• ırkçılık karşıtı gibi 'görünen' fakat alttan alta ırkçılığı öven, siyahları pasif, beceriksiz gösterirken amerika ve fbi'ı yücelten, 80'ler hollywood ideolojisine* tam tamına örnek teşkil edebilecek bir film. gerçekte ne politikayla ne din ile bir sorunu vardır; aksine iki kavramı da destekler ve yüceltir.

    her sanat eserine kuşkuyla yaklaşmak en iyisi. hele bu bir film ise.. hele bu bir amerikan filmi ise.. hele hele bu 80'lerden sonra yapılmış bir amerikan filmiyse, algıları tam açık tutmak gerek. yoksa ters köşeye yatar, içindeki ideolojiyi yanlış yorumlarız. rockyler rambolar, freddyler, jawslarla büyüyen bizim gibi çocuklar için epey güç iştir bu. harry potterlar, avatarlar ile büyüyen çocuklar ise işler daha da zorlaşıyor. çünkü bilginin ulaşılabilirliği arttıkça, yanlış bilgilendirme de onunla birlikte artıyor, inanılmaz bir bilgi çöplüğü karşısında halk, kaçışı, çayını demleyip yaprak dökümününün karşısına geçmekte buluyor, aydın, yarı aydın ise ya her şeyden çoktan vazgeçip neye, nasıl hizmet ettiğini düşünmeden modernleştiğini (!) düşünüyor, ya da farklılık yaratmak adına tam da sistemin çarkları arasında kayboluyor, eziliyor. böyle bir ortamda sanat eserleri ya sakat doğuyor ya da sakat beyinler tarafından yalan-yanlış anlaşılıyor.

    mississippi burning 1988 yapımı bir film. ronald reagan amerika'da, bir benzeri margaret thatcher ingiltere'de, halkı, işçiyi eze eze iktidarlarının keyfini sürüyorlar. dünya iki kutuptan tek kutba doğru ilerliyor. büyük ağabeyler, ingiltere ve amerika neoliberalizmin, yeni sağın temellerini atıyor; artık hiçbir şey eskisi olmayacak. zaten bugüne, 2010 yılına bakınca her şeyin nasıl değiştiğini, insanların nasıl uyuştuğunu, aydın denilen ve 80'lerden önce bir şekilde halka umut olan, yol gösterici olan zümrenin nasıl kabuğuna çekildiğini ve postmodernizm adı altında nasıl bireyselleştiğini ve kendi dertlerine, zevklerine yöneldiğini açık seçik görebiliyoruz. (bkz: türkiye)

    biri oscar olmak üzere 15 ödül kapan mississippi burning filmi yapıldığı tarihte dünya bu halde. film, olayın yaşandığı 1964 yılında, mississippi'de geçiyor. bu eyalette iki insan hakları savunucusu kaybolur ve bu olayı araştırmak için iki fbi görevlisi buraya gelir. bir de bakarlar ki, kasabada gizemli bi işler dönüyor. ne hikmetse, kasabadaki kimse, bu iki dünya tatlısı fbi görevlisine yardımcı olmuyor. kasabada birkaç kendini bilmez beyaz adam siyahlardan nefret ediyor ve ara ara onları döverek, ara ara onların evlerini, kiliselerini yakarak eğleniyor. iyi polis, ajan alan* hak ile hukuk ile olayları çözmeye çalışırken, kötü polis, ajan rupert* bu işlerin o şekilde çözülemeyeceğini, kendi yöntemlerinin -bu da şiddete şiddetle, şantajla, tehditle vs. karşılık vermek oluyor- uygulanması gerektiğini savunur. nitekim alan'ın yöntemleri bir işe yaramaz ve komutayı rupert alır ve işleri bir güzel çözer. rupert kötü adamları bulur, döver, tehdit eder ve biz seyirciler de "vur ona! vur vur! ağzını burnunu kır! " hezeyanlarıyla boşalırız.*
    tüm bu olaylar yaşanırken, siyahlar korkak, aciz ve pasiftirler. ellerinden gelen tek şey kiliseye girip tanrılarına yakarmak olur. sonunda siyahı, beyazı hep birlikte kilise önünde ilahiler söylerler, adalet yerini bulur, vs.

    peki gerçekler böyle mi? yani siyahlar haklarını fbi sayesinde, amerika'nın barışçıl politikaları sayesinde mi kazandı? öncelikle fbi'in başında o senelerde tam bir amerikan milliyetçisi olan j. edgar hoover bulunuyor. bu adam hiç 'gelin, siyah kardeşlerim, hep birlikte kardeş kardeş yaşayalım.' diyen bir adam değil. o yıllarda siyahlara yapılanları biliyoruz. hayatın her alanında ciddi şekilde dışlanıyorlar. rosa parks ismindeki bir kadın 1955 yılında otobüsten ırkçı beyazlar tarafından indirilmek istenince, amerika'da martin luther king öncülüğünde çok büyük gösteriler düzenleniyor. 1960'lu yıllarda ku klux klan güçlü bir şekilde faaliyetlerine devam ediyor. yine martin luther king öncülüğünde 1963 yılında büyük bir 'iş ve özgürlük' yürüyüşü yapılıyor ve king orada, i have a dream isimli ünlü konuşmasını yapıyor. kölelik yıllarından günümüze kadar siyahlar inanılmaz bir mücadele veriyorlar haklarını kazanmak için, ve hala bu mücadeleleri devam ediyor. barack obama'yı 'siyahların zaferi' olarak yorumlamak ise naif bir zihniyetten daha öte bir saflık. her neyse..

    şimdi, müthiş özgürlükçü alan parker'ın bu olanlardan haberi olmamış olabilir mi? imkansız.. peki neden filminde bu olaylardan asla bahsetmiyor. ve ırkçılığın amerika'nın devlet politikası olmadığını, fbi'ın tamamen masum ve hümanist olduğunu, ırkçılığı yapanın birkaç kendini bilmezden ibaret olduğunu ve siyahların pısırık insanlar olduğunu söylüyor bize?

    hiç nina simone dinlememiş mi parker? bu kadın neden, 'mississippi goddam' isminde bir şarkı söylüyor diye hiç düşünmemiş mi?
    mississippi burning yalan, gerçekler mississippi goddam'in içinde.

    şehir filmleri attila ilhan kitabında bakın attila ilhan neler söylemiş;
    " hollywood sineması, baştan aşağı reklam sinemasıdır. hollywood sinemasında bir sürü şeyin reklamı yapılır: kapitalist sistemin, kilisenin, ailenin..
    bütün bunlar o kadar gerçek yapılır ki her şeye inanırsın, her şeyin açık açık propagandası yapılır. birdenbire polislerin hırsızlık yapması üzerine bir film seyredersin, dehşet verici bir şey, 'polis hırsızlık yapar mı?' diye düşünmeye başlarsın. ama bunu öyle getirir ve bağlar ki, sonunda cezayı sistem kendi içinde halleder. ve böylelikle izleyene de şu mesaj verilir: 'sistem seni nasıl olsa korur.' öyle bir düzen, öyle bir tertiple yapıyor ki, bizde bunu yapamazsın, polise sahtekarlık atfedemezsin. atfettiğin anda sansürden döner, denetimden döner. ama orada dönmüyor. neden dönmüyor? çünkü sonunda başka polisler gelip, o polisleri yakalıyorlar. sahtekarlık yapan polisleri. neticede, sistem gene kendi kendini kontrol ediyor ve 'korkma' diyor. "

    bunlar üzerine biraz kafa yormak gerek.
  • filmde fbı ajanlarına ölen üç gencin en son görüldükleri kamyonetin yerini gösterenin bir kızılderili olması ne kadar da çok şey anlatıyor...
  • “nefret sizinle beraber doğmaz; sonradan edinilir.” sözünün aklımda kaldığı güzel film.
  • ırkçılığın fotoğrafını en net çekmiş film, çocukken vhs kasetten izlediğimden olsa gerek ırkçılık deyince aklıma direkt bu film gelir. nasıl ki kölelik deyince aklıma roots ve kunta kinte'nin gelmesi gibi.
    birisi de demiş ki "bu film ırkçılık karşıtı değil, bilakis ırkçılığı övüyor." ne yapsaydı adamlar, siz anlayabilin diye her sahnede altyazı olarak "ırkçılık kötüdür" mü yazsalardı. bu filmde yaşananları izledikten sonra azıcık empati duygusu ve algılama kabiliyeti olan her insan ırkçılığın kötü olduğunun çıkarımını yapabilir zaten.
    "zencileri, pasif ve beceriksiz" gösteriyormuş, taşları bağlamış itleri salmışlar. tüm silahlar, imkanlar, mevkiler ırkçıların elindeyken adamların yapabilecekleri ne var ki? en ufak bir kıvılcımda kıyıma uğrayacaklar. filmde buna da değinmişler ama izlediğini anlamayınca bunun da anlaşılamaması son derece normal.
    zannediyorum ki platoon* izlerken de savaşın övüldüğünü filan sanıyorsunuzdur.
  • insanı kundaklamaya doyuran film, piromaniler için biçilmiş kaftan. bir de gene hackman çok büyük aktör.
  • gerçek bir olayı anlatan filmdir.
    ve adalet, 41 yıl gecikmeyle de olsa, nihayet yerini bulmuştur:

    http://news.bbc.co.uk/2/hi/americas/4124258.stm
  • anlamsız nefreti ve bunun yarattığı korkuyu çok güzel anlatan bir film.
  • alan parkerın kendi görüşünü, küçük bir zenci çocuğun ağzından aktardığı şahane bir sahneye sahip film.. tam replikleri hatırlamamakla beraber küçük zenci çocuk, fbi ajanına ırkçılıkla ilgili bir ayar vermiştir, bunun üzerine adı sorulunca da 'alan' der ve gider..
    bütün film döne döne tekrar izlenesi..
  • malum olayların akabinde akla düşen film.

    yıllar sonra oturup filmi tekrar izledim, birinde senaryosu kurgusu ile sinema filmi diğerinde sıradan bir günde cep telefonu ile çekilmiş görüntüler var ama ikisi arasında zerre fark yok, ağır acımasızlık ve devletin politikası olarak kurumsal bir ırkçılık söz konusu.
  • hak ettiğinin çok altında ilgi ve beğeni görmüş film.
    cast'ta kkk mensuplarının seçimindeki isabet özellikle başarılı.
hesabın var mı? giriş yap