• içindeki o şeytan denen şeyin en kıymetli tarafın olmadığını nereden biliyorsun?
  • "yapmacık duygulanmalardan, şehevi aldatmacalardan ve tembel alışkanlıktan oluşan alışagelmiş bağlardan çekindim. öyle sanıyorum ki, ancak mükemmel bir varlığı sevebilirdim; bu varlığı günün birinde bulmam mümkün olsa bile, onun bana kucak açmasına layık olamayacak kadar vasat biri olduğumu düşünüyorum. hepsi bu da değil, dostum. ruhumuzun, zihnimizin, vücudumuzun talepleri çoğu zaman birbiriyle çelişir; tatmin edilmesi gereken bunca farklı şeyi, bunların kimini bayağılaştırmadan, kiminin de hevesini kırmadan biraya getirmekte sanırım zorluk çekerim. dolayısıyla, aşkı ayrı bir yere koydum. sıkılganlığım yeterli bir sebepken, edimlerimi metafizik açıklamalarla desteklemek istemiyorum. bağlanmaktan ve acı çekmekten duyduğum karanlık bir dehşet yüzünden, hemen hemen her zaman kendimi sıradan suç ortaklarıyla sınırladım. bir tutkuya tutsak olmadan da bir içgüdünün tutsağı olmak yeter zaten, ve hiçbir zaman sevmediğime samimi olarak inanıyorum. "

    alexis ya da beyhude mücadelenin kitabı -
    marguerite yourcenar
  • "erdem, eğer bazı kabahatlerle yumuşatılmazsa sağlıksız,
    inanç kimi kuşkularla gölgelenmezse acımasız olur."

    (bkz: afrikalı leo)
    (bkz: amin malouf)
  • hiçbiri sana yaranmak, kendini sana beğendirmek gibi bir amaç gütmez. tiyatro nedir bilmez hayvanlar.

    bozkırkurdu 32
    hermann hesse
  • melih cevdet anday , "uyuduk mu eşit oluruz. ne tutku, ne gurur, ne umut...”
  • halk, doğruyu söyleyenlere ne elçilik ne profesörlük ne de maaş verir.
  • “her insanın hatıralarında, herkese söyleyemeyeceği, ancak dostlarına açabileceği taraflar vardır. hatta dostlara bile açılamayacak, insanın yalnız kendine saklayacağı sırları da bulunur. bunlardan başka, kendi kendimize bile açmaktan çekindiğimiz konular da vardır ki, bunların sayısı şerefli bir insanın dağarcığında bile hayli kabarıktır. hatta daha doğrusu, bunlar sahibinin haysiyeti ölçüsünde artar.”

    yeraltından notlar/f.m.dostoyevski
  • kızaran nara benzersin, dalın tepesinde;
    en yüksek dalında unutulmuş, bir ağacın.
    hayır, unutulmuş değil, yetişilememiş.

    sappho

    mehmet uzun-nar çiçekleri
  • "kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım, kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım."
  • bir uçurumdan aşağı bakar gibi geçmişine bakıyordu..

    stefan zweig(korku)
hesabın var mı? giriş yap