• trajikomik bir kitaba konu olan ressam.

    kitabın öyküsü şöyle: mihri hanım'ın hayat hikayesini çok merak ediyordum. bunun üzerine "osmanlı prensesi ressam mihri müşfik" isimli kitabı sipariş ettim (100 tl imiş a dostlar).

    amma kargodan kitabı alınca heyecanım hayal kırıklığına dönüştü. kitap güya mihri hanım'ı anlatıyor. fakat gelin görün ki mihri hanım kitapta sadece bir bölüm! kitap aslında nilgün sarp'ın hayatını anlatıyor. hele final başlığı müthiş: "nilgün sarp'ın aile fotoğrafları"

    böylece istanbul kadın ressamlar derneği'nin nasıl güzide bir kurum olduğunu da anlıyoruz.
  • resme olan yeteneği saray ressamı fausto zonaro tarafından keşfedilmiş.

    film gibi de hayatı var. gavurun elinde olsa bu malzeme neler neler çıkardı. olanı kullanmıyoruz, kullanmaya kalktığımızda da zebil ediyoruz. neyse konu bu değildi. hah hayatı diyorum.

    önceki entrylerde bahsedilmiş. kendisinin yurtdışına kaçış hikayesi var. sorsan italyan bir müzik şefine aşık olmuşmuş. orası ne kadar doğru bilinmiyor esasında. sadece resim eğitimi alabilmek için de olabilir. çünkü o sıra kadınlar eğitim için yurt dışına gidemiyor. yeğeni hale hanım'ın anlatımıyla kaçışı da şöyle olmuş:

    mihri hanım’ın roma’ya kaçışını sağlayan papalık nezdinde, fransa elçisi barrer’in eşi imiş. elçi’nin eşi mihri hanım’a sahte bir pasaport sağlamış. roma’daki evinde de mihri hanım’ı uzun süre misafir etmiş.

    roma'dan sonra ver elini paris.. montparnasse-s’ta bir ev kiralayarak burayı hem atölye hem ev olarak kullanmış. derkeen evinin bir odasını bursalı selami paşa’nın oğlu olan müşfik selami bey’e kiralamış. bu kiracı ve ev sahibi ilişkisi daha sonra gönül ilişkisine dönüşmüş ve mihri hanım ile müşfik selami bey, sefaret imamın kıydığı nikahla evlenmişler. yurda döndükten sonra da dedikodu ve kıskançlık sebebiyle boşanmışlar.

    magazin bölümümüzün sonuna geldik. ressamlığı:

    en çok da tevfik fikret hayranmış kendisine:

    “yukarıda bir hanım var. resimler yapıyor. bilseniz ‘rübab’ı o kadar güzel yorumluyor ki, yazdıklarım bu kadar anlamlı mı imiş? diye şaşıyorum.’ ardından tevfik fikret, mihri hanım’ın yaptığı portreyi ruşen eşref’e göstererek, -bakın, bu ne güzel… benim başımı olağanüstü çizmiş. şöyle, buruna doğru geldikçe incelen bir baş!”

    mustafa kemal atatürk'ün ilk yağlıboya portresini de o yapmıştır:

    “mihri hanım’ı beğenmem sadece sırf benim yağlıboya portremi ilk ve en güzel bir şekilde yaptığından değil aynı zamanda benim gibi inkılapçı olduğu içindir. hatta benden önce inkılaplara başlamıştır”

    bu arada söz konusu tablo dostluk nişanı olarak yugoslavya'ya hediye edilmiş. şimdi nerdedir bilmiyorum.

    zaten hep ünlü kişilerin portrelerini çalışmış. onlardan biri de papa xı pius; maalesef bu tablodan da haber yok.

    1928 yılında new york george’de maziroff galeri’de resimlerini sergileyerek amerika’da kişisel sergi açan ilk ressamımız olarak da tarihe geçmiştir.

    onca ilk, onca başarıdan geriye ne kalmıştır; ömrünün ahiri nasıldır derseniz. bu satırlar onun mektubundan:

    “…senelerce çalışmakla ben neye muvaffak oldum? hiç! üstelik sıhhatimi kaybettim. vaktiyle ‘herkül’ idim. şimdi merdivenleri çıkamıyorum… sanat beni bu hale koydu... hele gözlerim hiç görmüyor çifte gözlük kullanıyorum… parasızım. bizim gibi avrupa’ya nazaran geri kalmış bir memlekette sanatkârın yolu kadar güç bir yol yoktur. bizimkisi fazla fedakârlık isteyen bir meslek…
    …hey hat ve yine hey hat! işte sanatın esrarı buradadır. sanatkârın yolu, yürüdükçe uzar gider.
    …bizim ailenin yegâne hususiyeti inadındadır. ben her şeyde olduğu gibi sanat hayatım boyunca inadımla yaşadım.. bugün buna bin kere pişmanım.”

    insanı yeteneğine pişman ettiren her şeye nalet gelsin!
  • sabancı müzesi'ni dolanırken rastgeldim. birkaç tablosu müzede sergileniyordu. o zamana kadar ismini duymamıştım bile. sonra merak ederek mihri hanımın izlerini istanbul modern ile resim ve heykel müzesi'nde de sürdüm. hakkında biraz okudum da; ülkemizde çağdaş resim çalışmalarını ilk başlatan kadın ressammış. aristokrat bir aileden gelip sanatın peşinden giderek oldukça yoksul bir hayat sürmüş. fakat beni asıl etkileyen, onun resim yaparkenki seçimleri oldu zira mihri müşfik hanım çoğu tablosunda pastel boya kullanıyor. çünkü pastel boya yağlı boyaya göre daha çabuk soluyor, silikleşiyor, zamana daha az ayak direyebiliyor. fakat işte mihri hanım bunu önemsemiyor, pastel boyanın o kırılgan yapısına aldırmıyor. sanki hani zamanın karşısında durmuyor da zamanın içinde salınıyor. sanki varlığını ve varlığına ait tüm izleri yok etmek istiyor. ve aslında o böyle yapınca da en nihayetinde insan ona daha çok sarılmak, onu daha çok korumak istiyor. bu yaşıma kadar ondan bihaber yaşamış olmaktan da hicap duydum bir parça.

    sanat olmasa bu dünya köhne ve insan çok yavan olurdu doğrusu.
  • çok ilginç ve heyecanlı bir yaşamı olduğunu düşündüğüm, çağdaş, özgür ruhlu, eksantrik ilk türk kadın ressam. turkiye'de hayatinin cekilmesi gereken kadinlardan biri. cumhuriyet donemi modern, guclu ve cesur turk kadinlarinin yollarinin kesistigi midnight in paris tadinda fantastik bir film cekilse afife jale, sabiha gokcen, semiha berksoy, aliye berger, samiye cahid morkaya, halide edip vb…ile birlikte yer almasini istedigim isimlerden biri olurdu.
  • murat bardakçı'nın iddialarına ve temin ettiği belgelere göre ne yapayalnız ölmüş ne de kimsesizler mezarlığına gömülmüş. aksine gayet lüks bir hayat sürmüş hayatının son yıllarında.
  • aslen mihri hanım olarak anılması gereken ressam. zira kendisinin baba adı rasim'dir ve müşfik selami bey ile evlenene dek mihri rasim olarak anılmıştır. müşfik selami bey ile de kısa bir evlilik dönemi geçirdiğinden ve soyadı kanunu sırasında amerika'da olduğundan ve bir daha türkiye'ye dönmediğinden müşfik soyadını kendisi için kullanmak son derece yanlıştır.
  • google, 131. doğum günü vesilesiyle kendisi ile alakalı bir doodle hazırlamış.

    https://www.google.com.tr/…-5632197575835648-hp.jpg
  • kız öğrencilerin sanayi-i nefise mekteb-i alisi'ne kabul edilmedikleri bir dönemde, nü model sorununu, istanbul arkeoloji müzesi'nden getirttiği bellerine peştemal bağlanmış torsolarla çözüme kavuşturmuş mizahçı hatun.. eheu.
  • 7 mart – 9 haziran 2019 tarihleri arasında salt galata'da mihri modern zamanların göçebe ressamı isimli bir sergi var.

    https://saltonline.org/…n-zamanlarin-gocebe-ressami

    sergide ne yazık ki mihri hanım'ın az sayıda eseri var. eser sayısının az olmasının en önemli sebebi sanırım hayatı boyunca kendisinin gerçekten de bir göçebe gibi çok gezmesi. türkiye, avrupa ve amerika'da geçmiş hayatı. portre ressamı olduğu için eserleri teker teker bir tarafa dağılmış olmalı.

    en ilginç ve önemli eserlerinden birisi olan 1927 tarihinde yaptığı atatürk portresi bile bugün kayıp

    https://www.facebook.com/…742940480/?type=3&theater

    çok güzel ve yoğun bir sergi. mihri hanımın bir kaç orijinal eserine ek olarak yine bir çok eserinin fotoğrafı, inas sanayi-i nefise mektebi ve öğrencileriyle ilgili bilgiler, fotoğraflar, mihri hanımın'ın amerika'daki yaşamıyla ilgili bilgiler ve belgeler var.

    sanat tarihi ile yakından ilgilenen bir tarihçi olarak sergiden bir çok şey öğrendim. elbette en önemlisi bunları görsel olarak görmeniz. abd başkanı franklin d. roosevelt'in, bilim adamı thomas edison'un portrelerini yapmış olduğunu ilk kez öğrendim. özellikle edison'un resmi çok etkileyici.

    sergideki en önemli eserlerden birisi mihri hanımın yakın arkadaşı tevfik fikret'in pastel boyayla yaptığı iki portresi ve tevfik fikret'in ölüm maskesi. sergi normalde aşiyan müzesi'nde bulunan bu 3 eseri sanatçının diğer eserleri ile bir arada görmek için bir fırsat.

    ilginç bulduğum şeylerin başında dönem amerikan basınında mihri hanımla ilgili çıkan yazılar. kullanılan oryantalist ve eril dil inanılmaz. zaman ayırıp okursanız çok ilgi çekici.

    meraklılarına sergiyi gezmelerini hararetle tavsiye ediyorum. hakkında henüz ciddi araştırma yapılmamış önemli ressamlarımızdan mihri müşfik'i tanımak için kaçırılmayacak bir fırsat.
  • dönemin maliye nazırı cavit bey'in paris'te görevi gereği gittiği bir sergide karşılaşıp, sanat konusundaki derin bilgisinden etkilendiği mihri müşfik, 1913 yılında türkiye'ye davet edilerek inas (kız) sanayi-i nefise’nin kurulması görevini üstlenmiş ve kadınların sanatla iştigal edebilmesini sağlamış öncü bir kişiliktir.

    mihri müşfik hanım, sanayi-i nefise’de öğrenim gören pek çok kadın ressamın yetişmesine de katkıda bulunur. bunlardan bazıları nazlı ecevit, aliye berger, fahrinüsa zeyd gibi ünlü kadın ressamlardır. mihri müşfik kızları açık havada resim yapmaya modelden çalışmaya ve kadın ressamları ilk kez toplu bir sergi açmaya teşvik etmiştir.

    o dönemin tutucu toplumunda, kadınlara yarı çıplak figürlerden çizim yaptırmayı başarabilmiş, çalkantılı ve bohem hayatını abd'de noktalamıştır. böyle bir kadının türkiye'de o zamanın koşullarında yaşayabilmesi mümkün değildir. yapayalnız kaldığı new york'ta ölen mihri müşfik, kimsesizler mezarlığına defnedilmiştir.
hesabın var mı? giriş yap