• bir sabahattin ali şiiri.

    inmiş sırtıma ömrün
    insafsız bir kırbacı
    gördüm başımda bugün
    beyazlaşan ilk saçı.

    şimdi bana hoş gelen
    bürümüş gibi aklar
    yarın öbürgün birden
    bire çoğalacaklar.

    beni okşa, sar diye
    bana yalvaran çiçek
    o gün ihtiyar diye
    başını çevirecek...

    fakat bu bir teamül
    kainat kadar eski...
    boş yere üzül
    dünya buna değmez ki...

    biraz kalender olmak:
    işte hayatın ilmi.
    alemde heder olmak
    pek tabii değil mi?

    elbet ihtiyarlayıp
    toprağa döneceğiz
    biz bir günde parlayıp
    bir günde söneceğiz.
  • an itibariyle aynada kendisiyle karşılaştığım saç. şöyle etraflıca inceledim, acep güneşten çok sararmış da ben beyaz sanıyor olabilir miyim diye ama bildiğin beyaz bir saç. hem de tam şakakta.

    koparsam mı, koparmasam mı? sonra koparınca çoğaldığı rivayeti geldi aklıma.

    durdum düşündüm, dik dik baktım aynaya. dedim, are you talkin' to me, you talkin' to me.
  • ne zaman çıktığını hatırlamayacak kadar mazimiz var kendisiyle. yetmezmiş gibi bütün mahalleyi toplayıp geldi sonradan. şimdilerde ise, eğer saçımı boyatmazsam kırk küsur yaşlarında bir kadın gibi görünmemi sağlayacak kadar nüfuz sahibi.

    tanım: genetik yatkınlık varsa, 10-12 yaşlarında tanışmak işten bile değil.
  • 28. yaşımı yaşamaya devam ettiğim şu günlerde karşıma çıkan şey.
  • bugün tanıştığım.

    rüyalarımda görürdüm bazen. sonra uyanınca oh be rüyaymış derdim. bugün saçıma bakınca ilk iş acaba bu bir rüya mı dedim bir an.

    değilmiş. 28ime girmeye hazırlanırken halen bir salınca gördüğünde danalar gibi üzerine atlayan, koca bahçelerde tepelerde, kırlarda yine yaşımı unutarak bağıra bağıra konuşan, bir anlık dertlerimi unutan, hayatının insanını bekleyen, filmlerdeki gibi aşka inanmayı yeni bırakmış, masallara ise halen inanmak isteyen, ufaklıkların arasına girdiğinde onlarla zıplamaya başlayacak , onlarla koşturacak, her köşeden hayatının hikayesi çıkacak, hayatı film olacak gibi özel hisseden insan ben,

    ben de ilk beyazımla karşılaştım.

    stresten diyorlar..perilere inanan, gök yüzünden mucizeler düşecek saftrikliğinde insanın stresi ne olacak ki?
    yoksa hiçbir şey güzel olmayacak mı?

    yoksa ben de bir don kişot muyum yel değirmenlerine karşı savaşan?

    hayatım tobaccolu dulcinea'yı aramakla mı geçecek?

    çok dertliyim sözlük. ben çoktan büyümüşüm de haberim yok. büyümüş de yaşlanmışım..
  • 19 yaşında tanışmış olduk kendisiyle. birlikteliğimiz yıllardır çoğalan bir coşkuyla devam ediyor. ben ondan boya ile ayrılmaya çalışırken o beni her ay tekrardan buluyor.
  • benim için 21 yaşında bir şubat ayında ortaya çıkan saçtır.
  • ilk beyaz saçı farketmedim yalnızca 3-4 tel olduktan sonra farketmeye başladım.ben de şuan 7-8 tel civarında seyretmekte..hayretler içerisinde takip ediyorum.boyama işine hiç bulaşmak istemiyorum. sonu yok gibi geliyor o işin.ne yapacağımı bilmiyorum.17-18 yaşlarındayken bakıma ihtiyaç duymadığım konforlu zamanları özledim.
  • nazar değmesin maşallah diyelim ki hala karşılaşmadığım saçtır. bu sebeple herkes hayat bana güzel sanıyor. nitekim, evet öyle.
  • o kadar da abartmayın gençler, çoğunuz bunu yaşayacaksınız. ben kendimi bildim bileli sanki vardı gibi geliyor. zaten 25-30 arasında yanları artık grileşmeye başlamıştı. ben hariç herkes de bu duruma üzülmüştü. niye saç renginden dolayı üzülmem gerektiğini ise hiç anlayamadım.
hesabın var mı? giriş yap