• kazayla kendinizin asla sahip olmak istemeyeceğiniz kızlardır bunlar. bunların bazıları, caddede bir bayram veya kutlama olduğu zaman,
    "ay ne kadar küseel, benim için yapmışlar" bile diyebilir. evet vardır böyle bir şey. ben yasadim ordan biliyorum*
    bu barbie tipli kız çocuklarını dayak manyağı yapmamak için kendinizi zor tutarsınız. bunlarla zorunlu biçimde aynı ortamda varolabilmenin en güzel yolu, majesteleriyle sadist çocuk oyunlarıoynamaktır.
    -berke abi ağzın niye kanıyor?
    -mervecim şu anda ölüyorum sanırım, ama yaşamam için de tek bir yol var; o da "bir prensesi yemek". hoaaaaaaaaaaaaaar!!!!!
    -hayır bırak beni ben prenses değilim, anneciiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiim!!!!
    böylece prensesimizin tedavisi tamamlanmış olur.
  • anneleri tarafından kontes olarak yetiştirilen,şımarık,cadoloz kızlardır. ilerde "ne okumak istiyorsun?" denildiğinde "kocamın canını" cevabını almak mümkündür.
  • ebeveynleri ve sevenleri tarafından kendisini öyle hissetmesi sağlanan kız çocuklarıdır ki, asıl acı olan
    kendilerini prenses zannetmeleri değil, etraflarına ve sevenlerine hizmetkar, uşak, soytarı vs. muamelesi yapmalarıdır.
  • ileride hande yener görünümüne bürünecek kızlardır. kol sokulabilen küpeler ve sinek gözüne benzeyen gözlükler ile takkıdı tukkudu diye yere sert sert basarken kafalarına msn titreşimi almış gibi olurlar. dünyanın merkez noktası zannederler kendilerini.
  • her ne kadar dayanılması çok zor olan insan yavrusu modeli olsalar da beterin beteri vardır, bunu da gözönünde bulundurmak lazımdır.
    (bkz: kendini prenses zanneden küçük oğlanlar)
  • güzel bir gelecek vaat edeyim derken felaket bileti kesen ebeveyn kurbanlarıdırlar.doyumsuz ruh hali,kişinin öz'ünden hızla kopmasına neden olacağından her kız çocuğuna 2 maksimum 3 barbie bebek yeterlidir.hatta barbie'yi persona belleyecek kadar kendinden geçebilecek jenerasyonlar için çim adam daha makbuldur.
  • fantazi dünyası geniş çocuklardır. muhtemelen pamuk prenses, uyuyan güzel, küçük prenses vs... gibi masalları okuya okuya kafayı yerler, kendilerinin neden asil kandan gelemediğine bir türlü akıl sır erdiremezler.

    bunların daha da patetik olanları kendi düş dünyalarında, aslında kendilerinin gerçek bir prenses olduklarını ve fakat soylu aileleri bunları hayatı öğrensin diye türkiye'ye orta halli bir ailenin yanına geçici olarak evlatlık verildiği sanrısını yaratır. ve 18 yaşına geldiklerinde bir anda kapıda beliriverecek olan, melon şapkalı alfred adlı bir uşağın geleceği günü iple çekerler.
    alfred onu, soylu ailesiyle tanıştırmaya götürecektir ve fakat küçük kızımız kendi türk ailesini çok sevdiği için alfred'i reddedecek ve onu ingiltere'ye eli boş gönderecektir. bu da daha onu bebekken eğitime yollayan gerçek ailesine kapak olacaktır.

    sonra tabii yaş 8-9'a gelince böyle bir şeyin asla olmayacağını anlar, eh madem prenses olamıyorum bari jedi şovalyesi olayım diyerek, hayal gücündeki kariyerlerini başka bir alana kaydırırlar.
  • kendini futbolcu sanan erkek cocuklarin oyun arkadasidirlar.
  • bir zamanlar kendini prenses zannetmiş ve gerçeklerle acı bir şekilde yüzleşmek zorunda kalmış annelerin seri üretimleridirler. pembe tütüler giyebilmek için bale yaparlar, piyano çalarlar, şarkı söylerler, saçlarını uzatır renkli tokalar takarlar, kendilerini çok farklı, özel ve güzel sanırlar. bir gün gelir okyanusta minicik bir damla olduklarını, yuvadaki tüm kızların kendilerini prenses sandıklarını, bale yapmak için inanılmaz acılara katlanmak gerektiğini, hayatlarının renginin her zaman pembe olamayacağını, fondaki o romantik şarkının birgün susuvereceğini farkederler. işte o an büyümeye başladıkları andır. yine de içlerinde narsist, hastalıklı, "en güzel benim, saçlarıma, elbiseme bakın, burdayım işte!" diye bağıran problemli bir kız kalır. ileride kendilerine benzeyecek, sorunlu, bencil çocuklar ve torunlar yetiştirmek için.
  • prenseslerin bir elim yağda bir elim balda,kimseye bakmam kurbagalardan başka,bakarım tüm dünyaya kibirli bakışlarla tarzı bir hayatı anlatan çizgi filmlerin ,3 yaşındaki yeğenim üzerinde etkilerinin ne kadar ciddi olduğunu gördükten sonra,ileriki yaşlarda bunun bir şekilde tekrar zuhur edeceğinden korktuğum davranış şekli.eskiden masal kitapları vardı kimse böyle tavırlara girmezdi.yoksa girerler miydi.bilmem.
hesabın var mı? giriş yap