• bisküviyi yuvalarına yakın bir yere ufalamak. ya da uzak bir noktadan kırıntı taşımakta olan bir çift karıncayı yükleriyle birlikte kağıttan uçağa bindirmek, yuvalarına yakın bir yere bırakmak. sonra ilk "manyak mısın" diyene karıncaları işaret edip "onun için farketti" demek, kısık gözlerle ufka bakmak.
  • insanlık için küçük karıncalar için büyük adımlar atmak.
  • zor bir iştir. örneğin bir yarık üzerinden geçirmek baya bir zordur. atatürk halk arasında gezerken akan bir kanal üzerinde bir çocuğun elinde bir sopa ile bu kanala köprü yapmaya çalıştığını görür. çocuğun yanına gider sohbet eder ve olayı öğrenir. kanalın bir yanında karıncalar kanalın öbür tarafına yiyecek taşıyor, ama karşıya geçecek yol bulamıyor. çocuk ise elindeki sopa ile karıncalara köprü yapmaya çalışıyordu. ama karıncalar köprüyü kullanmamaktaydı. atatürk çocuğa köprünün uçlarını toprağa gömmesini böylece karıncaların köprünün kısa olduğuna ikna edeceğini ve köprüyü kullanacağını söyledi. çocuk bu yöntemle karıncalara yardım etti.
    karıncalar bir yere giderken kendilerince en kısa mesafeyi seçerler ama bu size göre en kısa olmayabilir, size göre en kısa yol ise karıncaya göre olmayabilir. bu nedenle yardım etmek çok zordur.
  • anne dayağını garantilemektir.
    siz siz olun evdeki bulguru, pirinci, şekeri avuç avuç karıncalara taşıyan minnak yavrularınızı cezalandırmayın. daha sonra o duyguya çok ihtiyaçları olacak.
    bu cezalandırıcı tavrınız, mutfağınız için küçük bir kazanç olabilir ama insanlık için büyük kayıplara yol açabilir.

    ühüh çok duygusalım lan!
  • nanometrik besinini taşımasına, uzun tırnak ucu ittirgeci vasıtasıyla katkıda bulunmaktır ta ki besinin başka bir karınca olduğunu fark edene kadar.
    saygı duyarım.
  • küçükken sıkça gerçekleştirdiğim aktivite. zaten o küçücük bedene yüklenmiş koca yükü görünce dayanamaz el atarsın ve el atıncada küser karınca. bir keresinde küsüp ters yöne dönüp giden karıncanın defalarca önüne koydum yükünü yok arkadaş adam küsmüş geri dönüşü yok. en iyisi hiç bulaşmamak.
  • mesela ben eskiden ay cekirdegini citleyip oyle birakirdim yuvalarinin yanina kendileri citleyemezler diye. sonra ogrendim ki direk yemiyorlarmis topladiklarini, uzerinde mantar yetistiriyorlarmis. insan nezaketen bir tadina bakar hic olmazsa, artik citlemiyorum karincalara cekirdek filan.
  • çocukken ya onlar minicik dur ben götüreyim şu taşıdıklarını diye yardımsever elini uzatmaktır fırat tarzında. hepsinin paniklemesiyle sonuçlanır eylemdir ayrıca.
  • doğaya müdahale etmektir bana kalırsa. bir çizgi filmde -eğitici ama- izlemiştim sanırım. küçük çocuk, bir tırtılın kozasından çıkamadığını görüp ona yardım ediyordu. ya da yardım ettiğini sanıyordu. çünkü o tırtıl yeterince güçlenmeden çıkmıştı kozasından ve yaşamı pek de uzun sürmüyordu bu yüzden.

    o gün bugündür elleşmem doğaya. onlar bizsiz gayet iyi idare ediyor.
  • valla ben pek yapmıyorum. sonuçta ağustos böceğine yaptıklarını unutmuş değilim.
hesabın var mı? giriş yap