• allahım şu altın paraların kullanımına gıcık oluyorum. adam barda bir içki içiyor bir altın veriyor üstünü alamıyor. lan içim gidiyor. memur zihniyetim bu filmin şu noktasını kaldıramadı.
  • --- spoiler ---

    adam o kadar daşşaklı ki john wick'in roma'ya geldiğini gören eleman ona "papa'yı öldürmek için mi geldiniz bay wick?" diye soruyo seviyeye bak amk. *

    --- spoiler ---

    bu seriyle ilgili tek saçmalık varsa o da çokça belirtilmiş ama, adam ölümün elçisi olarak anılıyor, canını sıkanın amına koyuyor, adam öcü değil öcüyü öldürmek için yollanan kişi. ama hala adamla uğraşıyorlar amk. teklifi alan şuursuzca john wick'in üstüne koşuyo. ya da john wickin üstüne adamlarını salıyo. öyle mi yapılır bu dalyarak. normalde olması gereken;
    "iyi akşamlar john wick bey ne güzel köpek."
  • senaryosunun büyük bölümü tamamlanmıştır: yalnız savaşçı jon wick'in yeni sahip olduğu köpeğini de belediye zehirler ve olaylar gelişir...
  • --- spoiler ---

    john wick bu filmde;

    45 kişiyi glock 17,
    34 kişiyi glock 26,
    18 kişiyi ar-18,
    13 kişiyi benelli m4,
    2 kişiyi de kimber warrior marka silahla öldürürken;
    8 kişiyi elleriyle,
    3 kişiyi araba ile çarparak,
    2 kişiyi bıçak,
    2 kişiyi kurşun kalem,
    1 kişiyi de ip ile öldürerek, toplamda 128 kişiyi hakkı rahmetine kavuşturmuş.

    kaynak: https://www.visu.info/john-wick-2-kill-count/

    --- spoiler ---
  • papa için mi burdasınız bay wick ?
  • • son yıllarda izlediğim açık ara en iyi aksiyon filmi. john wick de dahil evet.

    • öncelikle senaryo ve hikaye anlamında ilk filminden daha doyurucu. ilk filmde safi aksiyon varken bu filmde safi aksiyona çok güzel bir hikaye yedirilmiş.

    • filmde beni en çok mutlu eden sürprizler filmin başında yan karakter olarak giren peter stormare ve sonunda giren laurence fishburne oldu. bu iki oyuncuyla adeta constantine ve the matrix'e selam çakılmış. evet selam çakma lafını da cümle içinde kullandığıma göre tam bir ekşici piç gibi yazmaya devam edebilirim.

    • filmdeki silahlı çatışma sahneleri harika olmuş. gerek koreografiler, gerek seçilen mekanlar (roma'da alt geçitler, new york'da müze vs) gerekse gerçekçi silah tepkileri muazzam olmuş. hele bir sekans var ki akıllara zarar. arkada çalan enfes klasik müzik eşliğinde john wick'in headshot rekoru kırdığı sekans evet.

    • hikayeye gelirsek; continental ve yüksek şuranın iç yüzüne dair daha fazla şey öğrendiğimiz için merak duygusu perçinleşiyor. bir yerden sonra "bakalım şimdi john wick kimin ağzına sıçacak?" diye beklemek yerine continental ve yüksek şuranın reaksiyonlarını yani diplomasiyi merak eder hale geliyorsunuz.

    • sinemada müzik kullanımına pek sıcak bakmasam da bu filmde müzik kullanmamak olmazdı şahsım adına ve yönetmen de bunun farkına varmış olacak ki mükemmel müziklerle mükemmel sahneleri eşleştirmiş. çoğu zaman tüyleriniz diken diken oluyor bu sahnelerde.

    • filmin benim açımdan eleştirilecek tek yönü polis ve güvenlik güçlerinin hiç olmamasıydı. sanki film kendi evrenini yaratmış ve o evrende kolluk kuvvetleri hiç yokmuş gibiydi. ama hikaye sizi o kadar sarıyor ki bu durumu küçük bir kusur olarak değerlendiriyorsunuz bir yerden sonra.

    • son olarak keanu reeves'in ebleh ebleh koşması hiç değişmeyecek sanırım. speed'den the matrix'e kadar tüm film kariyeri boyunca adeta bir imza olarak taşıdığı ebleh koşması bu filmde de karşımıza çıkmış.

    • sonu itibariyle ucu açık biten bir film olmuş ve keanu reeves 3. film olursa seve seve oynayacağını belirtmişti

    bence bu malzemeyle değil 3. film 4'ü 5'i bile çekilebilir. çünkü halen filmde bilinmeyen ve merak uyandıran pek çok nokta var. mesela john wick'in geçmişini, bu işlere nasıl ve neden girdiğini halen bilmiyoruz. continental'ın örgüt yapısını bilmiyoruz. john wick'in kız arkadaşıyla olan ilişkisini ve bağlarının ne kadar güçlü olduğunu bilmiyoruz. ailesi var mı varsa ne olduğunu bilmiyoruz. continental'ın başındaki adamın geçmişine ve o noktaya nasıl geldiğine dair hiçbir şey bilmiyoruz. peter stormare'ın nasıl bir psikopat olduğu ya da olmadığına dair hiçbir şey bilmiyoruz. gibi gibi çoğaltılabilir. bence tüm bu soru işaretleri çok iyi bir yazar kadrosuyla şekillendirilmeli. nakış gibi işlenirse muazzam bir john wick portresi ve dünyasıyla karşı karşıya kalabiliriz.

    tüm bu etmenler göz önüne alındığında bence ilerleyen yıllarda hikaye çift yönlü devam edecek. bir yandan john wick'in geçmişini öğrenirken öte yandan geleceğini göreceğimizi düşünüyorum. ya da öyle olmasını diliyorum diyelim.

    • sonuç itibariyle güzel vakit geçirmek için izlenebilecek filmler arasında kendisine üst sıralarda yer bulan bir film oldu benim için. ethan hunt, james bond ve türevlerinin hallaç pamuğuna dönmüş hikayelerinden bıkmış biri olarak; john wick'in, klasmanında yeni bir kapı açtığını düşünüyor ve o kapının hiç kapanmamasını diliyorum.
  • filmi dün izledim.

    film yorumcusu değilim, lakin sinir olduğum bir husus vardı filmde. bütün keyfimi kaçırdı bu olay.

    --- spoiler ---

    ulan cümle alem adamın adını duyunca resmen içeri doğru sıçıyor. adamı o kadar tanıyorlar ki düşün bak, roma'da gördükleri an "-papa için mi buradasın?" diye soruyorlar. adamdan beklentileri çok büyük. ağa babaları altına sıçıyor, ama o john wick'in arabası, ama o john wick'in köpeği diye üç buçuk atıyorlar. ama gel gör ki bi ihale mesajı atılıyor, bütün roma'lıların telefonu çalıyor. cümle alem john wick'in peşine düşüyor.

    bir allahın kulu da, -aga başlarım parasına ne bulaşacam john wick'e. demiyor.

    --- spoiler ---
  • insanların neden ısrarla hem de hollywood eseri bir kurmaca filmde "gerçeğe yakınlık" aradığını anlayamadığım yapımdır. lütfen bu veryansın entryi bu filmi arkalamak olarak algılamayınız ammaa;

    bak arkadaşım, ecnebi dilinde "entertainment" senin dilinde ise "eğlencelik çit çit" olarak adlandırılan bir "kurmaca" film izlediğinin farkındasın değil mi? mythbusters adlı discovery channel yapımında bu gibi kurmaca filmlerde yer alan aksiyon sahnelerinin nerdeyse yüzde 90'ına varan atraksiyonların aslında gerçek hayatta olamayacağı kanıtlandığı halde, halen çıkmış "araba adama çarpıyo, adam ayağa kalkıyo! böyle iş mi olur yae" gibisinden yorumlar diziyorsan, sana tavsiyem git gerçekçi drama unsurlarıyla örülü festival filmlerini izle. yahu adı üstünde be kardeşim, bu bir hollywood pop corn tandanslı aksiyon filmi. sana filmin başında "izleyeceğiniz sahneler, tamamen gerçek bir olaydan bire bir aktarılmıştır" gibi bir iddiada bulunuluyor mu? hayır. öyleyse ilk filmde de köpeğinin öldürülüp arabasının çalınması üzerine bi kamyon mermi yakıp onlarca adamı headshotla yere seren "babayaga" lakaplı john wick'in tamamen hayal ürünü olduğunu bile bile bunca tatava niye? fast and furious gibi araba odaklı bir aksiyon filmini izlerken fizik kanunlarını hiçe sayan sahneleri einstein kurmları üzerinden değerlendirip gerçekçilik peşinde koşarak elde etmeye çalıştığın nedir kardeşim? sırf türü bilim-kurgu olarak belirlendiği için onca zuzaylı istilası konulu yapımı salyalar akıtarak izleyip fizik-kimya sorgulamıyorsun madem, bilim-kurgu olmayan aksiyon odaklı filmlerin ille de "dünya fizik kurallarına uyumlu olması gerekliliği" konusundaki bu hassasiyet nereden geliyor?
    farz-ı misal; hareket halindeki bir jipe 50 metre uzaktan bir bazuka mermisi atılıyor, o 2 tonluk jip mermiyi yediği anda havada takla atarak alevler içinde yere yığılıyor. halbuki gerçek hayatta o mermi jipin burun bölümünden içeri girip küçücük bir alev çıkararak motora saplanır ve araç olduğu yerde kalıverir. şimdi sen bir yönetmen olarak bu sahneyi abartmazsan, izleyiciye eğlenceyi nasıl vereceksin?
    filmin konusunu beğenmeyebilirsin, oyunculuğu beğenmeyebilirsin, görüntü yönetmeninin işini beğenmeyebilirsin, hatta senaryoyu kökten beğenmeyebilirsin. ama filmin aksiyon sahnelerini gerçek hayattaki fizik kanunları üzerinden değerlendirmek, en az tom ve jerry çizgi filmlerindeki aksiyonu gerçek hayattaki fizik kanunları ile değerlendirmekle eşdeğer olacaktır. çünkü o izlediğin filmdeki karakterler de en az çizgi filmdeki kedi ve fare kadar hayal ürünüdür. dolayısıyla onların evrenindeki fizik kuralları ile senin gerçek dünyandaki kurallar aynı değildir, olması beklenemez de...bir michael bay çıkar otu boku havaya uçurup devasa alevlerle örülü bir evren sunar beyaz perdede, diğer taraftan quentin tarantino çıkıp aptal bir sarışının eline verdiği katanayla litrelerce kan fışkırtır sağa-sola.

    bu gibi örnekleri çoğaltmak gayet mümkündür ama, stephen hawking kafasıyla aksiyon filmi izleyen ultra gerçekçi seyirciye "abartı" opsiyonunun sinemaya katkısını anlatmaya çalışmak, ilkokul 3. sınıf öğrencisine integral denklemi çözdürmeye çalışmaktan daha zor olacaktır.

    allahaşkına, sinemanın büyüsünü bir kenara bırakıp sahnelerin gerçekçiliğini tartışmak neyin nesidir arkadaş?

    film için final tanım: aksiyon filmi sevenleri asla sıkmayacak nitelikte, matrix'deki neo ile morphius'u yeniden yan yana getiren filmdir.
  • eastern westerner (1920) : görsel
    john wick 2 (2017) : görsel
hesabın var mı? giriş yap