• son kez kaza yapmak kadar trajik olmayan durum.
  • adamın bütün moralini siker atar, iki tarafta ilk kazasını yapıyorsa -hala yaşıyorlarsa- iş bilmemezlikten sik gibi arabaların başında dikilirler. malın biri* arabasını yeni alma hevesiyle*, yüksek sesle müzik dinleyerek çift şeritli yolda seyretmektedir. diğer mal ise evinden çıkıp 100m ilerledikten sonra tali yoldan ana yola çıkar ama çıkarken sağına soluna bakmaz bir insanoğludur. bu iki mal labirent gibi bir yerde (levent in ara sokakları) birbirlerine vururlar, ortaya kırık bir tampon, ezilmiş kaput ve çamurlukla bir civic ve arka çamurluğu ezilmiş lastiği jantı eğilmiş yerinden kıpırdayamayan bir 3.20 çıkar.
    ben:merhaba geçmiş olsun
    o:sağolun sizede.
    o:bana vurdunuz.
    b:sizde kontrolsüz yola çıktınız. suçlu sizsiniz.
    o:suçlu sizsiniz, bana vuran sizsiniz.
    b:keyfimden vurmadım, zart diye önüme çıktınız, hatta size iyilik yaptım ben, vuracağımı anlayıp sağa kırmasam iki kapının ortasından giriyodum size. dua edin ki sadece arka çamurluğunuz eğildi.
    o:ne yapacağız.
    b:bilemem ilk kazam benim.
    o:benim de ilk kazam.
    b:form falan dolduruluyormuş galiba artık, varmı sende
    o:yok bende
    b:iyi
    -takribi 10-15 dk. sonra-
    o:dur ben babamı arayayım.
    b:ara bakalım

    baba aranır, baba olay yerine gelir normalde 2 saatte gelecek olan polis de yarım saatte gelir, polisin adama davranışlarından adamın kalbur gibi daşşakları olduğu, hatta yere değdiği anlaşılır. alkol testleri yapılır, baba polisin yanına gider birşeyler söyler, kafadan "siki tuttun olum enzo ihale sana kaldı, ketenpereye geldin olum. herşey onlardan yana yalnız başınasın zaten. yarağı yedin olum babana ne hesap verecen, kaskoda bozuldu, arabayı alalı 10 gün oldu daha" diye geçirilir. o sırada çekici gelir bmw çekilir. polis" yarın trafik şubeden raporu alabilirsiniz, dosya numaranız bu gerekli işlemleri halledersiniz, hade başbaş" der ve gider. çocuk da babasının arabasına biner gider, hava kararmak üzeredir. vincenzo yalnız başına iple bağlar tamponu, biner arabasına arabanın kontağına basar ama araba çalışmaz, teyp ve farlar açık kalmıştır akü bitmiştir. araba son bir gayretle vurdurulur, eve gidilir

    babaya "baba valla benim suçum yok, suç karşı tarafta, ipne önüme çıktı bir anda. valla ben bişey yapmadım" denir. baba büyük bir metanetle olan hiç birşeyi siklemez. "siktir et sana bişey olmadı ya" der.

    ertesi gün şubeye gidilir ama kafada binbir soruyla. (sonuçta kendi taşağımız misket kadar.) rapor alınır. bir de ne görülür suç karşı tarafa verilmiş. içerden derin bir oh çekkilir, namuslu polis de varmış olm denerek, evraklar sigorta şirketine verilir. olay mutlu sonla biter.
  • ufak maddi hasarlı bir ilk kaza muhakkak herkesin edinmesi gereken bir deneyimdir. farkındalık sağlar. bu işin çocuk oyuncağı olmadığını, ufacık bir kazadan bile oldukça etkilenmişsen etraftaki herhangi bir insana zarar verdiğinde oluşabilecek travmayı idrak edebilme farkındalığını sağlar. artık trafikte dikkatler iki kat fazla olmak zorundadır. hani derler ya bir müsibet bin nasihatten yeğdir diye. işte o müsibettir ilk kaza.

    zangır zangır titremek deyimini ilk defa o zaman ayaklarımda hissetmiştim. 30 metre öteye sağa çekmek hiç bu kadar zor ve uzun olmamıştı. dönüp bakıyorum da iyi ki vurmuşum öndeki arabaya. lazımdı böyle bir tecrübe.
  • kızlığın bozulması gibi bişey... bazıları için önemsiz, bazıları için hayati değere sahip... bazıları cinayetle, bazıları ise canın sağolsun repliği ile sonlanır...
  • dört tarafın toprak olduğu, kocccaamaaaan bir tarlamsı arazide, gidip de alandaki tek çıkıntı olan 2x1 ebatlarındaki kaya parçasına bizim eski cengaver renault toros station'ı, bir hummer edasıyla çıkarmamdır.
    babamın uzaktan, "ne yaptın lan eşek sıpası?!" şeklindeki feryadı hala kulaklarımda çınlar. allah'tan babam kalender adamdır, çok büyütmez olayı.
    bizim toros da canavardır zaten, asfalta da vursan, toprağa da sürsen traktör gibi makinedir allahsız. gıkı çıkmaz.
    karterin delinmesi, radyatör kayışının kopması ve ön tamponun yamulması dışında gözle görünen(!) bir hasar oluşmamıştır bizim canavarda.
    babamın okkalı tokadının sesi - ki sonuna kadar hak ettiğimi düşünüyorum - karşıki dağdan yankı bulmuş, geri dönmüştür.
    onun dışında ne bir polis ekibi, ne beni ayıplayan amcalar, ne de utanacağım bir halk kitlesi varmıştır.
    bir ben, bir babam, bir de toros.. haa bir de karşı ağaçta uğursuz bir karga vardı, onun yüzünden oldu zaten bütün bular. itoluit.
    ondan sonrta go-kart pilotu oldum zaten.
    hırs dediğimiz şey çok zararlı be hocu, insanlıktan çıkıyorsun şerefsizim.
  • şokunu bir hafta atlatamazsınız. hele benim gibi ilk kazanızı ata çarparak yapmışsanız ve o at çarpmanın etkisiyle havada takla atıp arabanın üstüne düşmüşse bu şok iki hafta sürebilir.
  • yer, bursa zübeyde hanım doğum evi – dikkaldırım arasındaki yol. gece saat 12 buçuk suları. normalde, adetim olmamasına rağmen 2 bira içtikten sonra direksiyon başına geçmişim. ilk arkadaşı bıraktıktan sonra, ikinci arkadaşı dikkaldırıma bırakıp evime döneceğim.

    ilk arkadaşı evine bırakıp, dikkaldırıma doğru yola çıktık. 2 biranın verdiği hafif uyuşma, soğuk havanın da etkisiyle geçti zaten. ekiplere denk gelmemek için binbir dikkat, her türlü trafik kuralına riayet ederek ilerliyorum. zaten boktan işler de hep böyle zamanlarda olur ya amınakoyim, doğum evini geçtiğimiz gibi, ben anayolda ilerlerken, dingilin biri birden yolda önüme doğru kırdı, “u” dönüşü yapıcak. olay zaten 3 saniyelik bir şey. benim lavuğu fark etmem, hanifi’ nin “laaaaayn” diye çığlığı, frene asılmam, arabanın yavaşlama çabası, gümbürt sesi… toplam 3 saniye.

    elimde ayağımda bi boşalma, atladım arabadan. karşı tarafın da suçlu olduğuna eminim, sayıp sövüyorum. bi yandan da, aklımda 2 tane bira şişesi halay çekiyor.

    adam arabadan atladı, 40-45 yaşlarında, 307 sw sahibi bir badem bıyık. dedim içimden, “senin de tipini sikeyim.”

    “vay efendim bu kadar hızlı mı gidilir, geldin vurdun arabama, görmedin mi kocaman arabayı?” lafları. zaten gözüm dönmüş, ibnetor yüzde yüz suçlu, bi de atıp tutuyor. alkol olmasa ağzını dağıtıcam orda bu laflara en güzel cevap olarak, ama elim bağlı.

    neyse, ilk şoktan sonra bu dedi ki, “tutanağı tutalım, ertesi gün halledilir.” benim de zaten, arayıp bulamadığım şey, alttan alıp hemen tutanağa sarıldım. dolduruyorum.

    bu da arabasına falan bakıyo o arada, derken yanıma geldi yazdıklarımı incelemeye başladı. birden, yüzünde bir nurlanma, bir aydınlanma, sanki loto tutturdu pezevenk;

    “sende alkol var” dedi. hemen telefona sarılıp, polislere alkollü bir şahısla kaza yaptığını, bölgeye intikal etmeleri gerektiğini büyük bir memnuniyetle anlattı.

    o anda, ben içimden geçen bütün küfürleri sıralarken, kazayı görüp duran araçlardan birinden bi eleman yaklaştı. beyaz doğan sahibi. böyle kirli sakal, eski bir kahverengi hırka, 28-30 yaşlarında birisi. sessizce sokulup, fısıltıyla;

    “alkol var mı bilader?” dedi.
    “var hacı ya, 2 bira var” diye cevapladım.
    “yapma be, çıkar o zaman” dedi. “bak hemen şu yanındakini bakkala gönder gazoz alsın gelsin, o promili azaltır.” diye ekledi.

    adam alkollünün yanında amınagoyim. yasadışılığa yandaş.

    “hanifi!” dedim, “abi benim dilim damağım kurudu şurdan bana gazoz kapıp gelsene.”

    bu arada diğer badem bıyığa da, ağzımı gösteriyorum ki kıllanmasın pezevenk.

    benim yasadışı yandaş, bu sefer yaklaşıp uzun lm uzatmaya başladı, “yak!” komutu ile, “alır bu kokuyu.”

    yaktım.

    olaylar bu şekilde gelişirken, polis ekipleri de, olay mahalline geldi. geçmiş olsun dilekleri, sürücüler buraya gelsin demeler… benim gözümse yolda hanifiyi bekliyorum. gazozumu içicem, promil düşük çıkıcak.

    hanifinin kel kafasını görüşümü, içimden törenlerle kutladım. kurtuluşum ulan, sıyırdım.

    “buyur abi” dedi, 33’ lük çamlıca gazoz şişesini uzattı. şişenin de yarısı içilmiş.

    “hanifi, bu ne amınakoyim ya, kuş sidiği kadar lan bu!” dedim.
    “abi adam anlamasın diye yarısını içtim.” dedi.
    “hanifi bi müddet gözüme gözükme.” dedim.

    kaza tespit tutanağı, alkol ölçümü, ehliyet ruhsat kontrolü derken, polisler iyi geceler dileyerek uzaklaştılar, canım ehliyetimi de yanlarına alarak.

    ertesi gün hemen sigorta şirketimle konuştum. badem bıyığın sigortasını incelediler. adamın kaskosu yatırılmadığı için, ve tutanakta kendisi suçlu gösterildiği için, hesabını kendi ödemek zorunda kaldı. benim göte giren 1500 tl ve 6 aylık tatil, bademe girense 6500 tl. halbüse ilk baştan kaza tutanağı tutulup, anlaşılsa; bana giren sıfır, ona giren sıfır olucak.

    en son konuştuğumuzda, kaza raporunu düzenleyen polisi mahkemeye vereceğini söylüyordu. “ver anam” dedim, “üstüne bir de mahkeme masraflarını ödersin, mis.”

    yaktım bi sigara.
  • birkaç özelliği bulunur:

    -tam ben bu işi öğrendim artık dediğiniz anda başınıza gelir. (dilimi yanlışlıkla ısırdıktan sonra, içimden en son geçirdiğim düşünceyi hatırlamaya çalışırım hep)
    -düşününce mutlaka bir keşke'si bulunur.
    -beyin hafifletici, iç rahatlatıcı sebepler yaratır... en azından, bana bir şey olmadı cinsinden.
    -bir daha araba kullanmamaya söz verirsiniz.
    -başka biri araba sürerken yanına oturduğunuzda aşırı tepki gösterirsiniz.
    -bir süre araba görmek istemezsiniz.
    -ciddi ciddi zamanın geri alınıp alınamayacağı, bunun mümkün olup olmadığı düşünülür. *
    -çevredekilere ilk kazaları sorulur, varsa biraz olsun teselli bulunur.
    -kazadan sonra araba kullanmaya mecbur olmaktan, o yoldan hiç bahsetmeyeceğim bile...
  • araba kullanmayi ogrenirken yapilani insani sadece hayattan degil, arabadan da, araba kullanmaktan da sogutur. "ben söylemistim oradan donemeyecegimi" demis olmaniz bir seyi degistirmez.

    hala ehliyetim yok evet.
  • 19 yaşımda ilk arabam daha bir kaç hafta olmuş yazlıktan istanbula döneceğim tek başıma daha evden çıkalı 2 km olmuş. önümdeki araç basıyordu bende ona güvendim (yol virajlı ve pek görülmüyor virajın uçları) demekki müsait yol diye bastım ve az ielrdeki virajda benim öndeki araç dönemci kaçırıp virajdan geri gitmeye başlamış. tabi ben görene kadar fren direksiyonu sola kırmak kurtarmadı. arabayı haşat ettim. işin enteresan tarafı kazayı yaptığım kişiler kazadan yaklaşık 8 sene sonra ablamı istemeye gelen şimdiki eniştemin abisi çıktı. ve o gün hatırlamışlardı beni.
hesabın var mı? giriş yap