• bu gece sayesinde sözlüğün kitlendiği program. 22 ağustos'u konu etmiş.

    bir kaç mesele var, inciciler de ortayken özet geçmeye çalışacağım:

    - sansür biçimi değişiyor. yani 22 ağustos sonrası standart paket, bugünküne eşit olmayacak. bugün, apartmandaki daire kapımızda bir güvenlik (sansür) sistemi var. 22 ağustos sonrası ise standart pakette dahi, bina kapısı dışında kontrolümüz dışı bekçiler olacak ve tipini beğenmezse akrabamı bile içeri almayacak.

    - bugün zaten bir sansür varken, standart paket "hala aynı" diye savunulamaz.

    - porno siteleri dahi çocuk istismarı konusunda hassastır. porno sitelerde gezerek, google'da arayarak bu içeriklere ulaşamazsınız. onlar çok daha derinlerde, gizlilerde. çünkü tüm dünyada yasal, ahlaki ve dini olarak suç.

    - kimse benim veya çocuklarımın ahlakanı benden iyi koruyamaz.

    - pornografi bahanedir.

    - başkan fetiş imşek'dir.

    bugün bir açıklama yapılmış, sunum yaparken pornografik görüntüyle karşılaşanlar varmış. bu durum ancak acemi pornocuların başına gelir.

    son olarak, sansürü tartışıyor olmamız bile üzücü..
  • internet sansürünü konu edineceğinden çok memnun olduğum programdır. internet sansürüne karşı yürüyüşten daha çok etkili olabilecek "internet orucu" gibi bir eylemde bulunulması gerektiğine inanıyorum. bu pazardan büyük paralar kaldıran servis sağlayıcılar ve reklam alıp/verenler huzursuzlanmaya başladığı zaman elbette hükümete baskı yaparak çözüm ürettirmeye çalışacaklardır. hatta günlük iş yaşamında sansüre karşı interneti kullanmamayı tercih edecek olan çalışanlar ekonomik olarak büyük zarar bile doğurabilir ama kimler gerek internetsiz kalmayı göze alarak gerekse de bu tarz bir riski göze alarak böyle bir eyleme kalkışır bilemem.
  • fransız kızarkadasım "ne izliyorsun bu kadar dikkatli, konusulanları bana da cevirir misin" dedi, cevirirken yüzüm kızarıyor... ben arkadas sohbetlernde özgürlüklerden bahseden insan, kendi evimde türkiye'de nelerden bahsediyorum.
    işte türkiye'de yasayinca demek ufuk bu yüzden daralıyor...
  • serkan inci'nin sıçıp sıvadığı program. rtük kurumu ne lan?! tamam, hadi o neyse de entelllllektüel ne amına koyim?! hayır, bi' de ssg'ye "reklam yabıyonuz hacı ayıb oluyöö!" edalarıyla bakışları yok muydu... ekşi sözlük'ün reklama mı ihtiyacı var lan?! sen soyismine bile inci'yi eklemişsin, ahmet abi'yi zorla disko kralı'na davet ettirmişsin, ağzından inci sözlük'ü düşürmemişsin, bir de ssg'ye "reklam yabıyonuz, ğamunuzu zükerin bah!" bakışlarıyla saldırmışsın. haa ,ite böyle bi' programdır bu. tuborg gold çarptı beni anlaşılan.
  • okan bayülgen'in giydiği ceketimsi şey mikrofon ile ağzının arasında perdeleme yapıyor ve ses kalitesi çok düşüyor. konukların hiçbirinin mikrofonunda sorun yokken program yöneticisinin mikrofonunda sorun olması çok garip.

    kimse okan bayülgen'e seste sorun olduğunu söylemiyor mu, acayip merak ediyorum.
  • internet teknolojileri derneği başkanı'nı çok yıpranmış gördüm. gravat ve gömlek yakası darmadağın olmuş. sanırım bilgisayar başında çok fazla vakit geçirdiği için. ama insan programa gelmeden önce ayna kullanmıyorsa bile web-cam 'den bakar, düzletir yakayı, gravatı.
  • sezyum'un eksikliğinin hissedildiği program. iki saattir konuşuyorlar bir kere porno demediler. tanımı bile belli olmayan o "müstehcenlik sansürü" standart pakette de yer alacaksa diğer paketlerin ne anlamı var diyen olmadı. diğer paketler yoldayken standart paketteki sansür miktarının hala daha sinsice artırılmakta olduğuna değinilmedi. bize bunlarla gelsinler.
  • an itibariyle pedofili tipi tanımlanmaya çalışılarak büyük bir hata yapılmakta, paranoyak toplum algısı iyiden iyiye pekiştirilmektedir. korunmanın yolu bu tür sapkınlıkları belli tipler içine sokmaya çalışarak yaftalamak değildir. ucu çok yanlış yere varabilir. daha akıllıca çalışılmalı, herkes uzmanlığa soyunmamalıdır.
  • bir kişinin çıkıp, "yahu kardeşim bu adamların amaçladığı sansür kapsamında, bir ebeveyn; 'devletin uygun gördüğü birtakım sitelerin, benim çocuğum için zararlı, zararlı gördüğü bazı sitelerin de çocuğum için çok gerekli olduğunu düşünüyorum' derse nasıl bir yol haritası izlenecek?" diye sorması gerektiğini düşündüğüm televizyon programı. neticede, devletin bireyi denetlemesi bu denli kişisel hak ve özgürlükler tabanına kadar inerse, bunun adı monarşik sistemlerdeki baskıcı sistem olur, faşizm olur, ilkellik olur. modern dünyada insanların "kime göre doğru?" felsefesini tartıştığı bir dönemde, devlet gibi halk için var olduğunu düşündüğüm bir olgunun, "benim doğrum hepinizin selametini ihtiva eder." mantığı, kelimenin tek anlamıyla antiözgürlükçü ve çağ dışıdır. birey, kendisinin ve "korunmaya muhtaç çocuklarının" sınırlarını anayasal hakları doğrultusunda kendisi belirleyebilmelidir, diye düşünüyorum...
hesabın var mı? giriş yap