• beni 8 saat calistirsalar seve seve kabullenirdim.lakin 10 saat calistirip her aksam minimum 1-2 saat mesai kitliyorlar.nerde o guzelim iş.
  • çaresizlik çift taraflı bant gibidir uğraştıkça daha çok yapışır.
  • öğle arasıyla birlikte 9 saat
    iş yerine gelmek için trafik kahvaltı o bu en az 1 saat erken uyanmak
    aynı hesapla gene dönerken bir saat. sırf işe ayrılan net süre :11 saat.
    8 saat uyuyan bir insanın geriye kalan süresi 5 saat oluyor ki duş yemek dinlenme derken ortaya çıkıyor ki 8 saatlik kendimize ayıracağımız bir vakit yokmuş,kapitalizm gerçekleri gizlemeyi sever.8 saat çok kardeşim ben 5 uyuyorum yemekte duşta o kadar vakit de kaybetmiyorum diyen cyborg arkadaşlar da çıkacaktır tabii.itibar etmeyin.
  • bunu kabullendirenin ne olduğunu anlamak için, marksist litaratür okunabilir.

    özetle yazayım. dünya'da özel mülkiyet hakları sayesinde, insanı üretken hale getiren kaynaklar küçük bir azınlığın elindedir. büyük çoğunluk emeklerini üretken hale getirmek için, bu azınlığın elindeki kaynaklara muhtaçtır.

    bu azınlık da, ekseri çoğunluğa çalışma koşullarını büyük ölçüde dikte edebilmekte, bunun dışında büyük çoğunluğun emeklerinin ürününün büyük bölümünü kendileri alabilmektedir.

    çok özetle durum bu. elbette tonla ayrıntı ve tonla soru da var bu özetin arkasında. öncelikle belki de en kritik soru, başka bir ekonomik ve toplumsal sistemin mümkün olup olmadığı.
  • kim o kabullenen arkadaş. sosyal medyadaki arkadaşlarımın en az yarısı iki günde bir "offf yine iş" veya "bunlar biter mi" gibi paylaşımlar yapıyor. bence kabullenememişler. istifa edin arkadaş, senin yerinde olmak için can atan kaç yüz bin insan var.
  • aslında çalışmak işini sevdiğin sürece güzel bir şey. ama uzun saatler çalışmak insanım doğasına aykırı. dolayısıyla hem performans düşüyor hem de bıkkınlık verebiliyor bir süre sonra. ki bu "bıkkınlık" dediğim şey öyle basit bir şey değil, bilakis insanın hayatını direkt şekillendiren bir etken. bir insanın en geç 16.00 veya en kötü ihtimalle 17.00 da paydos etmesi lazım. işe başlama saati şu olmalıdır ya da çalışma saati şu kadar olmalıdır demiyorum, paydos etmekten bahsediyorum. çünkü bundan sonra yapabildiğiniz ve güne sığdırabildiğiniz şeyler insanı deşarj etmeye büyük ölçüde yardımcı olabilir. bunun olabilmesi için çok şeyin değişmesi gerek elbette.
  • günde 12 saat ve hafta sonu 1 gün izin şeklinde çalışmayı kabul eden milyonlarca emekçinin yanında devede kulaktır, maalesef.
  • insanın sömürüldüğünü gösteren bir başka durum, gerekçeyi anlamak için hala binlerce insanın işsiz olması durumuyla birlikte değerlendirilmelidir.
  • 8 saat çalışmayı kabullenmek bir tarafa, 8 saatten fazla çalışabilmek için, iş bulabilmek için birbilerini yiyorlar. dahası çalıştığı 8 saatin yarısı dolaylı ya da doğrudan vergiye gidiyor. kalan para, barınma ve gıdayı zar zor karşılıyor. yani hayatta kal, çalış ve üre.
  • uyku 8 saat
    çalışma 8 saat

    topla kaç etti? 16 saat peki kaç saat kaldı? 8 saat. bu 8 saatte yemekler yiyorsun, duş alıyorsun, bilgisayar veya telefonla uğraşıyorsun, televizyon izliyorsun ama gezmiyorsun, eğlenmiyorsun sen 8 saat çalışarak hayatını birilerine kiralıyorsun birilerini zengin ederken ruhen fakirleşiyorsun.
hesabın var mı? giriş yap