• tolga özbek’in yazısı:
    “o, iran'da düşen challenger 604 tipi iş jetinin ikinci pilotuydu. aslında pilotluğa, hava kuvvetleri'nde başlamıştı. bir helikopter pilotuydu. azimliydi… ama bir gün hayata fetö'cüler tarafından ‘ahlaklaksızca' karartıldı. ordudan atıldı. evinin kirasını bile ödeyemezken tırnakları ile hayata tutundu. mücadele etti…

    fetö'cüler tarafından, asker bir arkadaşının çocuğunun doğum gününde şarkı söylerken videosu çekilip “ahlaksız yaşantıdan”ordudan atıldı… onu sorgulamaya gelen şimdi tutuklu olan istihbarat subayları “pavyonda şarkı söylemişsin, gece klüplerinde çıkıyormuşsun, işte görüntüleri diye doğum gününde şarkı söylediği esnada çektikleri 10 dakikalık videonun sadece 9 saniyesini kesip almış ve ona göstermişlerdi…

    olay merzifon'da geçiyordu, orda ne pavyon ne de gece klübü vardı… olsa bile onurlu ve şerefli bir türk askeri olan melike zaten öyle bir şey yapmazdı… eş dost toplantılarında yoğun istek olursa bir şarkı patlatırdı…
    onu ordudan atmak isteyen şerefsizler bunı bahane ederek kumpas kurmuşlardı…

    beş parasız ve yalnız kaldı, görevde iken arkadaşım kardeşim amirim diyenler avcılar'da oturduğu evin kirasını 3 ay ödeyemediği dönemlerde telefonunu bile açmadılar, kimse arayıp sormadı, hep yalnız hep birbaşına kaldı,istanbul'da özel bir üniversitede 3200 lira maaşla derslere girmeye başladı,ama bu para ne ordudan atıldığı için ödemek zorunda olduğu tazminata,ne kirasına ne de kredi kartlarına yetiyordu…

    haksız yere ordudan atılmış olmanın hazımsızlığı da bu işin cabasıydı… intiharı bile düşünüyordu… o dönemlerinde sürekli telefonla konuşuyor telkinlerde bulunuyordum…

    ayim'e dava açtı ama fetö oradaydı…

    ayim'e dava açtı geri dönmek için ilk duruşmada kaybetti, sen orduya layık değilsin demişti ayim'in hakimleri… zira; bir yıl sonra 15 temmuz darbe girişimi olacak, onu ordudan atan hava kuvvetleri komutanı, personel daire başkanı, istihbarat daire başkanı ve ayim'in hakimleri tutuklanacaktı…

    bu arada sadece helikopter pilotu belgesi olduğu için sivil hava yollarına işe giremiyordu, ben sivil piyasada helikopter pilotluğu yap dediğimde ise, “abi piyasa kara havacı pilotların elinde,ordudan atıldığım için ve referansım da olmadığı için iş vermiyorlar” diyordu. bir taraftan üniversitede hocalık yaparken diğer taraftan da borç harç kredi ile çorlu'da bir uçuş okuluna başlamıştı jet pilotu sertifikası için… belgesini de almaya az kalmıştı ve aldığı dönemde de darbe oldu…

    hava kuvvetleri onu geri çağırdı

    tüm suçlular tutuklandı, hava kuvvetleri ise fetö'nün geçmişte ordudan attığı pilotları geri çağırmıştı… melike gibi bir çok kişiye ulaştı, melike buna çok sevinmişti eski günlerde olduğu gibi üniforma giyecek binbaşı rütbesiyle helikopterine binecekti… sağlık raporu istediler onu da aldı, pazar günü telefonla konuştuk yarın hava kuvvetleri'ne gidiyor yeniden göreve başlıyorum demişti, çok mutluydu…

    bu arada ne mi oldu dersiniz? eğitim aldığı çorlu'daki uçuş okulu fetö'den kapatılmıştı, hava kuvvetleri ise melike'yi fetö'cü bir okullla yakın temasta ve eğitimde olduğu için göreve kabul etmeyeceklerini bildirmişti… yıkılmıştı… fetö'cüler yüzünden atılmıştı, yine fetö'cüler yüzünden göreve dönememişti…bu arada anayasa mahkemesine başvurdu ve davayı kazandı,”özel hayatın gizliliğinin ihlali “gerekçesiyle anayasa mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı vermişti, göreve tekrar döneceği günlere aylar kalmıştı… onurunu şerefini üniformasını yeniden alacaktı…

    bu arada parasızlık ve yoklukta dipteydi… hava kuvvetleri'ne döneceği güne kadar sırf borçlarını ödeyebilmek ve bir nefes alabilmek için ki bu işi bulmuştu… 3-5 aydır onların özel uçağında pilotluk yapıyordu… gözü ne sivil hava yollarında ne de bir iş adamının jetindeydi… milliyetçi atatürk'cü vatan aşkıyla tutuşan bir askerdi… derdi tekrar üniforma giymekti… benim diyen erkekten daha erkek,benim diyen adamdan adamdı..,
    herkese de adamlık insanlık dersi verecek karakterdeydi… hayatı bu kadar travma ve yokluk içinde geçen vatansever türk askeri, usta pilot melike az önce dubai'ye ordan da iran'a götürdüğü bir ailenin özel pilotu olarak uçağının düşmesi sonucu hayatını kaybetti… geride ne eş ne çocuk ne baba, sadece bir ana bıraktı…
    bu gün onu aramayan, sormayan ,üç kuruş yardım etmeyen,onu yalnızlık ve çaresizliğe bırakan sözde dost ve arkadaşlarının rahmet yorumlarını şaşkınlık içersinde okuyorum… bu kadın bu durumlardayken neredeydiniz? yakın bir arkadaşım çok sevdiğim bacım, örnek insandı… allah rahmet eylesin kardeşim güzel yürekli insan… seni bu hayatı yaşamaya mahkum edenlerin allah belasını veriyor, verecekte…
  • 11 mart 2018 türk uçağının iran'da düşmesi sonucu hayatını kaybetmiş pilot.

    hayatı fetullahçılar tarafından karartılmış, o yılmamış mücadele etmiştir. ancak ne yazık ki çok sevdiği üniformasına yeniden kavuşamadı. ruhu şad olsun.

    (bkz: http://www.kokpit.aero/…elike-kuvvet-iran-kaza-feto)
  • 11 mart 2018'de iran'da düşen türk uçağının ikinci pilotu.

    vefatıyla birlikte biraz araştırma fırsatı bulduğum hayatı aslında ciddi talihsizliklerle dolu, üzücü bir hikayeye sahip.

    mesleki hayatında aldığı ilk vurucu darbe asker arkadaşının çocuğunun doğum gününde söylediği masum bir şarkı olmuş. bu şarkının yer aldığı video görüntüleri 10 dk'dan 9 saniyeye indirilmiş ve pavyonda, klüpte şarkı söylüyor gibi anlamsız bahanelerle ordudan atılmasına sebebiyet vermişti.

    ikinci darbe ise arkadaşları tarafından gelmiş. ordudan atılmasıyla birlikte maddi sıkıntılar yaşamaya başlayan melike kuvvet'e kirasını bile ödemekte zorlandığı bu günlerde yakın bildiği arkadaşları destek olmak yerine sırt çevirmiş. bu zor günlerinde bir üniversitede ders vermeye başlaması bile onun için hafifletici bir şey olamamış zira kendisi bu maaşla ne kirasını ne borçlarını ne de ordudan atıldığı için ödemek zorunda bırakıldığı tazminatını karşılamıyormuş.

    gelelim üçüncü darbeye. ordudan atılmasına itiraz etmek amacıyla ayim'e açtığı davayı da kaybetmiş. bu arada küçük bir not: ayim'in bazı hakimleri, hava kuvvetleri komutanı, personel daire başkanı, istihbarat daire başkanı bu olaydan bir sene sonra, 15 temmuz darbe girişiminde suçlu bulundukları için tutuklanmış.

    hayatını tam toparlamak adına bir şeyler yapmak isterken m. kuvvet'e hayat dördüncü darbesini de indirmişti. helikopter pilotu belgesiyle sivil havacılık alanında iş bulması mümkün olmadığından kendisi bir uçuş okuluna başlamış ve jet pilotu sertifikası almak için didinmiş. bu hayatını toparlamak adına güzel bir girişim fakat her şey yolunda gitmiyor tabii. belgesini almaya az bir süre kalmışken 15 temmuz darbesi gerçekleştirildi. fetö'lülerin tutuklandığı ve fetö sebebiyle işten atılanların işe iadelerinin gerçekleştirildiği bu dönemde melike kuvvet'in de umutları yeşermiş. tam işe iadesi yapılacakken sivil havacılık için eğitim aldığı okul fetö'den kapanmış. fetö bağlantılı bir okulda eğitim aldığı için işe iadesi gerçekleştirilmemiş.

    tabii güzel şeyler de olmuyor değil: bu olaylar üzerine anayasa mahkemesine başvurmuş ve işe iade için açtığı bu davayı kazanmış.

    bu sırada işe iadesini beklerken geçim sıkıntılarını hafifletmek adına ise dün akşam iran'da düşen özel uçağın sahipleri adına pilotluk yapmaya başlamış. birkaç aydır çalıştığı bu iş ise onun üzücü sonu olmuş. dün düşen uçakta ikinci pilot olan melike kuvvet'le birlikte 11 kişinin cesetlerine ulaşıldı. türk hava kuvvetleri'nin ilk kadın pilotlarından olan melike kuvvet'in ölümü kadar hikayesi de hakikaten çok üzücü. ne denilebilir ki, geride bıraktığı insanlara sabır diliyorum.
  • acı dolu yaşam hikâyesini okudum. fethullahçıların ne denli vatana millete zararlı bir örgüt olduğunu bir kez daha görmüş olduk.

    bu fethullahçıları palazlandıran, önünü açan, kurumlara sokan, kul köle olup hizmet eden kim varsa hepsinin allah belasını versin. en çok da fethullah ne istediyse veren ülkedeki en büyük fethullahçı’nın belasını versin. daha büyük acılar yaşar umarım.

    mekanın cennet olsun melike kuvvet.
  • gittiğinden beri içimin yandığı hocam.

    maddi manevi çok zor günleri oldu; ordudan ihraçtı, tonla borcu vardı, tarkim (feto gerekçesiyle) kapandığında aylarca işsiz kaldı, sonrasında geçtiği başka bir uçuş okulunda *sahip çıkanı olmadı...vs
    kirasını ucu ucuna ödediği, evine parasızlıktan internet bağlatamadığı, uçuş planları online yayınlanırken akıllı telefonu olmadığından kendi bakamayıp bizleri arayıp “yarın uçuşum var mı” diye sorduğu, yaşgününde toplanıp ona telefon hediye ettiğimizde bir telefon için çocuk gibi (saklı gizli) ağladığı günleri oldu...
    daha yeni yeni kendini toparlamaya başlamıştı...

    yarın o’nu toprağa vereli 1 hafta olacak, cenazesinden döndüğümden beri;
    -yattığı yerde rahat mı acaba?
    -iyi mi acaba?
    -huzura erdi mi acaba?
    gibi sorular var kafamda ve hep uyumadan önce dua ediyorum...

    sorduğum sorulara dün gece değişik bir şekilde cevap aldım;

    tam 1.5 sene önce başka bir hocamızı (yusuf akşahin) ve bir arkadaşımızı (alper oran) yine bir uçak kazasında kaybetmiştik, melike hocam ve diğer arkadaşlarımla onların cenazesine gittik. cenazeden sonra hep beraber bi cafede oturuyoruz, bi arkadaşım;
    -“alper’le yusuf hocayı farklı mezarlıklara gömdüler, üstelik biri uzak. aynı yerde olsalar ziyaretlerine daha kolay giderdik.” dedi.
    bunun üstüne melike hoca;
    -ne demek len uzak? beni üçler‘e gömecekler, uzak diye gelmeyecek misiniz yani? cevabı verdi.

    (bkz: üçler mezarlığı) hakkında zerre fikrim yokken masada bu muhabbet üstüne o mezarlıktan konuşulmaya başlandı.
    -hocam üçlerde yer mi var sanki
    -şuan varsa da hoca gidene kadar kalmaz zaten
    -hocam çok beklersin sen üçleri...
    falan diye takılmaya başladı bizimkiler.

    melike hoca çok net;
    -“ben allah’tan diledim, yer yoksa bile ben gitmeden bana yer açılır, biliyorum” dedi.

    onu defnettik, caminin üstünde hacı veyis yazıyor...vs o hengamede mezarlığın adına bakmak hiç aklıma gelmedi, tabi 1.5 yıl önce yapılan bu konuşma da...

    dün yine dua edip “iyi mi” diye sorarken kendi kendime, birden bu konuşma geldi aklıma ve kalkıp onu defnettiğimiz mezarlığın adına baktım internetten ve bugün arayıp ablasına teyit ettirdim;
    evet o “üçler”de yatıyor!
    ve evet tabi ki gittik!

    şuan biliyorum ki o allah’tan bunu dilemişti ve kabul oldu!
    tam sorumun üstüne bunu hatırlamam kesinlikle sorumun cevabı, o allah’tan dilediği dilek kabul olmuş şekilde öldü, bence artık iyi ve huzurlu.

    nur içinde yat benim canım hocam.

    ek; yazılanlara bakılınca herkes arkasından (biraz haklı olarak) vahh vahh ne acılar çekmiş “gariban”... şeklinde yorumlar yapmış.
    hiç de öyle “acıların kadını” modunda falan değildi! aksine hep dimdik ayakta, hep herkesten daha neşeli, komik, hep gülen-güldüren, hayat dolu, sosyal, korkunç özgüvenli bi kadındı. onun olduğu yerde kimse hüzünlenemezdi, tek başına herkese yeterdi sıcak gülümsemesi. asla boynu bükük yaşamadı, böyle hatırlanmak da istemez kesinlikle!
  • bir an için herhangi bir iftiraya uğradığınızı ve kendinizi savunmak için dilinize değen her söylemin boşluğa düştüğünü hayal edin.

    bu neye benzer biliyor musunuz?

    yaşarken,nefes alırken,zorbalığa uğrayıp bağırmaya çalıştığınızda sesinizin hiç çıkmadığı kabuslara benzer.boğazınızı tutarsınız ses yok.bas bas yüklenirsiniz ses yok.yalan söylüyorlardır insanlar hakkınızda.kendi çıkarları için doğruyu yalan,yalanı doğru yapıyorlardır ve bu çıkmazın içindeki en kötü şey ne biliyor musunuz?

    yanınızda olmasını istediğiniz insanların-sizin haklı olduğunuzu bildiğini adınız kadar bildiğiniz insanların- bu zor anlarda yanınızda olmaması.

    işte en kötüsü bu.çünkü,hayat burada anlamını yitiriyor.çünkü,diyorsunki içinden ben bundan sonra düze bile çıksam sevincimi -yürekten-paylaşacağım kişiler aslında yokmuş.varmışlar ama aslında hiç yanımda olmamışlar.bu eşik nasıl sert nasıl zindani bilemezsiniz.yüzünüze gerçeği çarpar.gerçek sizi güçlendirir çünkü artık kime hak etmediği değeri verdiğinizi anlamışsınızdır.ama..

    mutlu olamazsınız o çizgiden sonra.

    mutluluğa dair bir ihtimal kalmaz.

    işte;atamızın "istikbal göklerdedir." sözünü kendine hayat amacı edindiğinden emin olduğum,yılmadan çalışmış,hayatın her zorluğuna göğüs germiş bu güzel kadın pilot (bkz: melike kuvvet)'de apaçık o eşiği geçmek zorunda kalmış yaşamda.
  • hikayesine bakılırsa bir “ne istediler de vermedik?” kurbanıdır da aynı zamanda unutulmasın. her şey hemen fetö etiketiyle hop paketlenip kaldırılıyor uyuz oluyorum evet.
  • burada "akp'ye oy vermedim ama abi ama orduda masum diil ergenekon iste belgeleri var" diye o rezalete çanak tutanlar şimdi ne düşünüyorlar?

    "hiçbişi"

    amk kansızları.
  • yolumuz seneler önce kesişmişti melike ablayla;

    (bkz: 3.ana jet üssü)'nde teğmen olarak göreve başlamıştı.

    ve bir 23 nisan sabahı türk yıldızları gösterisine davet etmişti bizi.

    sayesinde gökyüzüne sevdalanmıştık onun gibi.

    bizim için kahramandı yani bir nevi. ne zaman rütbe yükseleceğini tahmin ediyorduk kendi aramızda.

    biraz hayatın karmaşası biraz vefasızlık unutturmuştu bize yaşattığı şeyleri, yaşadıklarınında çektiği acılardan da bi haberdik.

    mekanın cennet olsun altın kanat. hakkını helal et bizlere.
  • en son ne zaman birine bu kadar üzüldüğümü hatırlayamadığım zulmedilmiş kahraman pilot

    ergenekon diye öyle bir cadı avı tezgahladılar ki mağdur olanlara arkadaşları bile yardım etmeye korktu

    bunu tezgahlayan, destekleyen, yol veren herkes daha beterini bulsun inşallah
hesabın var mı? giriş yap