• alnının secdeye tam değmesi. bazı modellerde alın fabrika çıkışı tam secdeye oturmuyor. secdeye gelirse diktatör dadından yenmez.
  • zimmete geçirilen haksız kazancı çevresine eşit/sistematik şekilde dağıtmak bence en önemli özelliklerden. böylece nemalanan çok olacak ve suça ortak olunduğu için sisteme çomak sokan olamayacak.
  • the dictator's handbook - diktatörün el kitabı, bruce bueno de mesquita isimli bir sosyal bilimci tarafından yazılmış ilginç bir kitaptır.

    bruce abimiz oturmuş dünyadaki gelmiş geçmiş diktatörleri incelemiş ve gücü nasıl elde tuttuklarını ve nasıl kaybettiklerinin çetelesini tutmuş.

    oldukça ilginç bu kitabın temel önermesi şudur.

    bir diktatör aslında tek bir insan değildir. çıkar gruplarının bir araya gelmesiyle ortaya konan bir figürdür. göreviyse bu çıkar gruplarına para ve imkan dağıtmaktır.

    yani aslında ortada bir koalisyon vardır ama bu koalisyon diktatörün ardında saklıdır.

    diktatörler bu koalisyon üyelerine para basmaya devam ettikleri müddetçe ayakta kalırlar.

    ancak diktatörlük yapısı gereği özgür düşünceyi ve yaratıcılığı bitirdiği için o ülkede bir süre sonra üretim durur ve tüylerini yoldukları kazlar ya kaçarlar ya da ölü taklidi yapmaya başlarlar.

    ortada dağıtacak para kalmayınca diktatörü ayakta tutan koalisyon rahatsız olmaya başlar.

    böyle durumlarda diktatörler mutlaka bir savaş falan çıkarıp başka bir ülkenin parasına el koymaya çalışır.

    eğer başarılı olursa ne ala. düzen devam eder.

    ancak hem askeri olarak bir yerleri işgal edemez hem de kendini ayakta tutan koalisyona para bulamazsa bir yerden sonra "emekli edilir"

    saddam hüseyin bu konuda oldukça iyi bir örnektir.

    tavsiye ettiğim bir kitaptır. okuyun aydınlanın.
  • 2017 başkanlık referandumu öncesinde, ismi lazım değil* üst düzey bir yetkiliye yiğit bulut gibi evvelinde muhalif olan birini nasıl kendi yanlarına çektiklerini sormuştum. "tayyip bey, yiğit beyin muhalifliği göze batmaya başlayınca beni onunla görüşmeye yolladı ve anlaşma sağladık," demişti. "anlaşma sağlama," türk sağı dili ve edebiyatındaki kilit kavram; nasıl ki "idare etmek" de dâire-i resmiye türkçesinde yönetmek değil, "gözardı etmek" manasına gelir, bizde anlaşma sağlamak da "makam rüşveti" anlamına gelir. insanlara artık gelecek vaat edemeyen, bundan dolayı da geleceği unutarak geçmişin gelmesini bekleyen tek adamlar, eleştiri derisi giymiş övgüler düzen gazetecileri avlamakta mâhirdirler.

    hani osmanlı'dan cumhuriyet rejimine geçişte sürekliliklerin mi yoksa kopuşların mı daha yaygın olduğu tartışması vardır ya tarihyazımında? işte güzel bir emsal bu. bizde milli şefler, sultanlar ve tek adamlar paranın ve makamın nasıl kullanılacağını, bebeğin emziği çiğnemesi kadar iyi biliyorlar. ebedî rol model 2. abdülhamit'in kaymakamlığını da yapmış olan süleyman kâni de bakın eserinde* "içeriden" bilgi vererek bunu nasıl açıklıyordu:

    "abdülhamid paranın sihirli ve mıknatıslı bir madde olduğunu pek iyi bilirdi! kendisinin ömür ve devletine dua edecek, etrafta kendi lehine propaganda yapacak adamları araştırır, bulur, hatırlarını birer suretle alırdı. abdülhamid'in hususî iltifatları nişan ve rütbeden ziyade para ve hediyelerle tezahür ederdi (...) abdülhamid'in yüksek ailelere mensup bazı kadınların kuyumcu dükkanında beğendikleri kendisine haber verilen elmasların bile bedellerini ödeyip hediye ettiği vaki olmuştur. albülhamid gönül almak istediği büyüklere bedelini hazine-i hassadan vermek suretiyle emlâk ve akar da ihsan ederdi." (irtem, süleyman kâni, 1999, abdülhamid devrinde hafiyelik ve sansür, temel yayınları, istanbul, s.15-16)

    mukallit, taklit ettiği liderin üstüne birkaç beceri daha ekleyecek elbette. bu yüzden yeni şefimiz de sadece para, hediye ve arazi değil, aynı zamanda makam da takdim ediyor muhatabına. çünkü anadolu insanının cemaziyülevvelini biliyor reislerimiz. bir ömür boyunca hayal edilemeyecek kadar para ve makamın aslında elle tutulabilir olduğunu idrâk ettiğinde taraf değiştirmeyecek çok az insan vardır. ister numan kurtulmuş olsun, isterse de yiğit bulut olsun, ideolojik akraba eğer fazla zıt davranıyorsa yanına çekmesi kolaydır. peki makama yerleşince yalan söylemek zor mu geliyor? sorun değil. yüksek hakikatlerin hizmetinde yalan söylemek, aslında doğruyu söylemenin bir başka biçimi sayılmaz mı? siyasetçilerimiz içgüdüsel olarak bilir bunu.
  • iyi kuran okuması,
    camide şov yapması,
    şehitliği övüp milletin evladını cepheye sürerken kendi evlatları gemicik ticareti yapması.
  • bana göre bir diktatörün başarılı sayılabilmesi için iktidarını soyundan gelen bir kişiye devredebilmesi gerekir ki, bunun ilk şartı da az çok aklı başında bir evlat sahibi olabilmektir.

    kimisinin de böyle bir sıkıntısı oluyor işte..
  • halkı uyutacak din aygıtını iyi kullanması. gerekirse kendisini tanrının gölgesi, elçisi falan ilan etmesi. bu uğurda milli gelirin en büyük bölümünü imam/vaiz/tarikat/papaz/ tekke/vakıf gibi yerlere aktarması.
  • bir stepne şart. önden o öttürülür, tepkilere bakılır. ilk nefreti o çeker.

    tabii sayısız dalkavuk ve 5li çete de şart.
  • ölümsüz olmak. zira tarihteki bütün diktatörler hep rezil şekillerde öldüler ve ölmeye devam edecekler.
  • iyi bir diktatörde olmasi gereken tek özellik eceli ile ölmesidir.
hesabın var mı? giriş yap