• 13-6. yy arasinda yunanistan'da yasanan kitlik nedeniyle anadolu kiyilarina surekli gocler olmustur. bu gocler sirasinda kavmini goc ettirmeye karar veren kral byzas o zamanlar yuvarlak cevaplar verip bir sekilde ucundan kiyisindan da olsa gelecegi tahmin ettigine inanilan kahinlere nereye gitmesi gerektigini sorar. kahinler "korler ulkesinin karsisina" cevabini verir.

    tam olarak nereye gidecegini anlayamayan byzas yine de yola cikar. anadolu'ya ege kiyilarindan giris yaptiktan sonra yukari, istanbul'a dogru cikar. en son bugunku kadikoy kiyilarinda durur ve karsiya, bugunku sarayburnu'na bakar. sarayburnu yemyesil, tertemiz, issiz, el degmemis bir guzellikteyken kadikoy pis, kalabalik ve bereketsizdir. karsisi bu kadar guzelken bu insanlar burada neden yasiyor diye dusunurken aklina kahinlerin sozu gelir "korler ulkesinin karsisi"
    buradaki insanlar karsidaki bu guzellik dururken burada yasiyorlarsa kor olmaliydilar.

    kavmini saraybunu'na geciren byzas ilk istanbul'un temellerini burada atar. daha sonra imparatorluklara ev sahipligi yapacagini bilmeden...

    ıste khalkedon "korler ulkesi" anlamina gelir ki mitolojide en sevdigim isimlerden birisidir...
  • gecenin skinde iztv'de rastlayıp bir türlü kapatamadığım kadıköy belgesel. sabah 6:45'te kalkacağom hala izliyorum. 90 dakikalık belgesel filmmiş meğerse. kadıköy'ü eski evsahipleri, rum vatandaşlarımızın ağzından dinlemek eşsiz bir deneyim, keşke herkes bu hüzün dolu belgeseli izleyebilse de bir arada yaşama kültürünün ne kadar güzel bir şey olduğunu görse
  • iz tv'nin muhteşem belgeseli. büyük bir trajedinin hikayesi aslında, içim parçalanarak izledim. o günleri hiç yaşamamış olsam da bir kentin hafızasının hunharca silinmesini izlemek kolay değil. öyle zenginlikler kaybedilmiş ki, insanın kafasını duvarlara vurası geliyor.

    bulun, izleyin, izlettirin.
  • halkedon: bizans döneminde konstantinapolis karşısında yavaş yavaş gerilemiş, kentsel karakterini yitirerek giderek küçülmüş, çevresiyle birlikte sayfiye ve tarımsal özellikleri öne çıkan mütevazi boyutlarda bir yerleşim yeri, kasaba haline gelmiştir. ama bizans imparatorları ve yöneticilerinin rağbet ettiği seçkin bir sayfiye. şarap, sebze ve meyveleriyle ünlü bağ, bahçe ve bostanlarla kaplı bir yer olduğu anlatılır. özellikle fenerbahçe ve çevresi bu dönemde gözde bir yer.

    https://pca.st/…888e6c0-c77d-0133-2e8b-6dc413d6d41d
  • bakırköy'de, yeri capacity'yi sağınıza alıp yaklaşık 300 metre gittikten sonra iskele caddesi tabelasından sağa sapıp yaklaşık 50 metre daha gidildikten sonra sağ tarafınızda kalan, oyun konsolları konusunda (playstation ya da nintendo fark etmez) her türlü soru, sorun ve alışverişiniz için gidebileceğiniz mükemmel bir işletme.
    esnaflık anlayışları mükemmel. siz çekinerek bir soru sorduğunuzda bile sanki sorduğunuz sorulabilecek en zeki sorulardan biriymişçesine özveriyle cevap veriyorlar. sadece oyun konsolları hakkında değil, elektronikle alakalı herhangi bir sorunuza da bilmeniz gerektiği kadar bilgiyle cevap verebilecek bilgiye sahipler aynı zamanda.
    kaç zamandır psp'mle alakalı bir sorunum vardı. zaten internet üzerinden konu hakkında araştırma yaptığımda hangi siteye girersem gireyim bu adamların ismi çıkıyordu karşıma. iyi ki de onlar çıkıyormuş, ya da zaten yaptıkları işin kalitesinden onlar çıkması gerektiği için çıktılar. sorunumu yirmi dakika içinde halledip, normalde ücret alabilecekleri bir kaç ekstra işlemden de ücret almadan ve ilerde yapabilme ihtimalim olan yenilikler hakkında da yönlendirerek beni uğurlamışlardır. türkiye'de 'hoff işini halletse de gitse' anlayışından uzak böyle esnafların da olduğunu bilmek güzel.
  • sanırım bu belgesel ilk olarak sismanoglio megaro'da yayımlanmıştı. gitmeyi çok isteyip sıkıştıramadığım için yerinde izleyememiştim, daha sonra kadıköy halk eğitim'de gösterilmiş yine katılamamıştım, izleyebildiğim tek kısmı fragmandan öte olamayan, insanın ruhuna işleyen khalkedona şarkısı eşliğinde kadıköy görüntüleriydi. daha sonra geçenlerde sağ olsun iztv sayesinde bu belgeseli tam 3 kez baştan sonra izledim, 4.'ye denk gelirsem onu da izlemeyi düşünüyorum.

    yurtlarından, topraklarından edilen güzel anadolu'nun aydınlık yüzleri rum vatandaşlarımızın yaşadıklarını onların ağızlarından dinlemek beni derinden etkiledi. sözleri üzerine çıktım moda'ya gittim, dolaştım, eskinin izlerini sürmeye çalıştım. her gün yürüdüğüm kadıköy'ün sokaklarında 60-70 yıl önce rumcanın hakim dil olduğu anları hayal etmeye çalıştım. elimde olsa hepsine sahipleri oldukları eski modalarını vermeyi çok isterdim. benzer bir duyguyu selanik'te eski türk mahallelerinin olduğu sokaklarda dolaşırken de hissetmiştim, o an için gözümü kapayıp 100 sene öncesini hayal edip, o sokaklarda türkçe'nin konuşulduğu, çocukların koşturduğu anları kafamda canlandırmaya çalışmıştım. acı olan artık o insanlar yoklar, hepsinin hayatları belki de sonsuza dek değişti. yeni nesiller ise geçmişten habersiz, subjektif bir eğitimle büyüdükleri için olan bitenden habersizler. tarih kitaplarda 2 satıra sıkıştırıldığı kadar değersiz ve sade değil. bu denli ortak geçmişi paylaşan 2 toplumun birbirinden soyutlanışına insan isyan ediyor, halbuki o kadar yakınız ki.
  • ne zaman arkeolojik bir haber okusam detaylarında kaybolurum

    -buraya doctor who jeneriği girecek-

    "...kazı çalışmaları sırasında küçük bir alanda 4 adet ocak kalıntısı bulundu. bu ocaklardan birinin yanında kanuni sultan süleyman ve 3. murat dönemine ait sikke ele geçti. sikkelerin dışında 1 adet demir çadır çivisi ve 16.yy’ın son çeyreğine tarihlenen iznik seramiği tabak bulundu. tarihi kaynaklardan haydarpaşa çayırının sefer öncesi ordunun toplanma alanı olarak kullanıldığı biliniyor. tespit edilen buluntuların herhangi bir mimari kalıntı ile bağlantılı olmaması, açık arazide ocakların bulunması, arkeologları bu alanın 3. murat döneminde gerçekleştirilen ve 12 yıl süren iran seferi öncesinde askerlerin konakladığı ordugâh alanı olduğunu düşündürüyor."

    habere bakar mısın. detaylara bi' bak. birileri orada karnını doyurmuş, parasını kaybetmiş, malzemesini düşürmüş, konaklamış. neler düşündü boğazın o serinliğinde on binlerce insan. hepsi hayatı sonsuz sandı, hepsinin umutları, planları hayalleri vardı. bin beş yüz sene sonra aynı yerde simit yiyerek anadolu ekspresine koşan adamlar, kadınlar, düğün fotoğrafı çektiren çiftler dolanacak.

    çoğacaip.
  • birbirinden habersiz, yıllardır tribünde olan bir grup atatürkçü fenerbahceli'nin sezon başında bir araya gelerek kurdukları grup. atkilari ve pankartlari ile sağlam bir giriş yaptılar bu sene tribüne.

    ilerleyen dönemde ciddi ses getirecek tribün işleri çıkartacak potansiyele sahipler.

    takip edilesi, aydın bir fenerbahce tribün grubu.
  • khalkedon kadıköy'ün eski adıdır,bizans döneminde kullanılan bu isim " körler kenti" demektir. nedeni ise boğazın bu yakasında oturup istanbul'un güzelliklerini göremeyenler için bu isim verilmiştir. nacizane aradan geçen bunca yıla rağmen ben hala böyle düşünüyorum kadıköylü dostlar kızmasınlar :)
  • yarın akşam 22:40'da iz tv'de tekrar yayınlanacak olan müthiş belgesel film
hesabın var mı? giriş yap