• küçükken abimin kaset arşivi vardı. bir sürü kaset ve garip albüm kapakları. obituary, testament, metallica, anthrax, iron maiden'ler falan olsun daha aklıma gelmeyen bir sürü kaset düşün. kuru kafalar, iskeletler, gotik şekilli falan hepsinin kaset kapakları ve küçük bir velet bendeniz için gayet dikkat çekici. canım sıkıldıkça kurcalardım o kasetleri, az çok hepsini göre göre hepsinin kapaklarına alışmıştım. bir gün yine arşivi kurcalarken bu kaseti gördüm. belli abim yeni almış. çünkü blue jean dergisindeki albüm tanıtım yazısını yapıştırmamış daha kasete. beyaz teni, yüzünde çilleri olan ve uzadığı için zayıf çelimsiz bir veledin elinde bu albümün kapağına bakıp sırıttığını hayal edin.

    müziğin m'sinde anlamayacak yaştayım. anlamıyorum işte moruk. gündüz televizyonda emrah'lar, özcan deniz'ler, ebru gündeş ve mahsun kırmızıgül'ler çalıyor yani zorlanmadan anlayabildiğim müzikler. ne zaman bu müzikler çalsa abim gelip kapatıyor gidip teybe bir kaset koyup garip müzikler açıyor. anlamıyorum, kulağıma gürültü olarak geliyor çaldığı müzikler. bir yaz sıcağı ve o iç karartıcı can sıkıntısının sardığı bir pazar günü tatil nedeniyle evde olduğu için mecburen yine duymak zorunda kaldığım abimin o garip müziklerine teslim ettim kendimi. "dinlicem lan" dedim içimden kendi kendime abime belli etmeden. abim başladı kendi zevkine göre bir kaset koydu, ikinci kaset, çıkardı başka kaset derken herhalde benim onu gizli gizli takip ettiğimi anlamış olsa gerek en bu sefer altın vuruş yaptı sanırım kasetçalara. ilk defa çaldığı bir kaseti garipsemiyordum.

    aynı kaseti yine çaldığı bir gün o yokken tek başıma dinlerim diye düşünüp "abi" dedim gözüm üst üste dizili kasetlere doğru bakıp "hangi kaset o göstersene" dedim. "sevdin di mi ?" dedi. "fena değil, sen yokken çalarım evde" dedim. kalktı kasetlerin arasında o pipisiyle havuzun içinde yüzerken görünen o albümü nevermind'in boş kabını tutuşdurdu elime. ikinci kez o çilli veledin sırıttığını hayal et.

    nevermind benim için sadece kurt cobain, basket potası, converse veyahut grunge çağı değil aynı zamanda çocukluğum anlamına geliyor.

    çilli velet grunge çağından bildirdi.
  • smells like teen spirit patlamasının gölgesinde bir çok şarkının yitip gittiği albümdür. "nirvana smells like'tan ibaret" diyen bünyelere albümü en az bi kere dinlemeleri tavsiye olunur. sonrasında farkedeceklerdir ki nevermind smells like teen spirit olsun olmasın, başlı başına bir patlamadır. dangerous albümüyle liste başında yer alan micheal jackson'u tahtından indirmiş, satış rekorları kırmıştır nirvana bu albümle. getirdiği hızlı şöhreti kaldıramayan, bocalayan kurt cobain'in sonunun başlangıcı olduğu rivayet edilir.
  • bir nirvana albümü, müzik klasiğidir. dünya tarihi için istanbul'un fethi neyse müzik tarihi için de nirvana'nın nevermind albümünü çıkarması odur. bu albümle birlikte 80'lerdeki metal müzik (hair metal) akımı yerini alternatif rock ve grunge'a bırakmıştır. albümün neredeyse tüm şarkıları o dönemde dünya müzik listelerinde baş sıralarda yer bulmuş, smells like teen spirit birçok kez dünyanın en iyi şarkısı seçilmiştir.
  • true detective in ikinci sezonunu güzel kılan şarkıdır. ilk bölümlerde leonard cohen olduğunu bile anlayamamıştım, dizinin başlangıcında iki üç kere geri alıp dinliyordum. daha sonra bi aratayım bakalım kimmiş dedim, büyü bozuldu.
    her bölümde şarkının farklı bölümlerini kullanıp, giderek şarkının süresini uzatmaları, sözleri, diziyle bütünleşmesi/uyumu mükemmel, öyle ki dizi için yapıldığını düşünmüştüm.
    bu şarkıyı dinleyip de sevemeyenler veya cohen için aşırı bulanlar birkaç kere de diziyle birlikte dinlesinler, fikirleri kesinlikle değişir.
  • true detective ikinci sezon jeneriğinde kullanılan dehşetengiz leonard cohen parçasıdır.
  • 8 yıldır yazmayan yazar...
    akıbetini merak ettiğim...
    böyleleri çok sözlükte...
    sadece "pena" başlığına bakarak bile bir çok örneği görülebilir...
  • topluluk içinde leonard cohen gibi söylemeye kalktığınızda sapık damgası yiyebileceğiniz şarkı. performansınızı evde sergileyiniz.
  • 1992 ilkbaharı aileyle düzceye gitmişiz, dede ziyaretleri yapıldı ben de sıkılıp çarşıya yürüdüm. şu parkın olduğu yerin hemen karşısında bir kasetçi vardı, tabi o zaman kaset var olaya bak anasını satayım, kaset, geri almak için kalemle kaset çevirdiğimiz zamanlar, malum walkman diye bir garabet var onunla ve berbat kulaklıkları ile müzik dinliyoruz, üstelik o walkman dediğimiz garabet şeker yutar gibi pil yutuyor, şarjlı pilin varsa en az iki takım lazım, bir takım şarj olurken ötekini kullanırsın, ama yoksa ya dandik pil alıp şansını denersin, bazen üç kaset dinleyecek kadar gider, bazen bir şarkı, ya da duracell pile eşek gibi para bayılırsın on kaset dinletir. tabi geri almak çok pil harcadığı için elinde kalemle fır fır kaset başa sarar tekrar.

    tabi walkman dediğinde mp3 player değil baya çanta taşıyorsun yanında müzik dinlemek için.
    neyse kasetçiye bakıyorum, kaset kapakları var değişik değişik, öyle bakarken dikkatimi bir kapak çekti, böyle mavi biz havuzun içinde bir bebek var, ve paraya uzanıyor, fotoğrafın açısı aşağıdan havuzun üzerine yansıyan güneş var. grubun adı nirvana, denk geldiğim dergilerden biliyorum, o zaman blue jean var fanzinler var, ama hiç müziklerini duymamışım çünkü gördüğüm fotoğraflarında önde soluk suratlı, dağınık sarı saçlı tam bir sopalık gibi duran bir herif var, dolayısıyla merak etmemişim. bir de sert metalciyiz arkadaş, ne bu herifler böyle zırtapoz gibi.

    ama kaset kapağı bir şekilde dikkatimi çekti, bir de düzce’de bulunması da garibime gitti, dedim lan herhalde bu kadar dağıtılıyorsa iyidir bu. param da vardı girip aldım.

    hemen bir taş, bank bir şey buldum, kasetin dışındaki naylonu çıkarttım ve kapağa baktım ve hayal kırıklığı, orijinal albüm alınca böyle kapak açılırdı bazılarında şarkı sözü, fotoğraflar olurdu, bu sadece şarkı listesi. kasedi hatırlıyorum ama, şeffaf çok koyu maviydi, üzerindeki etiket açık mavi üstte beyaz kalın bir çizgi, çizginin içerisinde de siyah yazı ile nirvana nevermind yazıyor, nevermind da böyle dalgalı gibi.

    neyse kasedi walkman a koydum oturduğum yerde dinlemeye başladım, o zaman albüm dinlemek diye bir şey vardı bu arada, single falan yok, aha albüm, dinle hangi şarkıyı seversen sev, ama tüm albüm bu, şarkı atlamak falan yok, shuffle yok.

    ilk şarkı smells like teen spirit, şarkının girişi ile tüyler diken diken, lan bu nasıl vokal, nasıl müzik, yerinde durmak mümkün değil, başladım yürümeye. ikinci şarkı in bloom lan bu da iyi, üç come as you are şunu yazarken bile tüyler diken diken nasıl işse, dört breed, beş lithium, altı polly albüm gidiyor ben bu arada öyle yürüyorum hedefsiz. bir iki şarkı açmıyor çok, ama on a plain şahane, peşinden hala da en sevdiğim şarkılardan something in the way ve en sondaki gizli şarkı, ki gizli şarkıyı da ilk seferde buldum çünkü albüm bittiğinde öyle bir mala bağlamıştım ki hışırtı dinleyerek yürümüşüm sonra bu çalmaya başladı.

    şimdi acayip gelecek belki ama, çocukluğumun bittiği yılda, tüm çocukluğumun bendeki en iyi veya etkileyici anısı bu albümü orada bulup dinleyerek yürüdüğüm zamandır. hatta bugün aklıma gelince o his bir daha geldi iyi hissettirdi işte.

    bunun benden başka hiç kimse için bir önemi yok biliyorum da, hani buraya kadar okuduysan kardeş, senin de aklına çocukluğunun o anısı gelmiştir belki, hani o güzel anın, için ısındıysa biraz süper işte, selamlar, ve bir şey değil.
  • bağımlılık yapan bir dennis lloyd şarkısıdır. link

    sözleri:
    alright, ı'm ready now, ready now
    ı ain't gonna, ı ain't gonna fall back down now
    alright, ı'll take it on, take it on me
    take it on me, baby

    all ı ever ask, ever ask
    are you gonna, are you gonna be my lover?
    tonight, and take it with, take it with me
    take it with me

    what if ı left and it made no sense
    and you tell your friends and they hold your hands?
    baby, nevermind, nevermind
    nevermind, nevermind.
  • 1992 başlarında amerikan listelerinde michael jackson'ın dangerous albümünü 1 numaradan indirerek piyasayı da nirvana'yı da şoke eden, bu olayla alternatif rock'ı ana sahneye (bkz: mainstream) çıkartan albüm olarak kabûl edilen ikinci nirvana albümü. listeye 144 numaradan girmesi de ayrı bir şaşırtıcı noktadır. tam bir nereden nereye öyküsü.
hesabın var mı? giriş yap