• önümüzdeki sezon maç sonu hep birlikte kaf-kaf çekeceğimiz oyunculardan birisi, hoş gelmiş.

    http://www.kafsinkaf.org/…roku&n=835&t=manset-haber
  • "geçen sezon ukrayna'nın buduvelnyk takımında forma giyen 2.06 boyundaki amerikalı oyuncu leo lyons eurocup'da oynadığı 16 maçta 14.6 sayı 7.3 ribound ortalamasıyla dikkatleri üzerine çekmişti."

    http://www.kskbasket.net/…ns-pinar-karsiyakada.html
  • pınar karşıyaka'nın transferi, 1987 doğumlu 2.06'lık forveti.

    son 2 sezondur ukrayna'nın bc budivelnik takımında forma giyiyor ev takımın en iyi oyuncusu pozisyonundaydı. geçtiğimiz sezon eurocup'ta takım halinde yarı final oynadılar ve kendisi de takımın en çok skor üreten ve en fazla ribaund alan oyuncusuydu. 16 maçta ortalama 30 dakika 15 sayı* 7 ribaund* 1 asist 1 top çalma 1 blok ortalamalarıyla oynadı. ülkemizden banvit karşısında 15 sayı 9 ribaund ve 20 sayı 11 ribaundluk performanslar sergiledi. ukrayna ligi'nde de geçtiğimiz yılı takım halinde şampiyon olarak tamamladılar. son 2 yıldır takımında 53 maçta ortalama 27 dakika 16 sayı* 7 ribaund* 1 asist 1 top çalma 1 blok ortalamaları yakaladı. ukrayna ligi'nde 2 sezonda oynadığı 53 maçın 45'inde çift haneli sayılara ulaşıp 15'inde de 20 sayının üzerine çıktı. avrupa kariyerinde daha önce israil'de hapoel jerusalem ve hapoel gilboa galil tecrübeleri de var. hatta 2011 yılında pan amerika oyunları'nda abd formasıyla milli takım tecrübesi de var.

    kendisi takımdan ayrılan ümit sonkol'un yaptığını daha iyi olarak yapacak bir oyuncudur.

    kendisinin en önemli artısı sürekli gelişme kaydeden bir basketbolcu olması. kolejden beri bu gözle kendisine bakılan ve sürekli üzerine koyarak adım adım gelişme kaydeden bir oyuncu. fiziği ve pozisyonu 4 numaradır ancak gönlü 3 numaradır. oyun tarzı olarak hayvan gibi cüssesine rağmen daha çok şut atmayı sever. uzaktan, yakından, tepeden, çaprazlardan, dip çizgilerden, her türlü dış şutu sokar. pas alarak da sokar, kendi pozisyonunu yaratarak da, karşısına bir oyuncu alıp bir gard gibi cross over'ler bilmem neler yaparak da. yüzdesi öyle çok iyi değildir, ama fena da değildir, potadan uzaklaştıkça kademeli olarak düşer, %55 civarı iki sayı ve %35 civarı üçlük sokar. pozisyonuna göre uzun ve kalıplıdır. dışarıdan oynama yetenekleri, gayet iyi bir top kontrolü ve dış şutu olduğu için rakibe her daim eşleşme problemi yaratır. kendisini savunan uzun oyuncuyu top hakimiyeti ve hızlı ilk adımı sayesinde geçer, kısa oyuncu karşısında ise kaldırıp şut atar. sürekli kendisini geliştirip yeni bir şeyler katma gayretinde olsa da hala pota altında pivot oyunlarında iyi değildir, yüzü dönük oyunda ne kadar iyiyse sırtı dönük oyunda da o kadar kötüdür. gücünü kullanarak hücum yapmasını pek beklememek gerekir. sırtı dönük itiş kakışlarda genelde yenilip potanın zıt yönüne doğru çekilir ve yüzünü dönerek tekrar atak yapmayı dener. o durumlarda da işte top elinde patlarsa zor dirbblinglere ya da saçma şutlara kalkışır. hızlı hücumlarda çok iyidir, savunma yerleşmeden gelip potaya gidebilir ya da boş şutu sokup geri dönebilir. sete set hücumlarda rakibe alan savunması yapma imkanı vermez ya da cezayı keser. ancak iyi bir savunmacı kendisini savunduğunda özelilkle içeri girdiğinde sete sette saçmalama potansiyeli yüksektir. savunmada iyidir. çok iyi değildir, ama kötü değildir. mobil bir savunmacıdır. rakibini takip eder. blok yapar. top da çalar. kendi tarzındaki dışarıdan oynayan oyuncuları iyi savunur. yüklenen abanan pota altı oyuncularını savunmaz. ribaund alır, hem savunma hem hücum ribaundu iyidir. gayet hızlı çabuk bir oyuncudur ancak her hareketini yavaş gibi görünür, fotoğraf çektirir gibi, aerodinamik olarak böyle bir yapısı vardır. coşarak oynayan bir oyuncudur, karşıyaka taraftarı ile daha da başarılı olacağını düşünüyorum.

    http://www.youtube.com/watch?v=odndzqu-6ge
  • 2 kasım 2013 pınar karşıyaka beşiktaş if maçı'nda çok iyi bir şut yüzdesi ile oynayarak 18 sayı buldu. bu maçta 2/3 atarak 3'lük sokamama hastalığını da yenmiştir. zaten geçen sene budivelnik'te deli gibi 3'lük atmıyordu ama her maçta ortalama 3 tane sokarak rakibin uzunlarını sıkıntıya sokuyordu. karşıyaka'da bu işlevini pek yapamamıştı bu maça kadar. bu maçta da diğer maçların aksine serbest atışları sokamadı. yavaş yavaş kendine geliyor.
  • çok yetenekli bir basketbolcu olmasına rağmen sahaya karakter koyabilen delikanlı bir adam çıkmadı kendisi. sisteme adapte olamadı, gitti sattı topu şut attı sonra geri döndü savunma yapmadı falan. ufuk sarıca da kendisine hiç adam gibi bir çıkarıp bir sokmadan doğru düzgün süre de vermedi. ligde hiç 30 dakika süre alamadı mesela. bunun en önemli nedeni yabancı kontejyanı hikayesi ile birlikte sistem içerisinde dahi adam gibi bir savunma yapmamasıdır. bence süre aldığında hücumda olumlu katkı yaptı ama onda da öyle etkin dominant olamadı hiçbir zaman. yükseklerden çektiği savunma ribaundları işe yaradı arada. kendisinden beklenen o dış şut tehtidini oluşturamadı düşük yüzdesiyle. atletizmini bir gün olsun kullanmadı. savunmada zaten sürekli aksadı. ufuk sarıca da zaten bir türlü sevmedi bu arkadaşı. bu arkadaş da lakayt tavırlarından da vazgeçmedi. ayrıca çeşitli boş beleş hareketleri de oldu. neticede kadro dışı bırakıldı sonunda. takımdan da yolanacak tez zamanda.

    tbl'de 14 maçta ortalama 22 dakikada 12 sayı* 6 ribaund* 1 asist 1 top çalma 13,36 verimlilik puanı
    eurocup'ta 11 maçta ortalama 27 dakikada 10 sayı* 5 ribaund* 1 asist 1 top çalma 9,4 verimlilik puanı

    son oynadığı maçta mola esnasında koç ufuk sarıca ile yaşadığı bir diyaloğu aktarayım:
    ufuk sarıca: boş bulursanız atın şutu ama boş değilse zorlamayın pasa dönün sonra savunmada aksıyorsunuz temalı bir konuşmanın ardından leo lyons'a ters bir bakış...
    leo lyons: ?
    ufuk sarıca: did you understand?
    leo lyons: yes?
    ufuk sarıca: ok!
    orada anladım ufuk hoca'nın bu arkadaşı göndereceğini.
  • ten years after grubunun alvin lee ile birlikte kurucularından olan basçısı. şimdi emeklisi tabii.
    aynı zamanda albüm prodüktörü.
    konserlerde çalarken kafa sallayış şekliyle falan biraz matrak bir halleri var.
    1943 doğumlu.
    ilk kez ufak bir çocukken amcasının gramafonunda lead belly ve jimmy rogers plakları dinlerken bir gitar sesi ile tanışmış. bundan o kadar etkilenmiş ki, puro kutusundan bir gitar yapmaya çalışmış.
    ama becerememiş.
    daha sonraki çocukluk döneminde bass gitar hastalığı başlamış ve ilk bass'ını bisikletini satarak almış.
hesabın var mı? giriş yap