• nefes darlığı gibi boğaz sıkılıyor hissi yaratmayan ama aldığınız nefese doyamama şeklinde tezahür eden durum... yetmeyen nefes alışverişi oksijen eksikliği sebebiyle esnemeye ve de bitkinliğe yol açar. sebebinin psikolojik olduğunu söyler doktorlar.
  • şu günlerde bende olan sorundur.

    bir ay önce tekrar depresyona girdim. anksiyete bozukluğu var bende okb ile birlikte. çok şükür ağır ataklarım, takıntılarım falan geçti; ama tortusu olarak bu kaldı.

    normalde de olurdu; ama en fazla iki gün sürüp kendiliğinden geçerdi. bu seferki uzun sürdü. sürekli derin derin iç çekiyorum ya da esniyorum. 5-6 kere esneyip bir tanesinde tam rahatlık sağlanıyor; ama etkisi kısa sürüyor.
  • allah belasını versin, evine ateşler salsın.

    kendisiyle tanışıklığım beş ay falan önce yıldırım aşkıyla başladı. bir gün kalktım ve artık sürekli iç çekmek gibi değişik bir tike sahiptim. geçici olduğunu düşünüp aldırmadım. ama geçmedi...

    çevreye verdiğim rahatsızlık ve annemin antinükleer antikor pozitifliğimden bi semptom ha çıktı ha çıkacak triplerinden dolayı "akciğer tutulumu gerçekleşti işte sonunda bu da başımıza geldi ölecek ölecek" feryatları nedeniyle göğüs hastalıklarına başvurdum fakat minimal restriksiyon dışında bir şey çıkmadı, hatta muayenenin ilerleyen dakikalarında doktor bana bunun dahiyane çözümünü sundu ve şöyle dedi: "e yapma".

    sürekli iç çekmek ve bunu durdurmaya çalışınca ağzını yaya yaya esnemek beni çileden çıkarmaya başlamıştı. hem de çoğunlukla tek seferde efektif esneyemiyordum, tükürük saçana kadar ağzımı ayırsam dahi esnemeyi beceremiyor ve sürekli yeniden başlıyordum. artık ense kaslarım bu yükü kaldıramayıp sürekli ağrımaya başlamıştı.

    ciğerlerim sağlam olduğuna göre sorun psikolojik olmalıydı, narkolepsi tedavisi için olan bir tane de dahil bir sürü ilaç alıyordum ve bu beyin ilaçları solunum merkezim üzerinde advers etkide bulunmuş olabilirdi. çözümü bulmuştum, kurtulmuştum. bir o yana bir bu yana koşarak, kırlardan çiçekler toplayarak psikiyatristime gittim ve sherlockvari çıkarımımı ona sundum. bana umarsızca baktı ve şöyle dedi nefes açlığı bu, istersen ilaçların dozunu artırayım ve anksiyete için tekrar ilaç yazayım. sebebi anksiyete bunun sen de iki hafta sonra okul açılacağı için stres yaptın ondan diye ekledi, oysaki bilmediği şeyler vardı. tatilim zaten iki haftaydı yeni başlamıştı ve ben okula gitmeyi iple çekiyordum. anksiyete ilacımı hayatımı ölülerin şafağı tadında zombi gibi yaşattığı ve prospektüslerde hep yazan ve ulan ne malca bir tanım ne alaka dediğim huzursuzluk etkisinde bulunduğu için bırakmıştım. evet bulunduğu. restoranda masaya kafayı koyup uyumak, sürekli bacak sallamak, sebepsizce kafayı yiyecekmişçesine daralmak yani "huzursuzluk" çekilecek dert değildi. kaygı bozukluğumla bu yaşa gelmiştim, yeni yeni icatlar çıkarmasınlardı. neyse konuya dönelim ilaç değil de başka yolu yok mu dediğimde, nefes egzersizi yap rahat davran falan dedi, kapıdan çıkıp arabesk müzik eşliğinde yavaşça çömeldim ve tarlam yandı pozisyonunda bir süre ağladım. artık bu olayla başbaşaydım. okul açılınca geçeceğini umarak hayatıma devam ettim. geçmedi...

    nefes egzersizi, pozitif düşünme, yoga, kusana kadar koşu, gülmek, eğlenmek ve mustafa sarıgül işe yaramamıştı. ben artık buydum, bunu kabullenmek zorundaydım. insanlar onlardan sıkılıp iç çektiğimi düşünerek bozuluyor, sürekli nefes sesine sinir oluyor, hocalar derste on iki saniyede bir esnediğim için beni ıslak odunla dövüyorlardı. işimden olmuş, karımdan boşanmış, evsiz kalmıştım. tutunacak dalım yoktu.

    hep geçmiş zaman kullandığım için geçti sandıysanız yanıldınız, geçmedi. ömür törpüsü. allah kurtarsın.

    edit: huzursuzluk değil akatiziymiş o.
  • 3 gündür çektiğim illet. 3 ay önce yaşadığım bir travmadan sonra psikiyatrinin önerdiği citolese başladım. bu ilacın etkisiyle olabileceğini düşünüyorum. bilinçaltımın verdiği mücadeleyle alakalı da olabilir bilmiyorum tabii.

    birden nefesim yetmiyor,derin bir nefes alma ihtiyacı hissediyorum. bu derin nefes alma ihtiyacı bazen başarılı da olmuyor. yarıda kalıyor aldığım nefes. sık sık esniyorum. ve bu esnemelerin yaklaşık 10/3 ü başarılı oluyor. esneyebildiğim zamanlarda hafif bir rahatlama olsada sonra tekrar aynı durum devam ediyor. geceleri klasik müzik dinlemeye başladım. gün içerisinde herhangi bir ruhsal bunalım yaşamıyorum ama maalesef bu sorunla karşı karşıyayım. umarım kısa süreli bir durumdur ve yaşam kalitemi daha da düşürmeden,kısa bir süre sonra geçer.

    edit: aslında başlığa ikinci entariyi girmek daha mantıklı olurdu ama umarım görülür editim. çünkü cidden önemli şimdi söyleyeceğim şey bir çok insan için.

    arkadaşlar en çok etkileşimi aldığım başlık bu oldu. bu illeti çeken, şifasını arayan ne çok insan varmış. 2 yıldır mesaj kutum hep yeşillendi. ben de sizin için kendimi feda ederek bir deney yaptım.

    depresyon zamanlarımda bundan 1 ay önce falan yine. evde antidepresan buldum eskiden kalma. nefes açlığı yapacak mı ve cidden faydası olacak mı diye denedim ve bingo. evet daha ertesi gün nefes açlığına sebep oldu. bana yazan çoğu yazar/ çaylak bunun fiziksel bir rahatsızlık olduğunu düşünüyor. ve çaresini yanlış yerlerde arıyor. semptomlarınız benimkiyle aynıysa (yukarıda ayrıntılı şekilde yazdım, kafanıza takılan bir şey olduğunda yine sorabilirsiniz), nefes darlığı değil, nefes açlığı yaşıyorsanız bunun sebebi psikolojik arkadaşlar. ya kullandığınız antidepresan yüzünden çekiyorsunuz bu sıkıntıyı, ya stres veyahut depresyon yüzünden.

    gelelim çözümlere, ben bunu iki kez, kısa sürelerde yenmiş biri olarak nasıl yaptığımı anlatayım. ben gitmedim ama ilk tavsiyem bunun için psikiyatra veya psikoloğa gitmeniz. mümkünse psikiyatri tabii. çünkü muhtemelen ilaçla düzeleceksiniz. benim yöntemim şu oldu, ilk yaptığım şey nefes açlığımı yok saymak. ona konsantre olduğunuz an artıyor. yokmuş gibi davranın, ne kadar ağır yaşarsanız yaşayın umurunuzda değilmiş gibi şartlanın. ikinci olarak antidepresan kullanıyorsanız doktor tavsiyesi ile değiştirin yahut bırakın. sonraki aşamada ise rahatlayın. meditasyon uygulaması mı indirirsiniz, yoga mı yaparsınız, klasik müzik mi dinlersiniz, ferdi tayfur’a mı düşersiniz bilmem. kişisel tercihinize göre rahatlayın. son olarak da hayatınızı bu rahatsızlığa göre planlamayın. örnek olarak kardiyo yapacaksınız ama çekiniyor musunuz nefesim yetmez diye? yapın. bu hastalık (hastalık bile değil) scooby doo’daki kötü adamlar gibi. sadece maske. bir kaynağı yok, bir sebebi yok. sadece siz izin verdiğiniz için yaşıyorsunuz. gerçek bir şey değil.

    kafanıza takılan her şeyi sorabilirsiniz, çözüm bulduğum zaman, yardımcı olabildiğimde kendimi iyi hissediyorum. şimdiden geçmiş olsun bu illeti yaşayan herkese.
  • çocukluğumdan beri çektiğim illet. oturduğum yerde garip garip şekillere giriyorum. derin nefes alabilmek için göğüs kafesimi bir yerden destek alarak germeye çalışıyorum. böğrüme öküz oturmuş hissiyle bir sonraki tam nefesi bekliyorum. duvara yumruk , monitöre kafa atasım geliyor.

    hem sivilde hem de askerde solunum testi yaptırmıştım ve şükür ki fizyolojik bir problem çıkmamıştı. kafadan dediler, kafamı sikeyim.
  • annem öldüğünden beri atlatamadım bunu 6 aydır böyleyim
  • arada olurdu ama hiç bu kadar uzun sürdüğünü hatırlamıyorum. sabahtan beri geçecek gibi oluyor unutuyorum, geri geliyor karabasan gibi çöküyor üstüme.

    kesinlikle psikolojik evet ama kafayı taktıkça mevcut nefes alma düzeninizi bozuyorsunuz daha fazla nefes almaya çalışırken, bu da göğüste ağrıya neden oluyor aynı zamanda. iyice kötü hissediyor insan.

    içinize çektiğiniz hava yetmiyor, ciğerleriniz dahasını istiyor. siz daha derin nefes almaya çalıştıkça göğüs kafesini kasıyorsunuz, vücudun yıllardır uyduğu nefes alma düzenini de bozuyorsunuz ve iş iyice çığrından çıkıyor. lütfen geçsin. lütfen.
  • "hava açlığı " olarak da tanımlanabilen, anksiyete bulgusu.
  • bu hastalıktan kurtulma serüvenimi anlatıyorum, bi sandalye çekin. baştan uyarayım bu yazı biraz uzun olacak. ayrıca şunu da söylemek istiyorum "emin olun geçecek."

    yaklaşık 1 yıl önce bu başlığa yazdığım entrye son zamanlarda çok fazla mesaj gelmeye başladı. ben de oturup anlatmaya karar verdim size de bi fayfası olur umuduyla.

    öncelikle bu lanet şeyi yaşıyorsanız bilmelisiniz ki en az bir psikolojik sorununuz var. bence bunu kabullenmek iyileşmenin en kestieme yolu. çünkü bunu yaşadığım dönemde beni en çok rahatsız eden şey, bunun biyolojik bir rahatsızlık olması ve hayatıma böyle devam etmek zorunda kalacak olma korkusuydu. sonra bunun psikolojik olduğunu öğrenince gelen rahatlama ve sonrasında yine ulan ya değilse döngüsü. bu hep böyle gider. beyniniz böyle durumlarda en büyük düşmanınız olur ve insanın kendi beyniyle girdiği savaşı yaşarsınız.

    öncelikle işin biyolojik boyutundan bahsetmek gerekiyor. evet, siz tam olarak nefes alamadığınızı düşündüğünüz o anlarda gerçekten tam olarak nefes alamıyorsunuz. yani o sırada aldığınız nefes ciğerlerinizi ve diyaframınızı tam olarak doldurmuyor. bunu herkesin tıbbi olarak test etme olanağı yok ama benim öyle bir şansım vardı. (tıp okuyan çok arkadaşım var) sizin de bu tıbbi deneyi benden dinleme gibi bir şansınız var. solumum testi cihazıyla tam nefes açlığı yaşadığım anda bir de yaşamadığım anda test yaptık ve aralarında 20dk gibi bir süre vardı. ilkinde koyulan teşhis bronşların daralmış şeklindeyken ikincisi gayet normal. doktorun dediğine göre bronşların 20dkda iyleşmesi imkansız. yani bu da demek oluyor ki, o sırada bilinçsiz bir şekilde aslında ben nefesi yarım alıyorum. yani bunu ben yapıyorum ama istemsiz *. yani bu yaşanan şeyin psikolojik olduğunun en büyük kanıtı. bu şimdlik cebimizde dursun.

    e tamam biz de biliyoruz psikolojik bu olay ama nası geçecek onu anlatsana ibiş dediğinizi duyar gibiyim. ben de tam olarak o konuya değinmek istiyorum. psikolojik rahatsızlıklarda bi düğmeye basam ya da iki hap içem de geçsin şu illet diye çok istenir ama malesef olmaz. ben yılların ruh hastası olduğum için bu konularda epey tecrübeliyim. bir psikolojik rahatsızlığın tam olarak düzelmesi için tek bir şart var o da sebebinin komple ortadan kalkması. bu herkes için bu kadar basit olmuyor çünkü insanlar bu hale basit sorunlar yüzünden gelmiyor.

    böyle bir sorun yaşıyorsanız iki çıkarımda bulunalirsiniz. birincisi, sizin bir anksiyete sorununuz var. bunun çok fazla çeşidi var, sosyal anksiyete, yaygın anksiyete vs. emin olun en az birinden sizde var. benim hayatım mis gibi gidiyor ne anksiyetesi yav deseniz bile emin olun bilinç altında sizi kemiren en az bir sorununuz var demektir. illa ki biliç altında olması da şart değil. ikinci çıkarım ise, siz güçlü ve derin bir insansınız. bu öylesine bir züğürt tesellisi klişesi değil. zor bir hayat yaşamasına rağmen hep güçlü kalan insanlarda bir gün böyle bir şey patlar ki patlamaması imkansız. derin ve ince düşünen bir yapınız var aynı zamanda. biraz saçma sapan burç yorumları gibi gidiyor farkındayım. ama dünya hassas kalpler için bir cehennemdir klişesini üzülerek buraya bırakıyorum. utanmasını bilen en azından yüzü kızarabilecek kadar karakterli ve çok düşünen insanların sorunları bunlar. gevşek ve karaktersiz insanlarda olmaz böyle şeyler.

    bir psikolojik sorunun aşılmasının en önemli yolu o soruna yol açan etkenin tam olarak ortadan kalkmasıdır. hayatınızdaki bütün sorunların bir anda çatır çutur çözülmesidir. peki dünyanın en şanslı insanı değilseniz eğer böyle bir şey mümkün mü sizce? bunu eledikten sonra elimizde yaşam şeklimizi olumlu olarak değiştirmek kalıyor. öncelikle psikiyatrik ilaçlara tepkili olmayın. bu ilaçlar hiçbir zaman iyleştirici değildir. bu ilaçlar tabii ki bir antibiyotik gibi 1 haftada sizi iyleştirmeyecek. ama bu zor dönemi atlatmanızda inanın size bir arkadaş gibi olacak. bol bol yürüyüş yapın. hava sıcakmış soğukmuş sallamayın, yarınlar yokmuş gibi yürüyüş yapın. sanatla ilgilenin. bir müzik aleti çalmaya başlayın. yeni arkadaşlar edinin. bu son yazdıklarım size 'gafana takma yeğenim' diyen dayıları andırmış olabilir. ama bunlar gerçekten çok fazla işe yarayan şeyler.

    ben bir yıl önce bunu yaşamaya başladım. yaklaşık 1 ay sonra ilaç kullanmaya başladım* ve ilaç kullandıktan 2 ay sonra etkisini hissetmeye başladım. yılların ruh hastası olduğum da tecrübeliyim, hayatınız tam olarak yoluna girene kadar ilacı bırakmamalısınız.

    şu an tam olarak geçti diyemem. arada bir yokluyor stresli anlarımda ama ne olduğunu, nasıl geçtiğini ve zararsız olduğunu biliyorum. eski bi arkadaş gibi görünce güldüp geçğiniz.

    yazının başında da dediğim gibi, emin olun geçecek.
  • ekşi'de bu başlığı görür görmez yazmam bir oldu. şu entry girerken bile yaşıyorum. sürekli esnemeye sebep olan durum. esnerken dolu dolu nefes alabiliyorum bazen ama nefesi içime çekerken akciğerimle bir yarışa giriyorum sanki. bitkinlik yaratıyor nasıl bir hastalıksa. lanet şeyin psikolojik olduğunu yazmışlar yukarıda. zaten nerede sorunlu şey var bende anasıni satayım. misofonia, obsesiflik, şimdi de 2 gündür bu çıktı. umarım geçer.
hesabın var mı? giriş yap