• genellikle kent dışı bir yerde, dinlenmek için çadır, baraka gibi eğreti barınaklarla oluşturulmuş konaklama yeridir.
  • hoştur.
  • çocuklarla yapıldığında çocuklardan çok şey öğreneceğiniz aktivitedir. akşam ateşinde çocuklar uyuduktan sonra içilen kahvenin tadı anlatılmaz yaşanır. çocuklu kamp etkinlikleri için bir öneri.
  • bu işlere yeni başlayan birisi olarak kaş, olympos, fethiye civarında kamp yeri ve acemilik sürecinde tahmin edemeyeceğimiz konular dahilinde tecrübeli kampçılardan tavsiyeler ile yeşillendirme beklediğim etkinliktir.

    bu bölgeler haricinde de güzel yer tavsiyeleriniz varsa o da olur pek tabii.
  • uzun tatillerde, zırlayan çocuklu bencil ailelerin, telefon alarmını susturmayıp beş dakikada bir erteleyen düşüncesiz orospu çocuklarının olduğu yerlerdir.

    ülkede o kadar çok bencil, o kadar çok düşüncesiz insan var. ama sorsanız "türk insanı başka".
  • tamamen medeniyetten arınarak orman kanunlarına geri dönmektir. yapılan her kampta aslında biraz survivor riski vardır; tedbirinizi alırsınız, ama bu riski de göze alırsınız. kamp denilince önce akla koruma altındaki belirlenmiş bir alanda topluca kurulan çadır ve çalınan gitarlar gelir; fakat bu gerçekte sadece bir pikniktir. ailece yapılan kamplar da vardır. yine bunlar da arabayla bir yere kadar gidilen, sonunda göze hoş gelen bir çimenlikte yayılmaktan ibarettir... bunların hepsi güzel şeylerdir; fakat adrenalini yükselten doğa deneyiminin yerini de tutamaz. doğada telefonunuzun şebekesine ulaşamazsınız, en yakın medeniyet de size kilometrelerce uzaktadır; teknoloji de size yabancıdır navigasyon cihazınız yoktur bellek gücünüzden yararlanmayı denemezsiniz kaybolma riski taşırsınız. motor gücünden yararlanacağınız aracınız yoktur ve ayaklarınızı iyi kollamalısınız. herhangi bir yaralanmada ambulans çağırmak gibi bir seçeneğiniz yoktur ve karşınıza çıkabilecek ve orman kanunlarına göre hareket edecek bir hayvan karşısında kıçınızı tanrınız ve sizden başka kimse kurtaramaz. gece de çökünce çakalların ya da uzaktaki kurtların uluması ile zindan karanlık bir ormanın ortasında yalnızlığın ne olduğunu anlayacaksınız; cesaretinizi, bundan daha iyi hiçbir şey test edemeyecek. neredeyse 1 metre boyunda vahşi görüntüsüyle medeniyette iken ürkütücü görünen o bıçağınızın şimdi ne kadar küçük, güçsüz ve bir kürdan gibi durduğunu görecek; -evde böyle durmuyordu ?- diyeceksiniz. anlam veremediğiniz ne olduğunu çözmekte güçlük çektiğiniz seslere karşı sürekli tetikte olacaksınız, kendinize cesaret vermek için bir tabancanız varsa havaya boş bir atış yapacak ve göremediğiniz düşmana karşı bir ateş yakıp gövde gösterisi yapacaksınız.

    sabah olup kuşların öttüğünü - güneşin çadırınıza vurup sizi ısıttığını görünce aslında korkulacak bir şey yokmuş diyeceksiniz ve gecenin uykusuzluğunu öğleye kadar uyumakla telefi edeceksiniz. biraz acıkacaksınız; mataranızdaki suyun bitmesi biraz neşenizi kaçıracak. yanınızda bir dostunuz varsa -sende ne kadar kaldı- diyerek; onun dolu olan matarası ile hayatın bir anda nasıl güzelleşip sevince nasıl dönüşebileceğini anlayacaksınız. kaç günlük yemeğinizin kaldığını ve kötü durumda ne yapmanız gerektiğini konuşacak; bu konuşmaları arada bir, -dün gece neler oldu öyle- diyerek böleceksiniz. adrenalinin zevkini almaya başladıkça ileri ileri gideceksiniz; yanınızda bir plan ve o haritasını da getirdiyseniz saatlerce yürünmesi gereken noktayı bir kahramanın heyecanıyla göze alacaksınız. bu belki ikinci - üçüncü gününüz ve duş almamış biraz ter kokmaya başlamışsınızdır; ama pek sakıncası da yok, çünkü doğanın o atmosferi bu kokuyu sizin için gizleyecek. hedefinize varmak için bazen sanki tih çölüne çıkmış gibi güneşin tepenize vurup ayaklarınızın altında mıcır ve taşların olduğu o uzun yollarda yürüyeceksiniz. başınıza güneş vurmaması için şapka takmanız ve güneşin ışınlarından korunmak için gözlük takmanız artık aksesuar olmaktan çıkacak. fakat o da sizi bunaltacak, bazen şapkanızı kaçtığınız gölgelerde çıkaracaksınız; ama bu kez de ter kokan ve toz toprağın da etkisi ile fırça gibi sertleşen saçlarınızın etrafında bir sinek kolonisi gideceğiniz yere kadar size eşlik edecek. hava kararmadan bir yere varmak için acele de etmelisiniz ve bir yer bulmalısınız. kıçınızı güvenli bir yere park etmelisiniz; öyle önünüze gelen yere çadır atamazsınız.

    ama her şeye rağmen bir erkek için askerlikten daha eğlenceli anı ve maceralar biriktireceksiniz. öteki salon kampçıları gitar çalışlarını ve çimenlere yayılıp biralarını nasıl içtiğini anlatırken; siz veteran duracaksınız; onlar iki sözcükten öteye gidemezken sizin anlatacağınız anı ve maceralar bitmek bilmez. onları küçümsemeye başlar ve onlara çaylaklar gibi bakarsınız. çünkü yaptıkları pikniklerini anlatıyorlardır, fakat siz öyle misiniz; gerektiğinde ormanda bir vahşi gibi yaşarsınız. konserve kutunuza giren böceği bile sorun etmemiş; "aç kalınsa yenir aslında" diyerek bakmış, şimdilik bir kenara bırakmışsınızdır. alüminyum tavanıza sosislerinizi belki de böyle zebellah gibi atmış içine kaçan sinekte arada pişmiş; fakat afiyetle yemişsinizdir. çünkü elinizdeki yemek budur ve orada bakar mısınız diyeceğiniz bir garson yoktur, yakınlarınızda bir market de yoktur.

    kamp bir doğa deneyimi ve medeniyetten arınmaktır. bu modern yaşama alışmış insan için de risklidir. ama bunun tecrübesini edinen ve dikkatli adım adan kişiler için de iyi bir deneyim ve heyecandır. aynı zamanda da medeniyet nefreti taşıyan insanlar için de oldukça heyecanlıdır. yine de bunu önüne gelen herkesin yapması ya da direkt bodoslama dalması önerilmez. hafife alınacak bir tarafı da yoktur; ne olursa olsun yardım talep etme seçeneğinizin asla olmadığı bir zamana gideceksiniz. bu yüzden kamp sanıldığı gibi mekanda değil zamanda bir yer seçmektir. yapmış olduğunuz kamp hangi zamana ait olacağınızı belirler; belki günümüzde kalmayı tercih eder korunaklı bir yer seçersiniz veya daha geriye doğru gider orman kanunları altına girersiniz.

    bu fevkalade, süper entry'i bitirirken zamanda geriye doğru gideceğiniz bir kampta yanınızdaki arkadaşınızın size bu konuda yüzde yüz benzemesi gerektiğinin altını çizmeliyim... en küçük bir benzersizlik adrenalin dolu ve ama sonunda keyifli anılara dönüşecek olan kampın altını üstüne getirir. bu kişi deyim yerindeyse dostunuz olmalıdır; bazen stresli geçecek olan durumlar olacak ve tartışmaya başlayacaksınızdır, hesaplanmamış gerginliklerde birbirinizi suçlayacaksınızdır ve onun dostunuz olması bunu kısa tutacak ve bu gerginlikten sonra yerini ikinizin saçmalamasına güldüğünüz; bunu bile anlatılacak anıya dönüştürdüğünüz keyifli bir hatıraya çevirecektir. fakat yabancı veya salon arkadaşınızla bunu yapamazsınız; doğa cesaretinizi ve bir parça karakterinizi olduğu gibi arkadaşınızı da açığa çıkarır. medeniyetten uzaklaşılmış doğada kimse rol yapamaz.

    son olarak da; tek başına kamp yapma düşüncesinde olanlar için de tecrübelerden yararlanarak anlatmış olduğum iki entry'im var: #68391372 - #69620532 bu deneyimi ise bence tecrübe sahibi olan herkes yaşamalıdır... insanın kendisini sorgulama baskısını hissedeceği bundan daha iyi bir fırsat olamaz. doğanın ortasına atılmış ve dünyada da sizden başka kimse yokmuş hissine kapılır kendinizi duymaya başlarsınız. bu deneyimi iki kez yaşadım ve tecrübe sahibi olup da, yanımda güvenlik tedbirleri için bulunan önlemlerime karşı bile korkularıma bir müddet engel olamadım. ama sonra, bu korkunun aslında insanın kendisini duymasıyla ortaya çıktığına kanaat getirdim. yine bu konuda tanıdığım deneyimli olanların da benimle aynı korkuları yaşadıklarını duydum. ama bunun için yattığınız yer medeniyetle ilişkisi kesilmiş olan bir yer olmalıdır ve geriye dönüş kesinlikle yoktur; bağırsanız duyulmaz, kaçsanız olmaz, yanınızda telefonunuz varsa da şebeke çekmez. ne olursa olsun o gece orada kalmak zorundasınız ve sizi oyalayacak hiçbir şey de yok. saat belki akşam 10 belki 11'dir zaman geçmek bilmez; zindan gibi karanlık her yer gök yüzünün karanlık mavisine bile ulaşamazsınız. baykuşlar öter çakallar ulur ve gözünüze karanlıkta ağaçlar bir cisim gibi görünür. ama yalnızsınızdır, yanınızda size benzeyen sizin gibi bir insan; bir arkadaş yoktur. bu anda yalnızlığın ne olduğunu ve kim olduğunuz baskısını hissetmemenize olanak yok. ama bu deneyimi -en azından belli ölçüde- kendini kontrol edebilme yeteneğine güvenmeyen ve doğa tecrübesi olmayan bir kimse de bunu denememelidir. aksi taktirde bu şoku atlatamazsınız.
  • sosyalizm ile liboşluğu harmanlayarak bir dünya görüşü ortaya koymaya yeltenen ''madıköy'' tiplerince revaçta olan, doğa fetişizmi ile sınıfsal ayrımda üst sıralara oynamak telaşıyla harmanlanmış, fakirliğin ve zevksizliğin dağcı çantasına sığmış halidir. bu yönüyle bir nevi karsrail. evet.

    bir insanın kim kardashian'ın götü kadar yerde barınması nasıl bir zevk verebilir; hayret-i mucip. insanın akli melekelerinin yitik olması gerekiyor. bilumum böcek, karınca türevi hayvandan tutun; fare, kertenkele gibi duyduğunda bile iç gıdıklayan mahlukat ile aynı ortamı paylaşmak kepazeliğine girmiyorum bile. net bir şekilde zevksizlik, sürü psikolojisine kapılma hali, şartlanmışlık ve bittabi fakirlik ihtiva ediyor.

    işin içine 5 yıldızlı oteller, araba vs gibi doğadan ve dahi sosyalist romantizminden uzak metalar girince kimilerince gezmek, görmek, keşfetmek eylemlerinin anlamı kalmıyor olsa da; esasen para ve realist bir bakış hakikati yüze çarpıyor.
    parası olan adam, alabildiğince gezip tozuyor, keşfediyor; yorgun günün sonunda otelde yumuşak bir yatakta yorgunluğunu atıyor. ertesi gün gezeceği yere arabasıyla gidiyor; hem zamandan tasarruf ediyor, hem yorgunluktan bitap düşmüyor, hem de daha çok gezip görmüş oluyor. elbette bunlar olmayınca işin anlamı, faydası ve de zevki kalmıyor kimilerince. yine parası olan adam sadece ülkesinin doğal güzelliklerini, tarihi yerlerini gezip görmekle kalmıyor; yeri geliyor dünya'yı da arşın arşın geziyor. bizim fakir, lümpen, romantik gençlik de ülkesinin s2k birkaç kamp alanında kamp attığıyla kalıyor. ama doğayı o yaşadı, o keşfetti arkadaşlar; lütfen... ehehe. safi şov eylemi vesselam. evet. unutmadan, bu lümpen gençler ileride ekonomik olarak iyi yerlere geldiğinde o eski hallerinden eser kalmıyor; kendilerinin gençlik düşünceleriyle bir nevi kapitalizm köpeği oluyorlar.
  • bir yıldır doğa şartlarıyla bu kadar başbaşa kalmamıştım.

    en çok da yıldızların ne kadar güzel olduğunu unutmuşum. sanırım bütün gece yıldızları izleyeceğim. aklımda ise tek bir düşünce olucak.
  • çadır, mat ve tulum gibi ekipmanlarla doğada yapılan etkinliktir. tek kişilik olduğu gibi bir kaç kişi birlikte de yapılabilir. kamp için mugla akyaka, antalya olimpos, aydın bafa ve niğde aladağlar da özel alanlar bulunmaktadır.
  • ay sonunda zrf’de yapacağım aktivite
hesabın var mı? giriş yap