• faruk nafiz çamlıbel'in ünlü han duvarlarışiirinde ismi geçen,han duvarlarına aşık tarzı şiirlerini yazan kurgu şair.kimi eleştirmenlerce baştanbaşa romantik bir bakış açısıyla anadolu'nun şiirini yazmaya çalışan çamlıbel'in alteregosudur.

    garibim namıma kerem diyorlar
    aslımı el almış harem diyorlar
    hastayım derdime verem diyorlar
    maraşlı şeyhoğlu satılmış'ım ben
  • sonu acıdır bu adamın, çamlıbel'in ulukışla yolundan orta anadoluya uzanan hikayesinde kırgın bir duvar şairi olan maraşlı, uğruna yollara düştüğü, köhne duvarlara şiirlerini kazıdığı handa ölmüştür.

    bir kitabe kokusu duyuluyor yazında,
    korkarım, yaya kaldın bu gurbet çıkmazında.
    ey maraşlı şeyhoğlu, evliyalar adağı!
    bahtına lanet olsun aşmadınsa bu dağı!
    az değildir, varmadan senin gibi yurduna,
    post verenler yabanın hayduduna kurduna!..

    arabamız tutarken erciyes'in yolunu:
    "hancı dedim, bildin mi maraşlı şeyhoğlu'nu?"
    gözleri uzun uzun burkuldu kaldı bende,
    dedi: "hana sağ indi, ölü çıktı geçende!"

    (bkz: han duvarları)
  • "on yıl var ayrıyım kınadağı'ndan
    baba ocağından yar kucağından
    bir çiçek dermeden sevgi bağından
    huduttan hududa atılmışım ben"

    "gönlümü çekse de yârin hayali
    aşmaya kudretim yetmez cibali
    yolcuyum bir kuru yaprak misali
    rüzgârın önüne katılmışım ben"

    "garibim namıma kerem diyorlar
    aslı'mı el almış haram diyorlar
    hastayım derdime verem diyorlar
    maraşlı şeyhoğlu satılmış'ım ben"

    konakladığı hanların duvarına yazdığı şiirler sayesinde ölse de ölümsüz olan kişi...
  • maraş gündem gazetesinden ali avgın a göre:

    şiirde geçen maraşlı şeyh; maraş mevlevihanesinin son şeyhi selim dededir. coşkun çokyiğit ise; selim dedenin torunlarından hemşehrimiz kıymetli bir ağabeyimizdir. maraş’lı şeyh oğlu satılmışın acı dolu hikayesini coşkun beyin “geleneğin tadı“ adıyla yazdığı makalesinden naklediyoruz.

    “ulu cami ve maraş kalesi manzarası karşısında, çocukluğumun en güzel zamanlarını yaşadığım ali dedemin evinde, faruk nafiz çamlıbel’in han duvarları şiirini okurken yapmıştım keşfi. böyle bir atmosferde, birden bire, maraş’lı şeyh oğlu satılmış’ın acıklı hikâyesi ile karşılaşmam, hayatımın en ilginç tesadüflerindendir…
    şeyhoğlu satılmış coşkun çokyiğit’in büyük dayısı
    maraşlı şeyhoğlu satılmış, yani“büyük dayı” ile karşılaşmam elbette ki beni, derinden etkilemişti. nasıl bir heyecan fırtınası estirdiysem aile bir araya toplandı ve han duvarları şiirini baştan sonra dinlemek zorunda kaldı. şiir bittikten sonra, büyük anneannenin kızı, anneannem hatice hanım’ın gözlerinden iplik iplik yaşlar geldiğini fark ettim.
    şıh turan mahallesinde bir kıza sevdalanmış
    bir müddet sonra, han duvarları şiirinde hikâyesi anlatılan satılmış'ın yani mehmed’in üvey ağabeyi olduğunu, ilk gençliğinde şıh turan mahallesi’nde bir kıza sevdalandığı için babası selim dede tarafından şam’a okumaya gönderildiğini, daha sonra maraş’a geri dönemeden birinci dünya harbi’ne katıldığını, geri döndüğünde ‘ince ağrıya’ yakalandığını anlattı.

    dr. said emirmahmutoğlu’nun, mehmed yaman’ı, yani maraş’ın son mevlevi şeyhi selim dede’nin üvey oğlu satılmış'ı, istanbul’da gureba hastanesi’nde görüp konuştuğunu da anlattı. ama ne yazık ki, hikâyenin milli edebiyat akımının en büyük şairlerinden biri tarafından ebedileştirildiğini ne şeyh selim dede ne eşi ayşe hanım (yani büyük anneannem) ne de şeyhoğlu satılmış görebilmişti!
    dr sait emirmahmutoğlu ‘şeyhimin oğlu’ dediği satılmış’la hastanede görüşmüş

    o akşam yemek vaktinin sarkmasına sebep olan bu acıklı hikâyenin peşini bir müddet hiç bırakmadım. dr. said emirmahmutoğlu bey ile görüştüm: doktor bey, asistanlık yıllarında ‘şeyhim’in oğlu’ diye söz ettiği mehmed ile gureba hastanesi’nde gerçekten karşılaşmış ve onun verem olduğunu kendi ağzından dinlemiş…” kaynak: han duvarlarındaki maraşlı şeyh oğlu - ali avgın
  • maraşlı şeyhoğlu satılmış, aslında sarıkamış'tan sağ dönen bir askerdir. yemen cephesinden sarıkamış cephesine sevk edilmiştir. bu sebeple de üzerinde kışlık elbisesi bile yoktur. sarıkamış harekatı hüsran ile sonuçlanınca köyüne dönmek üzere yola koyulur, ama yolda vereme yakalanır. , ulukışla'da bir handa, köyüne varamadan ölür. ölmeden önce de hanın duvarlarına şunu yazar;

    garibim namıma kerem diyorlar
    aslı'mı el almış, harem diyorlar
    hastayım, derdime verem diyorlar
    maraşlı şeyhoğlu satılmışım ben

    (bkz: faruk nafiz çamlıbel) 1922 senesinin soğuk bir mart gününde kayseri listesi'ne atanır. kayseri'ye giderken maraşlı şeyhoğlu satılmış'ın ruhunu teslim ettiği incesu'da bulunan bir hana misafir olur. maraşlı şeyhoğlu satılmış'ın veremden ölmeden önce han duvarına yazdığı şiiri görür.

    faruk nafiz olayı şöyle anlatır;

    "uzun bir yolculuktan sonra incesu'daydık, bir handa yorgun argın, tatlı bir uykudaydık. bu gurbetten gurbete giden yolun üstünde ben üç mevsim değişmiş görüyordum üç günde. gün doğarken bir ölüm rüyasıyla uyandım, başucumda gördüğüm şu satırlarla yandım!" garibim namıma kerem diyorlar, aslı'mı el almış haram diyorlar, hastayım derdime verem diyorlar maraşlı şeyhoğlu satılmış'ım ben" bir kitabe kokusu duyuluyor yazında, korkarım, yaya kaldın bu gurbet
    bu gurbet çıkmazında..." hancı dedim, bildin mi maraşlı şeyhoğlu'nu?" gözleri uzun uzun burkuldu kaldı bende, dedi: "hani sağ indi, ölü çıktı geçende!"

    maraşlı şeyhoğlu satılmış'ı ebedileştirmek için (bkz: han duvarları) şiirine bir dörtlük olarak maraşlı şeyhoğlu satılmış'ın duvara yazdığı dörtlüğü ekler.

    ruhun şâd olsun. huduttan hududa atılan, bir kuru yaprak misali rüzgarın önüne katılan maraşlı şeyhoğlu satılmış. yüz yıl sonra seni anmak ne büyük bahtiyarlık.
hesabın var mı? giriş yap