• yaş hesaplama sahnesinden fotoğraflar görüp izlemeyi kafama koyduğum ve üstünden çok geçmeden izlediğim bir film. josh radnor yazıp yönetmiş ve de oynamış ve bence çok da iyi bir iş çıkarmış. beklediğimin epey üstündeydi ve imdb puanı da pekala 7'nin üstünde bir şey olabilirmiş bana göre.

    heralde 9 sezondur ted mosby'i canlandırdığından olsa gerek, jesse'yi ted'den ayrı olarak düşünemedim ve pek çok şey fazlasıyla tanıdık gelse de çok gözüme batmadı yalnızca "fark edildi".

    --- spoiler ---

    nat de bana barney'i hatırlattı, mesela jesse'yi ilk gördüğünde ona sürekli ethan demesi veya zibby ile date ayarlaması olsun.

    filmin pek çok repliği bir yere not edilesiydi, güzel çıkarımlar ve de yalnızca güzel sözler ama en beğendiğim kısmı zibby ile jesse'nin mektuplaşması ve mektuplarındaki müzik değerlendirmeleriydi, birçoğundan aydınlanma yaşadım zaten, o kısımları tekrar tekrar izlicem gibi duruyor.
    --- spoiler ---

    son olarak, zibby nasıl bir kısaltma allasen?
  • mutluluk veren filmler kuşağından ve ofis masalarından üniversite kampüsündeki çimlere dönüş imkanı veren pek güzel bir pazar günü filmi. .
  • hevesi kursakta bırakan bok bir senaryo. jesse, zibby'i almalıydı oğlum. allah belanızı versin.
  • ---spoiler---

    filmi şimdi bitirdim. filmi josh radnor nam-ı diğer ted mosby için izledim. happythankyoumoreplease den daha güzel buldum açıkçası. ama son sahneyi 2 filminde de öyle beklemiyordum. son sahnenin o olduğuna inanamadım ''nasıl ya devamı yok mu'' gibisinden bir tepki verdim. açık kapı bırakmış. izleyen mi karar versin gibisinden mi yapmış acaba:) bir anlam veremedim. kafamda bir sürü soru. şimdi jesse, ana ile mi yaşlanacak? ben jesse in elizabeth ile son konuşmasından sonra özetle şunu anladım; her ikiside ilişki için gelecekte olabilir diye düşündüler. son konuşmada yetişkinliğe girmekten bahsettiler. ilerleyen zamanlarda deneyebiliriz neden olmasın gibi. jesse gittikten sonra elizabeth e vampir kitaplarının hasını ve kendi sevdiği şair blake in şiir kitabını yolladı. belki dostçaydı ama gelecekte umudun simgesiydi benim için. keşke son sahneyi orda bitirmek yerine biraz daha ileriyi gösterseydi. genel olarak bakılırsa, josh radnor gerçekten iyi iş çıkarmış. ben hiç sıkılmadan izledim. karakterler o kadar doğal ve içtendi ki. sanki çevremizde yaşıyorlarmışçasına bir izlenim yarattı. verdiği mesajlar olsun, karakterlerin doğallığı olsun hepsi çok güzeldi. hatta zac efron ı görünce, bunun ne işi var ya dedim. hiç sevmem kendisini. ama oynadığı karakteri bile komik ve güzel buldum. kendime bile şaşırdım hatta. kadın prof. oynayan kişide yabancı gelmedi. mom diye bir dizi var orda gördüm sanırım. öyle şatafatlı hollywood filmleri gibi değildi. öyle çok çok ünlü oyuncular da yoktu ama en azından yapmacık değildi doğaldı. zaten her filmde aynı kişileri görmekten o kişinin eski oynadığı karakterler geliyor. biraz da inandırıcılığını kaybediyor. arada az bilinen yüzleri oynatmak inandırıcılık bakımından da önemli. josh radnor'dan devamını bekliyorum umarım devam eder böyle işler yapmaya:)

    ---spoiler---
  • kafayı dağıtmak için birebir bir film. ister eğlencelik deyin ister başka bir şey. ama bu filmin aslında çok iyi fikirler barındırdığı gerçeğini değiştirmez. özellikle nat karakterinin aforizmaları ve yaşayış tarzı filme orijinallik katan önemli bir unsur. yalnız film keşke daha uzun olsaydı.
  • orta yaşa dair bir film. en azından ben öyle okudum. tabii hayata dair de denebilir. kabullenme ve olgunlaşma hakkında. alelade bir romantik komedi olmadığı ise apaçık.
  • --- spoiler ---

    tamam 10 numara çok entelektüel. bayıldım. ama zibby'e çakmamak da neyin nesi. derdin ne amk. sen kendini sübyancı hissetmemek için bu nezaketi göstermiş olsan da o kızın hayata bakışına çok büyük bi darbe vurdun.

    --- spoiler ---
  • iyi başlayıp batırgaç filmlerden. bir bok olmamış film yani. hele de o sonu. allahım....
  • filim eski ahitten oldugunu ogrendigimiz bir alintiyla baslar: "he that increaseth knowledge increaseth sorrow". yani benim bildigimi bilseydiniz az guler cok aglardiniz.

    yaslandikca gelen huznun kendisini asikar etmek istemeyen agir ritmiyle basladigi gibi bitmek ister.

    ancak...

    mevzuyu biz buyuduk ve kirlendi dunya muhabbetiyle nihayate erdirmek sevgili tedcigimi rahatsiz etmis olacak ki filim gelecege dair bir damla umut birakip everything is ok diye bir son yapar. umut dunyadaki butun fakirlerin ekmegidir ve de temel hayat felsefesi pursuit of happyness olan bir memleket icin elzemdir.

    zaten ne diyordu president snow hunger games adli edebiyat saheserinin uyarlamasinda: "hope. ıt is the only thing stronger than fear. a little hope is effective. a lot of hope is dangerous. spark is fine, as long as it's contained."

    son paragrafla seviyeyi dusurdugum zannedilmesin, merak eden filimi izlesin.
  • kesinlikle tavsiye edilir.

    hiç bir beklenti olmadan açıp böyle saran filmler gerçekten büyük sürpriz olabiliyor. film sırasında gerçekten sağlam diyaloglarda var. özellikle bir yerde geçen ahlak tanımı çok yerinde.
hesabın var mı? giriş yap