• 1- tarihi kronolojiye göre markos daha öncedir. ve markos kitabında isa'nın tanrısallığına dair en ufak bir belirti yoktur. vaftiz kısmında bile, yahya'nın herhangi bir şey söylemediği görülür. vaftiz sonrası hapise girince, bu vaftiz işi isa'ya kalmıştır. fakat yahya ne demiştir? 'o sizi kutsal ruhla vaftiz eder, suyla değil'. e hani basbaya vaftiz ediyor işte.. şayet kitaplar tarihi sırasıyla okunursa; isa'nın normal bir insan olarak (peygamber) anlatıldığı bölümlerin, bir sonraki kitapta tanrısallığa evrilmiş olduğu görülebilir. matta'yı 1. sıraya almalarının sebebi de, beynin tamamlama özelliğinden faydalanmak. ilk isa motifini, soft tanrı betimlemeleriyle alan bünye, markos'daki her boşluğa - her lafa 'tanrı isa' anlamı yüklüyor.

    2- "günahların bağışlandı" diyor isa, markos'un kitabında. bu sadece tanrı'ya mahsustur ama sadece tanrı mı söyleyebilir? peki isa'nın "insanoğluna bu yetki verildi" cümlesindeki insanoğlu kim? peki 'yetki vermek' dediğimde sen ne anlıyorsun? patronun sana, işe alım yetkisi verdiğinde, bu senin patron olduğunu mu gösterir? o zaman sen demez misin, "ik işçilerine bu yetki verildi" ? kavramların birbirine karışması budur işte. basit bir dedüksiyon ile sorun çözülüyor.

    3- eski ahit için, isa'nın müjdelendiğini ama mesih olarak ima edildiği iddia ediliyor. evet isa'nın geleceği söylenir ama o büyük kurtarıcı, o büyük kral değildir o. tevrat'ın hatırlayamadığım bir yerinde, kendisinden çok daha güçlü milletin tehditi altında olan israil halkına "kral gelecek ve sizi kurtaracak" gibi bir şey söyleniyor. bunu da isa'ya yoruyorlar. ya lütfen bir düşünün! bir halk var, savaş derdinde, perişan. yetkili şahış da çıkıp 'ama kral gelecek, tabii siz ölceniz ama olsun gari' diyor. mümkün mü? bu kısımda bahsedilen şey, israil'in bir sonraki yöneticisi, komutanı.. tarih denen, sosyoloji, psikoloji, politika denen şeyler var. okuduğunuz şeyleri bu süzgeçlerden geçirin. hadi bunları bırak.. zamanı - sırası söylenilmeden geleceği bahsedilen peygamber kim? israiloğullarının kardeş kaviminden, peygamberlik özellikleri açısından musa gibi, hakkı hakikate erdirecek, mazluma zulüm etmeyecek ve savunacak (kamış tasviri), sesini yükseltmeyecek.. kim bu yahu?

    isa mı?

    - kendisi bir arap değil.
    - musa gibi değil, adem gibidir.
    - ortada hakikate eren bir şey yok çünkü görevi tamamlanmadı.
    - göze göz-dişe diş 'in aksine, pasifist biridir.
    - gayet de sesini yükseltmiştir. tapınakta cinnet getirip orayı burayı dağıtan ben değilim sonuçta.
  • gok yeleli richard feynman zaten kaynaklarla olaya girmiş de ben tarihte herhangi birinin, özellikle de isa gibi bir insanın, gerçekten yaşayıp yaşamadığının tam olarak kanıtlanamayacağı görüşündeyim. neyse..

    işin teoloji boyutuna bakalım.

    1- rab kelimesi, dünyanın en anlaşılmayan kelimesi olabilir. çünkü rab; öğretmen, rehber, üstün şahıs gibi anlamlara gelir. mesela ekşi sözlük içinde kanzuk benim rabbimdir. çünkü adam benden üstün bir kişi. incil'in farklı çevirilerinde, o bölümler öğretmen şeklinde yazılmıştır. 'rabbim rabbime..' gibi ifadeler de, bu tarz metinlerin maalesef objektif çevirilmemesinden kaynaklanıyor ve ortaya böyle abuk subuk şeyler çıkıyor. her şey insan için yaratıldığına göre - ki buna şabat günü de dahil - bizler birer rab oluyoruz. ne demiştim? kavramları karıştırmamak lazım.

    2- tevrat'ta elbette ki isa'nın geleceğine dair bilgiler mevcut. mesihliğine, beklenen kral olmasına dair 'gerçek' kanıt yok. rabbin yolunu düzleme meselesiyse birçok yahudi tarafından açıklandı. o parçanın tümüne bakınca, isa olmadığı anlaşılıyor.

    3- insanoğlu: ruhen %100 tanrı - bedenen %100 insan.. ben kilise ayinindeyken kanadalı vaiz, bunu söyleyip "isa'nın eşi benzeri yoktur" diye eklemişti. 'shivaaaaa' diye bağırmamak için kendimi zor tutmuştum. bugüne kadar geçerli olabilen en eski dinin tanrısı: shiva. ruhen tanrı ama bedenen insan ve dünyaya çokça kez farklı biçimlerde geldi. bu olay inanılmaz saçma. insan aklını geç, doğaya - fizik kurallarına - mantığa aykırı. müslümanlıkta bile "allah kurallar yaratmıştır, kurallardan münezzehtir ama yine de insan aklına hitap eder" gibi bir şey denir mesela. ki asıl tanrısallık budur; mükemmel olanın, kusurlu olana kendini anlaşılabilir biçimde göstermesidir.

    4- kanadalı kilise pastörümüz mike martin bana şöyle dedi: "tanrı, insanı anlamak için insan kılığında dünyaya geldi" ve "karınca ile insan gibi. karıncayı tam olarak anlaman için onun gibi olman gerekir". buradaki akıl almaz mantıksızlığı görebiliyor musun? şah damarımızdan yakın kabul edilen, her an - her yerde var olan bir tanrı... kendi yarattığı çok sıradan bir varlığı anlamak istiyor, yani tanrının bir şeyi anlaması için böyle işlemlerden geçmesi gerekiyor. yani tanrı mükemmel değil. aslında biraz zeus gibi, ra gibi, odin gibi.. :)
hesabın var mı? giriş yap