• tepeden inmecilik. belirli toplumsal amaçların; iktisadi, sosyal ve kültürel açıdan belirli bir topluluk, kurum yahut tüm toplum genelinde yapılmak istenen değişiklikler ile toplumsal yapıda gerçekleştirilmek istenen dönüşümlerin, tabandan gelen isteklere göre değil, toplumun dizginlerini elinde tutan yöneticilerin istekleri doğrultusunda, tepeden inmeci yöntemlerle, muhalefete şans tanımadan ve gerekirse zor kullanarak yapılmasını meşru sayan görüş.
  • toplumlarda bu tip bir ideolojiye sahip yönetici ve uygulayıcıların tamamen yokluğu çoğunluk tiranlığı ile sonuçlanır. insanlık gelişiminin her döneminde görülebilecek ve özünde meşru bir davranış çerçevesidir.
  • bir devrim ortami sozkonusu oldugu zaman, bence tercih edilmesi gereken yoldur. eger i$ler tepeden tabana i$lerse, yapilmasi gerekenin, uyulmasi gereken kurallarin ne oldugu net olarak bilinir, me$ruluk ve yasallik tarti$malari az olur, karar vericiler az sayida -ya da tek- oldugu icin minimal sorun ya$anarak geci$ donemi atlatilir.

    eger devrim donemlerinde tabandan tavana bir durum sozkonusuysa -ki hayir bu girondism olmuyor- o zaman da fransiz devrimi'nde oldugu gibi halkin versailles'daki e$siz degerdeki halilara sicmasi ve onune geleni tahrip etmesi ile, her firsatta tum rahatliklarin ve ozgurluklerin kar$isinda oy kullanan koyun surulerinin cogunluk tiranisi arasinda problemlerden problem begenilecek pozisyonlarin ya$anmasi kacinilmazdir.

    dolayisiyla, devrim ve reform donemlerinde, jakobenizm, demokrasi getirmese de duruma netlik getirmesi acisindan tercih edilebilir bir opsiyon olarak kar$imiza cikmaktadir.
  • ihtilalin ilerlemesi için ihtilal düşmanlarına terör gereklidir. hükümet kokuşmuşsa başkaldırı yasaldır.devrimci diktatörlük kaçınılmazdır.jakobenizm bunu gerektirir.
    (bkz: maximillien robespierre)
    (bkz: montanyar)
  • en kısa ve basit haliyle: yapılan devrime halkı zorla itaat ettirme.
    hani derler ya "astılar kestiler", işte budur.

    genelde her devrimde jakobenlik görülmektedir. zira kendisine katılan meşruiyet ise halkın geleceği göremeyişi ve bundan mütevellit ileriki yıllarda aslında devrimin amacı olan devlet için daha iyisi projesinde gereken politikaların bir an önce uygulamaya geçişi için, yapılacak bu politikaların gereğini halka anlatmaktansa en kısa yoldan onları bu değişikliklere itaat ettirme olarak da kendisini göstermektedir.

    gerçekten meşru mudur değil midir bilinmez zira dediğimiz gibi her devrimde muhakkak ki bir jakobenlik vardır. çünkü hiç bir devrim %100 bir sağlamlık taşımaz ve muhakkak bir noktadan çatlak verir. işte jakobenlik, uygulayıcıları açısından bu çatlakların kapatılması hareketidir.
  • genel siyasi literatür içinde; bir toplumun tarihsel yazgısının, önder-lider-yönetici vs. kadrolar, yani belirli bir azınlık-zümre tarafından dayatılarak belirlenmesi jakobenizm olarak okunur. o halde jakobenizm, bir diğer genel tanımlamayla; toplumun tarihsel yazgısını, özgür seçim yoluyla çoğunluğun belirlemesi olarak betimleyebileceğimiz demokrasinin tam tersine konumlanacaktır. bu durumda da, demokrasi ve tüm kurumlarına bağlı olma sıfatıyla liberal siyasal akım için, "tepeden inmeci tiranlık" koşullar ne olursa olsun, kategorik olarak son derece mide bulandırıcı bir karakter taşımaktadır ve ilkesel olarak reddedilmelidir. ancak bu genel-kategorik-kavramsal tanımlamalar belirli siyasal tartışmalara zemin kazandırmak şöyle dursun, tartışmayı çoğunlukla vasat liberal-ideolojik tezlere ve bunlara karşı geliştirilen (aynı derecede ideolojik) “halkın” seçim yetkinliğinin totaliter sorgusuna hapseder.

    çünkü kategorik-kavramsal tanımlamalar, marksist dille söylersek, tarihsel/verili bir toplumsal yapılanmanın, maddi koşullarca şekillendirilmiş üst-yapısal kavramlarını, tarihselliğinden kopararak genel-evrensellikler olarak ele almak durumundadır. yani liberal siyasal öznenin mantığına göre;

    adalet, eşitlik, özgürlük kavramları, üretim araçlarını elinde bulundurma suretiyle toplumsal yapının dümenini çoktan eline geçirmiş olan burjuvazinin, bu araçları tam verimle kullanabilmesine engel teşkil eden feodal toplumsal ilişkileri parçalayarak, feodal ilişkilerin yerine koyduğu ve fransız burjuva devrimiyle onaylanan toplumsal ilişkilere bağımlı değil, genel-geçer evrensel ilkelerdir. örneğin özgürlük ilkesinin hilafına, toplumsal yapıda baş gösteren bozulmalar, demokrasinin eksik tatbik edilmesinden kaynaklanan basit uygulama hatalarıdır. oysa klasik marksist demokrasi eleştirisi, soyut insanlık çıkarları şeklinde ele alınan ilkelerin altında yatan somut sınıf çıkarlarını deşifre ederek, burjuva demokrasisi kavramını çoktan siyasi literatüre kazımıştır. (bu noktada post marksist çıkış için bkz. radikal demokrasi) eğer jakobenizm belirli zümrenin çıkarları üzerinde yapılanan açık tiranlık biçimi ve bunun savunusuysa, burjuva-demokrasisi de belirli bir zümrenin, burjuva sınıfının somut çıkarlarını evrensel değerler altında gizleyen benzeri ancak kapalı bir totaliter yapılanmadır. aradaki, biçim farkından fazlası değildir.

    özetlersek, bu güne kadar gelişen toplumsal yapılar; halk kitlelerinin kendi sınıf çıkarlarının farkına vararak kaderlerini eline alabilecek bilinç düzeyinin üzerine kurulmamış ve dahası, üretim koşullarının belirleyiciliğinde belirlenen toplumun belirli bir sınıfının diğerlerine dayattığı egemenlik rejimleridir. toplum içinde sınıflar varolduğu, sınıf hegemonyası altında belirlenen üst-yapısal değerler kendilerini sınıf çıkarlarından bağımsız olarak sunduğu ve “seçim” bu değerlerin üzerine kurulduğu sürece, mesele sadece halkın özgür seçimi meselesi değildir. toplumsal gemiyi “hedefe” ulaştırma gayesiyle yola çıkan iktidar talipleri, bizzat bu gemi ve hedefin yanılsamalı-bütünlüklü yapısı nedeniyle otomatik olarak jakobendir.

    kitlesel hareketin tarihsel koşulları ve sınıf bilinci için ısrarla bkz: proletarya, sosyalizm
  • en önemli temsilcisi atatürk'ü de derinleyen etkileyen büyük fransız devrimcisi halkçı lider robespierre'dir. ayrıca robespierre'in ifadesiyle "devrimsiz bir devrim isteyenlerin" sıklıkla karşılarındakilere saldırmak amacıyla kullandıkları bir sözdür.
  • "dur jack, ateş etme! o benim!"
  • dünya siyasi tarihindeki en başarılı uygulaması türkiye cumhuriyetinde gerçekleşmiştir. yine türkiye cumhuriyetinin son 5-10 yıla kadar başını çok sık ağrıtan laiklik ve cumhuriyet devrimleri eksenli tartışmaların temelini oluşturur.
  • kısa tanımı olarak jakobenizm, ideolojisini genel kitle ideolojisinden daha yeğ gören ve dikte yolu ile bu ideolojiyi kabullendirmeyi amaçlayan politik akım..
    süleyman demirel'e göre ise "siyasi iktidarın yetkiyi kimseyle paylaşmak istememesi. iktidar benim, her şeye ben karar veririm demesi"
    http://arsiv.sabah.com.tr/…/derin911/dosya_900.html
hesabın var mı? giriş yap