• ön edit 2: “ben didom sana” nickli çaylak yazar pek manidar bir diğer noktaya değinmiş: bilinmezlik. (bkz: #78191677) evet, argümanın desteklediği öğreti bundan ibaret sanırım: henüz bilmediğimiz her şey orijinaldir. nazım hikmet’in o mükemmel şiirindeki “güzel” ifadesinin yerine “orijinal”i koysak yeter nitekim:

    en güzel deniz:
    henüz gidilmemiş olandır.
    en güzel çocuk:
    henüz büyümedi.
    en güzel günlerimiz:
    henüz yaşamadıklarımız.
    ve sana söylemek istediğim en güzel söz:
    henüz söylememiş olduğum sözdür!

    ön edit 1: ”jderuan” nickli yazar çok önemli bir konuya parmak basmış.(bkz: #78183300) zira bu argümanı yanlışlamak için orijinallik kavramını irdelemek gerekmekte. aksi halde ne chopin’in nocturne’ları ne de schrödinger’in denklemlerini orijinal olarak nitelendirebilir insan. öte yandan konunun felsefi temelleri hakkında eser ve yazı paylaşan tüm yazar ve çaylak arkadaşlara teşekkürü bir borç bilirim.

    ———————————————————————————

    sadece düşünerek bir çeşit tanrı olmayı arzulayan bireyler için rezalet gibi rezalettir. insan zihni hiçbir zaman, hiçbir koşulda orijinal bir şeyler hayal edemez. daimi olarak beş duyu organıyla hissettiği olguları kopyalar veya geliştirir durur.

    bundandır ki tanrı var olan her şeyi yalnızca düşünerek var ediyorsa şayet birey: “o halde ben de bir tanrı olabilirim” diyemez. zira hep kopyalamakta, hep çalmaktadır.

    tamamen orijinal hiçbir şey zihinde var olamaz. yepyeni bir dünya, evren, yer hayal edeyim dersiniz; söz konusu yerde illa ki bir gökyüzü, toprak, atom, hava olur. asla ama asla mutlak orijinali yakalayamazsınız. kim bilir belki yakalarsanız tanrının zihninden kurtuluverirsiniz!
    bundan dolayı insan bir tanrı olamaz. sonra da nefret ettiği immanuel kant’a sempati duymaya başlar. hiç şüphesiz ki bu, yaşlanmanın en büyük belirtisidir.
  • dostoyevski'nin "kitaplarımızı, hayallerimizi elimizden alsalar, öylece ortada kalakalacağız." sözünü akla getirmiştir.
  • kor doganlarin cizimleri, sagirlarin besteleri uzerine arastirma yapmanizi oneririm.

    orijinalite yaraticiligin urunu diye dusunurseniz duyularin ne kadar kisitladigini anlarsiniz.

    saka lan saka. orijinal demek essiz benzersiz sifir demek degildir. her sentez yeniliktir her uretim gelistirir her eser yeni boyut kazandirir.

    hayal ettikleriniz algiyla var oluyor ki bu da kismen ama bu yine orijinallikten uzak olmak zorunda degil.

    asirlardir tartisilan algi, deneyim mi yoksa innateness mi tartismasi pozitivizm ve rasyonalizm olarak modern bilime kadar gelmistir.

    sonuc hep ayni ama. ıkisinin ortasi bir sey.
  • (bkz: ejderha)
  • baktığın açılardaki önermene katılıyorum fakat, dünya üzerinde yeni bir şey yaratabilmek, özellikle günümüzde, için temel olan şey hayaldir. mesela bir televizyon, telefon. ilk defa üretilebilecek olan şey öncelikle hayal ile başlar ardından ise somutlaşma yoluna girer diye düşünmekteyim
  • kulaklarından tutar geçmişini siker atarım diyen adamın eylemini düşündürmüştür.
    bu açıdan bakılınca bence yeterince orijinal bir düşünce.
  • en uçuk fikirlere sahip yazar ve senaristlerin dahi, bir uzaylı figürü çizmeye başladıklarında iki eli, iki ayağı, iki gözü vs olan, deri renkleri değişik belki balık sırtı gibi tenlere sahip ama yine insanın kopyası çizimlerden öteye gidememeleri buna bir örnek olabilir.

    çok ender olarak dünyadaki yaratıklara benzemeyen uzaylı figürü görürsünüz bilimkurgu film, dizi ya da kitaplarda.
  • buraya daha bağrı açılmamış, gün yüzüne çıkmamış onlarca küfür yazılabilir ve bu küfürleri okurken bir an duraksayabilirsiniz.
    -nasl ya!
    -dur şimdi ona koydun, sonra ona, e sonra oraya nasıl girdi ya?
    -dur şunu çizelim de öyle anlat
    nidaları ile devam edersiniz okumaya ve insan beyninin bu kadar orjinal ayıbı nasıl yan yana getirdiğine şaşarsınız.
  • bence yanlis onerme.

    jacula, led zeppelin, judas priest, black sabbath, deep purple hep orijinal, yepyeni seyler yaratmis adamlarin gruplari.

    bu gruplarin ilk islerine bakarsaniz hep bir deneme yanilma tadi alirsiniz. cunku var olmayan bi seyi olusturmak icin hic denenmemis teknikler yaratiliyor, besteler yaziliyor. hepsi bir ilk oluyor yani. heavy metal diye bi kavram ortada yokken bu abiler heavy metali ortaya koyuyor, temel taslari olusturuyor.

    orijinal bi sey yaratmak imkansiz degildir sonuc olarak. sadece her sey hazir oldugundan, bir tikla her seyi ogrenebildigimizden dolayi gunumuzde "beyin tembelligi" denen kavram ortaya cikiyor. yani hazir ustunden bi seyler yapmak, esinlenmek istiyoruz devamli. tuketici toplumuz cunku. halbuki uretimenin yasattigi yuzde yuz organik keyfi bir kere tatsak hep uretme pesinde kosacagiz.

    hep muzikal perspektiften baktim konuya ama bir kere daha bu acidan konusacagim. gunumuzde klise bir laf var "metal ve rocknroll oldu artik" gibi. buradaki kabizlik sundan kaynaklaniyor zamaninda uretilebilecek her sey yapilmis, her riffe uygun bir janr bulunmus, sinirlar zorlanmis. yani bugun bir gruptan hic habersiz beste yaptigin zaman bestenin o grubun bir sarkisina tipa tip benzemesi gibi bir olasilik soz konusu. zamaninda o kadar yaraticilik konusmus ki yelken acacaginiz alan daraliyor git gide. fakat dedim ya sinirlar zorlanmis diye. tum sir burada aslinda. sinirlari siz de zorlayacaksiniz ve yepyeni metal janrilari yaratacaksiniz, akillara durgunluk verecek sololar yazacaksiniz. tek mesele o sinirlari asmak icin caba gostermekte. bunun icin sakin ha yaraticilikta sinir tanimayin. ilham neredeyse yakalayin. bakin robert plant sirf ilham icin o yillarin okultist (yani buyucu, cinli seytanli islerle ugrasan amcalar bir nevi) inin satosunu almis ve orada yasamisti bir sure. yine led zeppelin en guzel albumlerinden birini ilham icin kiraladiklari perili, kimsenin yanasmayacagi bir koske kapanarak hatta besteleri dahi o koskte yapti. ilhami kovaliyordu o zamanki insanlar.
  • konstantin tsiolkovsky gibi bir dehaya, densizce yapilan cok buyuk bir hakaret. ve aptalca bir iddia ...
hesabın var mı? giriş yap