isterim, hava sıcaktır duş almak için banyoya gitmek isterim. isterim de isterim!
    peki kediyi o mutlu, huzurlu ortamdan çıkarmak onu üzmeyecek mi derim içimden. daralırım, kalbim sıkışır.
    düşünürüm ve sonra yavaş yavaş sevginin şiddetini arttırırım. dokunulmasını sevmediği yerlerine dokunur, koltuktaki yerini daraltırım.
    önce bir afallar, sonra bana kızar, bazen pati atar hatta dişlerini de kullanıp şiddetin dozunu kaçırır ve bir hışımla kucağımdan atlatıp kaçar.
    "gitme" derim ama gider.
    ilişkileri bu tek kelimelik cümle ile bitiririm ve benim bitirdiğimi kimse anlamaz. bana kızan olmaz.
    bu yöntemi ben keşfetmedim, bir zamanlar keşfedenin kedisiydim.
hesabın var mı? giriş yap