• beynin turkiye ile ilgili bir seyi dusunurken turkce dusunmesi, akabinde gercek hayata uyum saglayip ingilizceye geri donememesi durumudur. ornegin telefonda anneyle babayla konustuktan sonra telefon kapanir, o esnada kanadali oda arkadasi "ben kutuphaneye gidiyorum, gorusuruz" der, cevap olarak turkce "evet, tamam" alir, sasirir, durum aciklaninca beraber gulunur.
  • oda arkadaslari ile otururken, bir ara dalip bos bos dusunmeye baslamak ne olacak benim bu halim diye, sonra o sirada ingilizce sorulan bir soruya dalginliktan turkce cevap verme eylemi. * *
  • ulke disinda herkesle ingilizce konusularak anlasabilecgimiz konusunda sartlanmistir beynimiz. oysa konustugunuz kisi ingilizceye de turkceye de ayni uzaklikta olabilir, onun icin hic farketmez hangi dili konustugunuz kendi dilini konusmadiginiz sürece, boyle durumlarda türkce konusmak, bagirmak ve hatta küfretmek cok daha rahatlaticidir ve etkileyicidir. papua yeni gine de de fransada da ise yarar
  • dalgin, yorgun ya da sarhos oldugumda sik sik yaptigim istem disi hareket.
  • amerikali business management hocasiyla bi konu hakkinda konusurken hocanin türkceye girmesiyle dumura ugranan vaziyet
  • isyerinde sozluk bakmak eyleminin akabinde de gerceklesmesi yuksek olasilik olan bir seydir. gerceklesmese bile ingilizce konusmakta bir sure zorluk cekilir, kelimeler akla gelmez, cumle kurmakta zorlanirsiniz. uzun suredir turkce bir seyler okumaktan dolayi sorulan sorulara kem kumle dolu bir ingilizce ile karsilik verirsiniz.
  • bir yerden sonra aralara garip ses efektleri de eklenerek gerçekleştirilen eylem. ingilizce anlatmaya kelime haznesi yeterli gelmediğinde, türkçe konuşarak, ama mümkün olduğunca cümle kurmak yerine kelimeler ve eşlik eden ses efektleriyle dert anlatılmaya çalışılır ve kimi zaman da becerilir.

    - ben go... gitmek... pıt pıt pıt... go... nereye? avm'ye... insanlar... bir sürü böyle... ben, me... sen, you... şu bu o biz hepimiz... bir yerde... ouuvvoooo bir sürü dükkânlar... pıt pıt giriyorsun böyle... anladın?
  • tek türkün ben oldugu ofisimde ne zaman biri adimi seslense,
    dönüp -efendim- diyorum.
    araplar dizilerden asina da, ingilizler de refleks oldugunu anladi artik. böyle böyle ögreticem türkceyi, önce su küfürleri oturtalim da.
hesabın var mı? giriş yap