• ülkücü tarih hocaları ve din kültürü ve ahlak bilgisi hocalarının sırtlarına dövme olarak yaptırdıkları özlü söz.
  • al sana bir tane daha götten uydurma muhafazakar aforizması. japon modernleşmesi bizden çok önce başladığı gibi sadece batı'nın ileri tekniğini değil aynı zamanda medeni kanundan, dine kadar her türlü kurumun ithal edilmesi şeklinde olmuştur.

    örneğin, daha 17.yy'da budist rahiplerinin gücünden çekinen imparatorluk yöneticileri avrupalı hıristiyan misyonerleri bu gücü kırmak için japonya içlerine salıyordu! aynı şeyi bir osmanlı padişahının yaptığını düşünsenize bir de.

    ahmet cevdet paşa aman maneviyat elden gitmesin gayretiyle mecelle adlı anakronik garabetini yazarken, japonya bilmem kaç bin yıllık kanunlarını almanya'dan ithal ettiği kanunlar ile olduğu gibi değiştiriyordu.

    zamanın hıristiyan misyonerlik merkezlerine uzak olmasına rağmen, bugün japonya'da bir ila üç milyon arasında hıristiyan japon bulunduğu tahmin ediliyor. hemen dibindeki kore'de ise hıristiyanlık % 26 ile birinci din olarak geçiyor. bu nasıl gelenek korumak bir türlü anlayamadım!

    bilgi dünyasının sınırları kendi vücut ekseninin bir metre ötesini aşmayan adamlar tutmuş şimdi de, 10.000 km ötedeki bir ülke için modernleşme tarihi uyduruyorlar...
  • öyle geleneğe ben de bağlı olurum.
    bakınız: shunga
    gogıl'da arayınız: shunga
  • dedemin beni eleştirmek için sık sık kullandığı argüman.

    "bu yaşa geldin bir japonluk alameti göstermedin oğlum" diyor, "modernliğe de halel getiriyorsun, varsa yoksa gelenekler görenekler, nereye kadar? bak japonlar hem geleneklerine bağlı hem de modern."

    dedemin japon arkadaşları vardır, her geldiklerinde bana kamikaze ve samuray getirirler. çok sevinirim. hele bir tanesi hep şöyle der: "biz japonlar hem geleneklerimize bağlıyız hem de moderniz." japon olduğu için otomatiğe bağlamış, her geldiğinde bunu söylüyor. robot olmasından şüpheleniyorum. makiko dayı naber nası gidiyor diye soruyorum, "elhamdülillah, hem geleneklerimize bağlıyız hem moderniz" diyor. makiko kız ismi oysa ki. adam geçmiş herşeyden.
  • aslında bunun çok basit bir nedeni var. japonya 16. yüzyılda okuma yazma oranı en yüksek ülke. ne alaka diyeceksiniz! bunun da çok basit bir nedeni var. tüm din adamları varoluşlarını maddi bir temele dayandırmak zorundadır.

    bizde bu okuma yazma tekeli kurmakla olmuş. din adamlarının tekelini kırıp okuma yazmayı kolaylaştıran kemalist devrimden onlarca yıl sonra bile mektup okumak/yazmak köylerde yarı profesyonel bir işti. bu iş imamlar, köy öğretmenleri sonra sonra okuma yazma öğrenen sabi sübyanın en önemli ek gelirini oluşturuyordu. orjinal dönemde dil/yazı sistemi uygunsuzluğunun da desteklediği bu okuma yazma tekeli din adamını köy topluluğu içinde vazgeçilmez kıldı.

    japonya'daysa şinto rahipleri bu işi tam aksi bir yöntemle çözmüşler. herkese okuma yazma öğreterek. köydeki şinto tapınağını birer ilkokul haline getirince din adamlarına bitmez tükenmez bir geçim kapısı açılmış olur. öyle ya köydeki doğum oranı sıfıra düşmedikçe her sene yeni müşteriler gelecek demektir. bu aslında baktığınızda bugünkü milli eğitim sistemlerinin de temel toplumsal işlevi.

    bu basit gerçeği öğrendikten sonra ortada neden japon modernleşmesi başarılı oldu da türk modernleşmesi olmadı sorusu kalmıyor. birinin elinde altyapısı ve ruhuyla modern bir eğitim sistemi zaten vardı. öbürü modern eğitim sistemine tamamen ters bir mantığa göre yapılanmıştı.

    birinde kızların okuma yazma öğrenmesi din adamlarınca muhakkak desteklenmesi gereken hayati bir konuydu. öyle ya de ki köyde o yıl erkek çocuk doğmadı. ne yapacaksın? benim şinto rahibi kardeşim ağaç mı kemirecek?* şaka değil bu. ciddi bir toplumsal gerçeklik.

    işte sırf bu farklılık yüzünden japonya'daki bütün geleneksel sanatlar kesintisiz biçimde sonraki nesillere aktarılabilmiştir. ikebana'yla veya ninjutsu'yla uğraşan adam yaşlılığında oturmuş tecrübelerini yazmış. aile arşivine koymuş. bunu öyle çok ulvi bir amaçla yapmıyor. çoluğu çocuğu sanat öğrensin, ekmek kapısı olsun diye yapıyor. bizse daha iki yüz yıl önce kaldırdığımız mehteranın hangi ezgileri çaldığını veya klasik dönem ok, kılıç yapımının inceliklerini bilmiyoruz. tüm teknikler sözlü aktarıldığı için üretim durunca bilgi de yok olmuş.

    sonra vay efendim bir gecede cahil kaldık...
  • "japonlar kadar ırksal olarak homojen, dış etkilere, göçlere, onu bunu geçtim transit geçişe kapalı olursan elbette gelenek göreneklerin ikili etkileşimlerden uzak kalır ve değişmezsin" diyerek cevap verilebilecek bir önermedir.

    "(geleneklere bağlı kalarak) değişmemek iyi bir şey midir ?" şeklinde bir soru ile sorgulanarak devam edilen ve de "aynı modeli türkiye'ye nasıl uygulayacaksın, bize en benzemez modeldir bu" denerek karşı nokta konulan argümandır
  • saçı genç yaşta beyazlayan türk gençlerinin anneleri için richard gere neyse, türkiye için japonların hem geleneklerine bağlı hem modern oluşu da aynısıdır. bir çeşit modası geçmeyen kandırık cümlesi.
  • (bkz: bukkake)
  • - japonya'da, dağıtım ya da satış yapılmaması halinde çocuk pornosu bulundurmanın suç olmaması.

    - 7'den 70'e, köylü şehirli japon erkeklerinin yerlere tükürüp oraya buraya işemesi.

    - paris'te hollandalı bir kadını öldürüp yiyen japon sapığın, ülkesine döndükten sonra şöhret olması.

    - okullarda ve işyerlerindeki alt-üst ilişkileri, sosyal hiyerarşi yüzünden stres ve depresyonun tavana vurması dolayısıyla japonya'nın dünyada intihar oranı en yüksek ülke olması.

    - japonların yarısının, bilgisayarı windows, interneti de internet explorer sanması.

    - japonya'da içten içe büyüyen "buraku" sorunu.

    - the cove.

    - japon geleneklerinin japon ekonomisiyle olan yakın ilişkisi.

    hangi geleneklerden bahsediyorsunuz? modernlik nedir? diye sordurtandır.
  • japonlarin gelenegi 'kendilerini geri birakan geleneklerin terkedilmesi, kendilerini geri birakmayan geleneklerin ve kulturel mirasin ise olumune korunmasi' oldugundan bu dusunce ile bagdasan durumdur.
hesabın var mı? giriş yap