• ekşi köyümüzle daha bir güzel olmuş festival. herkesin ellerine sağlık. çadırımızı kurduk. dün açılış partisi vardı. chill out çalıyordu dj. aslında sevmem ama baktım kimse oynamıyor. tek başıma çıktım. resmen 20 dakika tek başıma dans ettim. evet chill out da semazen yapan, pi dövmeli o manyak benim! millet bir kıvılcım bekliyormuş. 3 kişi 5 kişi yarım saat geçmedi; 100 kişi olduk. bir trakyalı olarak bu görev bana aitti ve görevimi başarıyla tamamladığıma inanıyorum . oh şükür! hayırlısı!

    festivale dün edirne den otostopla 13 araç değiştirerek geldim. belki 10 km yayan da yol yürüdüm. sırtımda 15- 20 kiloluk çanta, 35 derece sıcaklık tepemde. bir ara bindiğim araç çok ters bir güzergahta bıraktı. osmangazi köprüsü sonrası gölün oralarda bir yer. boktan bir yer! sıçtık! arabalar 120 ile geçiyor yanımdan. beni görebileckleri temiz bir alan(sürücü görüş mesafesi anlamında) bulmak için inanın 1 saat yürüdüm, el yaptım. suyum bitti. susuzluktan ölüyordum. beynim beyinciğim, omirilik soğanım eridi, ölüyorum resmen. telin şarjı da bitti.hop sonra bir araç durdu. serap mı lan? ahaha yalnız 400 metre ileride ancak durabildi. beni görmesi, karar vermesi ve hızı... koşmak istiyorum, koşamıyorum. çanta omzumu oyuyor. aynadan gördü. geri vitese takıp geldi. ilk sorduğum şey nere gittiği değildi. "hocam su var mı?". ahhah! ama kim takar? hikayeler, hikayeler... ilişkisini raya sokmaya çalıştığımız doktor, yamaç paraşütünün inceliklerini anlatan mühendis, torununu 6 aydıe görmeyen ve ağlayan kamyoncu... ah! bak şunu da dinle, aklıma gelmişken. havsa dan alan bir araç beni çorlu da bıraktı. küçük kamyonuyla nakliyat yapan birine denk geldim. bi ara hala çorludayken, abi dedi benim bi alacağım var da adam beni 6 aydır sallıyor sen otur ya da burdan devam et, ben bi uğrayım. olur mu öyle şey ben de geliyorum dedim. patronundan yövmiyesi almaya gittik. çıkıştım adama dedim,"emekçi adam bu.niye zamanında vermiyorsunuz parasını niye bekletiyorsunuz." kamyoncu "aman abi sakin ol" çekti. olayı ondan daha çok sahiplenmişim. öyle işte canlar! kim takar? hikayeler biriktirdim, hikayeler paylaştım.
    çıkın yollara dostlar! otostoplayın. beat kuşağının ölmediğini hippi ruhunun hala yollarda kol gezdiğini gösterin. varız, burdayız!
    "gökyüzü geniş, hayat kısa, hayaller sonsuzken yol özgürlüktü."
    viva beat!

    tesekkur editi: resmen yerli sziget festivali gibi olmus. ulkede rock festivali zibille var zaten. boyle bir festival acigini doldurmasi takdire sayan. bir suru yeni efsane grup kesfettim. acaba elestirenler hey douglas konserinin girisinin babylon da ya da suma beach de 50 lira; ya da kozmonot osman veya akin sevgor gibi dj lerin girisinin 70 lira falan oldugundan haberleri var mi? 60 grubu 80 e dinlediniz lan nankorler! nilufer belediyesine ve organizator sirkete bir eksikoy sakini olarak sonsuz sukranlar!
  • son yıllarda gittiğim en güzel festival.

    ergenlerden şikayet edenler olmuş, sanki dersin sadece bu festivaldeler. yeter istanbul'da düdüklenip durduğumuz. ben mottoyu, organizasyonu, kitleyi vs. sevdim. seneye kesin oradayım.

    bir kere ortalama kesime hitap ediyor olması epey güzel. uzak diye gidemeyenler seneye üşenmesinler. ben taa bodrum'dan kalktım gittim. iki yıldır ohal'di, şuydu buydu festivalde napılır unutmuşuz. bari havam değişsin diye düştüm yola. epey iyi geldi. umarım valilik tebelleş olmaz da devam eder.

    alkollü alanın ayrılması güzel olmuş. baya basit ve parlak fikir. tamam ergenuslar içmek isterse her yerde içer o ayrı da en azından pratikte güzel bir fikir. line-up güzel. nihil piraye hariç nefret ettiğim kimse olmadı. fiyatlar daha da güzel. on lira kutu bira lan. kadıköy'de, mekanda içemezsin o birayı sen. bir de o teyzeler... yemek standında sıra sıra dizilmiş pişilerle, kısırlarla, içli köftelerle bizi besleyen o teyzeler... hepsine bin selam olsun.

    bence feedbackleri de önemsiyor organizasyon ekibi. geçen sene şikayet edilen şeyler bu sene düzeltilmiş gördüğüm kadarıyla. neyse işte az kaldı böyle işler. desteklemekte yarar var bence.
  • yerli rock star'larla boğmayan, farklı müzik kültürleriyle tanıştırıp ufku genişleten, müziğin evrensel olduğunu iliklerine kadar yaşatarak kanıtlayan bir festival oldu.

    insanlara bakıyorum da ne kadar güzeller. en önemlisi ne kadar mutlular. yargılayan ve yadırgayan bakışlardan uzak, adeta kendi özerk cumhuriyetlerini kurmuşcasına özgür, güvenli, huzurlu ve rahatlar. birlikte yaşamanın ne kadar üst bir medeniyet gerektirdiğinin farkındalar ve öyle davranıyorlar. lgbt bireyler mutlu ya, ötesi var mı! buradaki insanları alıp başka bir gezegende yeni bir yaşam başlatsalar, gelecek nesilleri savaş nedir bilmez.

    festival boyu şu da olsaydı diye düşündüğüm pek bir şey olmadı. yer yer mıntıka değiştirirken gerçekleşen aramalar usandırsa da eksikliğindeki ihtimalleri düşününce hak vermemek mümkün değil. bir tek sanırım ikinci günün sabahı denk geldiğim sovyet rusya'yı andıran duş kuyruğunu garipsedim, o kadar. kabinler biraz daha arttırılabilirdi. bunlar dışında yiyecek satış alanında fiyatlar, geçen yılki gibi çok uygundu. iletişim sıkıntısı çekilmesin diye oluşturulan şarj kabinleri de öyle. üstelik büyük nimet. doğayla içiçesin ama her konfor ayağına kadar gelmiş.

    en keyiflisi, oturmuş farklı bir müziği tanımaya çalışırken yaprakların arasından yolculuğuna farklı bir dokuda devam etmek isteyen karıncanın parmaklarımda yarattığı gıdıklanma hissi.

    teşekkürler, bozbey.
  • hakkında ergen festivali diyen de oldu, abii bu nasıl festival ya türkiye’nin sziget'i diyen de neyse bırakalım şimdi kim ne demiş, o ne demiş boşverip festival hakkındaki düşüncelerimi küfürsüz saygılı bir şekilde sıralayayım tek tek.

    ulaşım konusu otobüsle gelecek kişiler için biraz sıkıntı (bkz: balat ormanı) ama ringlerin belirli noktalardan kalkması bir yere kadar kolaylaştırıyor işleri, ama gelecek yıllarda otogardan direkt ring kaldırırlarsa ulaşımı biraz daha rahatlatmış olurlar sanırım.

    ben festivale 1. gün ve saat 1 sularında girdim ve nerdeyse hiç sıra beklemedim, hizli bir şekilde ilerledi, kapıda gayet samimi ve kibar görevlilerle muhatap oldum. nerdeyse karşılaştığım çoğu çalışan kibar ve saygılıydılar, kapıda tek takıldığım nokta niçin roll-on alınmıyor ki içeri. sayın organizatörlere sesleniyorum eyy gelecek yıllarda roll-onların içeri alınması gerekli zira insanoğlu terleyen bir varlık *temizlik konusuna girmişken burdan devam edeyim, türkiye’de bir çok festivale gitmiş biri olarak tuvaletler olabildiğince temizdi en azından ellerinden geldiğince temizlemeye çalıştılar görevliler ki o kadar insanın olduğu bir yerde zaten ak pak tertemiz bir tuvalet beklemek yalan olur çünkü; sen temiz bırakırsın gelir öbürü sıçar gider, türlü yelpazede insan mevcut. ona rağmen iyiydi, asıl olaya geleyim sabah saatlerinde bildiğin kaynar suyla yıkandım ben 3 gün boyunca siz ne diyorsunuz eyy hem de sıfır sırayla 20 dakika boyunca bildiğin keyif yaptım, benim için bu yönden de gayet sıkıntısız bir durumdu ama sıra bekleyen öğlen saatlerinde buz gibi suda yıkanan başka birine sorarsanız size rezalet başlığı dahi açabilir emin olabilirsiniz. şartları biraz da kendin yaratırsın unutma.

    yemekler de kadınlarımızın, ülkeye kazandırılan bir nevi emekçi kadınlarımızın kendi hazırladıkları yemekler olmasıyla bile baştan zaten bır sıfır önde başlatıyor olayı, yemek konusunda ben sıkıntılı bir birey olduğum için tat-lezzet konusunda pek bir yorum yapamıcam ama o da zaten festivalde ne yiyebilirsin gurme fest yapmıyorlar sonuçta amaç enerjiyi toplamak için karna gidecek minumum yiyecek olması kafi. lüks bir resturanttan beklediğinle kıyaslamak yanlış olur zira. oğlummm müzik festivali orası lüks resturant değil kendine gel.*.veganlar bile düşünülmüştü daha ne olsun, bu duruma artı hayran kaldım zaten. alkol olayı da keşke kamp alanında ve her yerde alkol serbest olsaydı ama maalesef ki herkes oraya festival ruhunu taşıyarak gelmiyor belki de bu bile düşünülmüş olabilir ki bir iki olaya rastladım anlatarak festivalin güzelliğine gölge düşürmek istemiyorum.

    asıl olaya yani; müziklere gelecek olursak tek kelimeyle yelpazesi felaket genişti.(sonuçta sadece rock fest ya da elektro fest vs. vs.) değildi adı üstünde müzik festivaliydi ki adının hakkını veriyordu. bildiğim isimler harici bilmediğim bir çok sanatçıyı da tanıma imkanı sunması açısından bile muhteşemdi ki yeni isimler keşfetmek her zaman aradığım şeydir sanatta. yeri geldi dj'lerin performanslarıyla dans ettik gece boyunca, yeri geldi indie, ska, rock, etnik, alternatif vs. vs. birçok isme eşlik ettik, tabii beğendiklerim olduğu kadar yarısına bile kadar zor tahammül ettiğim isimler de olmadı değil ama genel anlamda çok fazla eğlendim. gelecek yıllar yelpaze umarım daha da genişler.

    son olarak da evet şu çok konuşulan ekşiköye gelelim. ergen bebelerin üşüştüğü denilen komüne. yaşları 20’li yaşlarda olan birçok arkadaşım vardı köyde hatta 18’likler bile, hepsiyle konuşmaktan, eğlenmekten fazlasıyla keyif aldım, her biri gayet zeki ve pırlanta gibi gençlerdi parıl parıl* farklı zamanlarda farklı festlerde görüşmek ümidiyle. ve bize ayrı bir yer izole edip, komünümüze katkı sağladıkları için organizasyondaki kişilere ayrı ayrı teşekkür ediyorum, varolun ve de bu komünün oluşmasında etken isim olan canım arkadaşım imacinisatanbilge'ye de öpücüklerimi ve teşekkürlerimi yolluyorum.
    not: gelecek yıl daha ağaçlık bir ekşiköye**

    çöplerinizi yere atmayın laannn. *

    hey you!
    eleştirini yine yap, yapma demiyorum ama yaparken o ağzındaki küfürü hafifçe yere bırak.
  • gayet başarılı festival, 28 yaşındayım kamp alanındaydım liselilerle hiçbir alıp veremediğim olmadı. bir iki saçma olay duydum sadece o da binlerce insanın girdiği ortamda anormal değil. hele bu ülkede
    line up gayet iyiydi, seyirci memleket ortalamasının çok çok üzerindeydi. post-ergenlerin ergen deyip beğenmediği adamlar seyirciyi de sahnedekini de coşturdu. elli derece güneşte millet kudurdu. alkol problemi reisle ilgili nilüferin suçu yok. burada yaşadığım sürece hangi şehirde olursam olayım bileti çıkar çıkmaz kafadan alacağım tek festival.

    kötü yanları da vardı tabi ama düzeltilmeyecek şeyler değil. bir defa yemekler iğrençti, rezaletti, çok fenaydı. diğer sıkıntı da duşların yetersizliği kızlar için ek olarak tuvaletlerin. geçen yıl da aynı sayıda duş vardı yetmediğini görmüşlerdi hani konteyner yerine ortaya bir yere fışkiye konsa hem millet eğlenir serinler hem de giyer mayosunu duşunu alırdı.

    son olarak büyük bir rezalet yaşandı. maximo park denilen alman kırması british grup en büyük sahnede binlerce kişiye "the hero" adlı bir şarkı söyledi. ben şarkının adını söyleyince direk ellerimi başımın üzerine koyup yere yattım ve özel harekatı bekledim ama kimse gelmedi. bu konuda çok kırıldım bizim milli ve yerli vatandaşımız sadece tişörtünü giyince sicili karalanıyorken bu yahudi asıllı pensilvanyalıların ellerini kollarını sallaya sallaya ülkeden çıkabilmesi büyük ayıptır.
  • gece uyutmayan ve konserde azıtan ergenler dışında pek sorunu olmayan etkinlik. alkol fiyatları gayet uygundu, ergenlerin konserlerde içmesine engel olmanın da çok doğru bir karar olduğu kanıtlanmış oldu. adını festivalden önce hiç duymadığım gruplarda çılgınlar gibi eğlendim. ayrıca sırf duş-tuvalet temizliği açısından müthiş takdirimi kazandılar. bir sürü insanla tanışıp, bir sürü anı biriktirmek de cabası. ha insan doyuyor mu, doyuyor. şahsen benim için şu saat itibariyle bitmiştir. yine de güzel festivaldir efendim, gidiniz, eğleniniz.
  • çok güzel festival ve tabi ki birlikte güzel...
  • +18 yapılırsa ve üzerine biraz daha düşülüp reklamı yapılırsa sziget gibi türkiye'den marka bir festival çıkabilir. potansiyeli var. bir belediyenin böyle bir işe girişmesine çok sevindim. umarım her güzel şeyin başına geldiği gibi bu festivalin üzerine de beton dökülmez.
  • bu sene 3. sü yapılan festival. geçtiğimiz senelerde kombine biletler sudan ucuzaydı. bu sene o kadar olmasa da diğer festivallere nazaran yine bile uygundur. 2 sene gibi bir zamanda bursa da layıkıyla bir müzik festivali yaşantısı ve kültürü kazandırılmış oldu. 2 sene boyunca rüştünü ispat ettiği için artık hiçbir zaman boş kalmayacak bir festivaldir. hatta 2 yılda ulusal ve uluslararası 3 ödüle layık görülmüştür.

    bu sene festival tarihi daha önce düzenlenenlerden 1 ay erkene çekilmiştir. bu açıdan kendi adıma bir hayal kırıklığı yaratmıştır. eylül de düzenlendiğinde yaz müzik festivalleri sezonunun kapanışı niteliğindeydi. böylelikle daha fazla ses getirebilmekteydi. belkide ohal, vali ... vs yüzünden bu tarihe mecbur bırakılmıştır bilinmez... fakat bu sene erkene alındığı için festival müdavimleri tarafından zeytinli gibi köklü festivallerle yarışıyor algısı oluşmuş görünüyor.

    bu seneki sahne performanslarının (bir kaçı haricinde) pek iddialı görünmediği algısı var. fakat şunu söylemekte yarar vardır; nilüfer belediyesinin yağmur, çamur, kar, kış demeden yıllar boyunca düzenlediği çeşitli konserlerde fazlasıyla sevilmiş yerli yabancı sanatçıların başarılı bir buketi gibidir. fakat belediyeciğim nilüfer ahalisinin çok sevdiği isimleri getirdin ama herkes tatilde. bu yüzdende zamanlama stratejik bir hata olarak değerlendirilebilir. ama her ne olursa olsun sanatçılar ve konserler sizi asla ama asla mutsuz etmez.

    fakat... 18 yaşına girenlerin her tür sınırları, tahamülleri zorlayacağı ve böğürüp taşkınlık çıkardığı bir festival algısı 3. yılında yapışmak üzere. bir yerde 18 yaşına basanların soluğu burda aldığı tatsız bir sosyal deney festivali olarak yaftalanacak aman dikkat...! bunca emek sırf bu yüzden heba olursa çok çok yazık olur.

    konserler dışındaki etkinliklerde gayet yerli yerindedir. özellikle belediye bünyesinde faaliyet gösteren insan hakları, engelli, lgbti, kadın hakları, hayvan hakları, köy kooperatifi ... gibi her kesimden derneklerin uyum, anlayış içinde çalıştığını görmek tüyleri diken diken eder. festival boyunca belediyenin bir çok sosyal sorumluluk faaliyetlerine katılabilirsiniz. üstelik göstermelik etkinliklerde değildir. örneğin bu sene engellilerin girişi tamamen ücretsizdir. hatta festival boyunca tekerlekli sandalyelerin ücretsiz onarımı yapılmaktadır. işaret dili atölyeleri düzenlenmektedir. sırf bu işbirlikçi yaşamı görmek için bile festivale gitmeye değerdir.

    son olarak fikir vermesi açısından şunu söyleyebilirim: 2 sene önce tek başıma ilk nilüfer müzik festivaline gittiğimde konseri dinler çıkarım curcuna çekemem demiştim. sonra öğlen 12 den gece 12 ye kadar vaktin nasıl geçtiğini anlamamıştım. o zamandan bu zamana çizgisini koruyan bir festival olduğunu söylemek zor değil.
  • nilüfer müzik festivali geçen sene bize müthiş anılar yaşatan festival oldu. bu sene daha da hazırlıklı görünüyorlar ve geçen seneyi aratmayacaklarının da sinyallerini veriyorlar.

    hem bira eşliğinde dönen sıcak muhabbetleri hem de geceki dj performanslarıyla sarı sahne(3.sahne) favorim olmuştu. bu sene de hey douglas, barış k, kozmonot osman, akın sevgör, kaan düzarat gibi oldukça başarılı isimlerle dolacak o sahne. akşama doğru daha çok downtempo, chillwave, electronica tarzı yumuşak müzikler olacak gece ise kimse yerinde duramayacak. en azından ilk akşam hey douglas'ı kaçırmamanızı öneririm. veyasin geçen sene harikalar yaratmıştı.

    neyse lafı uzatmayalım, kamp + kombine biletimle oradayım. sarı sahnede birer bira içip muhabbet edelim diyenler yeşillendirsin, mini bir zirve yapalım. bursa'da görüşmek üzere, iyi festivaller efenim.
hesabın var mı? giriş yap