• 37 yıldızlı tek otel.

    (bugeminezamandırburada'nın entry'siydi. silinmesin istedim.)

    edit: üstadın entrysinde alıntı olduğu belirtilmemişti. vedat özdemiroğlu'nun sözüymüş. *
  • dışarda oyun oynamıştık eve geldim. annem, babam televizyon karşısındaydı.annem ağlıyordu "yakıyorlar çocukları" diye. farkındaydım ya bir şeyler olduğunu oyundu her şey benim için yaş itibariyle. şimdi ne zaman bahsedilse o günden, madımaktan, sivastan annemin sözleri aklıma geliyor hep "yakıyorlar çocukları!". katlanamıyorum düşünmeyen, sorgulamayan, düşüneni de istemeyen en önemlisi vicdan namına koca bir boşluk taşıyan o kafa yapısına; içerden çığlık çığlığa gelirken yanan aydınların sesi, yüreği bile sızlamadan ateist yakarak cenneteki yerini(!) hazırlayan o beyinsiz sürüye!unutulmamalı bu! unutulmamalı orda canlar giderken dışardaki o vicdansız kalabalık!
  • "ben o otelin içinde değildim, ama otel benim içimdeydi." (ahmet kaya)
  • " - sivastopal, 2 temmuz 1993,
    37 ölü,
    milyonlarca şiir yaralı. -

    sizleri tanıyordum
    sabahları geçerek önümden giderdiniz işlerinize
    siz
    kendini amber ağacı sanan karalahana suratlı manav
    yüreğini örümceklere diktiren terzi çırağı
    siz
    çocuklara çarpıp kaçma eğilimli belediye şoförü
    maçlarda peygamberlere küfreden zabıta memuru
    evet siz
    siz
    öğrencilerine atatürk heykelini tokatlatan öğrenci yurdu müdürü
    yani siz beyefendi
    siz
    çanakçılar, kışkırtıcılar, kibritçiler
    melek boğazlayıcılar
    sahte itfa’ye aslanları
    siz
    cinayet sonrası toz olan pır pır sultan imamlar
    bayat yeşil biberler
    kanat düşmanları
    sizleri tanıyordum
    kutu kutu odalarım kol kanat gerdi askerlik anılarınıza
    banka cüzdanlarınıza
    astım ilaçlarınıza
    kiminiz evden kovuldunuz bende yattınız sabaha kadar zik zak
    korudum sizi göktaşlarından ve ay çarpmalarından
    çocukluk arkadaşınızdı otel kayıt memuru önce onu yaktınız
    türküleri yaktınız şiirleri yaktınız
    doğru sözü yaktınız

    akşamları geçerek önümden gidersiniz evlerinize
    yıkıntıma sinsi sinsi gülersiniz
    kapıda sizi karşılayan çocuklarınız
    onlar da öğrenir bir gün
    içindeki insanlarla yaktığınız
    bir otelin
    sonsuza dek
    kül tüküreceğini yüzünüze. "*
  • biz orada aziz nesin'i de yakmak istemiştik diyen bir din kültürü ve ahlak bilgisi hocamız vardı. böyle düşünen öğretmen olabilmesi gerçekten çok kötü bir olay birde din dersine gelip islamdan bahsetmesi içler acısı.
    "insanları yakmak sizce islama göre doğrumu" diye sorunca
    "senin için ders bitmiştir" deyip dersten atılmıştım.
  • aldıntaki kebapçının, katledilen o kadar kişinin anısına müze yapılması fikrinin bazılarına hala ne kadar zor geldiğini gördüğümüz, yerin dibine batasıca bir otel.

    http://www.radikal.com.tr/…y&date=&articleid=921500

    kitapevi olacakmış, karanfil bıraklıcak anma köşesi yapılacakmış... allah razı olsun. ne kadar da lütufkarsınız!

    arkadaş ne koydu size bu müze yapılması fikri anlamadım ki! bunu kabullenmeyi o şehre mi yakıştıramıyorsunuz nedir? ağzından köpükler saçarak insan yakanlar yakışıyor ama demek ki.
    bu utancı yapanları kabullenmediğinin en büyük göstergesi olacak o müze yapılmıyorsa, sivas toptan yansın mümkünse. oradaki alevler hala yakıyor içimizi, bu sayede biraz soğur belki.

    ("sivas'a düşman mısın lan nası yansın" diyecek kazmalar için geliyor: sivas'lıyım)
  • madımak- yakıldığı gibi okunur...
  • "madımak oteli

    37 ölü,

    milyonlarca şiir yaralı._

    sizleri tanıyordum

    sabahları geçerek önümden giderdiniz işlerinize

    siz

    kendini amber ağacı sanan karalahana suratlı manav

    yüreğini örümceklere diktiren terzi çırağı

    siz

    çocuklara çarpıp kaçma eğilimli belediye şoförü

    maçlarda peygamberlere küfreden zabıta memuru

    evet siz

    siz

    öğrencilerine atatürk heykelini tokatlatan öğrenci yurdu müdürü

    yani siz beyefendi

    siz

    çanakçılar, kışkırtıcılar, kibritçiler

    melek boğazlayıcılar

    sahte itfa’ye aslanları

    siz

    cinayet sonrası toz olan pır pır sultan imamlar

    bayat yeşil biberler

    kanat düşmanları

    sizleri tanıyordum

    kutu kutu odalarım kol kanat gerdi askerlik anılarınıza

    banka cüzdanlarınıza

    astım ilaçlarınıza

    kiminiz evden kovuldunuz bende yattınız sabaha kadar zik zak

    korudum sizi göktaşlarından ve ay çarpmalarından

    çocukluk arkadaşınızdı otel kayıt memuru önce onu yaktınız

    türküleri yaktınız şiirleri yaktınız

    doğru sözü yaktınız

    akşamları geçerek önümden gidersiniz evlerinize

    yıkıntıma sinsi sinsi gülersiniz

    kapıda sizi karşılayan çocuklarınız

    onlar da öğrenir bir gün

    içindeki insanlarla yaktığınız

    bir otelin

    sonsuza dek

    kül tüküreceğini yüzünüze."
  • görünen odur ki, kamuoyunun belli kesimlerinin haklı ve ısrarlı baskısı sonucu müzeye dönüştürülecektir.

    muhtemelen yaşanan katliam ve katledilen aydınlarımız unutulmasın diye, verniklenmiş ahşap ve parkelerle döşenip içine fotoğraflar, büstler falan da konacaktır. oysa bu ülkenin onurlu insanlarının o vahşeti unutmaya niyeti yok. müze yerine, yakılıp yıkıldığı haliyle otel yeniden inşa edilmelidir. yani 3 temmuz 1993 sabahı nasıl gözüküyorsa tekrar o haline dönüştürülmelidir.

    belki böylesi bir utanç anıtı sayesinde, o kör ateşi yakanların doğan ve doğacak “çocukları” da bir şeyleri unutmazlar.
  • altındaki kebapçıda, hergün yüreklerimizi yedikleri otel
hesabın var mı? giriş yap