• hayatta basarmak icin gerekli zeka veya azimden yoksun insan.
  • küçük iskender'in bir soru cümlesi var idi,
    makul bir tanım oluşturur kanısındayım;
    'intihar mektubu yazarken kalemi biten adam ne yapsın?'
  • eskiden böyle bir kavram yokmuş. insanlar, işleri yolunda gitmeyen birisini gördüklerinde, "ne kadar şanssız." derlermiş. şimdi ise "haahaa, looser, eziiik". dünya, gitgide daha acımasız, daha tuhaf bir yer oluyor.
  • tutunamayan
  • yargılamamak lazım loser'ları. "neden böylesin? neden şöyle yapmadın?" diye üstlerine gitmemek lazım.
    hayyata çok az şey kontrolümüzde. rüzgarın etkisiyle oradan oraya savruluyorsuz işte.
    karakterimiz, alışkanlıklarımız oluşurken bile çok az kontrolümüz var.
    işte bu loser dediğimiz kişiler de kısa çöpü çeken talihsizler sadece.
    eğer sahildeki kelebek kanat çırpmasaydı sen de loser olabilirdin, kim bilir?

    loser. çok üzülme be. elinde olmayan şeyler için üzülmenin bir anlamı yok.
    bence kendinle barışık olmaya çalışmalısın. mutlu olacağım diye çabalarken daha da mutsuz olma.
  • günümüz mtv gençliğinin tavrını şekillendiren kavramdır. nasıl dinlerde cehennem yola getirme, itaat ettirme unsuru olarak yerleşmişse; "loser olacam, suratımda l hareketi yapacaklar, lan arkamdan potetik diyip gülecekler" korkusu da aynı şekilde günümüz tikisinin yüreğini titreten, giyinişinden konuşmasına, yürüyüşünden araba sürerken takındığı yüz ifadesine, ilgi alanlarından müzik zevkine kadar her şeyini etkileyen bir çeşit toplumsal baskı aracı olmuştur.

    loser yaftası yememeğe hayatını adamış insanların öncelikle hayatta hiçbir şeyi pek fazla takmıyormuş gibi görünmeleri gerekir. mesela bir insana çok değer verdin onun için fedakarlıklar yaptın, o seni yüzüstü bıraktı gitti, aha da buyur, loser'ın allahısın. veya bir amaç edindin onun uğruna çabaladın, saçmasapan bir sonuç çıktı, emeklerin boşa gitti al işte bitti, göbekle gülerler adama. bu yüzden ince duyguları, derin mevzuları ne bileyim, sanatı, bilimi, dürüstlüğü, mertliği, sevdaya kapılmayı, bir şarkıda ağlamayı veya birisine çay doldurmayı küçük görerek ve katiyetle bunlardan sakınarak loser olma tehlikesini ebediyen bertaraf edebiliriz. öte yandan fazla uğraşmadan para, karı-kız, laptop ve -ele güne karşı "herkesin sevgilisi" görüntüsü verebilmek için- geniş bir çevre edinmeyi becerebilirsek işte o zaman onun bunun suratına l yapma hakkı bizimdir.
  • nakaratını herkes bilse de, lazım olur belki dierek, sözlerini yazasım gelen parça.. "soy un perdedor" kısmı ispanyolca olduu için yanlı$ anlayan veya anlamayan olabilir..

    in the time of chimpanzees i was a monkey
    butane in my veins so i'm out to cut the junkie
    with the plastic eyeballs
    spray paint the vegetables
    dog food stalls with the beefcake pantyhose
    kill the headlights and put it in neutral
    stock car flamin' with a loser and the cruise control
    baby's in reno with the vitamin d
    got a couple of couches sleep on the love seat
    someone keeps sayin' i'm insane to complain about
    a shotgun wedding and a stain on my shirt
    don't believe everything that you breathe
    you get a parking violation and a maggot on your sleeve
    so shave your face with some mace in the dark
    savin' all your food stamps and burnin' down the trailer park
    (yo cut it)

    soy un perdedor i'm a loser baby so why don't you kill me?
    (double-barrel buckshot)
    soy un perdedor i'm a loser baby,so why don't you kill me?

    forces of evil in a bozo nightmare
    banned all the music with a phony gas chamber
    'cuz one's got a weasel and the other's got a flag
    one's got on the pole shove the other in a bag
    with the rerun shows and the cocaine nose job
    the daytime crap with the folksinger slop
    he hung himself with a guitar string
    slap the turkey neck and it's hangin' on a pigeon wing
    you can't write if you can't relate
    trade the cash for the beef for the body for the hate
    and my time is a piece of wax
    fallin' on a termite who's chokin' on the splinters

    soy un perdedor i'm a loser baby so why don't you kill me?
    (get crazy with the cheeze whiz)
    soy un perdedor i'm a loser baby so why don't you kill me?
    (drive-by body pierce)
    (yo bring it on down)
    soooooooyy....
    (i'm a driver i'm a winner things are gonna change i can feel it)
    soy un perdedor i'm a loser baby so why don't you kill me?
    (i can't believe you)
    soy un perdedor i'm a loser baby so why don't you kill me?
    soy un perdedor i'm a loser baby so why don't you kill me?
    [tekrar]
    (sprechen sie deutches, baby)
    soy un perdedor i'm a loser baby so why don't you kill me?
    (know what i'm sayin'?)
  • - you know pumpkin, we bundys may be losers but not quitters..
    (bkz: al bundy)
  • sene 1982, kasim ayi. iris bir yakla$ik bir bucuk ya$indadir.

    anne: yavrum, karde$ istiyorum diyordun ya..
    iris: evet annea! evet istiyorum, istiyoruuuuuuuuam!!
    anne: ehihihi, o zaman ben de mujdemi isterim.
    iris: oley oley nihuhohuhahaaaaaay!!

    aradan dokuz ay on gun gecer. anne bir kac gundur ortalarda yoktur. baba iris'i alir, taksiye binerler, goztepe ssk'ya varirlar. anne yorgun ama gururlu bir $ekilde hasta yatagindadir. iris ananenin kucaginda buru$uk beyaz bir canli gorur, herkesin gozu bu zirlayan bebegin uzerindedir. i$te o an dunya iris'in ba$ina yikilir. heyecanla bekledigi karde$ kavrami kabusa donu$mu$tur. iris bir ay kadar bir sure anane ile konu$maz. kiskanclik bunyede bir alevdir...

    sonra aradan yillar gecer. karde$e yapilan tum suikastlar ba$arisiz olmu$, ama zaten bu esnada iris'in hezeyanlari da sona ermi$ ve bu canliyi benimsemi$tir. ne de olsa kendine dunyanin en super oyun arkada$ini bulmu$tur. birlikte sabahtan ak$ama kadar $akirdayan oyuncaklar, legolar ve arabalarla oynamakta; susam sokagi izlemekte, babanin getirdigi kucuk vampirleri okumaktadirlar. hatta iris karde$ini kendi boyundaki gelin bebegi ile evlendirmeye dahi muvaffak olmu$tur. ondan mutlusu yoktur.

    takribi gecen bir be$ yilin daha arkasindan, aradaki fark kapanmaya ba$lami$, bogu$ma galibiyetlerinde e$itlik saglanmi$tir. iris, ergenlikle yuzle$ir. bu noktadan sonra olayin boyutu degi$ir. kendini bildi bileli hep kucuk hep minik olan bu canli artik kendi zevklerini, kendi birikimlerini olu$turmaya ba$lami$tir. karde$i sadece kendisinin degildir artik, payla$mak kacinilmazdir.

    muzikal acidan oldukca verimli olan 1994 senesinde mtv cocuklari olmu$lardir artik. ve bir gun o vurucu dizeler sharp marka televizyonlarindan yukselir: soyyyy un perdedooor, i'm a loser baby, so why don't you kill meeeeeee... loser karde$in yuzunde guller, gozunde $im$ekler belirir. artik mottosunu, felsefesini, kendini bulmu$tur.

    sene 2006, iris yakla$ik bir yildir evinden, karde$ciginden uzakta gurbet ellerdedir. karde$ini cok ama cok ozlemektedir. onu cok sevmektedir. suser karde$inin son entarilerine bakarken birden zaman tunelinde geriye gider ve ($iir yazmak lame olacagindan) bir entry girer.

    gokten bir elma du$er bu karde$lerin ba$ina, msn'de ikiye ayirip yerler afiyetle..
  • en güzel hayat felsefesi.... idol olarak lebowski yada al bundy...
hesabın var mı? giriş yap