• "1977 doğumlu jonathan safran foer, edebiyat dünyasına yayımlandığı sene bir fenomen haline gelen everything is iluminated (her şey aydınlandı) ile adım attı. priceton üniversitesi'nde felsefe eğitimi alan ve üniversitede danışmanı olan efsane yazar joyce carol oates'un yüreklendirmesiyle yazmaya başlayan foer, her şey aydınlandı'nın yayımlandığı sene henüz 25 yaşındaydı. bu romanla pek çok ödül kazanan ve yılın en çarpıcı çıkışlarından birini yapan foer, granta ve new yorker gibi edebiyat otoritelerinden tam not almakla beraber popüler yayın organlarından rolling stones ve esquire tarafından da yılın adamı seçildi. her şey aydınlandı, liev schreiber yönetmenliğinde ve gogol bordello müzikleri eşliğinde başarılı prodüksiyonla sinemaya uyarlandı. ülkemizde 2010 yılında yayımlanan her şey aydınlandı, pek çok yayın organının senenin en iyi romanları seçkilerinde yer almıştır.
    ikinci roman aşırı gürültülü ve inanılmaz yakın, 11 eylül sonrasında new york'ta geçen bir macerayı temel alır ve anlatımda çığır açan görsel yazı teknikleriyle yazılmıştır. aşırı gürültülü ve inanılmaz yakın'ın ardından foer, çağdaş edebiyatın en önemli yazarlarıyla beraber anılmaya başlanmıştır. paul auster'in ay sarayı'ndan, gunter grass'ın teneke trampet'inden ve italo calvino'nun oyunbazlığından izler taşıyan aşırı gürültülü ve inanılmaz yakın, anlatıcıyı destekleyen dizgi oyunları ve görselleriyle okuma tecrübesinin yarattığı duygusal tepkiyi perçinleyen, özgün bir yaklaşımla kurgulanmıştır.
    foer'in son kitabı eating animals, 2011 yılında yayınlanmıştır." *

    foer'in yaşına başına göre oldukça iyi yazdığı, enteresan bir duyarlılığı olduğu göz ardı edilemeyecek bir durum olmakla birlikte, bir italo calvino yaratıcılığına ya da bir paul auster zanaatkarlığına ulaşmak için uzun bir yolu olduğunu düşünüyorum. yazacaklarının, yıllanırsa damağınızı gıcıklayacağı kanaatindeyim aynı zamanda.

    aşırı gürültülü ve inanılmaz yakın (extremely loud and incredibly close) 'da şöyle bir cümle kurmuştur kendisi, çok beğendim: "....yaşamak zorunda olmamız fenaydı ama asıl trajedi tek hayat yaşamak zorunda olmamızdı çünkü iki hayat yaşayabilseydim birini onunla geçirirdim."
    can yakıcı ama tanıdık.
  • yazdığı kitapları ve yaşını duşununce, kendinizi bir okur olarak bile gayet kotu hissetmenizi sağlayabilecek bir genç yazar.
  • aşırı gürültülü ve inanılmaz yakın(extremely loud and incredibly close) önümüzdeki haftadan itibaren algan sezgintüredi çevirisiyle tüm kitapçılarda.

    tanıtım metni:

    “göz kamaştırıcı fikirlerle dolu, zeka fışkıran bir roman.” – the new york times

    11 eylül’de babasını kaybeden oskar, birkaç sene sonra mavi bir vazonun içinde bir anahtar bulur… anahtar babasına aittir ait olmasına da, new york şehrindeki 162 milyon kilitten hangisini açmaktadır?

    amerikalı yazar jonathan safran foer, günther grass’ın teneke trampet’inden, paul auster’ın ay sarayı’ndan ve italo calvino’nun yazınındaki muzip dinamizmden izler taşıyan aşırı gürültülü ve inanılmaz yakın’da insanlık deneyimini şaşırtıcı tesadüfler, derin acılar, büyük yalnızlıklar, iç içe geçmiş hayatlar ve sınırsız bir yaşama sevinci merceğiyle konu ediyor. amerika’da büyük ilgi gören ve ses getiren roman, akıcı dili, zengin anlatımı ve çığır açan tekniğiyle içinde yaşadığımız zamanların bir klasiği.

    o gece babam beni yatırır ve kitap hakkında konuşurken bu meseleye bir çözüm düşünüp düşünemediğini sormuştum. “hangi mesele?” “fazlasıyla önemsiz olmamız meselesi.” “pekala, bir uçak seni alıp sahra çölü’nün ortasına bıraksa ve sen orada, bir cımbızla bir kum tanesini yerinden bir milimetre oynatsan ne olur?” demişti. “muhtemelen susuzluktan ölürdüm,” demiştim. “hayır, tam o anda, tek kum tanesini oynattığında demek istedim. ne anlama gelirdi bu?” demişti. “bilmem. ne?” demiştim. “düşün bakalım,” demişti. düşünmüştüm. “herhalde bir kum tanesini oynattığım anlamına gelirdi.” “ki o da sahra’yı değiştirdiğin anlamına gelirdi.” “yani?” “yani mi? yani, sahra uçsuz bucaksız bir çöldür. ve milyonlarca yıldır var. ve sen onu değiştirdin!” “doğru!” demiştim yerimde doğrularak. “sahra’yı değiştirdim!” “anlamı?” demişti. “ne? söyle.” “eh, mona lisa’yı yapmaktan veya kanseri tedavi etmekten bahsetmiyorum. sadece bir kum tanesini bir milimetre oynatmaktan bahsediyorum.” “e?” “bunu yapmasaydın insanlık tarihi şöyle gidecekti…” “hı-hı?” “ama yaptın. yani?” yatakta ayağa kalkmış, yıldızları göstermiş ve bağırmıştım: “insanlık tarihinin gidişatını değiştirdim!” “doğru.” “evreni değiştirdim!” “değiştirdin.” “ben, tanrı’yım!” “sen ateistsin.” “ben, yokum!” yatağa, kollarına atlamıştım ve kahkahalarla gülmüştük.

    aşırı gürültülü ve inanılmaz yakın, kayıplara, arayışlara, insan ilişkilerine, yalnızlığa, kalabalıklara, acıya ve coşkuya, içinde yaşadığımız şehirlerin labirentlerine, asla adresine ulaşamayan mektuplara, gece yarısı anlatılan masallara, rüyalara ve gerçeklere, söylenen ve asla söylenememiş sözlere dair çarpıcı, eğlenceli, sürprizli ve birazcık da sihirli bir roman.

    “foer okurun elini insanlığın ve insan ilişkilerinin üstün güzelliğinin tam kalbine yerleştiriyor. okuyun, hayatın nabzını hissedeceksiniz.” – philadelphia inquirer
  • sözlükte yazar olanı anonimliğine güvenen bi sapıktır.
  • bunları henüz 30 olmamışken biliyordu. canım jonathan safran foer... keşke komşu olsaydık kendisiyle.

    "kızaran, gülen, dine inanan, savaş açan ve dudaklarıyla öpüşen tek hayvan insandır. yani, bir bakıma, ne kadar çok dudaktan öpüşürsen o kadar çok insansın demektir. ya daha çok savaş açarsan?"
    "hayatına bir sürü insan girer ve çıkar! binlercesi! girebilsinler diye kapıyı açık tutman gereklidir! ama bu aynı zamanda gitmelerine izin vermek de demektir!"
    "hayatımı daha az duygulanmayı öğrenmeye harcadım. her gün daha az duygulandım. büyümek midir bu? yoksa daha beter bir şey mi?"
  • murat menteş seven jsf'yi de sever.
    alper canıgüz meftunları jsf'ye de hastalanır.
    ersen ve dadaşlar bağımlılarınaysa hiçbir şey demiyorum.
    onlar mesajı aldı, çoktaaan işi gücü bırakıp koşa coşa kitapçıya gider gibi yapıp vazcayıp idefix'ten bir jsf kitabı ısmarladı.

    canatan safkan,
    aman tertipsin, has adamsın lan.
  • son kitabı eating animals da tüm diğer kitapları gibi siren yayınları'ndan "hayvan yemek" adıyla yayınlandı. hastası olduğum bir yazar olduğu için mutlaka alacağım ama sonrasında gerçekten vejetaryen olmaktan korkuyorum.

    edit akbayram: gaza gelmişim, henüz yayınlanmamış, ço'yakındaymış. kitabın kapağı falan bile hazırmış.
  • everything is illuminated adlı romanı önümüzdeki günlerde türkçede yayımlanacak olan:

    http://sireninsesi.blogspot.com/…-sey-aydnland.html
  • ünlü yazarların boş sayfalarını toplamak suretiyle koleksiyon yapıyor.
    http://sireninsesi.blogspot.com/…-bos-sayfalar.html
hesabın var mı? giriş yap