• onlarda o yemekten tat almıyor ama gel gör gelenekleri işte.

    6 sene kadar önce safranbolu'da bir japon gençle tanıştım.
    gideceğin yere kadar götüreyim teklifimi geri çevirmedi. bindi arabaya. güzel de türkçe konuşuyor yavrum japonya’da türk dili ve edebiyatı okuyormuş.
    neyse o günde bayram olduğu için gel seni bize getireyim yemek yiyelim öyle bırakırım oteline dedim. tamam abim dedi.
    annem bir şeyler hazırladı baklava, dolma, börek koydu ortaya. ayrı ayrı tabak hazırlamadı herkes ortadan yesin diye.
    biz tokuz ama yalnız hissetmesin diye atıştırdık biraz çocuk bir yandan konuşuyor bir yandan yemeye devam ediyor.
    ben 120 kiloyum hayatta öyle yiyemem. gencecik fit çocuk anasını ağlattı sofranın. börekler, baklavaları lap lap uçurdu. annemin de hoşuna gitmiş açmış yavrum diye birkaç tabak daha getirdi ve bunlar japonya’da sadece pirinç yiyorlarmış oğlum sevdi demek ki buranın yemeklerini dedi. baklavası böreği derken çocuk onları da yedi annemde bana oğlum bir yemek yapayım çocuk açmış diyerek gitti içeri.
    bizim japon yanıma yaklaşıp abi bana yemek getirmeyin artık eğer önüme konursa ben onu yemek zorundayım biz de adetler böyle dedi.
    yavrum yemeği reddetmek ayıp diye zorlamış kendini yüzünün gözünün rengi değiştiydi :) siz beni otele bırakmayın benim yürümem gerekiyor dedi 10 km ötedeki otele. güvenemedim ben bizim sokaklara bıraktım otele.

    ondan sonraki her yıl geldi bu seneye kadar. her geldiğinde bize uğrayıp annenizin yemeklerini çok özledim diyerek kaldı bizde her sene. hatta bizimle ilgili yazdığı bir kompozisyonda da birincilik ödülü almış japonya’da o ödül parasıyla yine bizi ziyarete geldi.
    adam vesselam.
  • türkler pilavı yağlı, tuzlu, şehriyeli, nohutlu, vs pişirip bir de yanında ekmekle yer.
    japonlar pilav değil sade haşlanmış pirinç yerler ve yanında ekmek yemezler.
  • japonlar çok sağlıklı beslenir:

    sabah onigiri yerler mesela veya miso çorbası:

    onigiri dediğiniz yosuna sarılmış bir avuç haşlanmış yağsız tuzsuz pirinç içine konmuş mısır ve ton balığı ( genelde bunu seviyorlar) şeklindedir ve bir tane yiyip doyarlar.

    bizim gibi 2 simit yiyeyim yanına 2 boyoz yumurta reçel yiyeyim kaymağı da alnıma süreyim demezler.

    onun haricinde mini kaselere yine yağsız haşlanmış pirinç koyup ister tatlandırıcı umeboshi(aşırı tuzlu erik turşusu) veya soslu bir et vb ile tüketirler.

    bizim gibi koca bir tabak yağlı pilav üstüne yağlı et kuru fasülye vb yemezler.koy koy elini korkak alıştırma diye bir tabir var bizde oradan anlayın konuyu.

    hayatları minimal olan insanlar vs bitecek bitecekkk korkusuyla yaşayan biz.

    herşeyleri minimal ve sağlıklı.

    *miso çorbası da soyalı tofulu ve yosunlu bir çeşit çorbadır

    bazen natto yerler yine sabah fermante soya fasülyesi ıy sümük gibi bir şeydir o bi de.

    bknz kahvaltıları

    japon kahvaltısı

    öğle yemeği:

    öğle

    ve akşam yemeği

    akşam yemeği
  • spor yapıyorlar ve kilolarina aşırı dikkat ediyorlar. çünkü biraz kilo aldıklarında insanlar kibar ama aşağılayıcı şekilde kilo aldıklarını yüzlerine vuruyorlar. bizim gibi ay şekerim ne kilosu çok tatlısın kips demiyor gidip göbeğine basıp kilo almışsın yamamoto dikkat et hiç güzel değil diyor japon.
  • adamlar çubukla biz kaşıkla yiyoruz ondan olmasın ? *
  • (bkz: adamlar yiyor ama çalışıyor abi)
    espri bir yana,
    çok çalışıyor az yiyorlar.
    üstteki yazar arkadaş da söylemiş
    pilav ama yağsız, ayrıca metabolizma hızlandırıcı özellikleri olan gıdaları tüketiyorlar obez bir toplum değil.
  • yağsız tuzsuz buharda pişmiş bi avuç yiyor adam o da kendi avucuyla. benim gibi yarım tencere bol tereyağlı nohutlu tavuklu pilav gömüp anakonda gibi sindirmek için kenara yatmıyor ki.
  • adam yağsız tuzsuz pirinci ekmek niyetine yemeğin yanında yiyor. sen margarinli tuzlu pilavı ekmekle katık ederek yiyorsun. aynı şey mi allah aşkına?
  • yıl ikibin bilmem kaç, yer antalya/akseki ömer duruk dinlenme tesisleri.

    self servis ve asırı pahalı. ben, esim, cocuklar, kayınvalidem, kayınımın esi daldık ver pilav ver kavurma ver. ver ver ayva tatlısıda ver. taze fasülye ile kavurma yenir mi? yedim! hayvan gibi ekmeği göme göme hem de.

    bi otobüs geldi durdu (bkz: temsa) içinden söför ve muavin hariç hepsi birinci dereceden akraba gibi bir sürü çekik gözlü indi merhaaabaaa merhabaa diyerek içeri girdiler.

    bizim masaya abi kardes mi, karı koca mı, amca veya teyze çocukları mı ayırt edemediğim bir çift düstü. adam elinde tek porsiyon patlıcan musakka kadın elinde tek porsiyon pilavla oturdular. sadece kasık almıslar. kadın adamdaki patlıcanın yarısını kendine kendindeki pilavın yarısını adama bölüstürdü.

    biz göbeğimizi tutarak hayvan gibi geğirirken, önümüzde çay ağzımızda kürdan seeeefff bi çay daha gönder bize diye bağırken otobüslerine (bkz: temsa) binip gittiler.

    bu da böyle bi anımdır.

    düzenleme; unutmusum istisnasız hepsinin boynunda asılı lens mi denir objektif mi denir sopa gibi fotoğraf makinaları vardı. (bkz: sony), (bkz: canon), (bkz: nicon), (bkz: panasonic)
hesabın var mı? giriş yap