• başkent üniversitesi borçlar hukuku hocasıdır. bir çok görevde yer almıştır. özellikle yarı maratonlarda baş gösterir. ondan kelli amfi de dersden kaçanların peşinden koşar. "ben sporcuyumdur, kimse benim kadar koşamaz, ben arkamı dönünce sakın kaçmaya çalışmayın koşar ve yakalarım hepinizi" demiştir dersde. bunun üzerine kendini bilmez ve hocasına inanmaz gençler olarak yola çıkan bir kaç kişi amfiden kaçmaya çalışmış ve ne olduğunu anlamadan enselenmişlerdir.

    ayrıca müsrel hoca'nın en büyük özelliği kendi hazırladığı cevap anahtarını isim yazılmamış diye okuyup 100 (yüz) üzerinden 70 (yetmiş) vermesidir. adam bunu kendisi anlatmıştır bizlere sonra da o kişinin hazırladığı sınavlara gir. zulüm gibi.

    yeni hazırlanan borçlar kanununun komisyonunda da görevlidir. ayrıca tspakb hakem listesinde de yer almaktadır.

    bir aralar bilkent üniversitesinde de medeni hukuk dersine girmişliği mevcuttur. ayrıca gazi üniversitesi hukuk fakültesi bölümünde öğretim üyeliği de yapmıştır.
    ders esnasında anlatmaya başlayınca kendisi zaga üniversitesin de ki engin günaydın a çok benzemektedir.

    yani kısacası çok renkli bir kişiliğe sahirtir. derse tenis raketiyle gelip kendine rakip arar.
  • iyi biridir aslında ama bilmiyor mu,anlatma yetenegi mi yok anlayamazsınız bir türlülü.biraz değişik bir adam yani..seçmeli ders hocalarının bile prof oldugu bir fakultede bu adamın ne işi var dersiniz hem de borclar gibi bir derste ama öğrenirsiniz ki sonra turgut akınturk'un bir numaralı adamıdır.
  • yaptğı sınavların köküne kibrit suyu olasıca hoca. anlatma yeteneğinin olmadığını sanırım kendisi de adı gibi biliyordur. koskoca amfi de ben anlamadım, o anlamadı tamam iyi güzel hoş da bütün bi amfi anlamazsa bütün bir dersi ben artık öğrencinin bireysel anlayışsızlığına yormam bu durumu. 3 ay boyunca ders işlediniz, zibil gibi konu vardır lakin sınavın 60 puanlık kısmı vize haftasından önceki haftadan, öğrencilerin dersleri yetiştirmeye çalıştığı haftadan çıkar. ceza mıdır nedir anlayamadım ki. renkli bir kişiliktir, iyi bir insandır, çok bilgilidir lakin kesinlikle iyi bir öğretici değildir.
  • hakkında yazılanları okurken "ulen acaba bize ders veren adam kimlik hırsızı falan mı?" sorusuna gark olduğum insan...

    dersinde not almaya çalışan herhangi bir öğrencinin defteri evlere şenlik bir hal alır. başlık yok, alt başlık yok, sadece bazı tanımlar, istisnalar (oww istisnaları çok sever) ve hep sonu olmayan veya olsa bile anlaşılmayan cümleler ile dolu bir defter sahibi olursunuz. not çıkararak ders çalışan insanlar kendisinin dersine notlarını düzenlemeye çalışarak çalışırlar.

    "renkli kişilik" konusunda en küçük bir emare görmediğim kişidir kendisi. anlattığı konunun ortasında anlayamadığınız bir konuda (ki kendisinin dersinde sıkça rastlanan bir olaydır) soru sormaya kalkıştığınız anda, birkaç santim ileri fırlayan çenesi, havaya fırlayan ve dur işareti yapan eli ve yükselen sesiyle karşılarsınız. sorduğunuz, sormaya çalıştığınız veya tam ortasında korkutulduğunuz sorunuza cevap olarak "şimdi değil!! daha sonra!!" cevabını alırsınız. yaklaşık 10 dakika sonra falan da kafanızda sormak istediğiniz sorunun yerine gelmiş olan onlarca daha sağlam soruyla dolu olarak apışıp kalırsınız!

    renkli kişiliğine dair görebildiğim en belirgin işaret, en hafif bir kıkırtıyla (o da ayıp olmasın diye) karşılanan esprisi üzerine gaza gelip, tecrübeli bir ağızdan çıksa "belki" komik olabilecek bir espriyi açıklama veya devam ettirme çabaları olmuştur. haliyle bu çabalar da meyvesiz kalınca mırıldanmaya başlayan sınıfa doğru yine sesini yükseltir ve "eveeeet!!" diye çığırır. beklemediği herhangi bir tepki karşısında alt çenesi öyle bir ileri fırlar ki üst dudağı kürsüye yakın bir rakımda olmayan öğrencilere görünmez hale gelir. benim gördüğüm renkleri bunlardır.

    notlandırma konusundaki en büyük bombası ise, arasınavları çok yuvarlak rakamlardan oluşur. 40-50-75 falan. fakat finalleri garip bir küsürat furyasına döner. 33-62-48 falan.

    sınav soruları anlaşılmaz bir şekilde bütün bir dönemin en fazla iki ya da üç haftasında işlenen konuların kapsamındadır. eğer kapsamlı soru sormazsa da kimsenin dikkat etmeye tenezzül bile etmediği en küçük detay neyse, o konuyu kapsamlı olarak sorar!

    tecrübeli bir hukukçu ve en azından uzun sayılabiliecek bir süredir akademisyen olmasına rağmen ders anlatırken hiç akıcı değildir hatta o kadar durur duraklar ki gayri ihtyari "acaba ders mi bitti?" diye saatinize bakar durursunuz. hukuki tanımları verirken cümlelerin en hassas ve anlamı tamamlayan yerlerinde sesini kısar ve mırıldanarak bitirir. "hocam tekrar eder misiniz?" derseniz (ki demeyin!) "yoksa dinlemiyor musun hıh hıh hıh?" suali ile karşılarsınız ve haliyle, "hocam önünüzde dursam bile duyacağımdan şüpheliyim" diyemeyeceğiniz için yine apışıp kalırsınız. eğer bir şekilde kıvırır da kızmamasına (veya daha kötüsü size takılmasına) engel olursanız da "herşeyi de yazmanıza gerek yok ki canım! dinleyin biraz, değil mi hıh hıh hıh?" ile karşılaşır ve (tahmin edebileceğiniz gibi) yine apışıp kalırsınız.

    sorduğunuz sorular biraz detay (ve biraz da gereksiz detay) içeriyorsa, başka hocaların (örnek: haluk konuralp, osman gürzümar, ergun özbudun vs.) yaptığı gibi "bunu bilmenize gerek yok" veya "hayır, o konuda..." gibi cevaplar yerine, yine, havaya fırlayan eller kollar ve yükselen bir ses ile tamamen alakasız bir konuşma ile karşılarsınız ve (ben bile sıkıldım bundan) yine apışırsınız.

    bu yazıya daha sayfalar dolusu yazabilirim ama hakkında yazarken bile sıkıldım...
  • ne yapılırsa yapılsın dersine bir saatten fazla tahammül etmenin imkansız olduğu akademisyen. okulun ilk günü müthiş bir not tutma isteğiyle girersiniz dersine...ilk ders "gayet güzel her şey anlaşılır aslında bizde de suç var adamı iyi dinlemedik bak ne güzel anlatıyor işte" diyerek kendinizi daha da gaza getirirsiniz! 2. ders başladığı an yine aynı istek vardır ama artık tahammül kalmamıştır konudan konuya atlaması ne anlattığını bilmez bir havada olması çıldırtmaya başlar!aldığınız notların anlamsızlığını fark edersiniz.derslere girseniz bile mutlaka 1250 sayfalık kitabı satır satır okumanız gerektiğini anlarsınız...bir daha da sabah sıcacık yatağınızdan kalkıp bu spor delisinin dersine gitmezsiniz!
  • nice kitap devirenlerin bir türlü geçemediği ortamda, abuk sabuk cevapları süsleyerek ve akıl karıştırarak kendisinden 70 80 gibi harika notlar alabilirsiniz, yıllar sonra da sadece gülerek ve taklidi yapılması suretiyle eğlenerek hatırlayacağınız birisi olur mürsel hoca...
  • ara sınavları okuması en iyi ihtimalle 3 hafta alır ki yaz okulunda yaptığı ara sınavın sonuçlarını finalden 1 saat önce açıklamışlığı da vardır. zaman zaman odasının kapısını kilitlediği rivayet olunmaktadır. sınava dahil olmayacağını üstüne basa basa söylediği konuları sanki dalga geçermiş gibi sınava dahil etmekte ufacık bir beis görmez kendisi. çok tek düze bir ses tonuyla ders anlattığından uyumamak için resim çizerek çizim yeteneğinizi geliştirebilirsiniz. borçlar hukuku genel hükümler derslerinde verdiği plazma tvli örneklerin dersle nasıl bir bağlantısı olduğunu kavrayabilen görülmemiştir. her görüldğünde iron maiden ın run to the hills şarkısını daha bir şevkle söyleme isteği uyandırır bünyede. son olarak dersini alacaksanız eğer, güç sizinle olsun.
  • 80-90dan aşağı not almayacağınızdan emin olduğunuz ticaret hukuku sınavınıza 36 vererek beni kederlere gark etmiştir. notlar genelde 8-55 arası değişmektedir. gülsem mi ağlasam mı bilemezsiniz. dersi nasıl vereceğiniz ise bir muamma olarak kalır.
  • hem kötü ve dağınık anlatır hem nottan sorardı sanki anlattıklarının muntazam bir çerçevesi varmış gibi.

    murat atalı ile birlikte açık ara en kötü hatiplerden ve çok da öğrenci bırakanlardan.
  • borçlar hukukundan insanı soğutabilen başkent üniversitesi hukuk fakültesi hocasıdır.

    bence nasıl ki ingilizlerde bir solicitor bir barrister varsa, üniversitedeki akademisyenlerinde ayrılması lazım : ders anlatanlar ve bilim üretenler şeklinde...

    böyle olmazsa işini çok iyi bildiğine inandığım mürsel başgül gibi hocaların ders anlatma kabiliyetlerinin düşüklüğü sebebiyle perişan olabilirsiniz.

    eziyet çektiğinizi de şurdan anlarsınız : kaç sefer veremediğiniz borçlar hukukunu başka bir hocadan alırsınız. sınava mürsel hocanınkine çalıştığınızın çeyreği kadar çalışırsınız. yeni hoca size 85'i verir ve "aferim, cevaplarını çok beğendim" diye bir de iltifat eder.

    mürsel hocanın bir diğer enteresan yönüyse not biçimidir. 67.25 diye notlar görmeniz çok normaldir. on puanlık soruda her kelimeye tek tek puan mı veriyor, neye göre küsürat çıkarıyor bilmiyorum ama zaten düşük olan notlarda bir de küsürat görmek hem moral bozuyor hem de vize-final ortalaması alıp geçip geçmeyeceğini hesaplarken adamı ciddi zorluyor.

    yalnız şu da bir gerçektir ki sigorta hukuku dersini de mürsel hoca veriyor. köyden notları alın, çalışın ve iyi notla geçin. çok iyi anlatmış olacak ki notlar mükemmel. dersine girmedim ama tahmin ediyorum sadece. öyle düzenli notun mürsel hocadan çıkması mümkün değil aslında ama demek ki herkesin iyi anlattığı bir ders oluyor. e madem öyle oluyor o zaman borçları da iyi bilen birisi anlatsaydı ya yıllarca?
hesabın var mı? giriş yap