• bir tanıdığım yok fakat istanbulda köklü bir vakıf üniversitesinin hastanesinde solunum fizyoterapisti olarak görev yapmaktayım.
    malesef hastane ve hastanedeki durumla ilgili çok fazla bilgi veremem fakat hastalığın seyri hakkında bilgi verebilirim.
    öncelikle pozitif çıkan hastalarımızın (hatta biri çalışan personelimiz) yurtdışı hikayeleri mevcuttu.
    başlarda hiçbir belirti yok(kuluçka dönemi) sonrasında ateş ve solunum darlığı başlıyor. ateş vücudun antijene verdiği tepkilerden biri, solunum darlığı ise virüsün alt solunum yoluna yerleşmesinden dolayı ortaya öıkan bir sonuç.
    başlangıçta yoğun bakımda sadece oksijen desteği yeterli oluyordu fakat kötüleştikçe daha ileri cihazlara ve sonrasında entübe edip ventilatörlere bağlamak durumunda kaldık ve hastayı prone (yüzüstü) pozisyonladık. bu şekilde pozisyonlamamızın sebebi basit bi dille söyleyecek olursak akciğerlerin daha rahat nefes alabilmesi için.
    bu seviyelerde iyileşirse durum iyiye gidiyor. hastayı extübe(ventilatörden ayırmak) edip iyileşme süresince takip ediyoruz.
    hastalık ilerler ise malesef cihaz da yeterli olmayıp solunum yetmezliğinden hastayı kaybediyoruz.
    kronik rahatsızlıklar (özellikle solunum rahatsızlıkları) bu noktada önemli çünkü zaten akciğer minimum kapasitede çalışıyor. bir de hastalık öncesinde bi aksalıklığı vardı ise iyileşme şansı çok düşük oluyor.
    şimdilik söyleyebileceklerim bunlar.
    sağlık çalışanı olarak bizlere yapabileceğimiz en büyük iyilik evde kalmanız. kişisel hijyeninize dikkat etmeniz ve sosyal mesafenizi(en az 1 metre) korumanız.
    kalın sağlıcakla...
    hastanın son hali hakkında bilgi istendiği için editliyorum.
    öncelikle genel olarak 3 gruba ayırabiliriz.
    1. grup vefat edenler (neyseki bugüne kadar sadece bir vefat verdik.)
    2. grup hastalığı hafif seyredenler genelde oksijen desteği ihtiyacı olmadan taburcu oldular.
    3. grup hastalığı ağır seyredip oksijen desteği ile taburcu olanlar
    bahsettiğim hastamızı oksijen desteği ile taburcu ettik. 3 ay boyunca evinde solunum terapisine devam ettim.
    1. ayda saturasyon değerlerini toparladık. artık aktifken bile saturasyonunda ciddi düşüler meydana gelmiyordu. fakat hala oksijen desteğine ihtiyacı vardı.
    2. ayda artık zorlayıcı egzersizlerde bile saturasyonu düşmüyor, istirahat zamanlarında oksijenden belli sürelerde ayırıyorduk.
    3. ayda oksijenden tamamen ayrılıp hafif egzersizlerini yapabiliyor, ağır egzersiz sonrasında ise 10-15 dakikalık oksijen destekleri yeterli oluyordu.
    daha sonra en az 3 ay daha takip etmesi gereken egzersiz programlarını ayarlayıp çalışmaları bitirdik. şuan durumu gayet iyi akciğer kapasitesinin %90-95'ine yeniden ulaştı diyebiliriz. evden de olsa işine devam edebiliyor.
    taburcu olurken oksijensiz iki adımda saturasyonu 65-70'lere kadar düştüğünü ve akciğerinin tahminen %50-60'ını aktif kullanabildiğini düşünürsek oldukça iyi bir toparlanma sergiledi.
  • aslında şimdi yapmakta olduğum bilgilendirmeyi sağlık bakanlığı ya da resmi bir kurumun daha geniş kitlelere ulaşacak şekilde yapması gerektiğini düşünüyorum. insanlar panik halinde ve sürecin nasıl işlediğini haklı olarak merak ediyorlar. bu merak ve panik içerisinde ne yapacağını bilmeyen kişiler virüsün yayılmasına da sebep olabilirler. test yaptıran biri olarak süreci anlatacağım size.

    kesilmeyen kuru öksürüğüm, boğaz ağrım, halsizliğim ve öksürükle aynı anda hissettiğim bir göğüs ağrım vardı. yurtdışına giriş çıkış yapmış olan, yabancı ve türk çok sayıda arkadaşım olduğu için koronavirüsten şüphelendim fakat ateşim olmadığı için herhangi bir sağlık kurumunu meşgul etmek istemedim. zaten evden de dışarıya çıkmıyordum. ateşimin yükselmesi ve son 14 gün içerisinde görüştüğüm, şu an yurtdışında olan arkadaşımın da semptomları göstermesi nedeniyle 184'ü aradım. bu noktada yalnızca sizi yönlendiren bir telesekreter kaydı ile karşılaşıyorsunuz. kayıt görüşme sonunda bir sağlık kuruluşuna başvurmamı önerdi.

    bulunduğum yerden yürüme mesafesinde 1 özel hastane, yürüme mesafesinden biraz uzakta ise araştırma hastanesi vardı. buralara yürüyerek ya da toplu taşıma ile ulaşmam başkalarına da olası hastalığımı bulaştırmam anlamına geliyordu. kendi aracımı kullanacak gücü ve cesareti de hissedemedim. doktor bir arkadaşımın tavsiyesi ile 112'yi aradım.

    112'ye koronavirüs şüphesi ile aradığımı söylediğim an başka bir hatta bağladılar. hattın ucundaki kişi semptomlarımı dinledi. yurtdışı temasım olup olmadığını sordu. ardından hemen bir ambulans yönlendirdiklerini söyledi.

    10 dakika gibi kısa bir sürede 112 den geri arandım ve sağlık personelinin eve giriş yapmasının riskli olduğunu, kendi başıma ambulansa kadar gelip gelemeyeceğimi sordular. gelebileceğimi söyleyerek aşağıya indim. ambulanstaki görevlilerin koruyucu giysileri vardı. maskem olmadığı için aşağıya inerken çift katlı ıslak mendilin iki ucunu keserek maske olarak takmıştım. bana ambulansa binmeden maske ve eldiven verdiler. çifter kat olarak takmamı rica ettiler. ambulansın içerisinde damar yolum açıldı ve öyküyü tekrar dinlediler. ambulans siren çalarak ilerliyordu, o an siren sesi ile kendimi çok kötü hissettim fakat virüs şüphesi olan biri ile sağlık çalışanları ne kadar kısa süre kapalı ortamda kalırlarsa bulaş riskininin o kadar azalacağını düşündüm. bu sebeple ambulansın hastaneye en hızlı biçimde gitmesi önem taşıyor.

    hastaneye girer girmez izole oda dedikleri, acilin bir bölümünde yer alan odaya alındım. çok geçmeden koruyucu giysilerle bir doktor yanıma geldi, bir kez de o dinledi semptomlarımı. kan örneği, boğaz ve her iki burun deliğimden sürüntü örneği aldı. hastaneye getirilmeden önce parasetamol almıştım fakat ateşim hala yüksekti. ateş düşürücü içeren bir serum bağladı. koruyucu giysileri kullanmak zorunda oldukları için bir ihtiyacım olduğunda yanıma gelmelerinin zaman alacağını fakat seslenmemin yeteceğini söyledi. bu arada çok yoğun ve stres altında çalıştıklarını da eklemeden geçemeyeceğim. odada yalnız başıma 1 saat kadar bekledikten sonra tomografiye alındım. çıkacak sonuca göre karar vereceklerini söylediler.

    burada parantez açıyorum; toraks bt yani akciğer için yapılan bilgisayarlı tomografi koronavirüs tanısı için büyük önem taşıyormuş. pnömoninin varlığı ya da yokluğu ilk etapta tanı için belirleyici kriter.

    tomografi sonucu gelene kadar izole odada beklemeye devam ettim. bu süreçte serum sayesinde ateşim de düştü fakat öksürüğüm devam ediyordu. ardından bir hemşire geldi ve serumu çıkararak tomografi sonucumun temiz çıktığını, izole odadan çıkabileceğimi söyledi.

    okumam ve imzalamam için bir kağıt verdiler. bu kağıtta yapmam gereken şeyler ve evde izlem(karantina) kuralları yazıyordu. tamamını okuyacak halim yoktu ve fotoğrafını çekmek için izin istedim. çok gizli bir belge değil elbette ama paylaşmayı doğru bulmuyorum. zaten yalnızca izlenmesi gereken kurallar yazılıydı ve bunları gerçekleştireceğime dair imzam isteniyordu.

    kağıdı imzalamamın ardından covid-19 test sonucunun normalde bir gün içerisinde çıktığını fakat yaşanan yoğunluk nedeniyle 2-3 günü bulabileceğini söyledi. eğer pozitif çıkarsam benimle irtibata geçeceklerini fakat negatif çıkarsam imzaladığım kağıttaki koşulları yerine getirerek evde karantinada kalmam gerektiğini söyledi. test sonucunu e-nabızda görebileceğimi de ekledi. tomografimin temiz çıkması nedeniyle riskin düştüğünü fakat temiz tomografiye rağmen pozitif test sonucu alabildiklerini; hatta ikinci ya da üçüncü testte pozitif çıkabilen hastaların olduğunu; bu sebeple evde 14 günlük karantinanın büyük önem taşıdığını belirtti. 14 günlük bir rapor da yazdılar benim için.

    bu noktaya kadar sorunsuz ve mükemmel işleyen bir süreç var. 112 personeli, hastanedeki doktor ve hemşireler kendi hayatlarını riske atarak çalışıyorlar ve takdiri hak ediyorlar. tüm yoğunluklarına rağmen çok ilgili ve olması gerektiği gibi ilişki kuruyorlar hastalarla. sağlık bakanlığının da bu sistemi ve prosedürleri çok güzel oturtmuş olduğunu düşünüyorum. katkısı olan herkese çok teşekkürler.

    fakat belki burayı okuyan bir yetkili olur diye birkaç önemli noktaya değinmek istiyorum. hastaneye ambulansla gelmeme ve henüz test sonucumun belli olmamasına rağmen yürüyerek ve tek başıma hastaneden ayrıldım. yalnızca eldiven ve maskem vardı. üzerimde büyük bir sorumluluk hissettiğim için oldukça uzun olan hastane ile ev arasındaki mesafeyi tüm bitkinliğime rağmen, hava soğuk ve üzerimdeki giysilerimin kalın olmamasına rağmen, yolda fenalaşmayı da göze alarak yürüdüm, toplu taşıma ya da taksiye binmedim. kimseye temas etmeden ve yaklaşmadan eve geldim. bu noktada benim gibi şüpheliler için hasteneden eve ulaşım konusunda bir çözüm düşünülebilir. çünkü herkesin benim kadar duyarlı davranacağını düşünmüyorum.

    diğer nokta, biraz kendime gelip e-nabıza baktığımda alınan kan örneğinde hemoliz değerinin yüksek olduğunu gördüm. doktor koruyucu kıyafet ile kanımı aldığı için bu da normal karşılanabilir bir durum bence. fakat en azından bu sonuç çıkana kadar hastalar bekletilip, gerek görülürse tekrar kanları alınabilir. koronavirüs teşhisi konusunda kanın büyük bir önemi var mı bilmiyorum gerçi.

    son olarak yine kendimi iyi hissettikten sonra imzalamış olduğum kağıdın fotoğrafına baktım. koronavirüs teşhisi koyulan biri ile ya da yurtdışından gelen biri ile temasa geçmiş kişilere imzalatılan bir belge. "herhangi bir semptom göstermediğim" şeklinde bir ifade var. açıkcası bu durumda herhangi bir art niyet olmadığını düşünüyorum. bu kadar stres ve yoğun çalışma altında doktorların en son düşüneceği şeylerden biri de evrak belge işleridir sanıyorum ki. bu sebeple benim durumumdaki kişiler için özel bir belge bulunmuyor ve herkese imzalattıkları aynı izlem belgesini bana da imzalattılar sanırım. çünkü hastaneden ayrılırken semptomların en az 3'üne sahiptim. bu noktada da sağlık bakanlığı farlı koşullardaki farklı şüpheli ya da hastalar için farklı belgeler düzenleyebilir. bu işin bürokratik kısmı ve şu an için bana sorarsanız çok da elzem değil. yine de hukuki bir boşluk doğrabileceği için ihmal edilmemeli.

    gelelim test sonucuna. test girdisi e-nabızda gözükmediği ve kanda hemoliz olduğu için 184'ü aradım ve durumuma dair kayıt oluşturdular. aynı günün akşamı yani 1-1,5 gün içerisinde e-nabız'dan test sonucumu negatif olarak görebildim.

    süreç bu şekilde ilerliyor. lütfen ciddi şüpheleriniz yoksa hastaneleri meşgul etmeyin ve şunu unutmayın; gereksiz yere hastane ortamında bulunarak da virüsü kapabilirsiniz.

    bir diğer nokta da; hala ateşim ve değişen şiddette öksürüğüm, boğaz ağrım var. çok halsiz ve bitkinim. tat ve koku alma duyularım zayıf fakat balgam, burun akıntısı yok. ateşim parasetamol alınca iniyor ve nefes almada güçlük çekmiyorum. test sonucu açıkcası içimi rahatlatmadı. sağlık bakanı kendisi de ilk testte negatif çıkan fakat sonra pozitif görülen hastalar olduğunu belirtti. ancak nefes darlığım olmadığı ya da dayanılmaz bir semptom göstermediğim müddetçe yaşadığım hastalık her ne ise evde atlatacağım. bir kez daha kendimi ve hastaneye ulaşırken ya da hastanedeyken başkalarını riske atmak istemiyorum. evdekilerle minimum etkileşim kuruyorum ve asla dışarı çıkmıyorum. bu arada 28 yaşındayım.

    ek olarak; bu durum bir pandemi hali ve hepimize düşen görev ve sorumluluklar var. kendimizden önce sevdiklerimizi ve yaşadığımız toplumu düşünmek zorundayız. çünkü toplum varsa biz varız. bu süreçte kurumlar ya da kişiler hata yapabilirler. mükemmel bir işleyişle karşılaşmayabiliriz. siyaset en son düşüneceğimiz şey olmalı. dediğim gibi, şu an içerisinde bulunduğumuz durumun olağanüstü bir durum, bir pandemi olduğunun farkında olarak ve kendimizden önce toplumsal çıkarı gözeterek hareket etmeliyiz.

    umarım bilgilendirici olabilmişimdir. bu süreci bilmemek beni test olmadan önce oldukça tedirgin etmişti. umarım en azından okuyan bir kişiye bu açıdan faydalı olabilmişimdir.
  • doktor bir arkadaşım (çocukluk arkadaşım senelerdir görüşmüyoruz), covid-19 kaparak 10 gün yattı iyileşti zımba gibi. evinde istirahatte.

    evet, buyrun benim tanıdığım var.

    edit:
    28 yaşında, sigara hiç kullanmamış doktor arkadaşım.
    hastanede ilk vakalardan birinden kapıyor, hasta arkadaşımın yüzüne öksürüyor böylelikle virüsü kapıyor.
    10 gün hastanede yatıyor iyileşiyor evine dönüyor.

    kendi sözleriyle süreci şöyle anlattı:

    "evet 10 gun surdu abi
    3.gunde oksuruk
    5.gunde ates basladi
    7 8 de nefes slamiyodum
    birakilsam bogulurdum
    su yutuyo gibi hissediyosun"

    paniğe kapılmamak bu süreçte bu tip haberlerden uzak durarak hayatımıza izole bir biçimde devam etmek lazım.
    güzel beslenelim, sigara içiyorsak bir an önce bırakalım. bu süreçleri sigara içen birinin sancısıyla atlatmak çok zor olsa gerek değil mi?
    evden dışarı çıkmayıp elimizi yıkayalım.
  • keşke olmasaydı dedirten. annem, babam, babaannem ve abimle birlikte yaşıyorum. her şey geçen hafta babamın halsiz düşmesiyle başladı. kendine konduramadığı için "cereyanda kaldım, o yüzden böyle oldu" dedi. kendisi de gayet dinç bi insan olduğu için yataktan çıkmayışı sorgulattı ama laf dinletemedim. ardından geçtiğimiz pazar akşamı babaannem ve annem rahatsızlandı. vücutlarının ağırdığını, halsiz olduklarını söylediler. aynı gün babaannem, ona bakması için halamı çağırdı. o gece babaannem sabaha kadar uyuyamadı, kustu. her ne kadar bunların normal olmadığını, test yaptırmamız gerektiğini söylesem de inatları yüzünden beni dinlemeyip üşüttüklerini söylediler. ertesi gün eve hemşire çağırıp babaanneme serum taktırıp anneme iğne vurdurdular. o akşam abim eve geldiğinde o da halsizdi, vücudunun ağırdığını söylüyordu. hemen sabahında şehir hastanesine giderek test yaptırdı. halk sağlığı'ndan arayarak testinin pozitif olduğunu, evden kimsenin 14 gün dışarı çıkmayacağını, gelip herkese test yapacaklarını söylemişler ve isimlerimizi almışlar.

    olaylar buradan sonra başlıyor. abimin test sonucunun pozitif olduğunu ben işten dönerken öğreniyorum ve geldiğimde eve girmiyorum. akşam saat 21:00 olduğunda gelen gidenin olmaması üzerine 112'yi aradım. abim için halk sağlığı'ndan aradıklarını, gelip evdeki herkese test yapacaklarını söylediklerini ama gelmediklerini ilettim. 112 bana halk sağlığı'nın numarasını vererek burayı aramamı, açmazlarsa tekrar kendilerini aramamı ve yardımcı olacaklarını söyledi. 3-4 kez aradığım halk sağlığı telefonları açmayınca tekrar 112'yi arayıp açmadıklarını söyledim. 112 de evdekilerin, özellikle belirti gösterenlerin isimlerini ve yaşlarını aldıktan sonra ambulans gönderdi. ambulans geldiğinde biz test yapacaklarını sanarken, kapıdan "eveeet, belirti gösterenlerden hastaneye gitmek isteyen gelsin" dediler. ben de "test yapmanızı bekliyorduk, öyle konuşmuştuk" dediğimde "biz test yapmıyoruz, hastaneye gitmek isteyen gelsin" dediler. ev halkı korktukları için hastaneye gitmek istemediklerini söyledi ve ambulans imza alarak geri gitti. bense bu noktada evdekilerin tutumuna çıldırmamak için kendimi zor tutuyordum.

    haa, bu arada abim diyabet, babaannem de kalp ve tansiyon hastası.

    ambulans gittikten sonra halk sağlığı'ndan abimi arayıp o gün gelemeyeceklerini, ertesi gün de 15 temmuz olduğu için belki gelemeyeceklerini ama bir sonraki gün mutlaka geleceklerini söylüyorlar. o gece halam ve babaannem üst kata, yurtdışında yaşayan halamların boş evlerine geçiyorlar. ben, abim, babam ve annem evimizde kalıyoruz ve abim tek bir odada izole hale geçiyor. tuvaletleri ayırıyoruz ve ben de mümkün olduğunca odamdan çıkmıyorum. herkes maskeyle dolaşıyor falan.

    ertesi sabah 11.30 gibi halk sağlığından geliyorlar ve biz yine salak gibi test yapmalarını bekliyoruz ve tabii ki öyle bir şey olmuyor. telefon numaralarımıza şifre gönderip o şifreyi alıp gidiyorlar. akşama doğru babaannem ve halam kötüleşince 112'yi arayarak durumu söylüyoruz. 112 gelip abim hariç hepimizi alarak en yakın hastaneye götürüyor. bundan sonrasını kendimiz halletmeye çalışıyoruz. kayıt işlemleri, sırada beklemeler vs. sekreterinden tut, doktoruna kadar insanlara o kadar hor davranılıyor ki. herkes kendi halinde. sosyal mesafe hak getire. yani hasta olmayan biri bile oradan hasta çıkabilir, o derece. babaannemi kırmızı alana alıyorlar, biz de polikliniklere geçiyoruz. annemle babama kan tahlili yapıp tomografi çekiyorlar ve sürüntü alıp test yapıyorlar. bana, babaanneme ve halama da öncelikle kan tahlili yapıp tomografi çekiyorlar. tahlil sonuçları çıkana kadarki süreçte ne kadar ısrarcı olsak da sürüntü testi yapmıyorlar.

    öncelikle babaannemin test sonucu çıkıyor ve doktor tomografide lezyon gördüğünü, sürüntü testi yapılacağını ve yatış verdiğini, gözlem odasına gitmemiz gerektiğini söylüyor. babaanemi gözlem odasına götürüp yatırıyoruz.

    sonrasında benim kan tahlili ve tomografi sonuçlarım çıkıyor. doktor temiz olduğunu, ama bunun korona olmadığım anlamına gelmediğini, pozitifmişim gibi yaşamam gerektiğini söylüyor. ben de kan testi ve tomografiden ilk aşamada sağlıklı sonuç çıkmayabileceğini, zaten ciğerlere son aşamalarda temas ettiğini, evdeki herkese test yapılıp bana yapılmadığını, sürüntü testi yapılmasını istediğimi, ona göre benim de bir yol izlememi ve temas ettiğim kişilere de ona göre bir şeyler söylememin gerektiğini anlatıyorum defalarca. bana "şu an sana test yaparsak emin ol negatif çıkacak" diyor. "yapın da bileyim o zaman" diyorum, tekrar tekrar ısrarcı oluyorum. bunun üzerine "bak, bunun kararını ne sen verebilirsin ne de ben. sağlık bakanlığının talimatları bu yönde" diyor. içimdekilerden başka söyleyecek bir şey bulamıyorum.

    ardından halamın kan tahlili ve tomografi sonuçlarına bakarak korona ilacı verip sürüntü testi yaptırıyor ve sonrasında gidebileceğini söylüyor doktor.

    anneme de aynı şekilde kan tahlili ve tomografi sonucu çıktıktan sonra korona ilacı vererek gidebileceğini söylüyorlar.

    babama ise tomografi sonucunu göğüs hastalıkları uzmanına gösterdikten sonra yatış veriyorlar.

    o sıra babaannemin bulunduğu gözlem yerindeki hemşire bana reçetesini doktoruna yazdırmamı söylüyor. doktora reçeteleri yazdırmaya gittiğimde tekrar sonuçlarına bakarak "aslında eve de geçebilir ya" diyor. "tomografide lezyon gördüğünüzü söylemiştiniz" diyorum. tekrar bakıyor sonuçlara ve babaannemi de taburcu ediyor.

    o gün, yani çarşamba günü saat 17:00 civarlarında gittiğimiz hastaneden 23:00 gibi taksiyle eve dönüyoruz. evet, taksiyle.

    babam o gece hastanede gözlem yerinde kalıyor. babaannemle halam üst katta, ben, abim ve annem evimizde bekliyoruz.

    ertesi sabah babamı arayıp kendisinin sonucunun pozitif çıktığını, annemin ise negatif çıktığını söylüyorlar. babamı bir devlet hastanesine naklediyorlar.

    sonrasında beni halk sağlığı'ndan arayarak annemin ve babaannemin sonucunun da pozitif çıktığı bilgisini veriyorlar ve t.c. kimlik ile telefon numaralarını istiyorlar. ben, annemin sonucunun negatif çıktığını söylediklerini ilettiğimde "hayır, pozitif" diyorlar. üzerine basa basa isim soyisimle tekrar soruyorum, pozitif olduğunu yineliyorlar. t.c. kimlik ve telefon numaralarını söyledikten sonra tekrar arayacaklarını söyleyerek kapatıyorlar.

    aradan zaman geçiyor, hastaneden annemi arayarak bu sefer de ona pozitif çıktığını söylüyorlar. benim t.c. kimlik numaramı istedikleri için annem telefonu bana veriyor. o sırada bana annemin ismini söyleyerek pozitif çıktığını ve 112'nin gelip kyk yurtlarına karantinaya götüreceğini söylüyor. ben evde başka pozitif vakaların da olduğunu, sadece annemi mi götüreceklerini soruyorum. "ambulans gelince söylersiniz onları da götürür o zaman" diyor. evimizin geniş ve müsait olduğunu söylüyorum. "orada daha iyi bakılırlar, gözlem altında olurlar" diyor.

    sonrasında tekrar halk sağlığı'ndan arayarak annem ve babaannemle ilgili başka bilgiler isteyerek hepsinin 14 gün karantinada kalacaklarını söylüyorlar. ben "hastane bizi arayarak kyk yurtlarına yerleştireceklerini söyledi" diyorum. şaşırıyorlar, "o zaman hastanenin dediği doğrudur, siz onlardan haber bekleyin" diyorlar. bu arada halamın da pazar gününden beri bizde kaldığını, onun da test yaptırdığını söylüyorum ve sonucunu soruyorum. numarasını alarak halama dönüş yapacaklarını söylüyorlar.

    aradan bayağı zaman geçiyor ve hastane tekrar annemi arayarak 112'yi göndereceklerini, sadece onu kyk yurduna götüreceklerini söylüyor. annem de "oğlum da pozitif, onun da gelmesini istiyorum, o gelmezse ben de gelmem" diyor. sadece onu götüreceklerini yineliyorlar ve annem de kabul etmiyor. evde geçireceğini söylüyor.

    bu sırada halk sağlığı halamı arayarak onun da pozitif olduğu bilgisini veriyor. son olarak pozitif vakalar bu şekilde şekilleniyor:

    - abim: 34 yaşında, şeker hastası
    - babam: 59 yaşında, tansiyon hastası
    - annem: 55 yaşında
    - babaannem: 83 yaşında, kalp ve tansiyon hastası
    - halam: 63 yaşında, yakın zamanda zatürre geçirdi.

    ertesi gün, yani dün sabah halamı hastaneden arayarak nasıl olduklarını soruyorlar. fazlasıyla halsiz ve kötü hissettiklerini, hastaneye yatmak istediklerini iletiyorlar. ambulans gönderip aldıracaklarını söylüyorlar. saat 17:00 olduğunda ambulans yeni geliyor ve halamla babaannemi alarak götürüyor. hastaneye gidecekleri beklentisiyle bindikleri ambulanstan hastanede yer olmadığı gerekçesiyle bir polis yurdunda iniyorlar ve polis yurduna yerleştiriliyorlar.

    öyle bir süreç yönetimleri var ki kimin ne yaptığını diğerleri de bilmiyor. o kadar övündükleri süreç yönetimini yaşamadan kimse bilemez gerçekten. allah yaşatmasın da.

    şu an abim ve annem evde, babam hastanede, halamla babaannem de yurtta. ne yapılır, ne edilir, nasıl başa çıkılır hiç bilmiyorum ki. o kadar çaresizim ki. insanın elinden hiçbir şeyin gelmemesi... oofff. hiçbirini kaybetmek istemiyorum. allahım sen yardım et.

    edit: mesajlarınız için hepinize tek tek teşekkür ederim. çok zor bir süreçten geçtik, allah kimseye yaşatmasın. şükür ki bu süreci mutlu bitirdik. herkes negatife döndü ve iyiler :) darısı tüm şifa bekleyen hastaların başına.
  • annem
    test yarın yapılacak. şu an hastanede yatıyor. doktor akciğer tomografisine bakarak kesin dedi. ateş yoktu, öksürük yoktu. titremesi ve eklem ağrıları için gitmiştik. çok üzgünüm.

    edit: mesaj atan herkese çok teşekkür ederim. cevap yazamadıklarımdan özür dilerim. annemin tomografisine aynı hastanede başka bir doktor daha baktı. o da covid-19 tanısını onayladı. test yapıldı bugün, sonucu bekliyoruz. biz eldivenle, maskeyle herkesten uzak duruyoruz. test sonucuna göre biz de ev karantinasına alınacağız sanırım. annemin ateşi yoktu, öksürüğü yoktu. günlerdir dışarı çıkmadı. lütfen dikkatli olun. ailenize, kendinize iyi bakın.

    edit-2: mesaj atanlara, soranlara tekrar teşekkür ederim. belki birilerinin işine yarar diye yazıyorum. annem en son 2 hafta önce kulağı çok ağrıdığı için bir devlet hastanesine gitmiş. oradan virüs kapmış olabileceğini düşünüyoruz. sonra evden çıkmadı. belki de biz ona taşıdık. gerçekten nasıl olduğunu anlayamadık. test daha çıkmadı ancak beş farklı doktor baktı ve akciğer tomografisine göre teşhis koydu. bu arada test negatif gelse bile annemin covid tedavisi devam edecekmiş. negatif de çıksa covid anneniz, dediler yani. 2 gündür hastanedeyiz ve her yer covid hastası. her gelene covid teşhisi konuyor. lütfen mecburiyetiniz yoksa ekmek almaya bile çıkmayın. korkunç gerçekten. annemle görüntülü konuştuk bugün. dünden daha iyi görünüyordu. umutluyum. bana umut veren, dua eden herkese teşekkürler.

    edit-3: yeniden merhaba. annemin testi, dördüncü günde sonuçlandı ve negatif çıktı. daha önce doktor tarafından test sonucunun önemsiz olduğu söylendiği için çok bir şey değişmedi bizim için. ama anneme moral oldu. psikolojisi çok kötüydü. kardeşim ve ben de aile hekimi hemşiresi tarafından arandık. günlük olarak durumumuz soruluyor. bende sırt ağrısı vardı, nefes darlığı ve öksürük de başladı. hakkımızda hayırlısı.

    edit-4: bugün 8. gün ve annemi çıkardık. evde dinlenerek devam edebileceğini söylediler. epikriz raporunun bir kopyası verildi. “sağlık bakanlığı covid 19 rehberi taburculuk ve izolasyon kuralları önerileriyle taburculuğu uygundur.” şeklinde not düşülmüş. annemin genel durumu iyi. biraz öksürüğü var. evin bir odasını ona ayırdık. orada izole kalacak. hijyene maksimum dikkat ediyoruz. doktorun dediğine göre hastaneden bu şekilde çıkıp da geri dönen olmamış. bunun dışında bizde sıkıntı yok. ben yoğun sırt ağrısı ve arada nefes darlığı yaşıyorum ama dayanamayacak gibi değil. hepimiz beslenmemize dikkat ediyoruz.

    mesaj atan, soran, iyi dileklerde bulunan herkese bir kez daha teşekkür ederim. umarım en az zararla bugünleri atlatırız.
  • korona hastası tanıdığı olan da zaten korona hastası olmuş olabileceğinden cevap veremiyor olabilir.
  • yengem. şu an yoğun bakımda ve bu sabah covid-19 sebebiyle hayata veda eden amcadan haberi hala yok.
  • galiba benim bu, direkt kendisiyim. edit: kesin bir şey yok, sadece şüpheleniyorum. avrupa'dan 3 gün önce son tahliye uçuşuyla döndüm ve 3 gündür de izmit'te bir kyk'da karantinadayım, sabah ve akşam ateş ölçümü dışında sağlık personeliyle iletişimimiz yok ve bu sabahtan beri ateşim var. henüz hiçbirimize test yapılmadı.

    bu sabah "internete yazan siz miydiniz" denilerek muayenehaneye davet edildim, ciğerlerim dinlenildi ve ateşim ölçüldü, şu an için endişe edecek bir durumun olmadığı söylendi, teşekkür ediyorum hepinize.
  • alt kat komşum. 60 küsür yaşlarında. pazar günü asansörden inince apartman girişinde karşılaştım. "nasılsın amca iyi misin nasıl geçiyor günler" dedim. ağzında tam takamadığı maskesi ve eksik dişleri ile "gemiğim ağrıyor oğlum dizlerim de ağrıyor camiye gidip geliyom sadece çok sıkılıyom" dedi. gözlerimiz göründüğü için karşılıklı tebessümlü bakışlarla vedalaştık.

    salı günü akşam hastaneye kaldırıldığını duydum, korona olmuş oğlundan kapmış diyorlar. oğlu süpermarkette çalışıyor. evleri karantinaya alınmış şerit çekmişler.

    bu sabah da vefat ettiği haberini aldım.

    pazar gördüğüm alt komşum bu sabah vefat etti. 4 gün içinde. dışarıya bakıyorum hayat herkes için aynen devam ediyor, dirseklere takılmış maskeler dışında.
  • yazar ‘şahsıyla’ birlikte geliyor
    önce bu başlığı görüyor
    sonra da çevremde tanıdığım biri yok yazıyor.*
    bu rasyonel haraketle merakımızı dindirdi sağolsun.
    teşekkür etmeden geçmek istemedim.
hesabın var mı? giriş yap