• metro'daki deneyde, kemanla 45 dakika boyunca altı bach eseri çalmıştır ve bunun sonunda sadece 32.17 dolar toplayabilmiştir. bunun da 20 dolarını bir kişi vermiştir.

    not: eserleri 3.5 milyon dolarlık bir stradivarius ile çalmıştır.
  • insanlarin ilgisini cekip cekemeyecegini olcmek icin washington dc metrosunun bir duraginda sabah yogunlugunda altinda kot pantolon, ustunde ceket, sapka resital vermis sahsiyet. sonucta ancak birkac kisi duraklamis ve dinlemeye dalmistir kendisini. olayin yazisi ve videosu http://www.washingtonpost.com/…ar2007040401721.html adresinden gorulebilir.
  • washington dc metrosundaki, sosyal deney amaçlı verdiği konserinden iki gün önce boston'da verdiği konser biletleri ortalama 100 dolara satılmış. deneyde sorgulanan şeyler; sıradan bir yerde, uygunsuz bir saatte güzelliği algılayabiliyor muyuz? durup ondan keyif alıyor muyuz? beklenmedik bir ortamda, bir yeteneği tanıyabiliyor muyuz?
  • zorlu center psm'de 16 aralık 2014'de saat 21:00'de sahne alacak sanatci.

    yukarida kunyesini verdigim konseri bir mail ilani ile ogrendim. ilanda, bu baslik altindaki 20 girinin yarisindan fazlasinda bahsedilen metro hikayesine yer verilmis. hatta sanatci "... normalde klasik müzik dinlemeyen kişilerce de "metrodaki kemancı" olarak tanınan ... " ifadesi ile unvanlandirilmis.

    http://i.imgur.com/dvcewqm.png
    http://i.imgur.com/pz2h9jy.png

    unlu sahsiyetlerin konserlerinin duyurularinda adet oldugu uzere bu ilanda da kendisinin ne calacagi belirtilmemis. amacin muzik degil caka satmak \ piyasa yapmak \ "dun joshua'nin konserindeydik, adam nasil dokturdu azizim" muhabbeti yapmak oldugunun kaniti. organizatorler de hitap ettikleri kesimin niteligini bildiklerinden program aciklamaya hic gerek gormuyorlar, zira ne calarsa calsin o bileti alacak olan kisi o bileti alacak yahut o davetiye kime gonderilecekse yine gonderilecek.

    ---------------------------------------------------

    ote yandan sanatcinin kendi sitesinde programin bir kismi aciklanmis :

    http://www.joshuabell.com/event/2014/12/16

    date: tuesday, december 16, 2014
    location: ıstanbul, turkey
    venue: tba (mekanin daha aciklanacak olmasi ilginc)

    repertoire:

    schubert: violin sonata "grand duo" in a major, op. 162, d574
    grieg: sonata no. 1 in fa major, op. 8

    -------

    prokofiev: sonata no. 1 in f minor, op. 80
    additional works to be announced

    pianist: alessio bax

    bu husustaki bilgilendirmesi icin turing'e tesekkurlerimi sunuyorum. an itibariyle biletix'in sitesinde program yoktur.
    ---------------------------------------------------

    ara not : dikkat edilmesi gereken husus su : "dun bell'in konserindeydik" degil, yahut "joshua bell'in konserindeydik" de degil, "dun joshua'nin konserindeydik". sadece on ad ile \ isimle hitap edilmeli ki sanatci ile ne kadar enseye saplak, la teline parmak oldugunuzu belli edebilesiniz. hincal uluc * basta olmak uzere kimi muzik \ konser elestirisi sozde yazarlarinin sanatcilara (yerli yabanci) bu sekilde hitap ettigini gorebilirsiniz. orn. : anna netrebko'ya anna demek gibi...

    ara not sonrasi devamla :

    bu itibarla suradaki tespit aslinda oldukca tartismali : (bkz: #18429109)

    "100 dolar verip konserine gidenlerin çoğu gösteriş budalası değil"

    ben diyorum ki cogu degilse bile onemli bir kismi gosteris pesinde, konserin verildigi sehirden sehire farklilik gostermek uzere bu sayi farklilik gosterebilir ama azimsanacak bir miktara dusmez, tecrubeyle sabittir.

    konuya donuyorum. bunlari yazmamdaki esas amac konser ilanindaki bir komiklige dikkat cekmek. ilanda malum metro hikayesine yer veriliyor. ozetle deniyor ki : bu adam metroda caldi ve taniyan cikmadi. caldigi seyler de (ki anladigim kadariyla unlu bir yapiti, bach'in solo keman icin 2. partitasini calmis zira 43 dakika caldigi soyleniyor ve bu yapit yarim saat suruyor, 6 parca caldi deniyor, bu yapitin 5 bolumu var, sayilar az cok tutuyor. en kotu ihtimalle yapitin meshur 5. bolumunu caldigi kesin gibi zira olayin videosunde arka planda onu duyuyoruz) ilgi cekmedi. ama konser vermeye geldi mi bilet fiyatlari 100lerce dolarla olculuyor.

    komik olan su: konser ilaninin ve bu hikayenin yazili oldugu sayfada bilet satisinin da yapilmasi ve bilet fiyatlarinin 56 ila 360 lira arasinda olmasi. simdi ilani goren ve ilgili hikayeyi okuyan adam sormaz mi "e madem bu adami normalde taniyan yok, caldigi seyi de dinleyen yok, ben bu parayi nicin vereyim ki?"

    ki ilan da bu noktanin altida istenmeden de olsa cizilmis durumda zira "konser salonunda o kadar para doktugunuz adam bedava calsa dinleyen olmuyor" deniyor bi acidan. "muhtemelen calacagi seyler sizin de ilginizi cekmeyecek ama iste adi var diye gidecek, o kadar parayi bayilacaksiniz" da bir cikarim.

    bu acidan konserin ilani kendi icinde ironi ihtiva ediyor. organizatorler bu noktayi atlamis sanki.

    o kadar lafi edilmisken o deneye iliskin de bir iki soz edeyim. deneyin yapildigi saat 7.12. 43 dakika surmus. yani 8 gibi bitmis. bu saatte kimsenin kolay kolay durup bir sokak muzisyenini dinlemesini bekleyemeyiz zira herkes ise yetisiyor ve gecikmeleri halinde yaptirima tabi olacaklar. bu nedenle bence deney daha basindan sakat.

    deney sonunda yapilan cikarimlar da hatali. "etrafimiz guzelliklerle cevrili ama durup da bakmiyoruz". sabahin korunde ise yetisme derdindeyen bir bach solo keman yapitinin kime ne kadar guzel gozukmesini bekliyoruz? zevkler renkler fenomeninin yanisira bir zamansizlik ve mekan sorunu yok mu? guzelligi idrak edebilmek icin uygun sartlar olusmasi gerekmiyor mu biraz da?

    benzer bir noktanin altini cizen guzel bir entry: (bkz: #74119068)

    "cocuklar ilgilendi halbuki :/" cocuk oldugundan ... orada kemanda bach degil darbukada kahtali mice calsan cocuk yine ilgilenir.

    bence soyle bir cikarim yapilabilir : o kadar unlu bir klasik muzik yapitinin o kadar profesyonel bir calinisi hic ilgi cekmiyor. demek ki insanlarin klasik muzikle pek ilgisi yok. aksi olsaydi, daha cok insanin durmasini beklerdim zira bir sokak calgicisinin bu kadar unlu bir yapiti metroda bahsis karsiligi calmasi (ve calanin bell oldugu goz onune alinacak olursa muhtemelen gayet temiz calmasi) oldukca siradisi bir olaydir.

    buna benzer bir olay basima gelmisti.

    parma'da bir kilisenin onunde soluklanmak uzere oturmustum. kilisenin onunde uzanan sokakta bir akordeoncu calmaktaydi. bir ara kulak kabarttigimda adamin bach re minör toccata ve füg'u calmakta oldugunu gordum. toccata'daydi ve aletinin elverdigi olcude aslina yakin bir bicimde caliyordu (duyabildigim kadariyla) adamin calisina ve calmaya yeltendigi seye sasirmakla birlikte sadece bu kismini calip birakir derken adam toccatanin ardindan fugu de calmaya basladi. daha da sasilasi olan adam hicbiryerini atlamiyordu, tumunu caliyordu. kadansvari \serbest yazilmis olculerde, dinledigim org kayitlarinda duydugum turden bir calis yapiyordu. saskinliktan ayaga kalkip adama dogru yaklasmaya basladim. yapiti virtuoz bir orgcu edasiyla bitirdiginde cebimdeki tum bozugu onundeki kutuya dokup alkislayarak oradan uzaklastim.

    belki cok unlu bir akordeoncuydu ve ben benzer bir deneyin parcasi olmustum. ama beni orada tutan sey adamin unu degil caldigi yapitti. bell'in basrolunu oynadigi deneyde oradan geciyor olsaydim yine ayni seyi yapardim, durur ve dinlerdim (yetistigim bir yer yoksa) meshur sakon bolumune denk gelsem kesinlikle hic degilse 1 dakikami ayirir ve cok muhtemelen yine cebimdeki tum bozugu onune dokerdim.

    benim bu hikayede merakimi cezbeden sey su : bell konserine giden "(klasik) muzik sever"lerden kac tanesi oradan gecti? bunlardan kaci o yapiti taniyabildi? "tanimak zorunda mi?" degil, ama o zaman ne kadar klasik muzik sever oldugunu tartisirim zira caldigi sey klasik muzigin sadece en buyuk yapitlarindan birisi degil ayni zamanda en unlu yapitlarindan. eger tanimiyorlarsa bell konserine neden gidiyorlar? bell onlari o konsere gitmeye ceken ne caliyor da gidiyorlar?
  • --- spoiler ---

    adamın biri washington metro istasyonunda yere
    çömelir ve kemanını çalmaya başlar; soğuk bir
    ocak ayı sabahıdır. 45 dakika boyunca 6 bach
    çalar. çoğu insanın işe gitmek için hareketlendiği
    bu yoğun saat süresince 1100 kişinin istasyonun
    içinden geçtiği hesaplanır.
    üç dakika geçer orta yaşlı bir adam müzisyenin
    çaldığını fark eder. yavaşlar, bir kaç saniyeliğine
    durur ve sonrasında aceleyle ilerler
    yapacaklarından geri kalmasın diye.
    bir dakika sonra kemancı ilk bir dolarlık
    bahşişini alır; bir kadın parayı kemancının
    önüne geçerken atmış ve hiç durmadan yoluna
    devam etmiştir.
    bir kaç dakika sonra birisi dinlemek için duvara
    yaslanır saatine bakar ve tekrar yürümeye başlar.
    besbelli adam işine geç kalmıştır.
    en çok dikkat eden ise uç yaşında bir çocuktur.
    annesi alelacele çekiştirirken kendisini durup
    kemancıya bakar. sonunda annesi kuvvetlice
    çekiştirir çocuğu ve çocuk sürekli arkasına
    bakarak yürümeye başlar. bu olay diğer bir çok
    çocuk tarafından tekrarlanır, fakat istisnasız tüm
    ebeveynler çocuklarını yürümeye devam etmeye
    zorlar.
    kemancının 45 dakikalık gösterisi boyunca
    sadece 6 kişi durup bir süre bekler. 20 kişi
    kendisine para verir, sonra yine normal bir
    şekilde yürümeye devam ederler. 32 dolar toplar
    kemancı. gösterisi bitip etrafa sessizlik hakim
    olduğunda hiç kimse fark etmez bile. kimse
    alkışlamaz yada tanımaz.
    kimse az önce dünyadaki yazılan eserler
    arasındaki en eşsiz parçayı 3.5 milyon dolar
    değerindeki kemanıyla çalan bu kişinin dünyanın
    en yetenekli müzisyenlerinden joshua bell
    olduğunun farkına varmaz.
    bu olaydan iki gün önce biletlerinin ortalama
    100 dolar olduğu konserin biletleri yok satmıştır.
    bu gerçek bir hikayedir. joshua bell'in bu metro
    istasyonunda kimliği belirsiz bir şekilde verdiği
    konser washington post tarafından algılama,
    zevk ve insanların önceliklerini kapsayan sosyal
    araştırmanın bir parçası olarak tertip edilmiştir.
    özet olarak : ortak bir çevrede, uygunsuz bir
    zamanda güzelliği algılayabiliyor muyuz? durup
    da bunu takdir ediyor muyuz? bir yeteneği
    beklenmedik bir içerikte tanımlayabiliyor
    muyuz?
    bu araştırmadan edinilecek muhtemel
    sonuçlardan biri şudur:
    ''eğer dünyanın en ünlü müzisyenlerinden birinin
    dünyada yazılan en iyi eserlerden birini çalarken
    onu durup dinleyecek bir dakikamız bile yoksa,
    acaba daha neler kaçırıyoruz hayatta?''
    --- spoiler ---
  • ahahahhaha çok sevdim ben bu çocuğu yaaaa.

    konser bitiminde "ankara'daki seyirci berbattı, bugün gerçekten çok zevk aldım, izmir insanı muhteşem ve sanata bakışları takdir edilesi, teşekkür ederim." demesi yeter zaten.

    neyse gittik, gördük, dinledik, alkışladık fakat en önemlisi beğendik.

    türkçe adı "kırmızı keman" olan filmi en az 85 kere izlemiş biri olarak, o çalarken aklımdan bazı sahneleri geçirdim çünkü bu filmin müziklerini yaptığını biliyordum.

    konserinden birkaç not;

    - adam şarkının ortasında, alkışlanmaması gereken bir noktada, ustaca bir fishingle salonun nabzını yokladı ve ne yazık ki fosil izleyiciler yemi yutup alkışladı.

    - eşine parça armağan etti. çok duygulu çocuk vesselam.

    - iki kere alkışlara dayanamayıp geri döndü ve free style takıldı.

    - kokoreç sevmedi, söğüş ve beyine taptı.

    - stradivarius kemanının nasıl götürüldüğünü bizzat gördüm ki görevimiz tehlike seti gibiydi ortalık.

    neyse eline beline kuvvet joshua. yine bekleriz. hanıma sarma yaptırıcam bir dahaki gelişinde.
  • düşlerimizin fon müziğine kemanıyla eşlik eden virtüöz.
  • 1 mayıs 2010'da istanbul'da konser verecek olan ve daha önceleri de istanbul'da konserler veren, ancak çoğumuzun adını the washington post'un yaptığı sosyal deney ile duyduğu keman virtüözü.

    elin adamı güzel bir deney yapmış, bize de ancak bok atmak, "orhan gencebay çıksaydı daha dikkat çekerdi" gibi zırva yorumlar yapmak düşer.

    bu deneyde mevzu joshua bell'i herkesin tanıyıp tanımaması değil (bilakis populer olmaması deneyin amacına hizmet ediyor).
    adamın çaldığı müziği herkesin bilip bilmemesi de değil.
    deney washington dc'de yapılıyor, oklohoma da, arizona'da, bayburt'ta değil.
    anlıyacağın o saatte işe gidenlerin çoğu bırak yoksulu, ortalama değil.
    100 dolar verip konserine gidenlerin çoğu gösteriş budalası değil.

    ne yapacaklardı adamlar, metroyu kullananlara ne tür müzik dinlediklerini sorup, sordukları kişileri takip edip, ertesi gün de o müziğe karşı olan tepkilerini mi ölçeceklerdi.

    1000 kişiden bahsediyoruz babam, bunlardan 50 tanesi bile mi yapılan müziği farkedecek bir kulağa ya da klasik müzik bilgisine sahip değil.
    sadece birkaç kişi duruyor, çoğu en fazla iki dakika. en uzun duran da joshua bell'i fiziksel olarak tanıdığı için duruyor, tanımasa belki o kadar uzun durmayacak.
    bir tanesi bir dakika dinleyip, bravo diyerek geçiyor. müziğin farkında ancak daha fazla duracak zamanı yok. çoğu farkedemeyecek kadar gündelik hayatlarının içine sıkışmış durumda.

    aynı deneyi central park'ta yapsalar, sonuç böyle mi olurdu.

    ayrıca adam bir konserinde kişi başı 100 dolar topluyor diye tabiki de iyi sanatçıdır denilemez. ancak genel anlamda klasik müzik dinleyicisini de iyi olmayan bir performansa sırf moda olsun diye 100 dolar bayılacak kadar budala görmek bana kalırsa budalalığın ta kendisi.
  • zorlu psm'deki konserinde sürekli yanlış yerde alkışlayan dinleyiciye iki kez eliyle dur işareti vermek zorunda kalmış olan sanatçı.
  • hikayesinin orjinali:

    washington post gazetesince yapılan sosyal bir deney için metro istasyonunda keman çalmayı kabul eden ve bu performansı ile normalde klasik müzik dinlemeyen kişilerce de "metrodaki kemancı" olarak tanınan joshua bell'in bu performansının gerçek öyküsü ise şöyledir:

    "soğuk bir ocak sabahı, bir adam washington dc’de bir metro istasyonunda, kemanla 45 dakika boyunca altı bach eseri çalar. bu süre içinde, çoğu işe yetişme telaşındaki yaklaşık bin kişi kemancının önünden geçip, gider.

    kemancı çalmaya başladıktan ancak üç dakika kadar sonra, ilk kez orta yaşlı bir adam kemancıyı fark edip, yavaşlar ve birkaç saniye sonra da gitmek zorunda olduğu yere yetişmek üzere yine hızla yoluna devam eder. kemancı ilk bir dolar bahşişini bundan bir dakika kadar sonra alır.

    bir kadın yürümesine ara vermeksizin parayı kemancının önüne koyduğu kaba atarak, hızla geçer, gider. birkaç dakika sonra, bir başka adam duraklayıp, eğilerek dinlemeye başlar ancak saatine göz attığında işe geç kalmamak için acele ettiğini belirten ifadelerle hızla yoluna devam eder.

    en fazla dikkatle duran ise üç yaşlarında bir oğlan çocuğu olur. annesinin çekiştirmelerine rağmen, çocuk önünde durur ve dikkatle kemancıya bakar. en sonunda annesi daha hızlı, çekiştirerek çocuğu yürümeye zorlar. oğlan arkasına dönüp dönüp kemancıya bakarak, çaresizce annesinin peşinden gider.
    buna benzer şekilde birkaç çocuk daha olur ve hepsi de anne, babaları tarafından yürümeye devam için zorlanarak, uzaklaştırılırlar.

    çaldığı 45 dakika boyunca kemancının önünde sadece 6 kişi, çok kısa bir süre durur. 20 kişi duraklamadan, yürümeye devam ederek, para verir. kemancı çaldığı süre içinde 32 dolar toplar. çalmayı bitirdiğinde ise sessizlik hakim olur ve kimse onun durduğunu fark etmez, alkışlamaz. hiç kimse onun dünyanın en iyi kemancısı joshua bell olduğunu ve elindeki 3,5 milyon dolarlık kemanla, yazılmış en karmaşık eserleri çaldığını anlamaz.

    oysa joshua bell’in metrodaki bu mini konserinden iki gün önce boston’da verdiği ve biletleri aylar önce tükenmiş konserinin biletleri yüzlerce dolara satılmıştır."
hesabın var mı? giriş yap