• acid ghost adlı grubun en sevdiğim şarkılarından biri.

    —-

    can we run to the city where we call home?
    where needles come pleasure with a sensual call
    stone bricks lay forth on the pavement floor
    bright lights loud noise we hear when we fall

    —-
  • bu başlıktaki (veya new york city başlığındaki) entry'lerde new york olarak nitelenen kısım çoğunlukla manhattan'dır. hatta manhattan'ın yarısıdır.

    tanım: rush hour'da taksi bulma maceraları üzerine kitap yazılabilecek şehir.
  • filmlerden göz aşinalığı olduğumuz, uyku nedir bilmeyen eyalet. her sokağında ayrı bir hikaye olduğundan, bloklar arasında plansız gezmek bile insanı gülümsetir. ama gidince times meydanı’nı, central park’ı, chrysler binası’nı görmeden, şöyle güzel #tbt’ler biriktirmeden de geri dönülmez.

    istersen bu planlar lafta kalmasın. olips’in ferahlatan seyahatler yarışmasına katıl, en havalı new york #tbt’leri senin olsun. katılmak için tıkla. yarışmaya katıl!
  • bir gün kavuşmak dileğiyle...
  • seni gercekten cok ozledim . biliyorum ki bir sure sonra tekrar karsilasacagiz . bu sefer cok daha uzun sure olacak .
  • 1910 yılında bile hayat modernmiş. insanlar christmas alışverişlerini yapıyolarmış. hatta bir sokağın fotoğrafı şu an istiklal'den daha güzel.

    https://designyoutrust.com/…ork-city-december-1910/
  • new york, yerkürede işleyen finans, siyaset, teknoloji, medya ve eğitim faaliyetinin hatırı sayılır kısmını domine etmektedir. nieuw (yeni) amsterdam ismiyle manhattan adasına yerlilerden satın alınan arazi üzerine kurulan kent, hudson ve harlem nehirlerinin atlantik okyanusuyla birleştiği doğal bir liman coğrafyasına denk geliyor. kuruluşunu takip eden elli küsur yıl boyunca hollandalılar tarafından yönetilen şehir, bu süre zarfında yavaş da olsa demografik açıdan düzenli bir büyüme kaydediyor. bu dönemde hollandalı patronlara yanında new amsterdam’a yerleşmeye ikna ettikleri elli insan getirmeleri karşılığında çeşitli imtiyazların tanındığı kampanyalar bile başlatılıyor.

    hollanda’nın kent üzerindeki hakimiyetinin ingilizlerle girişilen iki savaş neticesinde 1674 yılında mutlak şekilde kaybolduğu söylenebilir. savaştan sonra yeni egemen devletin kralı 2. charles, kentin adının o dönem york dükü olan kardeşi james’e ithafen new york olarak değiştirilmesi talimatını veriyor. bir liman şehri olarak new york uzun yıllar boyunca afrika köle ticaretinin işletildiği başlıca merkez olarak konumlanıyor. öyle ki new yorkluların evinde köle bulundurma oranı 10/4’e kadar ulaşıyor. ayrıca avrupa’dan amerika’ya devam eden göçün temel adresi yine bu liman kenti olduğundan şehir yüzyıllar içerisinde ulaşılması güç bir kozmopolit zenginliğe erişiyor.

    kozmopolitliğin boyutunu ortaya sermek açısından bir örnek vermek gerekirse bugün birleşik devletler’in aynı zamanda en kalabalık kenti de olan new york’ta toplamda 800 dilin konuşulduğu tahmin ediliyor. bu durumun yeni bir fenomen olmadığı ise şehrin tarihinin ilk dönemlerinden itibaren kendini belli bir durum denilebilir. almanların, italyanların, ispanyolların, rusların, korelilerin kendi mahallelerinin olduğu kent, dünyada çin dışında en çok çinlinin yaşadığı yer olarak da biliniyor.
    bu bağlamda birleşik devletler’in kuruluşunu takip eden dönemde beş yıl kadar başkentlik de yapan new york; yerkürenin başkenti olma namını ise londra’dan, ikinci dünya savaşı’nın ertesinde alıyor. öyle ki kente yeni sistemin ana taşıyıcı kurumlarından birleşmiş milletler’in komuta binasının inşa edilmesi bunun en sembolik göstergelerinden kabul edilebilir.

    eğer kendi başına bir devlet olsaydı dünyanın en büyük 12. ekonomisine sahip olacağı düşünülen new york, toplamda beş temel ilçeden oluşan bir büyükşehir. bu bağlamda kişi başına düşen gayri safi milli hasılanın 360 bin dolar seviyesinde olduğu manhattan ilçesi ise new york’un çekirdeğini oluşturuyor. onu bronx, staten adası, queens ve brooklyn takip ediyor.

    dünyanın en çok ziyaret edilen kentlerinden biri olan new york’ta, lisans seviyesinde eğitim veren 120 kurum bulunuyor. metropolitan sanat müzesi başta olmak üzere sayısız müzenin barındığı kent rap ve hip hop kültürünün –bronx merkezli- doğduğu yer olarak biliniyor. lgbt+ hareketi için tarihsel önemdeki stonewall inn barı da new york’da bulunuyor. bununla birlikte kent mimari açıdan gotik canlandırmacılığından art-deco’ya sayısız üslubun gözlenebileceği bir alan olma hüviyetini taşıyor.

    new york hakkında daha çok bilgi almak isterseniz ya da new york'ta yaşayan bir eğitmenle ingilizce sohbet etmek isterseniz cambly uygulamasına bir göz atmanızı öneririz. (bkz: cambly.com) new york'a gitme planlarınız var ise amerika vizesi ile ilgili yazımızı bu linkten okuyabilirsiniz.

    cambly, yedi gün yirmi dört saat çevrimiçi ingilizce pratiği yapma imkanı sağlayan bir uygulama. kişiler uygulama aracılığıyla hangi konuda konuşmak istiyorsa o konuda uzmanlaşmış ve ana dili ingilizce olan eğitmenlerle dilediğince sohbet edebiliyor. elbette uygulama yalnızca ingilizcesini geliştirmek isteyenler ya da sınavlara hazırlananlar için değil herhangi bir konuda görüş alışverişinde bulunmak için de kullanılabiliyor.

    sevgiler, cambly ekibi
  • colorado'da doğayla iç içeyken buraya gelince bir anda bunaltan şehir. her yer yüksek bina ve gökdelen, insanlar telaşlı ve koşuyor bir yerlere yetişmeye çalışıyor, her yerde restorasyon çalışması var. gittiğim ilk gün kendimi zar zor central park'a atınca rahatlamıştım. benim gibi ferahlığı seven insanlar için burada uzun yaşamak ideal senaryo değil gibi. veya long island gibi manhattan'a 1 saatlik uzaktaki yerlerde yaşamalı.
hesabın var mı? giriş yap