• "the whole religious complexion of the modern world is due to the absence of, from jerusalem, of a lunatic asylum."

    -- havelock ellis

    yani diyor ki, modern dünyada dinlerin böylesine karmaşık olmasının yegane sebebi, zamanında kudüs'te bir tımarhane bulunmamasıdır.
  • kudus, sehr-i mukaddes
  • assassin's creed sayesinde ezberlediğim şehir. şimdi al beni koy şehrin ortasına kaybolmam. o kadar açık söylüyorum*
  • incilde ismi hierusalem olarak geçen şehir.israil'in fiili olarak başkenti, ancak yasal olarak başkenti değildir.1980'de israil parlementosu kudüs'ü başkent ilan etmiştir fakat bu yasa birleşmiş milletler tarafından tanınmamıştır, hala da tanınmamaktadır.bundan mütevellit, amerika birleşik devletleri dahil hiçbir ülkenin israil temsilciliği jerusalem'de değildir.

    filistin birleşmiş milletler güvenlik konseyi'nin 1967'de yayınladığı 'ortadoğu'da adil ve kalıcı bir barışın sağlanması, bunun için israil'in son savaşta işgal ettiği tüm topraklardan çekilmesi ve bölgedeki tüm devletlerin güvenli ve tanınmış sınırlar dahilinde varolma hakkına saygı duyulması' kararı üzerine doğu kudüs'ü başkent ilan etmek istemiştir, hala da istemektedir.

    davut'un şehri bilindiği üzere tarihte peygamberin israiloğulları'nın 12 kabilesini birleştirerek kurduğu eski israil krallığının başkenti olmuştur.peki sonra neler yaşanmıştır da bu kadar ekşın olmuştur günümüze kadar?

    davut'tan sonra musevilerin yeni peygamberi ve kralı olan süleyman şehre sahip çıkar, musa'nın kutsal ahit sandığı'nı yaptırdığı kudüs tapınağı'na yerleştirir.daha sonrasında gerek babil krallığı olsun, gerek romalılar olsun, akabinde bizans'ı , emeviler'i, moğollar'ı, memlüklüler'i, osmanlı'sı, ve en son da britanya imparatorluğu şehri sürekli yağmalar, yakıp yıkar ve yahudileri sürekli olarak oradan oraya sürer.tüm bu el değiştirmelerden kaynaklı olarak şehir museviliğin yanında hıristiyanlık ve islam için de son derece önemli ve kutsal bir yer haline gelir.he bakış açıları yahudiler'inki kadar kutsal mıdır şu durumda, tartışılır.

    aslında tartışılmaz.herkesin kutsallığı kendine olmakla beraber,

    -sepulchre kilisesi hıristiyanlar için kutsaldır.kilise'ye bir çok hıristiyan yeni ahitte geçen, isa'nın çarmıha gerildiği tepe olması nedeniyle önem verir.ayrıca isa'nın kabirine gömüldüğü yer olduğu söylenir.en az 4. yüzyıldan beri, isa'nın yeniden dirileceği yer olmasına inanılması nedeniyle, bu kilise hıristiyanlar için önemli hac noktalarından biridir.

    -muhammed'in burada miraç'a yükselmesi sebebiyle, mescid-i aksa müslüman'lar için kutsaldır.

    -ve museviler için kutsaldır.hem museviliğin en kutsal şehri ve merkezi olduğu için, hem de mescid-i aksa'dan kalan son parça olan ağlama duvarı'nın onlara tarih boyunca kudüs'ün yakılıp yıkılışını; esir olarak başka ülkelere sürülüşlerini anmak, hatıralarını tazeleyip kinlerini bilemek ve mabede yeniden kavuşup yahudi hakimiyetini kurmak hayali içinde dua ve gözyaşı ile yaslarını sürdürmeleri fırsatını sağladığı için.

    görüldüğü üzere şehir -ne yazık ki- insanların inanışları açısından birçok ortak noktaya sahiptir, bir nevi bermuda şeytan üçgeni gibidir. (tamam burda şeytan çok oturmadı ayrıntılara takılmayalım.) ama sahip olduğu kutsal değerler ne yazık ki yüzyıllardır kan, ölüm, göç ve ayrılıktan başka bir şey getirmemiştir.
  • hakkında sadece bir entry girilmiş olmasına şaşırdığım gonçalo m. tavares romanı. saramago tavares için "35 yaşında bu kadar güzel yazması kıskandırıcı" demiş ki gerçekten çok haklı. kahramanlarının hiçbirinin ruh sağlığı yerinde değil ve siz bunu romanın tüm kahramanlarını kesiştirdiği o karanlık geceye doğru ilerledikçe çok daha açık bir şekilde görebiliyorsunuz. tavares saramago'nun dediği gibi 30 yıl içinde nobel alır mı bilmiyorum ama okuduğum metin hem çekilen ve verilen acıyla ilgili felsefi dünya görüşü olsun hem edebi yönü olsun hem de bir kara kitap örneği olsun eşsiz denilebilecek güzellikte. ayrıca metnin sinemaya uyarlanabilirliği çok yüksek. hatta yönetmeni hazır bile diyebilirim: david lynch
  • "aleyküm selam" şeklinde karşılık verilmesi gereken bir alpha blondy şarkısı.

    jerusalem
  • kırmızı kedi yayınları'ndan türkçe olarak "kudüs" adıyla yayımlanan gonçalo m. tavares romanı. kitapçıda dolaşırken öylesine elime alıp incelediğim ve jose saramago'nun yazar hakkında "tavares otuz yıl içinde nobel edebiyat ödülü'nü kazanacaktır" referansıyla okumaya karar verdiğim bu romanı bitirdiğimde, saramago'ya "sen var ya sen.." demekten kendimi alamadım.

    küçük bölümlerden, sahne sahne okuyucuya sunulan romanın kurgusu oldukça iyi ve dört kişiden oluşan ana kahramanları, bir kişi hariç "delilerden" oluşuyor. romanın tek "normal" kabul edilebilecek kahramanı ise vahşetin tarihini araştıran bir doktor. bu kahramanların yolları mayıs'ın 29'unda, muhteşem işlenmiş bir kurguyla kesişiyor ve ortaya tavares için söylenen "portekizli bir kafka" benzetmesine yakışan bir eser çıkıyor.

    190 sayfadan oluşan bu kitabı, gözlerimden uyku akmasına rağmen elimden düşüremedim ve bir gecede bitirdim. ve şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, bence muhteşem bir roman.
  • salem eski bir sümer ve babil tanrısı olup fıratın aşağısında yaşadığına inanılırmış. jeru ise ibranice doğru , o tarafa anlamında bir sözmüş. o yüzden eski yahudiler bu şehre salem e doğru yani jerusalem demişler. yani sümerologlar öyle söylüyor.
  • ingiltere'nin gayriresmi milli marşı. rugby maçlarında ve kiliselerde okunur genellikle. cumhuriyetçiler tarafından da kullanılır zaman zaman.
hesabın var mı? giriş yap